25 Şubat 2016 Perşembe

çingeneler zamanı....


Çingene, Romen, Rom, Manuş, Jitan, Çigan... Farklı coğrafyalarda farklı isimleri var. Yüzyıllarca önce Hindistan'dan başlayan yolculukları, onları dünyanın birçok ülkesine dağıttı. Hindistan'daki kast sistemi belki de yaşadıkları topluma entegre olmalarının, ayrı ve bir anlamda izole bir hayat sürmelerinin modelini oluşturuyor. Önce İran'a, 16. yüzyılda Avrupa'ya, 19.yüzyıl sonlarında Kuzey Amerika'ya ulaştılar.
1843 Yılı İstanbul'undan Bir Gözlem: Ortadoğu'daki çingenelere "zingari" denir. Çöllerde ve dağlarda göçebe hayatı yaşarlar, şehre yerleşmiş olanları at satıcılığı ve şarkıcılık, müzisyenlik yaparlar. Doğuda hiçbir yerde Konstantinapolis'deki kadar çok çingene bulamazsınız. Kadınların çoğu, çocukları nazardan korumak için zengin evlerine girer. Onlara sık sık kahvehanelerde çalgılarını çalıp dans ederken rastlarsınız. GEORGE BORROW
Klasik Müzik ve Çingeler: MÖ. 420 yıllarında Hindistan'ı terk edip dünyaya yayılan çingenelerin bir müzisyen ve dansçı kastına ait olduğu düşünülüyor. Kendilerini profesyonel müzisyenler olarak yanında taşıyan Türk ordusu ile beraber 15. yüzyılda Avrupa'ya giren Çingeneler 18. ve 19. yüzyılda kendilerine aristokrasiden ve orta sınıftan destek buldular. Joseph Haydn'ın hizmetkâr kıyafetleri ile yönettiği orkestra, çingenelerden oluşuyordu. Halk tarafından çok sevilen çingene ezgileri Haydn'ı ve dönemin ünlü bestecilerini önemli ölçüde etkilemiştir.