Günlüğünüz karşısında ruhen çırılçıplak kalmayı göze alabileceğiniz belki de tek dostunuz.
29 Ocak 2014 Çarşamba
23 Ocak 2014 Perşembe
anoreksi
İstatistiklere göre, anoreksi hastalığı %90 kadınlarda görülürken, bu
hastalığa yakalanan gençlerin sayısı da günden güne artıyor. Anoreksi,
gerçeklerden kaçış, intihar girişimi, alkol bağımlılığı ya da toksik bağımlılık
ile eşdeğer grubu giren ve kişinin yaşıyla doğru bağlantılı bir hastalık
tablosu çiziyor. Bu hastalığı yaratan etken, vücuttaki vitamin ve mineral
eksikliğidir. Anoreksi hastalığının ilk belirtileri, bir olaya karşı hastada
oluşan duyarsızlık, tepkisizlik gibi görülse de, her seferinde değişik
şekillerde ortaya çıkabilir. Anoreksi, genellikle anne şefkatine en çok ihtiyaç
duyulan dönemlerde annelerinden yoksun kalan kişilerde görülür. Ruhsal yönden
dengesiz ve geleceği konusunda hedefleri olmayan, rakiplerine karşı hırsla
savaşan ya da başarı kazanmak isteyen gençlerin bu hastalığa yakalanma riski
oldukça fazla. Terapist daha ilk muayenede hastanın beslenmemekten kurumuş
cildini fark eder, birkaç seans sonrasında da hasta ne kadar aç olduğunu ancak
kendini çok şişman bulduğunu itiraf eder ve yardım ister. Biz işe onun
özgeçmişinde yatan olumsuzlukları ele alarak başlar ve araştırırız.
Anoreksiklerin sorunlarının ana merkezi üzerine genetik ve ailesel
etkenden çok çevresel bir etken vardır. Psikolojik travmalar, insanların doyma
ve acıkma merkezleri üzerinde çok önemli rol oynar. İnsanlar stres altında
oburlaşırlar. En önemli etkenlerden birisi psikiyatri dilinde “dismorfofobia”
denilen olaydır. Yani insanın kendi şeklinden hoşlanmaması, aynanın karşısına
geçip “karnım şu kadar, kalçam bu kadar...” yapması gibi. Bu insanlar kendi
kendilerine uyguladıkları baskı ve stresle,
biraz fazla yemek yiyince gidip kendilerini kusturmaya çabalarlar.
Hastaların iştahlarını yavaş yavaş kaybolmaya başlar ve tamamen kaybolduğunda
da artık organik bir bozukluk söz konusudur.
Bu organik bozukluk hipotalamus denilen, insandaki acıkma duygusunu
etkiler. Kanımızdaki şeker düşünce de, yükselince de hipotalamus etkilenir.
Anoreksi hastanın vücuduna yerleştiğinde ortaya bir hormanal bozukluk çıkar. Bu
hormanal bozukluk da seks hormonlarının durmasıdır. Zaten kadınların adet
olabilmesi için vücutlarında belli miktarda yağa ihtiyaçları vardır. Seviye o
miktarın altına indiği zaman, kadınlık hormonları aktive olamazlar ve böylece
sistem durur.
22 Ocak 2014 Çarşamba
çörekotu
ÇÖREK OTUNUN
FAYDALARI
Vücudumuz doğası gereği, doymamış yağ
asitlerini üretemediğinden bu yağ asitlerini dışarıdan karşılamak
zorundadır.Bir gram çörekotu yağı da bu açıdan bir günlük ihtiyacımızı
karşılamak için yeterlidir.
ÇÖREK OTUNUN DİĞER ETKİLERİ
•
Çörek otunda bulunan nigellon ve alfa-pinen gibi eterli yağlar, solunum
borusunun genişleyip krampların giderilmesini sağlar. Ayrıca öksürüğü
hafifletir. İltihap giderici, ağrı dindirici ve idrar söktürücü etkileri de
mevcuttur. Düzenli kullanımda kan şekerini düşürücü etkisi vardır. • İçeriğinde
bulunan B1, B2 ve B6 vitaminleri, pek çok enzimin üretiminde önemli rol oynar.
Çünkü bunlar, savunma ablukalarını yok edip boyun altı bezini ve dolayısıyla da
savunma sistemini güçlendirir. Folasidi vitamini ise, kalp ve tansiyon
problemlerinin oluşma riskini en aza indirger. Bununla birlikte hücre
yenilenmesinde de gereklidir. • Beta karotin, A, E ve C vitamini, selen gibi
antioksitler vücudun savunma sistemini destekler. Ayrıca içeriğinde bulunan
selen, zehirli maddelerin vücuttan atmasında destek olur.
ÇÖREK OTUNUN FAYDALARI
Bu
kadar mükemmel olarak yaratılan çörek otu, bütün bu özellikleri ile: • Mikrop,
virüs ve mantarlara karşı etkili bir savunma aracıdır. • İfraz boşaltıcı ve solunum
borusunu genişleticidir. • Kan şekerini düşürür. • Damar hastalıklarını
engeller. • İdrar söktürücü özelliği ile safrayı rahatlatır. • Vücuttaki
zehirlerin atılmasını sağlar. • Hazmı kolaylaştırır. • Yaraların daha hızlı
iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmelerini hızlandırır. •Alerjiyi engeller. •
Savunma sistemini dengeler. • Hormon sistemini ve ruh hâlini güçlendirir.
ÖZEL HALLERDE FAYDALARI
•
Çörek otu, müzmin hastalıklarda şaşırtıcı derecede iyileşmeler sağlar.
Çocuklarda özellikle sinir ve deri sorunlarına, astım ve alerji sorunlarına da
çok iyi gelir. • Çörek otu ürünleri (yağ ve ezilmiş bal karışımlı) hamilelik
döneminde oluşan şikayetleri en aza indirir. Yan etkisi olmayıp, hamilelik
dönemindeki bayanlar ve bebeklerini ana sütüyle beslemeyi tercih edenler için
sütün kalitesini arttırarak bebek için daha faydalı olmasını sağlar. • Egzamalı
cilde sık sık çörek otu yağı tatbik edildiğinde deri hızlı iyileşir. Yine deri
hastalıklarında mikrop öldürücü etkisi nedeniyle çok yararlıdır.
BAZI HASTALIKLARDA ÇÖREK OTU
•
Hazımsızlık ve mide şişkinlikleri gibi sorunlarda çörek otunun etkisi eski
zamanlardan beri bilinmektedir. • Hemoroite problemine iyi gelir, çünkü
damarları güçlendirerek kan dolaşımını arttırır. • Romatizma, şeker hastalığı
ve yüksek kolesterol gibi metabolik hastalıklar için çok etkilidir. •
İktidarsızlık ve kısırlık sorunlarında da yine etkili bir destekleyicidir.
Çünkü çörek otu, cinsî hormonları düzenlemekte, bedenî ve ruhî olarak zindelik
ve dinçlik vermektedir. • Çörek otu yağı kadınlardaki regl dönemi sancılarına
ve diş ağrılarına karşı yine başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
SAĞLIKLI OLMAK İÇİN ÇÖREK KÜRÜ
İçeriğinde
bulunanlarla savunma sistemine, metabolizmaya ve hormonlara iyi gelen çörek
otu, vücudu toksinlerden arındırır, kan dolaşımını güçlendirir ve bağırsakların
düzenli çalışmasını destekler. Cildi berraklaştırır. Düzgün bir cilde, parlak
saç ve gözlere sebep olur. Sağlıklı ve hayat dolu bir görünüm oluşturur. Çörek
otu savunma (immün) sistemini güçlendirdiğinden, kanser, AIDS gibi çağın
hastalıklarına karşı tavsiye edilmektedir. Yine tansiyon ve ateş düşürücü ve
doğal antibiyotik tesirleriyle yaygın hastalıklara da çare olmaktadır. Başta
astım ve polen alerjisi olmak üzere alerjik hastalıklara, saç dökülmesi ve
kepek gibi problemlere karşı da etkilidir.
ÇÖREK OTU NASIL KULLANILIR?
Kurutulan
tohumlar baharat şeklinde, suda kaynatılarak ya da yağı çıkarılarak tüketilir.
Güzel kokulu bir baharat olarak kullanımı çok yaygındır. Çörek otunun
tohumlarından elde edilen çörek otu yağı saç dökülmesinde ve saçlı deride
oluşan kepeğe karşı oldukça etkilidir. Sirke ile kaynatılıp gargara
yapıldığında diş ağrılarına iyi gelir. Suyu ile sivilcelere pansuman
yapıldığında sivilceler üzerinde etkili olduğu görülmüştür. - Bir teoriye göre,
çörek otunun kemoterapi ilaçları ve radyoterapi tedavisi ile birlikte
kullanılması, çörek otunun anti oksidan etkisi nedeniyle bu tedavi
yöntemlerinin etkisini azaltabilir.
21 Ocak 2014 Salı
sen bakarken soyunamıyorum
Arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. Bu, hayatın “Sen bakarken soyunamıyorum” deme şeklidir.
Vazgeçtiğin topraklar senindir. Çünkü kaybetme korkunu yitirmişsindir.
Olmamasından korkmaktan vazgeçmektir olmasını sağlayan…
20 Ocak 2014 Pazartesi
çikolatalı fudge kurabiyeler
Malzemeler:
4 adet yumurta
350 gr. toz şeker
375 gr. bitter çikolata
150 gr. tereyağ
12 gr. nescafe
100 gr. un
2,5 gr. kabartma tozu
2 gr. tuz
1 paket vanilya
375 gr. kırık çikolata
500 gr. ceviz
20 gr. kakao
Hazırlanışı:
Yumurta ve şeker makinede çırpılır. Erimiş çikolata ile yumuşak tereyağ
konup tekrar karıştırılır. Nescafe, un, kabartma tozu, tuz ve vanilya da
eklenerek karıştırmaya devam edilir. En son çikolata parçaları, ceviz ve kakao
ilave edilip bütün karışım yağlı kağıt üzerine döşenir. Hamur katılaştıktan
sonra bıçakla istenen boyda dilimlenerek 200 derecede önceden ısıtılmış fırında
10 dakika pişirilir.
19 Ocak 2014 Pazar
18 Ocak 2014 Cumartesi
babamız özal annemiz madonna 80 kuşağı
Hep başarmak zorunda hissetme hali.
Yaşıtlarımı, arkadaşlarımı, kendimi düşündüm bir an. Hepimiz hayatı boyunca
aynı sendromu yaşamış çocuklardık aslında. Zorunlu galibiyetler peşinde koşan,
rekabet içinde yaşanan, hayatı başarıya endeksli çocuklar. 80 kuşağının alın
yazısını anlatan en güzel cümleydi bu. Bizler Özal döneminin getirdiği
Liberalizmle, Kapitalizmle, Globalleşmeyle yoğrulmuş, hava yerine “Başarı ve
Para” soluyarak büyümüştük. Öyle bir değişim ve gelişim süreci içerisinde hayata
atılmıştık ki çalışmaktan, başarılı olmaktan başka çaremiz olmadığına inandık
hep.
Sonuçta her insanın içinde birtakım
hırslar vardır. Onlar bunları daha açık ifade ediyorlar. Kariyerlerine son
derece düşkünler, çok rekabetçiler, hayli sabırsızlar ama o sabırsızlığın
karşılığını verecek bir çalışkanlıkları da var. Ben çok para kazanayım, benim
çok iyi bir kariyerim olsun ama aynı zamanda ben sinemayı da çok iyi biliyim,
kültürlü de olayım, dünyayı da gezeyim, domestik olayım. Çok fazla şeyi aynı
anda talep eden halleri, en belirgin özellikleri.
Bir yandan sabırsızlık, bir yandan o
sabırsızlığın açığını kapatmaya çalışan çalışkanlık ve üstüne bir de hayatın
temposu eklenince, hiçbir şeyin derinene fazla inmediğini görüyoruz 80
kuşağının. Zaman zaman hırsları ve rekabetçilikleriyle o yükselmeye
endekslenmiş mantıklarıyla itici olabiliyorlar.
Yeterli eğitim ve bilgi olmadan elde
edilen başarı mutlaka ve mutlaka çökmeye yüz tutmuş ya da sürreel bir
başarıdır. Ne kadar sürürse sürsün, önemli değil. Biz istiyoruz ki bir an önce
bir şeyler olsun, bir an önce bir yerlere gelelim ve bir an önce bir şeyleri
tüketelim.
Hedef ne kadar yüksek olursa, siz de ona
ulaşmak için o kadar yükseğe tırmanıyorsunuz. Belki o hedefe hiçbir zaman
ulaşmış kabul etmiyorsunuz kendinizi ama aşağıya bir baktığınızda hatırı
sayılır bir yol kat ettiğinizi görüyorsunuz. Genç yaşta başarı, kendine güveni
getiriyor. Kendine güvenmek ve inanmak, yeni ufukların, başarıların önünü
açıyor. Erken yaşta başarının getirdiği dezavantaj, başarının yüklediği
sorumluluk. Bu, bir işte başarılı olmayı, kimi zaman idealden çok bir
mecburiyet haline getirebiliyor çünkü.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)