Aşk, tene değil; cana talip olmaktır. Can kaygısıyla aşktan vazgeçmemektir. Âşık kendi canını düşünürse, cananın ne değeri kalır ki! Aşk, köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kuracaklarına duvar ördükleri için hep yalnız kalırlar.
İranlı şair Şirâzî der ki:
— Aşka
uçma kanadın yanar.
Mevlana
der ki:
— Aşka
uçmazsan kanat neye yarar?
Yunus Emre
der ki:
—Aşka
vardıktan sonra kanadı kim arar!
“—Aşkı anlatabilmek için yeryüzünde
var olan dillerden başka bir dil ister” diyor Delacroix. Tıpkı aynı dili
konuşanların değil, aynı duyguları paylaşanların daha iyi anlaştıkları gibi.Aşk, gülü dikenleriyle avuçlamaktır. Ellerin kan içinde kalır ama dikenlerin hesabını gülden soramazsın.
Aşk, Leyla’ya Mecnun’un gözüyle bakabilmektir.
Bir Arap beyine Leyla ve Mecnun'dan söz açtılar:
—Mecnun iyi bir şair olduğu halde perişan bir halde çöllerde gezinip durmaktadır. İradesini tamamen kaybetti.
Melik onu bulup getirmelerini emretti. Mecnun'u bulup getirdiler. Melik onu ayıpladı. Ona şöyle dedi:
-İnsanlık şan ve şerefinden ne zarar gördün ki, hayvanlık huyunu aldın da hayvanlarla yaşar oldun?
Mecnun ona iniltiler içinde şu cevabı verdi:
-Dostlarım Leyla'yı sevdiğimden ötürü beni ayıpladılar. Fakat Leyla'yı görünce bundan vazgeçecekler.
Melik bir kere de biz görelim diyerek Leyla'yı bulup getirmelerini emretti.
Askerleri çölü gezerek Leyla'yı bulup getirdiler. Melik Leyla'yı görünce kara kuru bir kız olduğunu anladı. Leyla'yı beğenmedi. Çünkü onun en çirkin cariyesi bile ondan kat kat güzeldi.
Çok zeki olan Mecnun, Melik'in düşüncelerini anladı. Ona dedi ki:
—Ey Melik! Leyla'ya değer biçebilmek için ona, Mecnun'un gözüyle bakmak gerekmektedir. Eğer Leyla'ya benim gözümle bakarsan Leyla'nın değerini o zaman anlarsın. Benim aşkımdaki sırrı o zaman çözebilirsin. O, ince güzelliğin farkına o zaman erebilirsin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder