15 Kasım 2015 Pazar

meksika salatası

Her yemek, yalnızca bedenin değil, zihnin ve ruhun da beslenmesine hizmet eden bir anlatıdır. Meksika salatası, bu bağlamda, doğanın dört temel unsurunun —toprak, su, hava ve ateşin— bir araya geldiği bir sofra mitosudur. Fasulyenin toprağın bağrından gelen kadim bilgeliği, mısırın güneşle kurduğu kadim ittifak, domatesin Dionysosçu coşkusu ve kişnişin rüzgârla fısıldaşan aroması, bu salatada bir araya gelerek bir tür gastronomik kozmogoni yaratır. Bu birleşim, yalnızca tatların değil, kültürlerin ve zamanların da senkronize olduğu bir evrensel dansa dönüşür.

Felsefi düzlemde bu salata, Levinas’ın ötekilik kavramıyla yankılanır. Her bir malzeme, kendi kimliğini koruyarak bir bütünün parçası olur; hiçbir bileşen diğerini bastırmaz, aksine onunla birlikte var olur. Bu, etik bir birlikteliğin, çokluk içinde birliğin mutfaktaki izdüşümüdür. Limonun asidik keskinliğiyle zeytinyağının yumuşak akışı, Nietzsche’nin Apolloncu düzen ile Dionysosçu taşkınlık arasında kurduğu gerilimi çağrıştırır. Salata, bu iki kutbun uyumlu çatışmasından doğan bir lezzet diyalektiğidir.

Mitolojik bir perspektiften bakıldığında, bu salata, bereket tanrıçalarının —Demeter’in, Ceres’in, Tlazolteotl’un— sofraya bıraktığı bir armağan gibidir. Mısır, Azteklerin kutsal tohumu olarak, zamanın döngüselliğini ve yaşamın sürekliliğini temsil eder. Kişnişin aroması, Hermes’in haberciliğini üstlenir; duyulara seslenen bir mesaj taşır: “Tat, çünkü bu an biriciktir.” Marulun serinliği, Persephone’nin yeraltından dönüşünü müjdelercesine, yaşamın yeniden doğuşunu simgeler. Böylece bu salata, yalnızca bir tarif değil, bir mitin yeniden kurulmasıdır.

Akademik antropoloji açısından bu yemek, kültürel melezliğin bir örneğidir. Meksika’nın yerli tarım ürünleriyle Akdeniz’in zeytinyağlı geleneği arasında kurulan bu bağ, küresel mutfakların postmodern sentezini yansıtır. Bu salata, sınırların geçirgenliğini, kimliklerin akışkanlığını ve tatların evrensel dilini gösterir. Her lokma, bir coğrafyanın, bir tarihin ve bir halkın hafızasını taşır. Ve insan, bu hafızayı damağında taşıyarak, yalnızca doymakla kalmaz; aynı zamanda anlamla beslenir.



Malzemeler:
450 gr konserve Meksika fasulyesi
100 gr mısır
2 adet domates
1 demet taze soğan
1 demet taze kişniş
2 adet limon
2 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
1 adet marul
 
Hazırlanışı:
Domatesleri ve taze soğanı güzelce yıkayın. Domatesleri küp küp, taze soğanı da ince halkalar halinde doğrayın. İri kıyılmış kişniş, Meksika fasulyesi, domates soğan ve mısırları bir kabın içine k oyarak, iyice karıştırın. Limonları sıkın ve karışıma ilave edin. Üzerine zeytinyağı, tuz ve karabiber ekleyin. Meksika salatasını, marulla birlikte servis yapabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder