Kan aktığı günden beri can-ı tenimizden,
Yakut fer almış denilir madenimizden
Biz bülbül-i muhrik dem-i gülzâr-ı firâkız,
Ateş kesilir geçse sabâ gülşenimizden.
Yakut fer almış denilir madenimizden
Biz bülbül-i muhrik dem-i gülzâr-ı firâkız,
Ateş kesilir geçse sabâ gülşenimizden.
Teoman Ergül’ün
Nurbanu adlı eserinin başında yer alan Osmanlı Sultanı İkinci Selim (selimi)'e
ait beyit. tamamı şöyledir;
biz bülbül-i muhrik-dem-i gülzâr-i firâkız
ateş kesilir geçse sabâ gülşenimizden
yani “biz, ayrılığın gül bahçesinde öylesine âteşli âhlar eden bir bülbülüz ki eğer sabah yeli bizim şakıdığımız bahçeden geçecek olsa ateş kesilir.” sabâ yeli ki serinlik verme özelliğiyle tanınır, şair onu ayrılık ateşiyle dolu bir bahçeden geçirirken bir uçtan rüzgar olarak estirip diğer uçtan ateş olarak çıkartarak mübalağa yapıyor. şairin bu söylediği göreneğe aykırıdır, inanılmazdır, akla yatkın değildir ama ne de hoş bir ifade, ne muhteşem bir nüktedir!...
biz bülbül-i muhrik-dem-i gülzâr-i firâkız
ateş kesilir geçse sabâ gülşenimizden
yani “biz, ayrılığın gül bahçesinde öylesine âteşli âhlar eden bir bülbülüz ki eğer sabah yeli bizim şakıdığımız bahçeden geçecek olsa ateş kesilir.” sabâ yeli ki serinlik verme özelliğiyle tanınır, şair onu ayrılık ateşiyle dolu bir bahçeden geçirirken bir uçtan rüzgar olarak estirip diğer uçtan ateş olarak çıkartarak mübalağa yapıyor. şairin bu söylediği göreneğe aykırıdır, inanılmazdır, akla yatkın değildir ama ne de hoş bir ifade, ne muhteşem bir nüktedir!...
Yahya Kemal,
İkinci Selim'in bu şiiri için, Selimiye kadar güzel, demiştir.
Hilmi Yavuz
bu beyite ithafen kaside adlı şiirini yazmıştır. Tuğrul Tanyol ise sudaki anka
adlı şiirinin girişinde bu beyite yer vermiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder