Dünya’da
petrol’den sonra en büyük ticaret alanını oluşturan üründür. Türk Kahvesi
telvesi ile servis yapılan tek kahve çeşididir.
Kahvenin
Tarihçesi 9.yy’a kadar dayanmaktadır. Kahve ilk olarak Etiyopya’nın yüksek
yamaçlarında görülmüştür. Bir efsaneye göre; Etiyopya’nın Kaffa köyünde bir
çoban keçilerinin bir kırmızı bitkiyi yediğini ve daha sonra keçilerin
canlandığını ve zıpladığını fark etmiş ve kendisi de bu meyveyi yiyince
canlandığını ve keyif duyduğunu hissetmiş. Çoban daha sonra bu olayı bir
arkadaşına anlatmış, böylece kahve bilinir olmuş. Etiyopya’dan kahve Mısır ve
Yemen’e 15.yy.da İran ve Kuzey Afrika’ya yayılmıştır. Türklerin kahveyle
tanışması Yavuz Sultan Selim döneminde, 1517’de Yemen Valisi Özdemir Paşa’nın,
Yemen’de içtiği ve çok sevdiği kahveyi İstanbul’a getirmesiyle başlamıştır.
Avrupa’da da kahvenin yaygınlaşması ise Viyana Kuşatması sonrasında geri
çekilen Osmanlı birliklerinin bıraktığı ganimetler sayesinde olmuştur. Bu
ganimetlerden çuvallar içinde bulunan kahveleri Avusturya askerleri deve yemi
zannettikleri için yakmaya kalkışmış ve bunların kahve olduğunu bilen Avusturya
casusu George Kolschitzky yakılmayıp kendisine verilmesini rica etmiştir.
Kendisi daha sonra Viyana’da bir kafe açarak Avrupa’da kahveyi tanıtmış ve
yaygınlaştırmıştır.
Kahve
Ağacı: Çiçekleri beyaz ve hoş kokolu, kirazı andıran kırmızı meyvesinin içinde
iki çekirdek bulunan, dikildikten yaklaşık 3 yıl sonra meyve vermeye başlayan
ve 30-40 yıl boyunca aralıksız meyve veren bir bitki türüdür. Bol yağışların
ardından kahve ağacı, yılda iki ya da üç kez bembeyaz muhteşem çiçekler açar.
Kahve çiçekleri açtıktan birkaç saat sonra solmaya başlar ve yavaşça meyve
olmak için hazırlanır. Eğer kahve yanardağın eteğinde yetiştiriliyorsa kül
kokar, Muz ağaçlarının gölgesinde yetişiyorsa daha aromatik bir tadı olur.
Brezilya kahve üretiminde dünya birincisidir. Onu Vietnam ve Kolombiya takip
eder.
Kahve’nin
Vücuda Etkileri
Kolestrolü
düşürüyor
Kahvenin
fazlasının kolesterolü olumsuz etkilediğine dair söylentiler olsa da konsantre
kahveler yerine, kahve çekirdeğinden yapılan kahvelerin kötü kolesterolü
düşürdüğü ve kolesterol hastaları için faydalı olduğu belirtiliyor.
Ağrı
kesici etkisi var
Ağrı
kesicilerin etkisini yüzde 40 oranında artırıyor. Hatta bazı anestezi
uzmanları, ameliyat sonrası ağrıları dindirmek için hastalara kahve içmeyi
öneriyor.
Cildi
koruyor
Kahve
güneş ışınlarının neden olduğu cilt kanserinden koruyor. Fiziksel egzersizle
birlikte ölçülü kahve tüketimi, güneşin ultraviyole B (UVB) ışınlarını yol
açtığı kanserojen etkileri ortadan kaldırabiliyor.
Safra
taşlarını yok ediyor.
Kadın
vücudu erkeğe kıyasla iki kat daha fazla safra taşı üretiyor. Günde dört fincan
kahve içen kadınların içmeyenlere oranla yüzde 25 daha az safra taşından
şikayet ettiği tespit edildi.
Parkinson
düşmanı
Yapılan
bir araştırmada günde bir fincan kahve içen erkeklerin Parkinson hastalığı
riskinin yüzde 40 a varan oranlarda azaldığı ortaya çıkarılmış.
Kanserin
düşmanı
Antioksidan
açısından en değerli maddelerden biri. Dolayısıyla göğüs ve pankreas
kanserlerinin de düşmanı.
Karaciğere
de faydası var
Sirozun
engellemesine yardımcı oluyor. Kahve tüketmek özellikle siroz yüzünden oluşan
karaciğer kanseri riskinin azaltılmasına yardımcı oluyor. Düzenli kahve
içenlerin Siroz gibi karaciğer rahatsızlıklarından daha az şikayet ettiği
görülüyor.
Asım
hastalarına öneriliyor.
Nefesi
açıyor. Hatta özellikle astım hastalarına günde 3 fincan kahve içmesi öneriliyor.
Kemikleri
güçlendirir
Menopoz
sorununu giderir. Bağırsakları düzenler. Kalbi kuvvetlendirir. Sindirimi
kolaylaştırır. Düşünmeyi kolaylaştırır, beyni uyararak dikkati toplamaya
yardımcı olur. Moral bozukluğu ve depresyona iyi gelir. Uyarıcı etkisi ile
vücuda dinçlik ve enerji verir. İdrar söktürür ve böbrek taşlarını düşürmeye
kısmen katkıda bulunur.
Bilim
adamları, şekerli kahvenin beyni yoğun bir iş gününe hazırlamada en iyi içecek
olduğunu belirlediler. Daily Mail’de yer alan habere göre, İspanya’da Barselona
Üniversitesi’nde görevli araştırmacılar, aynı anda kafein ve şeker almanın
beyin performansını daha fazla etkilediğini tespit ettiler. Belim adamları
kahve ve şekerin ayrı ayrı dikkat süresi ve işleyen hafıza gibi beyin
fonksiyonlarının etkisini artırdığına inanıyorlar. Araştırmacılar, şekerli ve
şekersiz kahve, tek başına şeker ya da sadece normal su içtikten sonra 40
katılımcının beyin taramalarını incelediler.
Journal
Human Psychopharmacology Clinical and Expermental isimli dergide yer alan
çalışmada, şeker ve kahvenin beynin dikkat süresi ve işleyen hafızadan sorumlu
beynin iki bölümünün etkinliğini artırarak zihinsel performansı geliştirdiği
belirlendi. Beynin bu iki maddenin etkisi altında daha verimli olduğunu
söyleyen araştırmacılar, şekerli kahve sevmeyenleri aynı etkiden yararlanmaları
için kahvenin yanında şekerli atıştırmalıklar yiyebileceklerini açıkladılar.
İngiltere’de
yapılan b ir araştırmada kafeinin çalışanların hafızasını ve konsantrasyonunu
güçlendirdiği ortaya çıktı. Londra’daki School of Hygiene and Tropical
Medicine’ın araştırmasında, çalışırken kafein tüketen insanların hata yapma
oranlarının oldukça düşük olduğu belirlendi. Aynı araştırmanın sonuçlarında,
gece nöbetinde çalışanların kafein tüketerek enerji depolayabilecekleri
açıklandı. Kahve içen kişilerde; kahvedeki kafeinin iş ve trafik kazalarını
azaltmada etkili olduğu tespit edildi.
Kahvenin
yanında neden su getirilir?
Eskiden
Padişaha yapılan tek fincanlık kahvenin yanında bir bardak su getirilirdi. Suya
damlatılan bir miktar kahve, suda mavi renk alıyorsa zehirli olduğu belli
oluyor eğer renk değişmiyorsa güvenle içiliyordu. Günümüzde ise kahvenin
yanındaki su; kahveyi içmeden önce ağızdaki farklı tatları suyla arındırıp
kahvenin eşsiz lezzetini almak için kullanılmaktadır.
Kahve
koklamak kokuları ayırt etmede yardımcı olur mu? Farklı kokuları test ederken
(şarap, parfümeri) alışan ve duyarlılığı azalan koku hassasiyetimizi, taze
öğütülmüş kahve koklayarak arttırabiliriz.
Mırra
nedir?
Tüm
Arap coğrafyasına özgü, birkaç kez demlenerek hazırlanan acı kahvedir.
Türkiye’de de Mardin, Şanlıurfa, Hatay gibi Arap kültürünün hâkim olduğu
yörelerde kültürel açıdan anlamlı, sunumu özel çaba gerektiren bir içecektir.
Mırra için özel bir kahve çekirdeği yoktur. Kahve çekirdekleri kavrulup dibek
adlı havan benzeri kaba alınır ve taneleri çok inceltilmeden dövülür. Dövme
işlemi için günümüzde değirmenler ve kahve makineleri de kullanılmaktadır.
Mırranın hazırlanmasında en önemli kısım kaynatma evresidir. Kaynama süresi,
bilinen yöntemlere göre çok uzundur. Mırra geleneksel olarak kulpsuz, küçük tek
bir fincan ile servis edilir. Serviste yaş olarak büyükten küçüğe doğru giden
bir sıra takip edilir. Kahvesini bitiren konuk, fincanı kahveyi servis edenin eline
vermesi gerekir. Adetlere göre fincanı masaya ya da yere koyan kişi; ceza
olarak şunlardan birini yerine getirmekle yükümlüdür; Fincanı altınla
doldurmak, kahveyi servis eden bekarsa evlendirmek, kahveyi servis edenin
çeyizini düzmek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder