Kanuni Sultan Süleyman, oğlu Şehzade
Mehmet’i diğer kardeşlerinden apayrı tutuyor, onun eğitiminden gelişmesine dek
her anını özenli izliyordu. Sultan’ın bu şehzadenin üzerine titremesinin özel
bir nedeni vardı kuşkusuz. Sınırları genişleyen imparatorluğu, istidat gördüğü
bu şehzadesinin yönetmesini istiyordu. Bütün hayalleri onun üzerineydi. 22
yaşına geldiğinde onu Manisa’ya vali tayin etti. Manisa Valiliği sultanlığa
giden basamaktı.
Geleceğin hayaliyle 1543’te Belgrad
seferine çıkan Kanuni, acı bir haberle sarsılır. Gözbebeği Mehmed’i 22 yaşında
çiçek hastalığından ölmüştü.
Derhal İstanbul’a döner. Padişah,
şehzadenin tabutu başında iki saat durmadan ağlar. Ülkede üç gün dükkânlar
açılmaz. Sultan, 40 gün boyunca oğlunun kabrini ziyaret eder. 40 günün sonunda,
Mimar Sinan’ı huzuruna çağırır ve oğlunun adını yaşatacak bir külliye
yapılmasını ister. Sinan, çıraklık eserim dediği bu yapıyla da kendini gösterme
fırsatını bulur.
1548’de yapımı tamamlanan cami dört
ayak üzerine oturtulmuş dört yarım kubbe ile ana kubbeden oluşmaktadır. Camin
sağ ve solundaki ikişer şerefeli iki minarenin süslemeleri eşsizdir. 16 kubbeli
revakla çevrili caminin en kuzeyinde yer alan medrese, bugün Vakıflar’a bağlı
öğrenci yurdu olarak, kervansaray ise Vefa Lisesi’nin laboratuarı olarak
kullanılmaktadır. Külliyenin imareti ise bugün İstanbul Üniversitesi’nin
Basımevi’dir.
Sultan Süleyman’ın “Şehzadeler
güzidesi Sultan Mehmed’im” diye tarih düştüğü türbesi ise, sekizgen planlı
türbe, dilimli ve camiyle bütünlük sağlayan bir kubbeyle örtülüdür. Çinileri
eşsiz türbede Şehzade Mehmed’in sağında Şehzade Cihangir, solunda ise Hümaşah
Sultan yatmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder