14 Mart 2016 Pazartesi

hoşçakal gönlümün nazlısı...


Gidiyorum buralardan yalınayak ve üzgün
önümdeki uçurumlara aldırmadan...
asi... onurlu... ve ümitsiz...
Bu şehri, bu yıldızları, bu düşleri
bu hüznü, bu kederi terk ederek gidiyorum
onurumu koyup başımın üstüne
kör bakışlardan, sahte
dostluklardan
yalan hesaplardan uzaklara gidiyorum
hoşça kal ayak izim, gönül gizim, yürek sızım
hoşçakal...

Varsın hayallerim kurduğum yerde kalsın
o gerçekleşmeyen hayallerim.
ardımda yaralı bir yürek
kederli bir ömür
ve yoksul anılar bırakarak
çocuklara veremediğim umudum
yarınlara taşıyamadığım sevdamla çekip gidiyorum işte
hoşçakal gönlümün nazlısı, bağrımın sızısı hoşçakal...

Gidiyorum başım önümde,
gözümde nem
duramam artık ey
aşk, ey sevdiğim
hüzne ve kedere boğulduğum bu şehirde duramam.
hiç bir anı kabul etmiyor beni
bedenim buz gibi soğuk
yüreğim paramparça keder
kış kadar soğuk ellerim
ardımda yoksul bir sevda
ve bana ait ne varsa bırakıp ardımdan
gözü yaşlı
çekip gidiyorum işte
hoşça kal anlımın yazısı, kaderimin küskünü
hoşçakal...

Bütün yaprakları dökülmüş
dalları kırılmış bir ağaç gibi hıçkırarak
ve bırakarak ardımdan sırtımı yasladığım
çınar ağacını yaslı
meçhule giden acılar yüklü bir gemide
uğuldayan rüzgarlara sarıp sesimi
şarkıların sustuğu,
aşkların vurulduğu
limanlara gidiyorum sevdiğim
hoşça kal kırık sazım, sevdamın yaralı türküsü
hoşçakal

Bir yıldız daha kaymadan
gözlerimden
sönmeden yüreğimde bir arzu daha
ıssız bir köşede bırakıp kırgın
gülüşlerimi
düşlerimi
hüzünlü bir fotoğrafa yükleyip
çekip gidiyorum işte ey
aşk, ey sevdiğim...

Bir daha yağmamalı bu ihanet yağmurları
ağlamamalı bu yürek bir daha
yüreğimdeki acıları b
aşka bir acıyla sarıp
alıp dağların ve yıldızların gölgesini yanıma
yüzümde kış, bakışlarımda kar
yorgun akan bir
ırmak misali
kimsesiz
sokaklara bırakıp yalnızlığımı
gidiyorum sevdiğim
hoşça kal
gecelerimin yıldızı, karlı dağların yalnız kızı,
canımın özü, gönlümün
gözü yar
hoşça kal...

Bütün borçlarını ödedim bu
sokakların, alacağımı aldım
geri dönmez bir mevsimdeyim artık
duramam ey
aşk
bu şehre sığamam bu
hüzünle
yoksa acılar üşütür beni
kar kavurur anılarımı
donar bakışlarım
üşürüm... üşürüm ey
aşk

Sorma nereye, hangi dağın ardına?
ne kadar uzağa varır yolum?
kim yoldaş olur bana?
dönüp gelir miyim yine bahar geldiğinde?
çiçek açtığında mor dağlar
sorma! ...

Bak akşam
vakit tamam
uzak yıldızlara
gözlerimi
ayışığına sessiz gölgelerimi bırakıp
yazıp
gözyaşlarımı sabah çiğlerine
sazımdaki hüznü, içimdeki sızıyı
boynu bükük karanfilimi basarak bağrıma
yüreğimin yangınını bırakıp rüzgarlara
çekip gidiyorum buralardan
hoşçakal nazlı
çocukluğum, sevdalı gençliğim
bağrımın ateşi, kalbimin ahı, mühür
gözlü yar
hoşçakal...
hoşçakal...


Nuri CAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder