17 Ekim 2025 Cuma

yolun kendisi olmak

Bir insanın yeryüzüyle kurduğu ilişki, çoğu zaman toprağa kök salmakla tanımlanır; oysa iflah olmaz gezgin, köksüzlüğü bir eksiklik değil, varoluşsal bir özgürlük biçimi olarak benimser. Onun için haritalar, sabitlenmiş sınırların değil, potansiyel ihtimallerin şiiridir. Her adım, bir mekânın değil, bir anlamın peşinden gider. Gezgin, yer değiştirmekle yetinmez; zamanın dokusunu, kültürün kıvrımlarını ve insanın içsel çelişkilerini de arşınlar. Onun yürüyüşü, bir kaçış değil, bir arayıştır—ama neyin arayışı olduğunu bilmeden, bilmek istemeden.

Bu gezgin, ev kavramını reddeder; çünkü ev, ona göre bir durağanlık vaadidir, bir kimlik sabitlemesi. Oysa kimlik, onun gözünde bir nehir gibi akmalı, değişmeli, dönüşmeli. Her şehir, her sokak, her yüz, onun benliğinde yeni bir yankı bırakır. Gezgin, kendini tanımak için yola çıkmaz; kendini unutmak, silmek, yeniden yazmak için çıkar. Bu yüzden onun yolculuğu, bir biyografiden çok bir palimpsesttir—her yeni deneyim, eskisini silmeden üzerine yazılır, karmaşık bir metin haline gelir.

Felsefi anlamda, iflah olmaz gezgin, Heidegger’in “yerleşiklik” fikrine karşıt bir figürdür. O, varlığı mekâna değil harekete bağlar. Kierkegaard’ın “ya-ya da”sı gibi, gezginin hayatı da sürekli bir seçimler zinciridir; ama bu seçimler, nihai bir sonuca ulaşmak için değil, sürecin kendisini yaşamak içindir. Gezgin, nihai hakikati aramaz; çünkü onun için hakikat, sabit bir nokta değil, sürekli değişen bir ufuktur. Bu yüzden onun yolculuğu, bir epistemolojik isyandır: Bilmek değil, anlamaya çalışmak; varmak değil, yolda kalmak.

Ve nihayet, iflah olmaz gezginin trajedisi de buradadır: Hiçbir yer ona ait değildir, ama her yer onun içindedir. Bu içsel çoğulluk, ona hem bir zenginlik hem de bir yalnızlık getirir. İnsanlar ona hayranlıkla bakar, ama kimse onun yükünü taşımaz. O, dünyayı dolaşırken aslında kendi iç evrenini genişletir; fakat bu evren, başkalarıyla paylaşılabilir olmaktan çok uzaktır. Gezgin, bir anlatıcıdır ama dinleyeni yoktur; bir seyyahdır ama varacağı liman yoktur. Onun kaderi, yolda olmak değil, yolun kendisi olmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder