13 Şubat 2015 Cuma

Massala Çay (Baharatlı Çay)

Massala çayı, yalnızca bir içecek değil, doğu felsefesinin gündelik hayata sinmiş bir tefekkür biçimidir. Kakule, karanfil, zencefil ve tarçın gibi baharatlar, insanın duyularıyla kurduğu ilişkiyi derinleştirir; çünkü bu çay, tat alma duyusunun ötesinde bir varlık deneyimidir. Her bir baharat, doğanın kadim hafızasından kopup gelen bir simgedir; zencefilin keskinliği, yaşamın acımasız dürtüsünü; tarçının sıcaklığı, geçmişe duyulan özlemi; karanfilin burukluğu ise unutulmuş bir hikâyenin izini taşır. Bu çay, insanın içsel karmaşasını yatıştıran bir ritüel, zamanın kokusunu taşıyan bir içsel yolculuktur.

Hazırlık süreci, bir tür felsefi sabır egzersizidir. Baharatların suyla buluşması, tıpkı insanın deneyimle yoğrulması gibidir; kaynama noktasına ulaşmak, varoluşun kriz anlarını simgeler. Ardından gelen demleme süreci, içsel dönüşümün sessizliğidir. Çayın demlenmesi, insanın düşüncelerinin olgunlaşmasına benzer; aceleye gelmez, zaman ister, dikkat ister. Sütle buluştuğunda ise çay, hem biçim hem anlam değiştirir; tıpkı insanın başkalarıyla kurduğu ilişkide olduğu gibi, tekil bir varlık olmaktan çıkar, bir birlikteliğin parçası olur. Bu birliktelik, çayın tadında değil, onunla geçirilen zamanın anlamında gizlidir.

Massala çayı, duyuların metafizik bir düzlemde buluştuğu nadir anlardan biridir. Koku, tat, sıcaklık ve dokunun eşzamanlı uyumu, insanın evrenle kurduğu estetik bağın somutlaşmış hâlidir. Bu çay, yalnızca içilmez; dinlenir, düşünülür, hissedilir. Her yudum, bir içsel sessizliğe davettir; dış dünyanın gürültüsünden sıyrılıp, kendi iç sesini duymaya yöneliktir. Baharatların diliyle konuşan bu içki, insanın kendine yazdığı bir mektuptur; kelimeler yerine kokularla, cümleler yerine tatlarla örülmüş bir anlatıdır. Massala çayı, varlığın duyularla kurduğu şiirsel bir diyalogdur.

Ve belki de bu yüzden, yanında bir dilim baharatlı kekin varlığı, bu ritüelin tamamlayıcısıdır. Kek, çayın felsefi derinliğine eşlik eden bir hafıza parçasıdır; çocukluğun mutfağından gelen bir tebessüm, geçmişin sıcaklığını bugüne taşıyan bir iz. Çay ve kek, birlikte bir zamanın yeniden kurulmasına vesile olur; bir anı, bir düşünce, bir sessizlik… Massala çayı, yalnızca bir içecek değil, bir varoluş biçimidir. Ve o varoluş, en çok da birlikte susulan anlarda anlam kazanır.

- 5 kakule çekirdeği
- 1/2 yemek kaşığı zencefil
- 1 tatlı kaşığı tarçın (ben küçük bir parça kabuk tarçın kullandım)
- 5 öğütülmemiş karabiber tanesi
- 6 kahve kaşığı şeker*
- 2 karanfil
- 4 kahve kaşığı siyah çay
- 40 cl süt (2 çay fincanı)
- 40 cl su (2 çay fincanı)
* Bu ölçü çayı tatlı sevenler için! Şekeri doğrudan suya değil, sonra isteğe bağlı olarak fincanınıza ekleyebilirsiniz.

Yapılışı:

1. Uygun bir demliğe suyla birlikte tüm baharatları koyun, ocakta kaynama noktasına gelinceye kadar ısıtın.

2. Kaynayınca hemen altını söndürün ve çayı ekleyin. Yaklaşık 3 dk demlenmeye bırakın. İsteğe göre bu süre uzatılıp daha demli çay elde edilebilirmiş ama ben fazla bekletmedim. Sonra da ikinci fincanı daha çok sevince biraz fazla demlenmesinde yarar olduğunu düşündüm.

3. Ayrı bir kapta sütü ısıtın. Fincanlara sütü ve süzülmüş olarak çayı paylaştırın.

Yanında bir dilim baharatlı kekiniz var mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder