Günlüğünüz karşısında ruhen çırılçıplak kalmayı göze alabileceğiniz belki de tek dostunuz.
5 Haziran 2015 Cuma
my instagram
Instagram, çağdaş bireyin dijital varoluşunu inşa ettiği bir görsel agora, bir tür sanal panoptikondur. Burada özne, yalnızca kendini sergilemekle kalmaz; aynı zamanda başkalarının bakışında kendini yeniden kurar. Foucault’nun gözetim toplumuna dair analizleriyle kesişen bu yapı, bireyin görünürlük arzusunu hem teşhir hem de tahakküm biçimine dönüştürür. Her paylaşım, bir varlık beyanı olduğu kadar, bir yokluk itirafıdır da: “Buradayım” derken, “görülmeden var olamam” demektedir.
Bu platform, Benjamin’in “mekanik yeniden üretim çağı”nda sanatın aura kaybı üzerine söylediklerini tersyüz edercesine, her anı estetikleştirerek sıradanı kutsallaştırır. Filtreler, kadrajlar, estetik kompozisyonlar; gündelik olanı mitolojik bir düzleme taşır. Ancak bu mitoloji, Homeros’un değil, algoritmaların yazdığı bir mitolojidir. Beğeni sayıları, takipçi istatistikleri ve etkileşim oranları, bireyin dijital değerini belirleyen yeni ölçütlerdir. Böylece Instagram, hem bir sahne hem de bir terazidir: gösterilenin değil, gösterilme biçiminin hüküm sürdüğü bir evren.
Özne, bu dijital evrende kendi suretini sürekli yeniden üretirken, aslında bir tür narsistik döngüye hapsolur. Lacan’ın “ayna evresi” teorisi, burada dijital bir yankı bulur: birey, kendi imgesine bakarak kimliğini kurar, ancak bu imge, her zaman bir eksiklikle maluldür. Instagram, bu eksikliği sürekli olarak daha fazla içerikle doldurmaya çalışan bir arzular makinesine dönüşür. Her hikâye, her gönderi, bu eksikliği telafi etme çabasının bir tezahürüdür. Ancak bu çaba, doyuma değil, daha derin bir yoksunluğa evrilir.
Instagram, yalnızca bir sosyal medya platformu değil, çağdaş insanın varoluşsal açmazlarını yansıtan bir aynadır. Burada zaman, kronolojik değil, algoritmik olarak akar; gerçeklik, deneyimlenmekten çok temsil edilmek üzere kurgulanır. Bu dijital evrende, hakikat yerini imaja, deneyim yerini gösteriye, varlık ise yerini görünüme bırakır. Ve belki de en çarpıcısı, bu görsel evrende en çok beğenilen şeyin, en çok kendinden uzaklaşan özne olmasıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)










Hiç yorum yok:
Yorum Gönder