1 Nisan 2013 Pazartesi

Aşkın Dansı...


Bundan yüzyıl önce Buenos Aires’in genelevlerinde doğan tangonun toplum tarafından kabul edilebilir bir salon dansı haline gelişi, ancak geçen yüzyılın başlarında gerçekleşti. Aşka ve baştan çıkarmaya dayanan bu efsanevi dans, 1920’lerde Carlos Gardel’in şarkıları ve Rudolph Valentino’nun “The Four Horsemen of the Apocalypse” ile dünyayı baştanbaşa kat etti.

Buenos Aires (B.A.) olmasaydı elbette tango da olmazdı. Çünkü tango özlemin, hüznün biraz da boş vermişliğin müziği. En azından tangoyu “icat eden” ilk Buenos Airesliler için bu böyle. Buenos (iyi) Aires (havalar) buralıların “ana dili”nde “iyi havalar” demek. Ama tango “iyi gitmeyen” havaların da müziği. Ya da tangonun ebesi olanların bayıldığı argo ifadeyle, “iyi hava” bekleyip yalnızca “hava alan”ların ve “tonga”ya basanların müziği. B.A’li yazar Jorge Luis Borges, bir kabadayı ile genelevdeki metresinin pervasız, kışkırtıcı, baştan çıkarıcı, cinsiyet kokan danslarını anlatır. 18.yüzyılın sonunda ortaya çıkan tangonun “nüfus cüzdanı” olarak görmeleri boşuna değildir. 

Türkiye’nin az sayıdaki müzik tarihçisinden biri olan Fehmi Akgün’ün sözleriyle, “Tango özü bakımından ayıplanan, hor görülen bir müzik. Genelev dünyasında, muhabbet tellalları arasında rağbet gören bu müziği ve dansı görmesinler, duymasınlar, yapmasınlar diye aileler küçük kızları için yıllarca ter dökmüşler.” Tango, cinsiyeti yaşam biçimi olarak gören bu çevrelerin bir anlamda, “iyi aile çevrelerine” karşı yürüttüğü bir öç alma eylemidir. Arjantin’de, bu yüzden tango kesinlikle bir müzik türü değil. 

Fernan Silva Valdes şöyle diyor: “Tango sen bir çığlık, bir hıçkırıksın. Sarhoş olduklarında bile gülmesini bilmeyen insanların şarkısısın.” Waldo Frank yanıtlıyor: “Hayatın ve trajik duyguların estetize edilmesidir. Dünyada en derin izler bırakan tek dans olmasının nedeni belki de budur.” Bir başka yanıt da Sebastian Tallon’dan: bu müzik ve dansı dejenere edenler, tangoya seks kattılar, abartılı erotizm getirdiler. Luis Roldan tam bir kötümser: Tango sen öldürürsün, esir edersin. Sonsuza kadar lanet olasın demesi bundan. Jorge Escardo’ya kuşkusuz tango hüzünlü ve tenseldir. Ama Buenos Aires’li bu ikisini de sever dedirten ise, bir Arjantinli olarak görmesinden. 

Ünlü yönetmen Mel Howard tangoyu tek bir cümlede özetliyor: “Tango, erkek ve kadın arasındaki ezeli savaşın ve aşkın stilize edilmiş şeklidir.”

Tutkulu, kışkırtıcı ve dokunaklı bir dans türü olan Tango, tüm dünyada en çok ilgi duyulan danslardan biridir. Fiziksel, ruhsal, sosyal sağlık üzerinde de olumlu etkileri olan Tango dansı, Washington Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre Parkinson hastalarında açıkça iyileşme sağlamıştır.
 Tango’nun günümüzdeki belli başlı stilleri şu adlarla tanınır:
  • Arjantin Tango
  • Tango Oriental (uruguayo)
  • Tango Milonguero (Tango Apilado)
  • Tango Nuevo (New Tango)
  • Tango Canyengue
  • Tango Liso
  • Tango Salon
  • Tango Orillero
  • Show Tango (Fantasia olarak da bilinir)
  • Ballroom Tango
  • Finnish Tango (Fin Tango)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder