6 Nisan 2013 Cumartesi

polenler iş başında



Parlayan güneş, hafif esen serince rüzgâr, rengârenk açan çiçekler ve parmağınızın üstüne konan uğur böceklerinin de katılımıyla sinir bozucu bir şirinlikle gelen ilkbahar mevsimi, depresif bir kışın ardından hayatın ne kadar güzel olduğunu tekrar hatırlatır. Polen, tohumlu bitkilerin çiçeklerinin tepe kısmında bulunan ve üremeyi sağlayan hücrelere deniyor. Bazı bitkiler kendi çiçeğinin polenini kullanarak ürüyor, bazıları ise üremek için kendi türünden olan başka bir bitkinin çiçeğinden hava dolaşımına, ya da basitçe ifade edersek rüzgâr yoluyla gelen polenlere ihtiyaç duyuyor. İşte tüm o can sıkıcı alerjik belirtileri yaratan da polenlerin bu türü. Genellikle ağaç, çayır, çimen, ot gibi gösterişli olmayan, sıradan bitkilere ait olan bu polenler, havada daha rahat seyahat edebilmeleri için çok küçük, hafif ve kuru bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla kilometreler boyunca oradan oraya savrulduktan sonra bazen hedeflerini şaşırıp insanların ağzına, burnuna girerek alerjiye sebep olurlar. Alerjik hastalıklara yol açma potansiyeli yüksek olan polen çeşitleri ise; meşe, akçaağaç, karaağaç, kayın, dişbudak, kavak, zeytin ve fındık gibi ağaçlarla, ayrıkotu, tilkikuyruğu, yumakotu, deliceotu gibi çayır ve hububattan yayılan polenler... Her bitkinin kendine özgü bir polen yayma dönemi olsa da alerjiye sebep olan polenlerin en çok olduğu dönem nisan ve haziran ayları arası. Bu miktar, temmuzdan itibaren giderek azalıyor ve kasım ayına doğru neredeyse hiç kalmıyor. Örneğin polenin en çok olduğu, dolayısıyla alerjisi olanlar için en tehlikeli zaman, sıcak kuru ve rüzgârlı bir havada sabahın erken saatleri. Öğlene doğru ise polenler giderek azalıyor ve akşamları hava serinleyip daha nemli olduğunda en düşük seviyeye iniyor. Bu arada şehirleşme de polen miktarını etkileyen faktörlerden biri. Özelikle yüksek binalı ortamlar, yapıları yüzeyinde bulunan statik elektrik nedeniyle polen çeker. Buna karşılık deniz kenarlarında çok az polen bulunur. Dışarından gelen yabancı maddelere (yani bu durumda polenlere) karşı, vücudun bağışıklık sistemi "histamin" adlı bir madde salgılıyor. İşte gözlerin yaşarmasına, kızarmasına, burnun bir akıp bir tıkanmasına, durmadan hapşırmaya, yani saman nezlesine yol açan da bu madde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder