Sadri Alışık, Türk sinemasının yalnızca bir aktörü değil, aynı zamanda bir kent hafızası, bir melankoli biçimi, bir varoluş estetiğidir. Onun sesiyle yankılanan her replik, İstanbul’un arka sokaklarında yankılanan bir iç çekiştir; bir hicaz şarkının göğsünde taşıdığı kırılganlık kadar derin, bir rıhtımda unutulmuş bir ıslık kadar keskin. Alışık’ın varlığı, Benjamin’in “aurası” kavramıyla açıklanabilir: Tekrarlanamaz, özgün ve zamanla yüklü bir varlık hâli. O, sinema perdesinde değil, zamanın kıvrımlarında yaşar; her kayboluşunda, bir başka hatırada yeniden doğar.
“Beni bulamayacaksınız” dizesi, yalnızca bir yokluk bildirimi değil, aynı zamanda bir varlık biçiminin sonlanışıdır. Heidegger’in “varlık ve zaman” çözümlemesinde olduğu gibi, Alışık’ın vedası da bir tür “yoklukta varlık” halidir. Onun yokluğu, bir boşluk değil, anlamla dolu bir sessizliktir. Bu sessizlik, İstanbul’un kavak yellerinde, uzaklaşan gemilerde, kundaklara sinmiş yalnızlıklarda yankılanır. Her ayrılık, bir metafizik sorudur: Giden mi eksilir, kalan mı eksik kalır? Sadri Alışık, bu sorunun cevabını vermez; çünkü onun sineması, cevaplardan çok sorularla yaşar.
Alışık’ın sinematik varlığı, modernitenin hızına karşı bir dirençtir. Onun karakterleri, zamanın dışında, gündelik olanın içinde saklı bir şiirselliği taşır. Bu şiirsellik, Baudelaire’in “flâneur” figürünü andırır: Kentin sokaklarında başıboş dolaşan, ama her adımında varoluşu sorgulayan bir gezgin. Sadri Alışık, bu gezginliğiyle yalnızca mekânı değil, zamanı da dolaşır. Onun İstanbul’u, mekânsal bir koordinat değil, duygusal bir coğrafyadır. Ve bu coğrafyada, her köşe başı bir vedanın, her martı sesi bir hatıranın yankısıdır.
Sadri Alışık’ın temsili, bir nostaljinin değil, bir felsefenin taşıyıcısıdır. O, geçmişe duyulan özlemin değil, geçmişle kurulan bilinçli bir ilişkinin simgesidir. “Sizinle olmayacağım” derken, yalnızca bir aşkı değil, bir çağın kapanışını da ilan eder. Bu ilan, ne bir isyan ne de bir sitemdir; aksine, varoluşun kaçınılmaz trajedisini kabul eden bir bilgeliktir. Anlamayacaksınız, çünkü anlamak, yalnızca aklın değil, kalbin ve hafızanın da iştirakiyle mümkündür. Ve belki de bu yüzden, Sadri Alışık, en çok yokluğuyla var olur; çünkü bazı insanlar, ancak kaybolduklarında tam anlamıyla görünür hâle gelirler.
Bir sabah uyandığınızda
Beni bulamayacaksınız
Bir hicaz şarkı
Rüzgâr olacak denizlerinizde
Üşüyeceksiniz
Bir rıhtımda tiz bir ıslık
Her kundakta yeni bir yalnızlık
Beni bulamayacaksınız
İstanbul'un üzerinde kavak yelleri
Bir bir gemiler uzaklardan
Sizin eteklerinizde ziller
Sizinle olmayacağım
Anlamayacaksınız..
SADRİ
ALIŞIK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder