İnsanlık tarihi boyunca helal ve haram kavramları, yalnızca dinî birer hüküm değil, aynı zamanda etik, ontolojik ve epistemolojik birer sınır çizgisi olagelmiştir. Bu sınırlar, bireyin varlıkla kurduğu ilişkinin hem içsel hem de toplumsal boyutlarını belirler. Ancak Ömer Hayyam’ın dizelerinde yankılanan bu tema, bu sınırların sabitliğini sorgulayan, onları aşkın bir düzlemde yeniden tanımlayan bir meydan okumadır. Şarap burada yalnızca bir içki değil, varoluşun kendini aşma arzusunun simgesidir; ve bu arzunun meşruiyeti, nesnede değil, öznede, yani “sen”de vücut bulur.
Hayyam’ın poetik söylemi, etik normların aşk karşısında çözülmesini değil, aşkın bu normları dönüştürmesini önerir. Bu dönüşüm, Levinas’ın ötekilik düşüncesiyle örtüşür: “Sen”in varlığı, yalnızca bir muhatap değil, aynı zamanda etik bir çağrıdır. Bu çağrı, içilen şarabı helal kılar; çünkü onunla kurulan ilişki, varoluşun en sahici hâlidir. Sensizlikte içilen suyun haram oluşu ise, varlığın eksikliğiyle açıklanır. Burada haram, yalnızca dinî bir yasak değil, ontolojik bir boşluk, anlamın yokluğudur. Bu bağlamda helal ve haram, aşkın semantik alanında yeniden yazılır.
Bu söylem, Kant’ın ödev ahlakı ile çelişir gibi görünse de, aslında Scheler’in değerler etiğiyle daha uyumludur. Çünkü Hayyam’ın yaklaşımında eylemin değeri, onun biçiminden değil, niyetinden ve bağlamından doğar. Aşkın varlığı, eylemi dönüştürür; şarabı bir günah olmaktan çıkarıp, bir ibadete dönüştürür. Bu dönüşüm, mistik geleneklerde sıkça rastlanan bir motiftir: Mevlânâ’nın seması, Hallâc’ın “Enel Hak” nidası, hepsi aşkın normları aşan bir hakikat arayışının tezahürüdür. Hayyam’ın şarabı da bu arayışın bir metaforudur; içilen değil, hissedilen bir şaraptır.
Hayyam’ın dizeleri, aşkın ontolojisini dile getirir: Varlık, “sen”le anlam kazanır; “sen”siz her şey, hatta hayatın kendisi bile haramdır. Bu söylem, yalnızca bireysel bir tutku değil, aynı zamanda bir varoluş felsefesidir. Aşk, burada bir duygudan öte, bir hakikat biçimidir. Ve bu hakikat, etik normları dönüştürür, onları aşkın ışığında yeniden biçimlendirir. Şarap helal olur, çünkü “sen” varsın; su haram olur, çünkü “sen” yoksun. Bu, aşkın en radikal metafiziğidir: Varlığın meşruiyeti, yalnızca “sen”le mümkündür.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder