20 Temmuz 2016 Çarşamba

St. Petersburg


Buraya özellikle yaz başında gitmek gerek. O zaman Neva Irmağı kıyısındaki kent bir çiçek gibi açılıyor. Uzayan gün nedeniyle akşamüstlerinde de görünmeyi sürdüren güneş kenti pembe bir renge boyuyor ve ciddi görünümünü yumuşatarak romantikleştiriyor. Kentin tarihi 1703’te, Rus Çarı I. Petro’nun Neva Irmağı’nın deltasının bulunduğu bataklık arazide bir kale yaptırmasıyla başlamış. Çar bu kaleyi ülkesine ve tüm dünyaya Rusya’nın da Avrupalı bir deniz gücü olmak istediğini göstermek için yaptırmış. Bu nedenle hemen ertesi yıl kalenin yanında büyük bir tersanenin yapımına başlanmış. I. Petro bu girişimi nedeniyle besteci Albert Lortzing’in bir operasına konu olmuş. Zar und Zimmermann (Çar ve Marangoz) adını taşıyan bu opera ilk kez 1837’de Almanya’nın Leipzig kentinde sahnelemiş. St. Petersburg’daki yapıların çoğu barok ve yeni-klasik üsluplarda. Görülmesi gereken yerlerin başında ise Ermitaj, yani “Onur Tapınağı” adıyla bilenen kışlık saray geliyor. Petrodvorets, Puşkin, Lomonosov, Novgorod ve Pavlovsk gibi yerleşmelerde de görülmeye değer çok sayıda saray, manastır ve park var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder