Efsaneye
göre Fenikeliler döneminde Kraliçe Dido ülkesinden kaçarak halkıyla birlikte
Tunus’a yerleşmek ister. Dönemin kralı ona yalnızca bir boğa derisinin
kaplayabileceği kadar bir toprak vaat eder. Kraliçenin adamları da
bulabildikleri en büyük boğayı öldürürler ve derisini çok ince şeritler halinde
yüzerler. Kat kat yüzerek elde ettikleri milimetrik deri parçalarını birbirine
ekleyip büyükçe bir tepenin yüzeyini inanılmaz ölçülerde kaplarlar. Her ne
kadar bu durum kralın pek hoşun gitmese de, verdiği sözünden dönemez ve bu
toprağı onlara bağışlar. Yüzyıllar boyunca bu bölge Kartaca Uygarlığı’nın
merkezi olacaktır. Akdeniz’in panoramik görüntüsünü bu muhteşem antik siteden
gözlemliyoruz. Medina’nın anlamı eski şehir. Modern Tunus’un en büyük caddesi
Habib Burgiba. Dana eti ve safranlı kuskusun, böreğe çok benzer hamur işi
“brigue”in, gezi boyunca farklı lezzetlerine rastlayacağız. Yerel içkileri ise
“boukrha” ile dijestif özelliği olan hurma likörü “thibarine”. Gezinin
devamında dünyanın en büyük mozaik koleksiyonunu sergileyen Bardo Müzesi’nin
gezerek görsel bir şölen yaşıyoruz. Matmata yeraltı evleriyle ünlü bir bölge.
Eski dönemlerde berberiler düşmanlarından korunmak için toprağı kazarak bu
mağaralara yerleşmişler. Fakir bedevilerin palmiye içkisi laghmi. Fermante
yöntemle yapılan bu içkiyi elde etmek için palmiyenin ömrü kadar, yani iki
yüzyıl beklemek gerekiyormuş. Başa sarılan türlü renklerde puşiler ve
genellikle açık renkte ham ipek uzun “celaba”ler kadın ve erkeklerin ortak
giysileri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder