Platon’un mağara alegorisinde, hakikatin yalnızca gölgelerle temsil edildiği bir dünyada yaşayan mahkûmlar gibi, biz de zamanın duvarlarına vuran belirsiz gölgelerle varoluşumuzu anlamlandırmaya çalışırız. Bu gölgeler, yalnızca ışığın engellenmesiyle oluşan fiziksel yansımalar değil, aynı zamanda bilinçaltımızın, kolektif hafızamızın ve mitolojik arketiplerin izdüşümleridir. Her bir gölge, görünmeyenin, bilinmeyenin ve belki de bilinçli olarak bastırılanın sessiz bir tezahürüdür. Duvar, burada yalnızca bir yüzey değil; zamanın, belleğin ve toplumsal normların ördüğü metafizik bir sınırdır.
Antik Yunan’da gölge, ruhun bir yansıması olarak düşünülürdü; Hades’in sisli ovalarında dolaşan ruhlar, gölgeler olarak betimlenirdi. Bu bağlamda, duvara vuran her belirsiz gölge, yalnızca bir cismin değil, aynı zamanda bir ruhun, bir geçmişin ya da bir mitin yankısıdır. Gölge, Apollon’un ışığıyla Dionysos’un kaotik karanlığı arasında salınan bir varlık hâlidir; ne tamamen aydınlıkta ne de mutlak karanlıkta yer bulur. Bu ara alan, insanın trajik doğasını, kendi içindeki tanrısal ve hayvani yönlerin çatışmasını simgeler.
Felsefi açıdan bakıldığında, gölge, varlığın kendine dair bilgisinin sınırlarını da temsil eder. Heidegger’in “alet-varlık” anlayışında olduğu gibi, bir şeyin varlığı, ancak işlevi bozulduğunda, yani gölgesiyle yüzleştiğimizde açığa çıkar. Gölge, öznenin kendine yönelttiği soruların cevapsız kaldığı noktada belirir; bir tür ontolojik yankıdır. Duvara vuran gölge, öznenin kendi varlığına dair duyduğu kuşkunun, kendiyle kurduğu mesafeli ilişkinin görsel metaforudur. Bu bağlamda, gölge, epistemolojik bir boşlukta salınan varlık kırıntısıdır.
Modern çağın insanı içinse gölge, artık yalnızca fiziksel bir olgu değil, dijital çağın simülasyonları arasında kaybolmuş benliğin bir izdüşümüdür. Sosyal medyada yaratılan persona’lar, duvara vuran bu yeni çağ gölgeleridir; gerçekliğin değil, arzunun ve temsilin yansımalarıdır. Baudrillard’ın simülakrlar evreninde, gölge artık bir aslı olmayanın suretidir. Böylece, duvarlara vuran belirsiz gölgeler, yalnızca geçmişin mitolojik ve felsefi yankılarını değil, aynı zamanda çağdaş insanın kimlik krizini, hakikatle kurduğu kırılgan ilişkiyi ve varoluşsal yalnızlığını da dile getirir.
Günlüğünüz karşısında ruhen çırılçıplak kalmayı göze alabileceğiniz belki de tek dostunuz.
7 Aralık 2025 Pazar
duvarlara vuran sessiz yankılar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder