İnsan, varoluşunun en derin çatlaklarında bile manzaraya bakma ihtiyacı duyar; çünkü dışarının dinginliği, iç dünyanın kaotik uğultusuna karşı bir panzehirdir. Tam da bu yüzden, o manzaranın karşısında uzun süre seyre daldığımı hatırlıyorum. Sanki Prometheus’un zincirlerinden kurtulmuş bir bilinçle, zamanın lineer akışını askıya almıştım. Gözlerim, ufuk çizgisinde kaybolan ışığın ardında, Platon’un idealar dünyasına açılan bir kapı arıyordu. Görmek, burada yalnızca retinanın değil, ruhun da bir eylemiydi.
Bu seyir, Aristoteles’in "thaumazein" dediği o ilk felsefi hayreti yeniden doğuruyordu içimde. Manzara, sadece doğanın estetik bir sunumu değil, aynı zamanda varlığın kendine dönük bir tefekkür biçimiydi. Her dalga kıpırtısı, Herakleitos’un "panta rhei" ilkesini fısıldıyor; hiçbir şeyin aynı kalmadığını, her bakışın başka bir hakikati doğurduğunu hatırlatıyordu. Bu yüzden, o anın içinde sabitlenmiş gibi görünsem de, aslında sürekli dönüşen bir anlamın içinde yüzüyordum.
Mitolojik bellekte, bu tür seyir anları genellikle tanrılarla temasın eşiğidir. Belki de ben, Asklepios’un sessizliğinde iyileşen bir zihin gibi, manzaranın şifalı suskunluğuna teslim olmuştum. O an, Apollon’un liriyle yankılanan bir iç sessizlikti; ne Dionysos’un çılgınlığı ne de Athena’nın stratejik zekâsı vardı orada—yalnızca varoluşun çıplak ve kutsal hali. Manzara, bir peygamber gibi konuşmuyor; ama susarak öğretiyordu.
Akademik bir dille ifade etmek gerekirse, bu seyir hali, fenomenolojik bir duraksamadır: Husserl’in "epoché"si gibi, dünyayı tüm önyargılardan arındırarak yeniden görmeye çalışmak. Manzara, burada bir nesne değil, bir özneye dönüşür; gözlemciyle gözlemlenen arasındaki sınır silinir. Ve ben, o sınırın eridiği yerde, kendimi yalnızca hatırlamıyor, aynı zamanda yeniden kuruyordum. Çünkü bazen bir manzaraya bakmak, varoluşun kendisine bakmaktır—ve bu bakış, sonsuzluğun en sessiz yankısıdır.
Günlüğünüz karşısında ruhen çırılçıplak kalmayı göze alabileceğiniz belki de tek dostunuz.
11 Aralık 2025 Perşembe
bakışın sonsuzluğunda asklepios’un sessizliği
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder