3 Kasım 2025 Pazartesi

metnin sonsuzluğunda kendini aramak

Okurum. Çünkü okumak, varoluşun en kadim eylemidir; insanın kendini tanıma çabasında attığı ilk adımdır. Her harf, zihnin kıvrımlarında yankılanan bir düşüncenin izdüşümüdür. Ne bulursam okurum; çünkü her metin, ister bir alışveriş fişi olsun ister bir metafizik inceleme, evrenin bir parçasını taşır. Okumak, yalnızca bilgi edinmek değil, varlığın dokusuna nüfuz etmektir. Her kelime, bir evrenin kapısını aralar; her cümle, o evrende yürüyen bir yolcunun ayak izidir.

Sürekli okurum. Çünkü durmak, düşüncenin ölümüdür. Okumak, zihni diri tutan bir ritüeldir; tıpkı bir filozofun sabah meditasyonu gibi. Metinler arasında gezinmek, zamanın ötesine geçmektir; geçmişin yankılarını duymak, geleceğin fısıltılarını sezmek. Her metin, bir çağrıdır: “Gel, beni oku ve kendini bul.” Bu çağrıya kulak vermek, insanın kendiyle yüzleşmeye cesaret etmesidir. Okumak, bir kaçış değil, bir dönüş yolculuğudur.

Her şeyi okurum. Çünkü ayrım yapmak, hakikati bölmektir. En sıradan metinlerde bile derinlik vardır; bir reklam broşüründe bile insanın arzularına dair ipuçları saklıdır. Okumak, anlamı seçmek değil, anlamı yaratmaktır. Her metin, okurun zihninde yeniden doğar; okur, metnin hem tanığı hem de failidir. Bu yüzden ne bulursam okurum: çünkü her şey, okunmayı bekleyen bir varlık halidir. Dünya, bir metin; insan, onun okurudur.

Okurum. Çünkü okumak, var olmanın en sessiz ama en derin biçimidir. Kelimeler arasında kaybolmak, kendini bulmanın en dolambaçlı ama en sahici yoludur. Okudukça çoğalırım; her metin, benliğime yeni bir kıvrım ekler. Okumak, bir yaşam biçimi değil, bir varlık biçimidir. Ve belki de en hakiki insan, en çok okuyan değil, en çok okudukça değişen insandır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder