1 Kasım 2025 Cumartesi

iyiliğin ardında saklı zaman

İnsan, varoluşunun en kırılgan anlarında bile bir umut kırıntısına tutunur; çünkü yaşam, acının içinden süzülen bir iyilik vaadiyle ilerler. “Sonrası iyilik güzellik” sözü, gündelik dilin sıradanlığına sığınmış bir metafizik inançtır aslında. Bu ifade, zamanın döngüselliğine ve insanın kaderle kurduğu uzlaşmaya dair derin bir sezgiyi barındırır. Her çöküş, bir yeniden doğuşun habercisidir; çünkü varlık, yoklukla sınandığında anlam kazanır.

İyilik, yalnızca dışsal bir erdem değil, içsel bir direniştir. Güzellik ise, bu direnişin estetik yankısıdır. İnsan, acının içinden geçerken güzelliği yaratır; çünkü güzellik, acının biçimlenmiş halidir. “Sonrası iyilik güzellik” demek, acıyı inkâr etmek değil, onu dönüştürme kudretine inanmaktır. Bu dönüşüm, zamanın içinde değil, bilincin derinliklerinde gerçekleşir. Ve belki de en hakiki iyilik, insanın kendi karanlığına rağmen başkasına ışık olabilmesidir.

Felsefi düzlemde, bu ifade bir etik vaattir: her eylemin, her düşüncenin sonunda bir iyilik ve güzellik doğacağına dair bir inanç. Ancak bu inanç, pasif bir bekleyiş değil, aktif bir yaratım sürecidir. İnsan, iyiliği beklemez; onu inşa eder. Güzellik, rastlantısal bir estetik değil, bilinçli bir tercihtir. Bu yüzden “sonrası” dediğimiz şey, zamanın ilerlemesi değil, insanın kendini aşma çabasıdır. Her iyilik, bir içsel devrimdir; her güzellik, bu devrimin izidir.

Ve nihayet, bu sözün ardında yatan hakikat şudur: yaşam, yalnızca olanlar değil, olacaklar üzerine kurulur. Geçmişin yükü, geleceğin ihtimaliyle hafifler. “Sonrası iyilik güzellik” demek, insanın kendi hikâyesine müdahil olma cesaretidir. Çünkü her son, yeni bir başlangıcın eşiğidir. Ve belki de en derin bilgelik, bu eşiği geçerken, iyiliği ve güzelliği birer kader değil, birer seçim olarak görebilmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder