Sallanan koltuğun ritmik devinimi, zamanın lineer akışına karşı koyan bir metafor gibidir; her ileri geri salınım, geçmişle gelecek arasında kurulan bir köprüdür. Elindeki kadehteki konyağın amber rengi, gün batımının son ışıklarıyla yarışır; damakta bıraktığı yanık tat, yaşanmışlıkların tortusunu hatırlatır. Bu an, dış dünyanın gürültüsünden arınmış, içsel bir inzivanın kutsal mekânına dönüşür. Kitabın sayfaları arasında gezinirken, harflerin arasına sıkışmış hakikat kırıntılarını arar; çünkü hakikat, çoğu zaman kelimelerin gölgesinde saklanır.
Okuduğu satırlar, yalnızca bilgi değil, varoluşun kendisine dair bir sorgulamadır. Her cümle, insanın kendine yönelttiği kadim soruların yankısıdır: “Ben kimim?”, “Neden buradayım?”, “Zaman nedir?” Bu sorular, konyağın verdiği hafif sersemliğin içinde daha da derinleşir; düşünceler, bilinçaltının loş koridorlarında yankılanır. Sallanan koltuk artık bir düşünce gemisine dönüşmüştür; bilinç, bu geminin kaptanı değil, yolcusu olmuştur. Kitap, bir harita; konyağın sıcaklığı ise pusuladır.
Dışarıda dünya dönmeye devam ederken, içeride zaman durur. Bu duruş, bir kaçış değil, bir yüzleşmedir. İnsan, kendiyle baş başa kaldığında, en çıplak haliyle karşılaşır. Konyağın her yudumu, bu karşılaşmanın cesaret iksiridir. Kitabın sayfaları arasında dolaşan gözler, artık sadece okumaz; görür, hisseder, sorgular. Çünkü gerçek okuma, anlamın peşinden gitmek değil, anlamı yaratmaktır. Ve bu yaratım, ancak sessizlikte, yalnızlıkta ve düşüncede vücut bulur.
Son paragrafta, koltuğun sallanışı yavaşlar; düşünceler birer birer durulmaya başlar. Konyağın son damlası, kadehin dibinde bir vedayı simgeler. Kitap kapanır ama zihinde açılan kapılar kapanmaz. Bu an, bir ritüeldir: kendini tanıma, dünyayı anlama ve varoluşun ağırlığını taşıma ritüeli. Ve belki de en büyük bilgelik, bu ağırlığı hafifçe sallanan bir koltukta, bir kadeh konyağın eşliğinde taşımayı öğrenmektir.
Günlüğünüz karşısında ruhen çırılçıplak kalmayı göze alabileceğiniz belki de tek dostunuz.
4 Kasım 2025 Salı
sallanan koltuğunda, konyağını yudumlar, sevdiği bir kitaba göz gezdirirdi...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder