19 Kasım 2025 Çarşamba

uyanışın ontolojisi: düşten gerçeğe geçişin zarafeti

Rüya, insan zihninin en mahrem sahnesidir; arzuların, korkuların ve özlemlerin simgesel bir tiyatrosu. Ancak bu sahne, hakikatin değil, temsilin hüküm sürdüğü bir evrendir. Rüyada gerçekleşen her şey, varoluşun maddi düzleminden azadedir; dolayısıyla rüya, eylemsizliğin estetik bir formudur. Gerçekleşme ise, bu estetiğin kırılmasıyla başlar. Uyanmak, düşsel olanın sınırlarını aşmak ve onu eyleme dönüştürmek demektir. Zira düş, yalnızca zihinsel bir tasarıdır; onun vücut bulması, uyanışla mümkündür.

Felsefi anlamda uyanmak, yalnızca fiziksel bir bilinç kazanımı değil, aynı zamanda varoluşsal bir sıçramadır. Sartre’ın “varlık ve hiçlik” arasında kurduğu gerilimde, rüya hiçliğin alanında gezinirken, uyanış varlığın kendisine bir yönelimi temsil eder. Rüyada insan, kendini edilgen bir izleyici olarak konumlandırırken; uyanış, öznenin sahneye çıkışıdır. Bu çıkış, Heidegger’in “otantik varlık” arayışına benzer biçimde, insanın kendi hakikatine yönelmesini gerektirir. Rüyalar, potansiyelin habercisidir; ama potansiyel, eylemle sınanmadıkça yalnızca bir ihtimal olarak kalır.

Edebiyat, bu temayı defalarca işlemiştir. Kafka’nın karakterleri, rüya ile gerçeklik arasında sıkışmış varlıklar olarak, uyanışın sancısını taşırlar. Gregor Samsa’nın dönüşümü, bir rüya gibi başlar; ama onun trajedisi, uyanamamasında yatar. Gerçekleşmeyen düş, zamanla bir hapishaneye dönüşür. Bu bağlamda, uyanmak bir kurtuluş değilse bile, bir zorunluluktur. Çünkü düşte kalmak, insanın kendi kudretini inkâr etmesidir. Uyanış, bu inkârı reddetmenin en radikal biçimidir.

Rüyaları gerçekleştirmek için uyanmak gerekir; çünkü rüya, yalnızca bir çağrıdır, bir işarettir. Onu gerçekleştirmek, bu çağrıya cevap vermekle mümkündür. Uyanmak, insanın kendi düşüne sadakat göstermesidir. Ve bu sadakat, eylemle taçlandırıldığında, düş artık bir hayal değil, bir hakikat olur. Rüyaların en kısa yolu, onları terk etmek değil; onları gerçekliğe davet etmektir. Bu davet, uyanışla başlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder