30 Kasım 2025 Pazar

geceye düşen ışık: içsel karanlıkta anlamın izdüşümü

 İnsan varoluşu, çoğu zaman karanlıkla sınanır; bu karanlık, yalnızca fiziksel bir yokluk değil, aynı zamanda anlamın, yönün ve umudun silikleştiği bir bilinç hâlidir. Heidegger’in “varlık unutulmuştur” önermesiyle betimlediği bu ontolojik karanlık, bireyin kendine ve dünyaya dair tüm sabitlerini yitirdiği, varoluşun çıplak gerçekliğiyle baş başa kaldığı bir boşlukta yankılanır. İşte bu boşlukta, birdenbire beliren bir ışık huzmesi gibi, kuzey ışığı misali bir imge belirir: yön gösteren, ama aynı zamanda varlığın derinliklerine işaret eden bir metafor.

Kuzey ışığı, doğanın en nadide paradokslarından biridir; karanlığın bağrında doğan bir güzellik, soğuk ve ıssız coğrafyalarda parlayan bir umut. Bu ışık, yalnızca gökyüzünü değil, insanın içsel manzarasını da aydınlatır. Platon’un mağara alegorisinde olduğu gibi, hakikatin ışığına ulaşmak, karanlıkta geçirilen uzun bir bekleyişin ardından mümkündür. Karanlık geceler, bu bağlamda, yalnızca bir çöküş değil, aynı zamanda bir doğuşun eşiğidir. Çünkü ışık, en çok karanlıkta anlam kazanır; tıpkı umudun, en derin çaresizlikte yankı bulması gibi.

Bu içsel kuzey ışığı, sabit bir yön değil, sürekli değişen bir yönelimdir. Kierkegaard’ın bireyin içsel sıçrayışına yaptığı vurguda olduğu gibi, bu ışık, aklın değil, inancın ve sezginin rehberliğinde belirir. O, ne tam anlamıyla ulaşılabilir ne de bütünüyle kavranabilir; ancak varlığı, bireyin içsel haritasında bir pusula işlevi görür. Bu ışık, insanın kendiyle kurduğu diyalogda, varoluşun çatlaklarından sızan bir hakikat kırıntısıdır. Her parıltısında, insanın kendi karanlığına karşı verdiği sessiz ama derin mücadele yankılanır.

“Karanlık gecelerimdeki kuzey ışığım” ifadesi, yalnızca bir metafor değil, aynı zamanda varoluşsal bir hakikatin poetik ifadesidir. Bu ışık, insanın kendi içsel gecelerinde kaybolmamak için tutunduğu bir anlam izidir. Ne tam olarak dışsaldır ne de bütünüyle içsel; o, insanın dünyayla kurduğu en mahrem ilişkide belirir. Ve belki de en derin hakikat şudur: Karanlık, ışığın yokluğu değil, onun çağrısıdır. Ve kuzey ışığı, bu çağrının en estetik, en metafizik yankısıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder