10 Kasım, yalnızca bir takvim yaprağının düşüşü değil, bir milletin kolektif hafızasında açılmış derin bir çentiktir. Bu tarih, zamanın akışını durduran, düşüncenin sessizliğe dönüştüğü bir eşiktir. Saat dokuzu beş geçe, yalnızca bir anı değil, bir varoluş biçimini temsil eder; çünkü bu an, bir liderin fiziksel yokluğunun ötesinde, fikirlerinin zamanla kurduğu ilişkiyi yeniden düşünmeye çağırır. Ölüm, burada bir son değil, bir düşüncenin zamansızlığa erişme biçimidir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ardından gelen sessizlik, yalnızca yasın değil, aynı zamanda tefekkürün de ifadesidir. Onun bıraktığı miras, bir ideolojiden öte, bir zihinsel uyanıştır; bireyin kendini ve toplumunu yeniden kurma çabasıdır. 10 Kasım, bu uyanışın yıldönümüdür; bir duruşun, bir direnişin ve bir yeniden doğuşun hatırlatıldığı gündür. Bu tarih, geçmişe dönük bir özlem değil, geleceğe dair bir sorumluluk yükler. Çünkü fikirler, bedenlerden bağımsız olarak yaşamaya devam eder; ve bu yaşam, ancak düşünceyle beslenirse anlam kazanır.
Felsefi düzlemde 10 Kasım, zamanın ontolojik bir kırılmasıdır. Heidegger’in “ölüm, varlığın en özgün hâlidir” önermesi, bu günde somutlaşır; çünkü ölüm, burada bir yokluk değil, bir varlık biçimi olarak tecrübe edilir. Atatürk’ün yokluğu, onun düşünsel varlığını daha görünür kılar. Her yıl yinelenen bu anma, zamanın döngüselliği içinde bir sabit nokta oluşturur; bireyin ve toplumun kendini yeniden tanımladığı bir aynadır. Bu ayna, yalnızca geçmişi değil, bugünü ve yarını da yansıtır.
Ve belki de en çok bu yüzden, 10 Kasım bir matem değil, bir farkındalık günüdür. Sessizliğin içinde yankılanan düşünceler, bireyi kendi tarihsel sorumluluğuyla yüzleştirir. Bu yüzleşme, yalnızca bir hatırlama değil, bir yeniden kurma çağrısıdır. Atatürk’ün ardında bıraktığı iz, bir yol değil, bir yönelimdir; sabit değil, sürekli yeniden inşa edilen bir düşünce haritasıdır. 10 Kasım, bu haritanın yeniden çizildiği gündür: sessizce, ama derinlemesine.
Günlüğünüz karşısında ruhen çırılçıplak kalmayı göze alabileceğiniz belki de tek dostunuz.
10 Kasım 2025 Pazartesi
sessizliğin yankısı: 10 kasım’da zamanın duruşu
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder