23 Ekim 2017 Pazartesi

Ruh kendi içindeki bilgiyi anlamak için bedenlenir


Ruh kendi içindeki bilgiyi anlamak için bedenlenir. Ancak madde bedenin sahasına giren ruh, bu koşullarda bedenin hükmüne girerek özden uzaklaşmıştır. Özünde ruh, yapması gerekeni unutmaz. Ancak yaşadıklarıyla, hatırlamakta gecikebilir. Bir evrensel prensip olan dualite şartında, iyi ya da kötü diye bir şey yoktur. Bedende yaşanan her olumsuzluk ve acı, bize ruhumuzu hatırlatarak, ona yaklaşmamıza fırsat verebilecektir.
 “Ben”in disipline edilmesinin çok önemlidir. İşte yetiştirilmeden kaynaklanan kimliğimiz, bizim sosyal yönümüzdür. Tabii bunu besleyen içgüdülerimizin tesirini de unutmamak gerekir. En önemlisi de bir suçlu aramamak. Zira Bir Zen Ustası’nın söylediği gibi; “Sizin, size yapılmasını istemediğiniz hiçbir şeyi size kimse yapamaz; şayet yapılmışsa siz müsaade ettiğiniz içindir.” O nedenle bir suçlu aramak yalnızca gideceğimiz yolu geciktirecektir.
Arayışın bizde oluşturacağı en önemli fark, dönüştürme fırsatı vermesidir. “Geçmişimizi silemeyiz, ancak dönüştürebiliriz”. Bu; irade, akıl ve bilgiyle mümkün olabilecektir. Şayet yaptığımız hataları birer öğrenme unsuru olarak görmeyi başarabilirsek; işte o zaman hayatımızdaki tüm olumsuzluklara teşekkür dahi edebiliriz.

Sonuçta arayış;
Uyanışın anahtarıdır,
Tekâmülün şartıdır,
Dualite ilişkisidir,
Bilgiyi açığa çıkarma talebidir.
Arayış, ruhun sesidir… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder