27 Ağustos 2012 Pazartesi

yağmur kokunla güzelsin istanbul



Yağmur yağıyordu. İncecik, kesik kesik bir yağmur… Tıpkı ömrümüz gibi… Tıpkı sevgin gibi, içimi önce ısıtıp sonra beni yalnızlığın ve sahipsizliğin soğuk sularına, İstanbul’un sensizlikten kararmış, öksüz ve özlem dolu sokaklarına bırakan… Tıpkı senin gibi, ömrün gibiydi yağmur… Kesik kesik…

Gecenin huzurunu "beyaz örtü"süyle sardı yağmur bulutları. İstanbul yağmuru; gri ve güzel; sen ve ben gibi.
İstanbul İstanbul! Sen ne başkasın hayatımda! Gecemi gece, günümü gün eden kokun değil mi; gecenin ışığı değil mi yaşamımı yaşanır kılan?..


Yağmur kokunla güzelsin İstanbul….

çok ÖZLEMEK ve SEVMEDİĞİNİ bilmek....




Sakın benim

Seni özlediğim kadar

Özleme.

Canın yanar,

Ciğerin sökülür,

Nefesin kesilir.

D a y a n a m a z s ı n !!!!!!!!!

25 Ağustos 2012 Cumartesi

kıpkırmızı günlük

blog header by Arzu Türk - 25.08.2012 - Cumartesi


Aşkı, acıyı, mutluluğu, başkaldırıyı, hayal kırıklığı, öfkeyi, duygusal hezeyanları ilk kez tadıyor olmanın şaşkınlığı ve coşkusu hepimizi bu duyguları yazmaya ve tekrar tekrar okumaya itmiştir. Her yeni defteri doldururken bir önceki deftere yazdıklarımızın ne kadar anlamsız ve çocukça olduğunu görerek kendimize gülmüş ama yeni deftere yazdıklarımız hakkında da bir gün böyle hissedeceğimizi kesinlikle düşünmemişizdir.

Olayları ve insanları not ederek yıllar sonra defterimizi açtığımızda o dönemi yeniden gözümüzde canlandırmamız mümkün. Böylece geçmiş yaşamımıza hem küçük küçük parçalar halinde, hem de bir bütün olarak sahip çıkabilir ve dışarıdan bir gözle bakabilirsin. Eskiden yaşadığınız güzel olayları hatırlamak sizi mutlu edecektir. Günlük ve kaleme aldıklarımız salt olaylardan ibaret değil ve olmamalı da. Asıl önemli olan olaylara bakış açınız, insanlar hakkındaki duygu ve düşünceleriniz, belli dönemlerde hayat karşısındaki duruşunuz, yani belleğinizin gelişim süreci. Davranışlarınızı sorgulayarak hatalarınızdan ders çıkarmanın ve bu hataların sonuçlarını daya iyi görmenin yanı sıra küçük defteriniz sayesinde zihninizi ve duygularınızı da bir düzene sokmanız da çok daha kolay. Gündelik hayatın karmaşasından kısa bir süre içinde olsa sıyrılarak kendinizle baş başa kalmak ve yazmak, sizi zorluklar ve sıkıntılar karşısında daha güçlü kılacaktır. Yazarak ve hatta çizerek yaratıcılığınızın sınırlarını zorlayın.

blog header by Arzu Türk - 24.10.2013 - Perşembe


Günlüğünüz karşısında ruhen çırılçıplak kalmayı göze alabileceğiniz belki de tek dostunuz.

blog header by Arzu Türk - 04.04.2014 - Cuma



blog header by Arzu Türk - 01.10.2014 - Çarşamba



Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır… Andre Gide.

blog header by Arzu Türk - 16.09.2017 Cumartesi

blog header by Arzu Türk - 20.09.2019 - Cuma

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Ve Perde.....





-ateşin var mı? Sigara içmez misin? Allah bilir rakı da içmezsin…

- konuşmasını da bilmezsin değil mi? sen kuşları da sevmezsin, çiçekleri de... Söyle, öyle değil mi? çocukları...

- canın çekmez mi hiç keyfetmeyi? Parayı sever misin parayı? Onu da mı?

- erkeklerden nefret ediyorsun ha? Eeee... Sana da bu yakışır.

- at kendini denize! Ne duruyorsun! "boşuna bu dünya" de be!

- benim yarı yaşım kadar bile yoksun. Güzelmişsin de...

- derdin mi çok hı? Bendende mi çok?

- at kendini şuradan denize, seni o paklar!

- (kadın cebinden çakmağı çıkarır ve adamın sigarasını yakar)

- madem ateşin var, ne duruyorsun karanlıkta?

- (piyano solosu girer ve tren sesine karışır, kadın arkadan bakarken ince bir gülümseme belirir yüzünde)

- hadi koş... Hayata...


- Heey bre karacaahmet, kara mezarlık! Sana gelmiyorum işte! Var mı bir diyeceğin? Yorgo'nun Meyhanesi'ne gidiyorum. Daha çoook beklersin, çok!
 
Müşfik Kenter, sadece bir tiyatrocu muydu hayır, başka bir zamanın dingin bir adamıydı, sesinin içinde duygu olan nadir insanlardan biriydi.

9 Eylül 1932 - 15 Ağustos 2012