27 Eylül 2015 Pazar

kadınlar susarak gider


Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.
Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar. Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar. Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır. Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma! Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır. Yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.
Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının. Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur. Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.
Kadın susarak gider!
En önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir. O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir. Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir. Yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir. Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir. Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider. Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır. Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.
CEMAL SÜREYA

26 Eylül 2015 Cumartesi

Çinliler neden sıcak su içer


Çine gitmiş olanlar iyi bilir, özellikle yaşlı Çinliler yanlarında sürekli bardak tipi termoslarda sıcak su, çay taşırlar. Kışın soğuk günlerde, hatta bunaltıcı yaz sıcaklarında bile hep sıcak su içerler. Çin restoranlarına gittiğinizde de masanıza ilk gelen bu hafif çayımsı sıcak su'dur.
Peki Çinliler neden sürekli sıcak su içer?
Vücudumuz için gerekli olan şeylerin %99'unu midemiz sayesinde alıyoruz. Yediklerimiz bizi fiziksel ve ruhsal olarak o kadar çok etkiliyor ki acı yememiz bizi daha agresif, tatlı yememiz ise bizi daha mutlu yapıyor. Hatta bu yüzden bilim adamları midemiz için 2. beynimiz diyorlar. Midemize en iyi gelen şey ise sıcak su.
Peki sıcak su bizim için neden iyi?
İşte binlerce yıldır bunun farkında olan Çinliler de her fırsatta sıcak su içiyor.
Midemiz vücudumuzun için bir nevi "fırın" işlevi görüyor. Midemiz yediklerimizi bakteri ve enzimlerle eritmek için ilk önce uygun ısıya getiriyor, yani tekrar ısıtıyor. Soğuk su içmek ise midemizin daha fazla enerji harcamasına neden oluyor. Ve yanında alınan diğer besinlerin sindirimini de zorlaştırıyor. Özellikle yağlar soğuk suda çok daha zor çözünüyor. Çinliler ise yemekten önce ve sonra sıcak su içerek midelerinin extra efor sarf etmesini engelliyor.
Çinliler soğuk içecekler içtiğiniz veya soğuk besinler yediğiniz zaman içsel organların daha fazla büzüldüğüne, mevcut problemleri daha da kötüleştirdiğine inanıyor. Yağlı bir tavayı soğuk suda yıkamaya çalışın. Yağlar donar ve yapışır. Ama aynı tavayı SICAK suda yıkarsanız, yağı çözer ve uzaklaştırır. Bedenimiz yağları içerir. Sıcak su sistemimizi temizler.
SICAK SUYUN Faydaları :
1 – Bedenin doğal serinletme sistemini çalıştırır. Bu kan dolaşımında artışa neden olur.
2 – İç organları ve kaburga kafesinin etrafındaki kasları gevşetir, daha derin nefes almanızı sağlar.
3 - Mide asidi etkilerini rahatlatır ve asit reflü semptomlarını rahatlatır.
4 – Sulanmayı ve besinlerin emilimini artırarak sindirime yardımcı olur.
5 – Kabızlığı giderir.
6 – Kilo verme : yemeklerden yarım saat önce içilen sıcak su iştahı azaltır ve kilo vermeyi hızlandırır. Nefes tekniği ile birleştirilirse, yağ yakmak için hiper – oksijenlenme sağlar.
7 – Soğuk algınlığı, gribin süresini kısaltır, zatürreyi önler.

NE KADAR İÇMELİ? NE KADAR SICAK OLMALI? NE KADAR SIK İÇMELİ
Günce 3 kez 1 fincan için, kahve sıcaklığında. Daha fazlası daha iyidir.
Denemeye ne dersiniz?
Sabah kalktığınızda siz de güne sıcak su içerek başlamayı deneyin ve vücudunuzun nasıl tepki verdiğini kendiniz deneyimleyin.
Eğer sıcak suyun tadı hoşunuza gitmiyorsa
İçine biraz zencefil, limon, portakal yada kivi dilimi katarak suyunuzu tadlandırabilirsiniz. Yada direkt Çin usulü yeşil çay içebilirsiniz. Afiyet olsun.

22 Eylül 2015 Salı

saflığın, romantizmin rengi


Pembenin farklı tonlarının farklı anlamları var. Her bir ton, değişik duyuları harekete geçiriyor. Açık pembeler romantizm, saflık ve kimi zaman da çocuksulukla özdeşleştirilirken tozlu pembe tonları nostaljiyi anımsatıyor. Pembenin tonu koyulaşıp kırmızıya yaklaştıkça naifliği azalıyor, yerini heyecan ve yüksek enerjiye bırakıyor. En çok kullanılan pembeler ve ifade ettikleri şunlar:
Açık pembe
Romantik, sevecen, şefkatli, yumuşak, güzel kokulu, lezzetli, hassas, nazik, duyarlı, saf, genç.
Tozlu pembe
Yumuşak, konforlu, sıcak, nostaljik, nazik, alçakgönüllü, kibar, naif, kendi halinde.
Parlak pembe
Heyecanlı, teatral, eğlenceli, oyuncu, sıcak, dikkat çekici, enerjik, tropik, egzotik, flörtöz, duygusal, vahşi, ilham verici, büyüleyici.
Pembe Dizi kitaplarının yazarı Barbara Cartland, yalnızca pembe giymesiyle de bilinirdi. Cartland’ın pembe aşkının Mısır’a yaptığı bir gezi sırasında oluşturduğu söylenir. Tutankamon’un mezarındaki pembe duvarları çok seven Cartland, hayatı boyunca pembe giymeye karar vermiştir.
Popüler kültürün en pembeleri
Pembe Panter
Pink Floyd
Pink (şarkıcı)
Mr.Pink (Rezervuar Köpekleri)
Barbie
Pretty in Pink (film)
Miley Cyrus – Pembe yalnızca bir renk değildir. Pembe, bir tavırdır.
Audrey Hepburn – Pembeye inanıyorum. Gülmenin en iyi kalori yakan şey olduğuna inanıyorum. Öpüşmeye, çok öpüşmeye inanıyorum. Her şey kötüye gidiyor gibi göründüğünde güçlü olmaya inanıyorum. Mutlu kızların en güzel kızlar olduğuna inanıyorum. Yarının yeni bir gün olduğuna ve mucizelere inanıyorum.

21 Eylül 2015 Pazartesi

Sadece “Özlersin”...


Hiç gelmeyecek birisini özlemek.....
Eskiden oturduğun o mahalle var ya orayı özlersin.
Çocukluğunu özlersin.
Senden gidenleri özlersin.
Ölen yakınlarını özlersin.
‘Artık işime yaramaz’ deyip de çöpe attığın,
Ya da birisine verdiğin oyuncaklarını özlersin.
Geride bıraktığın insanları özlersin.
En kötüsü ne biliyor musun?
Özlediklerinin hiçbirisi geri gelmez.
Sadece “Özlersin”...

Sunay Akın

18 Eylül 2015 Cuma

soslar


ÇİLİ SOSU
Malzeme:
6 çorba kaşığı mayonez
3 çorba kaşığı teze krem şanti
2 çorba kaşığı taze sıkılmış limon suyu
2-3 çorba kaşığı çili sosu
Tuz, karabiber
Hazırlanışı: Tüm  malzemeyi karıştırıp, baharat ekleyin. Bir parça maydanozla süsleyin.

ELMA VE KÖRİ SOSU
Malzeme:
1 adet küçük  boy elma
3 çorba kaşığı mayonez
6 çorba kaşığı krem şanti ya da ekşi krema
1 çorba kaşığı dövülmüş Frenk soğanı
2 çay kaşığı köri
Tuz, karabiber
Hazırlanışı: Elmayı rendeleyip mayonez, krema ve Frenk soğanıyla karıştırın. Zevkinize göre köri, tuz ve karabiber ekleyin. Frenk soğanlarıyla süsleyin.

SARIMSAK SOSU
Malzeme:
12 çorba kaşığı beyaz peynir
3 çorba kaşığı diyet mayonez
½ çay kaşığı sıkılmış misket limonu ya da limon suy
1 adet dövülmüş sarımsak
3 çorba kaşığı kıyılmış taze ot
Limon, mercan köşk, Frenk soğanı
Tuz, karabiber
Hazırlanışı: Tüm malzemeyi karıştırıp zevkinize göre baharat ekleyin.

MOZZARELLA PEYNİRİYLE GRATİNE EDİLMİŞ AVAKODO
Malzeme:
2 adet avokado
4 adet pancar
200 gr. Mozzarella peyniri
4 dilim beyaz ekmek
Terbiyesi İçin:
½ çorba kaşığı balsamik sirke
3 çorba kaşığı zeytinyağı
Tuz, karabiber
Garnitürü İçin:
1 parça ince şeritler halinde dilimlenmiş pırasa
1 adet ince şeritler halinde dilimlenmiş  havuç
6 çorba kaşığı sıvı yağ
Tuz
Karnabahar
Marul
Hazırlanışı: Pancarları bir tuz yatağında 180 C’lik fırında yumuşayıncaya dek pişirin. Bu büyüklüklerine bağlı olarak yaklaşık 40 dakika sürer. Avokadoları ikiye ayırıp çekirdeklerini çıkarın ve soyup dilimlere ayırın. Mozzarella peynirini dilimleyin. Ekmekleri yuvarlaklar haline keserek bir parça tereyağıyla altın rengi alıncaya dek kızartın. Pancarları soyup iki adedini dilimler iki adedini de büyük parçalar halinde doğrayın. Kızgın yağda ve tuzda kızartılmış havuç ve pırasa şeritleriyle donatın. Terbiye malzemesini çırpın. Salatalık yaprakları ve pancar kökü parçalarını tabaklarda düzenleyin ve üzerlerine terbiyeyi dökün. Üstlerine yeni kızartılmış ekmekleri yerleştirip hemen servis yapın.

MANTARLI VE BEYKINLI AVOKADO SANDVİÇİ
Malzeme:
2 adet Avokado
4 dilim beyaz ekmek
100 gr. taze mantar
4 adet ince kesilmiş beykın dilimi
Salatalık
Limon
Tuz & Karabiber
Hazırlanışı: Avokadoları ikiye ayırıp çekirdeklerini çıkartın ve soyun. Ayırdığınız parçaları ince  dilimler halinde kesip üstlerine bir parça sıkılmış limon suyu ekleyin. Ekmeklerin kenarlarını kesip içlerini yağda kızartın  ya da tost yapın. Mantarları dilimleyip altın rengi alıncaya dek bir parça yağda kızartın. Tuz ve karabiber ekleyin. Beykını gevrekleşinceye dek kızartın. Ekmeklerin üstüne avokado dilimlerini düzenleyip üstlerine kızarmış mantarları serpin. Üstlerine yeni kızartılmış beykın dilimlerini koyun. Garnitür olarak salatalık yaprakları ve limonla servis yapın.

17 Eylül 2015 Perşembe

elma sirkesi


Binlerce yıl önce, mahzende unutulan bir şaraptan tesadüf eseri keşfedilen sirkenin, ciltteki lekelerden fazla kilolara, sağlıksız saçlardan varisli damarlara kadar birçok derde deva olduğunu biliyor musunuz?.
Özellikle elma sirkesinin pırıl pırıl saçlar, lekesiz bir cilt ve incecik bir vücuda kavuşmanızda çok önemli katkıları var. Fersan, size evde kolayca uygulayıp, baharın yorgun cildinizde bir çiçek gibi açmasını sağlayacak önerilerde bulunuyor. Bugüne kadar sadece sofrada kullanılan elma sirkesini güzelliğiniz için denemediyseniz, şimdi tam zamanı...
* Kepeksiz saçlar Saçınızı yıkadıktan sonra, son durulama suyuna elma sirkesi ekleyin. Saçlarınızın kepekten arındığını ve parlaklaştığını göreceksiniz.
* Akne tedavisi Su ile seyreltilmiş elma sirkesi ile yüzünüzü temizleyin ve su ile durulayın. Elma sirkesi cildinizi yumuşattığı gibi, antiseptik özelliği ile akneye neden olan mikropları öldürecektir.
* Ciltteki lekelere Dörtte bir litre suya, üç çorba kaşığı elma sirkesi ekleyip, kaynayıncaya kadar ısıtın, ateşi kısın. Başınıza bir örtü örtüp, yüzünüzü buhara tutun. Yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesi ile yüzünüzü silin. Haftada iki kez tekrarlayabilirsiniz.
* Varisli damarlara Bir bezi elma sirkesine batırıp, sıkın. Bezi varisli bölgeye sarın ve 30 dakika bekletin. Bu süre içinde bacaklarınızı yukarı kaldırarak dinlendirin. Sabah-akşam tekrarlayın.
* Zayıflamak için... Bir bardak suya bir-iki kahve kaşığı elma sirkesi ve bir kahve kaşığı bal ekleyip, karıştırın. Uygun bir rejimle birlikte kullanıldığında, düzenli kilo vermenize katkı sağlar.

16 Eylül 2015 Çarşamba

deniz yıldızı


Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar.
Biraz daha yaklaşınca bu Kişinin, sahile vurmuş deniz yıldızlarını denize attığını fark eder ve
"Niçin bu deniz yıldızlarını denize atıyorsun?" diye sorar. Topladıklarını hızla denize
atmaya devam eden kişi, "Yaşamaları İçin" yanıtını verince, adama şaşkınlıkla:
- İyi ama burada binlerce deniz yıldızı var. Hepsini atmanıza imkan yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki?
Yerden bir deniz yıldızı daha alıp denize atan kişi,
"Bak Onun İçin Çok Şey Değişti," karşılığını verir.

15 Eylül 2015 Salı

aydınlık


Hiçbir vakit tam karanlık değil gece
Kendimde denemişim ben
Kulak ver dinle
Her acının sonunda
Açık bir pencere vardır.
Aydınlık bir pencere
Hayal edilecek bir şey vardır
Yerine getirilecek istek
Doyurulacak açlık
Cömert bir yürek
Uzanmış açık bir el
Canlı canlı bakan gözler vardır
Bir yaşam vardır yaşam
Bölüşülmeye hazır.

Paul Eluard

14 Eylül 2015 Pazartesi

Tanrıçanın gözyaşı inci


Yassısolungaçlı yumuşakçaların yani inci midyesi denilen istiridyelerin bazılarının içerisinde 4- 5 yılda gelişen değerli bir taştır. İstiridyelerin kabukları oldukça dirençlidir. İstiridyeler içlerine kum, çakıl veya zarar verecek parazit organizmalar girdiğinde bundan rahatsız olurlar ve korunma yöntemi olarak bu davetsiz misafiri izole ederler ve üzerini inci’yi meydana getiren “aragonit” (CaCO3) ve bir tutkal görevi gören “Conchiolin” ile kaplamaya başlarlar. Yıllar boyunca katmanlaşarak yığılan bu birikimden “inci” meydana gelir. Sertlik derecesi 2,5- 4,5 arasındadır. Yaklaşık olarak açılan 13.000 istiridyeden bir tanesinde “inci” bulunabildiğinden nadir ve çok kıymetlidir. En değerli kabul edileni ise “siyah inci”dir.
1912 yılında Çinliler tarafından yapay inciler yapılmaya başlanmıştır. Ancak bu yapay inciler, doğal olanları kadar parlak ve güzel görünümlü değillerdir. Doğal inciler günümüzde Avustralya açıklarında, Panama koyunda, Kızıldeniz’ de, Filipin açıklarında, Birmanya Seylan kıyılarında, Basra körfezi ve Sulu Takımadalarında çıkarılarak Londra, Tokyo ve Paris şehirlerinde büyük ölçüde ticareti yapılmaktadır.
Yapılan bilimsel çalışmalar neticesinde antik zamanlardan beri birçok medeniyetler içerisinde “inci” ye özel bir anlam verilerek sembolleştirilmiş olduğu tespit edilmiştir. Tanrıçanın gözyaşları olarak kabul edilmiştir. Hint ve Yunan mitolojisinde tanrıların tanrıçalara armağanı olarak yer almıştır. Bununla beraber Sümerlilerde inci, doğurganlığın bir simgesi iken Yunanlılar da evliliğin sembolü idi. Eski İran’da kırılmamış inci, bekâreti ifade etmekteydi. Mısır, Tibet, Hindistan, Azteklerde, Japonya ve Cin, Meksika, İskoçya, İngiltere ve Afrika’ da da tanrıca ve doğum, inci ve istiridye ile ilişkilendirilirdi. Genellikle sus eşyası ve takı olarak kullanılan inci, Japonya ‘da ve Eski Mısır’da ölülerle birlikte mezara konularak yeniden doğumu simgelemekteydiler. Hindistan’da olunun ağzına bırakılan inci ise yeniden doğumun bir başka göstergesiydi.
İnci, dünya genelinde yaygın bir kullanıma sahiptir. İnci’den yayılan titreşimler her dönemde özellikle kadınlar tarafından değerlendirilmiştir. Her kim İnci’yi üzerinde taşırsa dişil gücün etkisini kendi varlığında hissedebilir. İnci; naiflik, zarafet, dostluk, anlayışlı ve özgür sevgi bilincini arttırır. Kabuklarınızı inci ile kırarsınız. Huzur ve çalışma azmi verir. Düşüncelerinizi ifade edebilme ve göze alma gücü verir. Güçlü dostluklar kurmanıza yardım eder ve güven verir. Duygusal korunma amacıyla da takabilirsiniz.
İnci’ yi boyun bölgesinde kolye şeklinde taşırsanız eğer iletişiminizi güçlendirebilir. Yeni arkadaşlıklar ve dostluklar kurmada size yardımcı olur. Kendinizi olduğunuz haliyle, endişe ve paniğe kapılmadan sıcak ve samimi duygular eşliğinde ifade edebilirsiniz. Düzenli bir şekilde kullanılırsa yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmiş kişiler üzerinde etkisi dürüstlük olarak açığa çıkacaktır. Yalan söyleyemez ve yalana gerek duymaz hale gelinebilir.
Bununla beraber düğün, nişan, yıldönümü, doğumgünü gibi kutlamalarınızda üzerinizde teninize değdirerek taşıyabilirsiniz. Güzel niyetlerinizi, kendi enerjisiyle destekleyecektir. Eski medeniyetlerde düğün hediyesi olarak gelinlere takdim edilmiştir. Bunun nedeni ise evlilikte huzur, mutluluk ve bol sevinç getirerek onları gözyaşlarından koruyacağına inanılmıştır. Sizde sevdiklerinize İnci hediye edebilirsiniz.
İletişim problemlerinizde, boyun- boğaz enfeksiyonlarının iyileştirilmesinde, sesin iyileştirilmesinde, tiroid rahatsızlıklarında iyileştirici özellikte olabilir. İçe dönük mizaçlı kişilerin ifade edilemeyen, gizli kalan duygularını ve düşüncelerini kısa süre içerisinde diğerleriyle rahatça paylaşmasında olumlu etkileri gözlenebilir. Yaşlılar ve çocuklar üzerinde güvenle kullanabilirsiniz.



Kullanan kişiyi saf ve karşılıksız sevgi enerjilerine açabilir. Varlığınızın eşsiz doğası ile karşılaşabilir ve onu “inci” den yayılan enerjilerle besleyebilirsiniz. İnci, size ilham olacaktır. Evren ile uyumu içsel olarak yaşayabilir ve bunu tüm hücrelerinizde hissedebilirsiniz. Sezgisel ve yaratıcı zekâyı güçlendirir. Özellikle sanatçılar kullanırsa yaratıcılıklarını bir hayli arttırabilir.
Doğurganlığı arttığına inanılır. Bu nedenle çocuk sahibi olmak isteyen kişiler kullanabilirler. Hamilelik ve lohusalık evresinde kadınların şefkat, merhamet ve sevgi hislerini güçlendirerek bebekle olan iletişimini arttırabilir. Anne sütünü arttırdığı ve koruduğu söylenir.
İkili ilişkilerinde sevgiye dair problemler yaşayan kişilerin zihnindeki sisleri dağıtarak olmakta olanı daha berrak halde fark etmelerini ve duygusal olarak dengelenmelerini sağlar. Sevgisinde köleleşmiş kişilerin kalbini özgürleştirerek evrenselliği aşılar. Özgürce, geçmişe ve geleceğe tutunmaya gerek kalmadan, kendinize olan güveninizle ve beklentilere kapılmadan sevebilmeye başlarsınız. İçsel gücünüzü arttırır. Duygu dünyanızın masumiyetini keşfedersiniz. İnci’nin eşsiz parıltısı kalbinize dolmaya başlar ve giderek saf hallerinize ulaşırsınız.
Buna ilaveten İnci’yi kullanırken 3- 4 saatten fazla üzerinizde taşımamaya özen göstermelisiniz. Çünkü İnci, uzun süreli kullanılırsa beraberinde kişiye hüzün ve gözyaşı verebilir. Melankoliye düşürebilir. İnci’yi bu bilgiyle kullanırsanız kendi üzerinizdeki faydalarını bizzat yaşayarak deneyimleyebilirsiniz.
Denizin kalbinden çıkıp gelen, Tanrıça’nın masumiyet gözyaşları olan İnci tanelerinin dokunuşu ile iç dünyanızda uyanan asaletinizin, güzelliğinizin ve saflığınızın kendi yolunuzda en güzel rehber olmasını dilerim. İçinizdeki Tanrıça’ yı açığa çıkararak yaşamanızı diliyorum.

13 Eylül 2015 Pazar

güz yemişi


Anavatanı Doğu Asya olan güz yemişi şifalı bitkisi Elaeagnus umbellata adıyla da bilinmektedir. Özellikle Himalayalar ve Japonya’da çokça tüketilen ve bilinen bu bitki genelde kırmızı renkli meyveler vermektedir. Güz yemişi, yoğun dikenli ve bodur bir ağaç olan zeytinimsi bitkiden elde edilen meyvelerdir.
Güz yemişi faydaları
Güz yemişi bitkisi domatesten 7-17 kat fazla oranda likopen içerir bundan dolayı kansere karşı insan bünyesini kuvvetlendirdiği bilinmektedir. Güz yemişi taze ve kurutulmuş olarak bolca tüketilir ve gerçekten çok şifalı bir bitkidir. Güz yemişinin çekirdekleri de oldukça şifalıdır ve ayrıca çekirdeklerinin tatları mayhoş lezzetlidir. Çekirdekler özellikle çiğnenerek tüketilir. Enerji kaynağıdır.

12 Eylül 2015 Cumartesi

beslenme


Midye (Sinir sistemi ve Bağışıklık Sistemi İçin): Midyenin içerdiği iyot beynimizin işleyişini canlandırıyor. Düşük kalorili midyenin bir düzinesinde yalnızca 110 kalori bulunuyor. Dahası, biftek kadar protein içirirken, biftekten on misli daha az oranda yağ içeriyor. Yine midyede bulunan amino-asit türevi torin, yorgunluk giderici özelliğe sahip. 100 gr midyedeki 20-30 mg çinko, bağışıklık sistemimizi güçlendiren bir oligo-element. Bununla da kalmıyor, kalsiyum, magnezyum, fosfor, potasyum bakır ve demir ihtiyacımızı da karşılıyor midye.
Kırmızı Şarap (Hücrelerin Yaşlanmasına, Kalp ve Damar Hastalıklarına Karşı): Fransız ve Amerikalı araştırmacıların açıklamalarına göre, şarabı yüksek düzeyde tüketen Fransızlarda, diğer gelişmiş ülkelerin insanlarına göre, daha az oranda kalp ve damar hastalıklarına rastlanıyor. Aşırıya kaçmadan, düzenli olarak tüketilen şarap (günde en fazla dört kadeh), damar hastalıklarından kaynaklanan ölümlerin oranını yüzde 60’lardan yüzde 15’lere düşürebiliyor. Bunu nasıl başarıyor? Alkol kanı akışkan hale getiriyor. Ayrıca siyah üzümde bulunan moleküller antioksidan özellikler taşıyorlar. Şaraptaki tanen maddesi, mide ve bağırsaklardaki bakterileri yok ederek, sindirim sisteminde etkili oluyor.
Kaz Ciğeri (Kalp İçin): Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, kaz ciğeri ve yağını bolca tüketenlerin, az yada hiç tüketmeyenlere göre, enfaktüs geçirme oranları iki misli daha düşük; çünkü doymamış yağ oranı yüzde 25.2.  Kaz ciğerinde bulunan fosfor (100 gramda 190 mg) kemiklerin oluşumunu ve güçlenmesini, potasyum ise (170 mg) kalp ritminin düzenlenmesini sağlıyor.
Çikolata (Enerji ve Atardamarlar İçin): Özellikle sahip olduğu magnezyum (100 gramda 140 mg), potasyum, flüor ve demirle, ayrıca enerji ve neşe kaynağı olma özelliğiyle çikolata, küçük-büyük, herkesin yaşamında önemli bir yer tutuyor. Besin değeri çok yüksek olan çikolatanın içerdiği kafein, kakaonun bir tür uyarıcı olduğunu gösteriyor. Kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan hormonların çalışmasını hızlandırıyor; antidepresan özelliğe sahip moleküller içeriyor. Üstelik yüzde 34’lük doymamış yağ oranıyla da zararlı kolestrolün düşmesine yardımcı oluyor. Yüzde 70 ve üzeri kakaodan oluşan “bitter” çikolatayı tercih etmezinde yarar var, çünkü bitter çikolatanın kalorisi, sütlüye göre daha düşük.
Şampanya (Moral Yükseltmek ve Sindirim İçin): Şampanyanın içeriğindeki alkol ile molekülün muhteşem alaşımı (600 çeşit molekül) hem vücut, hem de beyin için çok yararlı: Lityum (antidepresan),  magnezyum (Antistres), saçları ve tırnakları güçlendiren kükürt, hücrelerin yaşlanmasını geciktiren selenyum ve sindirimi kolaylaştıran karbonik gaz.
Kabuklu Deniz Ürünleri (Dokuların Diriliği ve Vücut Formu İçin): İçlerinde çok az miktarda yağ barındıran kabuklu deniz ürünleri, adeta mineral ve oligo-element deposudur: Bakır, iyot, demir, magnezyum ve çiğ oldukları taktirde C vitamini. Buna karşın protein yönünden balık kadar zengin değiller (yüzde 10-15 protein). Bu ürünlerde düşük oranda bulunan lipit, ne yazık ki onlara eşlik eden mayonez ve tereyağı yüzünden sıfırlanıyor. Mümkünsü sade yemeğe gayret edin.
Mandalina (Toksinleri Atmak İçin): 100 gr. mandalina 126 mg potasyum, 11.6 gr karbonhidrat, 49 mg kalsiyum ve 31 mg C vitamini  içerir. Taze olarak tüketildiğinde besin değerinde herhangi bir değişme olmaz. Ancak, tatlandırıldığında, besin değeri düşer. Turunçgiller ailesinden olan mandalinada bulunan “Tanjeretin” isimli molekül, organizmadik kanserojen ve toksik maddelerin yok olmasını sağlar. Rahat ve huzurlu bir uyku için, akşam yatmadan önce bir iki mandalina yemekte yarar var.
Somon (Atardamarlar İçin): Somon, diğer tüm balıklar gibi, sığır ve koyun etinden çok daha az yağlı; 100 gramında 180 kalori var. Balıktaki lipit, içerdiği doymamış yağ sayesinde, yararlı kolesterol oranını yükseltiyor. Bu da kalp ve damar hastalıkları, aşırı şişmanlık ve bazı sindirim sisteminde oluşabilecek kanser riskinin ortaya çıkmasında önleyici rol oynuyor. Bu arada dikkat etmeniz gereken bir nokta var: Somon füme yerine, salamura yapılmış çiğ somonu tercih etmelisiniz. Çünkü, fazla miktarda tüketilen füme besinler kanser riskini artırıyor.

11 Eylül 2015 Cuma

konuşmadan önce


Bir gün bir tanıdığı büyük filozof Socrates'e rastladı ve dedi ki, "Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?"

"Bir dakika bekle" diye cevap verdi Socrates. "Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna 'Üçlü Filtre Testi' deniyor..."

"Üçlü Filtre?"

"Doğru," diye devam etti Socrates. "Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir. Birinci filtre 'Gerçek Filtresi': Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçeği yansıttığından emin misin?"

"Hayır," dedi bir süre duraklayan adam... "Aslında bunu sadece duydum ve..."

"Tamam,'' dedi Socrates. "Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun. Şimdi ikinci filtreyi deneyelim; 'İyilik Filtresi'. Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi?"

"Hayır, tam tersi..."

"Öyleyse," diye devam etti Socrates. "Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı. 'İşe yararlılık filtresi.' Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı?"

"Hayır, gerçekten pek işine yaramayabilir..."

"İyi," dedi Socrates derin bir nefesin ardından. "Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar, faydalı bir şey de değilse bana niye söyleyesin ki?"

Bu Socrates'in iyi bir filozof sayılmasından önce, aklı ile büyük itibar, saygı görmesinin sebebiydi. Aklı ile kendini ve dostlarını toplumsal travmalardan korumasını bildiği gibi, bu konuda örnek bir eğitmendi de...

Yakın ve sevgili herhangi bir arkadaşınız hakkında başıboş konuşmalar duyduğunuz her sefer bu 3 filtre testini kullanınız. Hem ilişkinizi, hem saygınlığınızı korumanız için faydalı bir yoldur.

10 Eylül 2015 Perşembe

Sonbaharı, hiçbir mevsimi sevmediğim kadar çok severim.....


Sonbaharı, hiçbir mevsimi sevmediğim kadar çok severim. Mümkün olsa da hayat Eylül, Ekim, Kasım'dan ibaret olsa keşke. Ve neden bilmem Sonbahar denince aklıma hep tek bir kitap gelir. Sizin de öyle mi?

9 Eylül 2015 Çarşamba

sonbaharı güzelleştirecek filmler


Koltukta sevdiğimiz hırkayla oturup; kahve yudumlarken film seyretmenin en güzel olduğu mevsim sonunda geldi.

8 Eylül 2015 Salı

gücün rengi toz pembe


Kızlar mavi, erkekler pembe giyerdi
Kızlara pembe, erkeklere mavi giydirilmesi, 20.yüzyılın başına dayanıyor. 19.yüzyıl kaynakları, bebek ve çocuklara beyaz giydirildiğini gösteriyor. Bunun sebebi çok yıkanmaları ve renklilerin bu işleme dayanamaması. The Sears, Roesuck kataloğunda çocukların beyaz giydiği görülüyor. Mavi ve pembe yıkandığında solmayan kimyasal boyaların bulunmasıyla nüfuz ediyor. Kız çocuklara pembenin uygun görülmesi ilk kez Küçük Kadınlar kitabında, Amy’nin Daisy’ye pembe, ikizi Demi’ye ise mavi kurdele takmasıyla oluyor. Ancak kızların pembe giymesi, 1940’lara kadar yaygınlaşmıyor. 1918’de erkeklerin pembe, kızların mavi giymesi gerektiği iddia ediliyordu. Kataloglarda “Genel kural erkeklerin pembe, kızların mavi giymesidir. Pembe güçlü bir renktir, erkeğe daha uygundur. Mavi zariftir, kızlara çok yakışır” deniyordu. Çünkü pembe, kan ve kavga gibi sembollerle özdeşleştiriliyordu. Kıyafet üreticileri erkeklere pembe, kızlara mavi kıyafetler yapadursun, kartpostalcılar erkekler için mavi, kızlar için pembe kartlar basıyor, giyim sektörünü çileden çıkarıyordu. Tartışma, 1939’da Parents dergisinin anketiyle biraz duruldu. Aileler de kızlarına pembeyi, oğullarına maviyi uygun görüyordu. 50’lere gelindiğindeyse pembe artık kızların rengiydi.
En ünlü araba
En çok bilinen pembe otomobil, Elvis Presley’e aittir. 1955 yapımı 60 serisi pembe Cadillac, halen Memphis’deki Graceland Müzesi’nde sergileniyor. Daha önce de aynı renkte otomobiller kullanan Elvis Pembe Cadillac’ını aslında annesi için almış, o kullanmayınca da kendi kullanmaya başlamıştır.
Pembe Cadillac’ın en bilinen popüler kültür yansımaları ise şunlar:
Pink Cadillac (albüm) John Prine-1979
Pink Cadillac (şarkı) Bruce Springsteen-1983
Pink Cadillac (şarkı) Natalie Cole-1988
Pink Cadillac (film) – 1989
Doğanın Büyüsü – Sakura Zensen
Sakura Cherry blossoms veya Türkçe mealiyle kiraz ağaçları. Japonya’nın simgesi olan bu pembe çiçekli ağaçlar, romantizmin doğaya yansıması sayılıyor. Ağaçların çiçeklerini açtığı sürece Sakura Zensen ismi veriliyor ve Japonya’da festivallerle kutlanıyor. Yeni başlangıçları temsil eden Sakura Zensen döneminde Japonlar hanami (çiçek gözlemciliği) yapmak için en doğru noktayı arıyor, en güzel kiraz ağacının altında kendilerine özel gözlem noktalarının seçiyor. Sake eşliğinde yapılan piknik ve kutlamalarla yalnızca Japonlar değil, yabancı turistler de eşlik ediyor. Bu büyüleyici doğa olayına tanık olmaya her yıl dünyanın dört bir yanından yüz binlerce yabancı turist geliyor.

7 Eylül 2015 Pazartesi

kırmızı pancar humusu


Malzemeler
1 Adet Orta Boy Kırmızı Pancar
6 Yemek Kaşığı Tahin
3 Diş Sarımsak
1/2 Limon Suyu
2 Çay Kaşığı Kimyon
1 Çay Kaşığı Tuz
Süslemek İçin :
1/2 Greyfurt
1 Adet Kornişon Turşu
2 Yemek Kaşığı Zeytin Yağı
2 Adet Ceviz İçi
Hazırlanışı :
Pancarımızı derin bir tencerede 45 dk kadar haşlıyoruz ve kabuklarını soyup küp küp doğruyoruz. Sarımsaklarımızı dövüyoruz. Tüm malzemelerimizi mutfak robotuna koyarak iyice çekiyoruz.
Greyfurtumuzun içini alıyoruz. Humusumuzu içine yerleştirerek ortasında çok küçük küpler halinde doğradığımız turşumuzu koyuyoruz. Zeytin yağı gezdirip cevizlerimiz ile süslüyoruz.
Püf Noktası : 
Kırmızı pancar; A, B, C vitaminleri, fosfor, demir, magnezyum, potasyum, çinko ve kalsiyum içerir. İçeriğinde bolca folik asit ve betain vardır. Rengini veren pigmentler ise kansere karşı koruma sağlar. Karaciğeri ve kalbi korumaktadır. Bol bol tüketmemiz gerekiyor.