Asteraceae familyasından olan enginarın (Cynara scolymus) vatanı, Akdeniz.
Yeşil yapraklarıyla güneşte göz kamaştıran enginar, diğer sebzelerin arasında,
yabani şekli ve mor-yeşil rengiyle dikkat çekiyor. Yaz mevsiminin yaklaştığını
müjdeliyor; çıktı çıkıyor derken, baharda kısa bir dönem kendini gösterip
kayıplara karışıyor. Toplanmayan enginarlar, temmuz-eylül arasında mavi-mor
çiçekler açıyorlar. Bitkinin yediğimiz bölümü, henüz olgunlaşmamış goncası.
Enginarı ayıklamanın ve pişirmenin beceri isteyen değişik yöntemleri var:
Yunanistan’da yaygın olan iki pişirme yöntemi şöyle: Daha çok evlerde pişirilen
baklalı enginar (anginares me kukiya) ve hemen her tavernada bulunabileceğiniz
patates, havuç ve soğanla pişirilen enginar yemeği (anginares a la polita).
İspanyollar daha çok salata olarak yiyorlar enginarı. İtalyanlar’ın hayatında
ise enginarın özel bir yeri var; hatta adına festivaller düzenliyorlar.
Carciofolate Festivali. Halkın çok sevdiği yiyecekler arasında geliyor enginar.
Musevi mutfağından gelen ve özellikle Paskalya’da yenen iki klasik yemekleri
var İtalyanlar’ı: Kızartılmış enginar (Carciofi alla guidea) ile nane ve sarımsakla
doldurulmuş enginar (Carciofi alla romana). Enginarın kalbine, yani etli
tablasına ulaşmak öyle sanıldığı kadar kolay değil. Standart tarif şöyle:
Ellerinizin boyanmaması için eldiven taktıktan sonra dıştaki sert yaprakları
ayıklayın sonra küçük bir bıçakla minik yaprakları kesin. Böylelikle enginarın
merkezine, çiçek talaşı denilen bölgeye ulaşırsınız. Çiçek talaşını bir kaşık
yardımıyla çıkarın ve kalbine ulaşın. Son olarak da kenarındaki sert dış
tabakayı kesin. Sapın sert bölümünü de kestikten sonra, elde ettiğiniz etli
tablayı limon suyuyla ovun ki, enginarın rengi beyaz kalsın. Artık
enginarı pişirebilirsiniz. A vitaminin yanı sıra fosfor, kalsiyum, demir
içerdiği için önemli bir besin değeri olan enginar, sağlığımıza da katkıda
bulunuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder