5 Eylül 2015 Cumartesi

Türk Kahvesi


Dünya’da petrol’den sonra en büyük ticaret alanını oluşturan üründür. Türk Kahvesi telvesi ile servis yapılan tek kahve çeşididir.
Kahvenin Tarihçesi 9.yy’a kadar dayanmaktadır. Kahve ilk olarak Etiyopya’nın yüksek yamaçlarında görülmüştür. Bir efsaneye göre; Etiyopya’nın Kaffa köyünde bir çoban keçilerinin bir kırmızı bitkiyi yediğini ve daha sonra keçilerin canlandığını ve zıpladığını fark etmiş ve kendisi de bu meyveyi yiyince canlandığını ve keyif duyduğunu hissetmiş. Çoban daha sonra bu olayı bir arkadaşına anlatmış, böylece kahve bilinir olmuş. Etiyopya’dan kahve Mısır ve Yemen’e 15.yy.da İran ve Kuzey Afrika’ya yayılmıştır. Türklerin kahveyle tanışması Yavuz Sultan Selim döneminde, 1517’de Yemen Valisi Özdemir Paşa’nın, Yemen’de içtiği ve çok sevdiği kahveyi İstanbul’a getirmesiyle başlamıştır. Avrupa’da da kahvenin yaygınlaşması ise Viyana Kuşatması sonrasında geri çekilen Osmanlı birliklerinin bıraktığı ganimetler sayesinde olmuştur. Bu ganimetlerden çuvallar içinde bulunan kahveleri Avusturya askerleri deve yemi zannettikleri için yakmaya kalkışmış ve bunların kahve olduğunu bilen Avusturya casusu George Kolschitzky yakılmayıp kendisine verilmesini rica etmiştir. Kendisi daha sonra Viyana’da bir kafe açarak Avrupa’da kahveyi tanıtmış ve yaygınlaştırmıştır.
Kahve Ağacı: Çiçekleri beyaz ve hoş kokolu, kirazı andıran kırmızı meyvesinin içinde iki çekirdek bulunan, dikildikten yaklaşık 3 yıl sonra meyve vermeye başlayan ve 30-40 yıl boyunca aralıksız meyve veren bir bitki türüdür. Bol yağışların ardından kahve ağacı, yılda iki ya da üç kez bembeyaz muhteşem çiçekler açar. Kahve çiçekleri açtıktan birkaç saat sonra solmaya başlar ve yavaşça meyve olmak için hazırlanır. Eğer kahve yanardağın eteğinde yetiştiriliyorsa kül kokar, Muz ağaçlarının gölgesinde yetişiyorsa daha aromatik bir tadı olur. Brezilya kahve üretiminde dünya birincisidir. Onu Vietnam ve Kolombiya takip eder.
Kahve’nin Vücuda Etkileri
Kolestrolü düşürüyor
Kahvenin fazlasının kolesterolü olumsuz etkilediğine dair söylentiler olsa da konsantre kahveler yerine, kahve çekirdeğinden yapılan kahvelerin kötü kolesterolü düşürdüğü ve kolesterol hastaları için faydalı olduğu belirtiliyor.
Ağrı kesici etkisi var
Ağrı kesicilerin etkisini yüzde 40 oranında artırıyor. Hatta bazı anestezi uzmanları, ameliyat sonrası ağrıları dindirmek için hastalara kahve içmeyi öneriyor.
Cildi koruyor
Kahve güneş ışınlarının neden olduğu cilt kanserinden koruyor. Fiziksel egzersizle birlikte ölçülü kahve tüketimi, güneşin ultraviyole B (UVB) ışınlarını yol açtığı kanserojen etkileri ortadan kaldırabiliyor.
Safra taşlarını yok ediyor.
Kadın vücudu erkeğe kıyasla iki kat daha fazla safra taşı üretiyor. Günde dört fincan kahve içen kadınların içmeyenlere oranla yüzde 25 daha az safra taşından şikayet ettiği tespit edildi.
Parkinson düşmanı
Yapılan bir araştırmada günde bir fincan kahve içen erkeklerin Parkinson hastalığı riskinin yüzde 40 a varan oranlarda azaldığı ortaya çıkarılmış.
Kanserin düşmanı
Antioksidan açısından en değerli maddelerden biri. Dolayısıyla göğüs ve pankreas kanserlerinin de düşmanı.
Karaciğere de faydası var
Sirozun engellemesine yardımcı oluyor. Kahve tüketmek özellikle siroz yüzünden oluşan karaciğer kanseri riskinin azaltılmasına yardımcı oluyor. Düzenli kahve içenlerin Siroz gibi karaciğer rahatsızlıklarından daha az şikayet ettiği görülüyor.
Asım hastalarına öneriliyor.
Nefesi açıyor. Hatta özellikle astım hastalarına günde 3 fincan kahve içmesi öneriliyor.
Kemikleri güçlendirir
Menopoz sorununu giderir. Bağırsakları düzenler. Kalbi kuvvetlendirir. Sindirimi kolaylaştırır. Düşünmeyi kolaylaştırır, beyni uyararak dikkati toplamaya yardımcı olur. Moral bozukluğu ve depresyona iyi gelir. Uyarıcı etkisi ile vücuda dinçlik ve enerji verir. İdrar söktürür ve böbrek taşlarını düşürmeye kısmen katkıda bulunur.
Bilim adamları, şekerli kahvenin beyni yoğun bir iş gününe hazırlamada en iyi içecek olduğunu belirlediler. Daily Mail’de yer alan habere göre, İspanya’da Barselona Üniversitesi’nde görevli araştırmacılar, aynı anda kafein ve şeker almanın beyin performansını daha fazla etkilediğini tespit ettiler. Belim adamları kahve ve şekerin ayrı ayrı dikkat süresi ve işleyen hafıza gibi beyin fonksiyonlarının etkisini artırdığına inanıyorlar. Araştırmacılar, şekerli ve şekersiz kahve, tek başına şeker ya da sadece normal su içtikten sonra 40 katılımcının beyin taramalarını incelediler.
Journal Human Psychopharmacology Clinical and Expermental isimli dergide yer alan çalışmada, şeker ve kahvenin beynin dikkat süresi ve işleyen hafızadan sorumlu beynin iki bölümünün etkinliğini artırarak zihinsel performansı geliştirdiği belirlendi. Beynin bu iki maddenin etkisi altında daha verimli olduğunu söyleyen araştırmacılar, şekerli kahve sevmeyenleri aynı etkiden yararlanmaları için kahvenin yanında şekerli atıştırmalıklar yiyebileceklerini açıkladılar.
İngiltere’de yapılan b ir araştırmada kafeinin çalışanların hafızasını ve konsantrasyonunu güçlendirdiği ortaya çıktı. Londra’daki School of Hygiene and Tropical Medicine’ın araştırmasında, çalışırken kafein tüketen insanların hata yapma oranlarının oldukça düşük olduğu belirlendi. Aynı araştırmanın sonuçlarında, gece nöbetinde çalışanların kafein tüketerek enerji depolayabilecekleri açıklandı. Kahve içen kişilerde; kahvedeki kafeinin iş ve trafik kazalarını azaltmada etkili olduğu tespit edildi.
Kahvenin yanında neden su getirilir?
Eskiden Padişaha yapılan tek fincanlık kahvenin yanında bir bardak su getirilirdi. Suya damlatılan bir miktar kahve, suda mavi renk alıyorsa zehirli olduğu belli oluyor eğer renk değişmiyorsa güvenle içiliyordu. Günümüzde ise kahvenin yanındaki su; kahveyi içmeden önce ağızdaki farklı tatları suyla arındırıp kahvenin eşsiz lezzetini almak için kullanılmaktadır.
Kahve koklamak kokuları ayırt etmede yardımcı olur mu? Farklı kokuları test ederken (şarap, parfümeri) alışan ve duyarlılığı azalan koku hassasiyetimizi, taze öğütülmüş kahve koklayarak arttırabiliriz.
Mırra nedir?
Tüm Arap coğrafyasına özgü, birkaç kez demlenerek hazırlanan acı kahvedir. Türkiye’de de Mardin, Şanlıurfa, Hatay gibi Arap kültürünün hâkim olduğu yörelerde kültürel açıdan anlamlı, sunumu özel çaba gerektiren bir içecektir. Mırra için özel bir kahve çekirdeği yoktur. Kahve çekirdekleri kavrulup dibek adlı havan benzeri kaba alınır ve taneleri çok inceltilmeden dövülür. Dövme işlemi için günümüzde değirmenler ve kahve makineleri de kullanılmaktadır. Mırranın hazırlanmasında en önemli kısım kaynatma evresidir. Kaynama süresi, bilinen yöntemlere göre çok uzundur. Mırra geleneksel olarak kulpsuz, küçük tek bir fincan ile servis edilir. Serviste yaş olarak büyükten küçüğe doğru giden bir sıra takip edilir. Kahvesini bitiren konuk, fincanı kahveyi servis edenin eline vermesi gerekir. Adetlere göre fincanı masaya ya da yere koyan kişi; ceza olarak şunlardan birini yerine getirmekle yükümlüdür; Fincanı altınla doldurmak, kahveyi servis eden bekarsa evlendirmek, kahveyi servis edenin çeyizini düzmek.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder