23 Ocak 2014 Perşembe

anoreksi



İstatistiklere göre, anoreksi hastalığı %90 kadınlarda görülürken, bu hastalığa yakalanan gençlerin sayısı da günden güne artıyor. Anoreksi, gerçeklerden kaçış, intihar girişimi, alkol bağımlılığı ya da toksik bağımlılık ile eşdeğer grubu giren ve kişinin yaşıyla doğru bağlantılı bir hastalık tablosu çiziyor. Bu hastalığı yaratan etken, vücuttaki vitamin ve mineral eksikliğidir. Anoreksi hastalığının ilk belirtileri, bir olaya karşı hastada oluşan duyarsızlık, tepkisizlik gibi görülse de, her seferinde değişik şekillerde ortaya çıkabilir. Anoreksi, genellikle anne şefkatine en çok ihtiyaç duyulan dönemlerde annelerinden yoksun kalan kişilerde görülür. Ruhsal yönden dengesiz ve geleceği konusunda hedefleri olmayan, rakiplerine karşı hırsla savaşan ya da başarı kazanmak isteyen gençlerin bu hastalığa yakalanma riski oldukça fazla. Terapist daha ilk muayenede hastanın beslenmemekten kurumuş cildini fark eder, birkaç seans sonrasında da hasta ne kadar aç olduğunu ancak kendini çok şişman bulduğunu itiraf eder ve yardım ister. Biz işe onun özgeçmişinde yatan olumsuzlukları ele alarak başlar ve araştırırız.
Anoreksiklerin sorunlarının ana merkezi üzerine genetik ve ailesel etkenden çok çevresel bir etken vardır. Psikolojik travmalar, insanların doyma ve acıkma merkezleri üzerinde çok önemli rol oynar. İnsanlar stres altında oburlaşırlar. En önemli etkenlerden birisi psikiyatri dilinde “dismorfofobia” denilen olaydır. Yani insanın kendi şeklinden hoşlanmaması, aynanın karşısına geçip “karnım şu kadar, kalçam bu kadar...” yapması gibi. Bu insanlar kendi kendilerine uyguladıkları baskı ve stresle,  biraz fazla yemek yiyince gidip kendilerini kusturmaya çabalarlar. Hastaların iştahlarını yavaş yavaş kaybolmaya başlar ve tamamen kaybolduğunda da artık organik bir bozukluk söz konusudur.  Bu organik bozukluk hipotalamus denilen, insandaki acıkma duygusunu etkiler. Kanımızdaki şeker düşünce de, yükselince de hipotalamus etkilenir. Anoreksi hastanın vücuduna yerleştiğinde ortaya bir hormanal bozukluk çıkar. Bu hormanal bozukluk da seks hormonlarının durmasıdır. Zaten kadınların adet olabilmesi için vücutlarında belli miktarda yağa ihtiyaçları vardır. Seviye o miktarın altına indiği zaman, kadınlık hormonları aktive olamazlar ve böylece sistem durur.

22 Ocak 2014 Çarşamba

çörekotu



ÇÖREK OTUNUN FAYDALARI
Vücudumuz doğası gereği, doymamış yağ asitlerini üretemediğinden bu yağ asitlerini dışarıdan karşılamak zorundadır.Bir gram çörekotu yağı da bu açıdan bir günlük ihtiyacımızı karşılamak için yeterlidir.
ÇÖREK OTUNUN DİĞER ETKİLERİ
• Çörek otunda bulunan nigellon ve alfa-pinen gibi eterli yağlar, solunum borusunun genişleyip krampların giderilmesini sağlar. Ayrıca öksürüğü hafifletir. İltihap giderici, ağrı dindirici ve idrar söktürücü etkileri de mevcuttur. Düzenli kullanımda kan şekerini düşürücü etkisi vardır. • İçeriğinde bulunan B1, B2 ve B6 vitaminleri, pek çok enzimin üretiminde önemli rol oynar. Çünkü bunlar, savunma ablukalarını yok edip boyun altı bezini ve dolayısıyla da savunma sistemini güçlendirir. Folasidi vitamini ise, kalp ve tansiyon problemlerinin oluşma riskini en aza indirger. Bununla birlikte hücre yenilenmesinde de gereklidir. • Beta karotin, A, E ve C vitamini, selen gibi antioksitler vücudun savunma sistemini destekler. Ayrıca içeriğinde bulunan selen, zehirli maddelerin vücuttan atmasında destek olur.
ÇÖREK OTUNUN FAYDALARI
Bu kadar mükemmel olarak yaratılan çörek otu, bütün bu özellikleri ile: • Mikrop, virüs ve mantarlara karşı etkili bir savunma aracıdır. • İfraz boşaltıcı ve solunum borusunu genişleticidir. • Kan şekerini düşürür. • Damar hastalıklarını engeller. • İdrar söktürücü özelliği ile safrayı rahatlatır. • Vücuttaki zehirlerin atılmasını sağlar. • Hazmı kolaylaştırır. • Yaraların daha hızlı iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmelerini hızlandırır. •Alerjiyi engeller. • Savunma sistemini dengeler. • Hormon sistemini ve ruh hâlini güçlendirir.
ÖZEL HALLERDE FAYDALARI
• Çörek otu, müzmin hastalıklarda şaşırtıcı derecede iyileşmeler sağlar. Çocuklarda özellikle sinir ve deri sorunlarına, astım ve alerji sorunlarına da çok iyi gelir. • Çörek otu ürünleri (yağ ve ezilmiş bal karışımlı) hamilelik döneminde oluşan şikayetleri en aza indirir. Yan etkisi olmayıp, hamilelik dönemindeki bayanlar ve bebeklerini ana sütüyle beslemeyi tercih edenler için sütün kalitesini arttırarak bebek için daha faydalı olmasını sağlar. • Egzamalı cilde sık sık çörek otu yağı tatbik edildiğinde deri hızlı iyileşir. Yine deri hastalıklarında mikrop öldürücü etkisi nedeniyle çok yararlıdır.
BAZI HASTALIKLARDA ÇÖREK OTU
• Hazımsızlık ve mide şişkinlikleri gibi sorunlarda çörek otunun etkisi eski zamanlardan beri bilinmektedir. • Hemoroite problemine iyi gelir, çünkü damarları güçlendirerek kan dolaşımını arttırır. • Romatizma, şeker hastalığı ve yüksek kolesterol gibi metabolik hastalıklar için çok etkilidir. • İktidarsızlık ve kısırlık sorunlarında da yine etkili bir destekleyicidir. Çünkü çörek otu, cinsî hormonları düzenlemekte, bedenî ve ruhî olarak zindelik ve dinçlik vermektedir. • Çörek otu yağı kadınlardaki regl dönemi sancılarına ve diş ağrılarına karşı yine başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
SAĞLIKLI OLMAK İÇİN ÇÖREK KÜRÜ
İçeriğinde bulunanlarla savunma sistemine, metabolizmaya ve hormonlara iyi gelen çörek otu, vücudu toksinlerden arındırır, kan dolaşımını güçlendirir ve bağırsakların düzenli çalışmasını destekler. Cildi berraklaştırır. Düzgün bir cilde, parlak saç ve gözlere sebep olur. Sağlıklı ve hayat dolu bir görünüm oluşturur. Çörek otu savunma (immün) sistemini güçlendirdiğinden, kanser, AIDS gibi çağın hastalıklarına karşı tavsiye edilmektedir. Yine tansiyon ve ateş düşürücü ve doğal antibiyotik tesirleriyle yaygın hastalıklara da çare olmaktadır. Başta astım ve polen alerjisi olmak üzere alerjik hastalıklara, saç dökülmesi ve kepek gibi problemlere karşı da etkilidir.
ÇÖREK OTU NASIL KULLANILIR?
Kurutulan tohumlar baharat şeklinde, suda kaynatılarak ya da yağı çıkarılarak tüketilir. Güzel kokulu bir baharat olarak kullanımı çok yaygındır. Çörek otunun tohumlarından elde edilen çörek otu yağı saç dökülmesinde ve saçlı deride oluşan kepeğe karşı oldukça etkilidir. Sirke ile kaynatılıp gargara yapıldığında diş ağrılarına iyi gelir. Suyu ile sivilcelere pansuman yapıldığında sivilceler üzerinde etkili olduğu görülmüştür. - Bir teoriye göre, çörek otunun kemoterapi ilaçları ve radyoterapi tedavisi ile birlikte kullanılması, çörek otunun anti oksidan etkisi nedeniyle bu tedavi yöntemlerinin etkisini azaltabilir.

21 Ocak 2014 Salı

sen bakarken soyunamıyorum



Arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. Bu, hayatın “Sen bakarken soyunamıyorum” deme şeklidir.
Vazgeçtiğin topraklar senindir. Çünkü kaybetme korkunu yitirmişsindir. 
Olmamasından korkmaktan vazgeçmektir olmasını sağlayan…

20 Ocak 2014 Pazartesi

çikolatalı fudge kurabiyeler



Malzemeler:
4 adet yumurta
350 gr. toz şeker
375 gr. bitter çikolata
150 gr. tereyağ
12 gr. nescafe
100 gr. un
2,5 gr. kabartma tozu
2 gr. tuz
1 paket vanilya
375 gr. kırık çikolata
500 gr. ceviz
20 gr. kakao
Hazırlanışı:
Yumurta ve şeker makinede çırpılır. Erimiş çikolata ile yumuşak tereyağ konup tekrar karıştırılır. Nescafe, un, kabartma tozu, tuz ve vanilya da eklenerek karıştırmaya devam edilir. En son çikolata parçaları, ceviz ve kakao ilave edilip bütün karışım yağlı kağıt üzerine döşenir. Hamur katılaştıktan sonra bıçakla istenen boyda dilimlenerek 200 derecede önceden ısıtılmış fırında 10 dakika pişirilir.

18 Ocak 2014 Cumartesi

babamız özal annemiz madonna 80 kuşağı



Hep başarmak zorunda hissetme hali. Yaşıtlarımı, arkadaşlarımı, kendimi düşündüm bir an. Hepimiz hayatı boyunca aynı sendromu yaşamış çocuklardık aslında. Zorunlu galibiyetler peşinde koşan, rekabet içinde yaşanan, hayatı başarıya endeksli çocuklar. 80 kuşağının alın yazısını anlatan en güzel cümleydi bu. Bizler Özal döneminin getirdiği Liberalizmle, Kapitalizmle, Globalleşmeyle yoğrulmuş, hava yerine “Başarı ve Para” soluyarak büyümüştük. Öyle bir değişim ve gelişim süreci içerisinde hayata atılmıştık ki çalışmaktan, başarılı olmaktan başka çaremiz olmadığına inandık hep.
Sonuçta her insanın içinde birtakım hırslar vardır. Onlar bunları daha açık ifade ediyorlar. Kariyerlerine son derece düşkünler, çok rekabetçiler, hayli sabırsızlar ama o sabırsızlığın karşılığını verecek bir çalışkanlıkları da var. Ben çok para kazanayım, benim çok iyi bir kariyerim olsun ama aynı zamanda ben sinemayı da çok iyi biliyim, kültürlü de olayım, dünyayı da gezeyim, domestik olayım. Çok fazla şeyi aynı anda talep eden halleri, en belirgin özellikleri.
Bir yandan sabırsızlık, bir yandan o sabırsızlığın açığını kapatmaya çalışan çalışkanlık ve üstüne bir de hayatın temposu eklenince, hiçbir şeyin derinene fazla inmediğini görüyoruz 80 kuşağının. Zaman zaman hırsları ve rekabetçilikleriyle o yükselmeye endekslenmiş mantıklarıyla itici olabiliyorlar.
Yeterli eğitim ve bilgi olmadan elde edilen başarı mutlaka ve mutlaka çökmeye yüz tutmuş ya da sürreel bir başarıdır. Ne kadar sürürse sürsün, önemli değil. Biz istiyoruz ki bir an önce bir şeyler olsun, bir an önce bir yerlere gelelim ve bir an önce bir şeyleri tüketelim.
Hedef ne kadar yüksek olursa, siz de ona ulaşmak için o kadar yükseğe tırmanıyorsunuz. Belki o hedefe hiçbir zaman ulaşmış kabul etmiyorsunuz kendinizi ama aşağıya bir baktığınızda hatırı sayılır bir yol kat ettiğinizi görüyorsunuz. Genç yaşta başarı, kendine güveni getiriyor. Kendine güvenmek ve inanmak, yeni ufukların, başarıların önünü açıyor. Erken yaşta başarının getirdiği dezavantaj, başarının yüklediği sorumluluk. Bu, bir işte başarılı olmayı, kimi zaman idealden çok bir mecburiyet haline getirebiliyor çünkü.