31 Aralık 2018 Pazartesi

Risottolu frenk üzümlü hindi dolması


Malzemeler:
  • Bir bütün hindi
  • 5 su bardağı Risotto pirinç
  • 3 çorba kaşığı dolmalık fıstık
  • 3 çorba kaşığı kuş üzüm
  • 400 gr kuzu ciğeri
  • 1 soğan
  • 1 tutam dereotu
  • Sıvıyağ
  • Tuz
  • Yenibahar
  • Frenk üzümü
  • 1 kg kestane
  • 1 kg Brüksel lahana

Hazırlanışı:
Hindiyi bir tencereye koyun. Üzerine suyunu ilave edin. 2- 2,5 saat haşlayın. Haşlanınca suyunu süzün. Hindiyi fırın tepsisine koyun. Önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında kızarana kadar pişirin. Soğan sarımsağı ince ince kıyım soteleyin. Daha sonra sırasıyla risotto pirincini, dolmalık fıstık, kuş üzümü ilave ederek yarım pişirin. Soğanı yemeklik doğrayın. Dolmalık fıstığın üzerine ekleyip beraber kavurun. Kuzu ciğerini kuşbaşı doğrayın. Tavaya koyup tuz atın. Suyunu bırakıp çekince altını kapatın. Ciğerli karışımı pilav tenceresine ekleyip karıştırın, Hindi suyunu dökün. Yenibaharı serpin kapağını kapatarak pişmeye bırakın. Pilav pişince dereotunu da katıp karıştırın. Fırından çıkardığımız hindiyi servis tabağına alın. İç pilavı da hindinin kenarlarına koyarak servis edin. İsteğe bağlı kestane Brüksel lahana domates, biber ızgara, Frenk üzümü konup süslenerek servis yapın.

30 Aralık 2018 Pazar

Kırmızı kış salatası


 
Hem çok pratik hem de lezzet deposu bu salata, kış sofralarınızın vazgeçilmezi olacak.

Pancarlı, narlı ve keçi peynirli kış salatası, lezzet ve doku dolu. Koyu renkli malzemeleri ise antioksidan özelliği taşıyor.

Malzemeler
  • ¾ kırmızı lahana, ince rendelenmiş
  • 2 kırmızı soğan, ince dilimlenmiş
  • 1çorba kaşığı deniz tuzu
  • 2 çorba kaşığı balsamik sirke
  • 2 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 2 çorba kaşığı maydanoz ve dereotu
  • 1½ rezene tohumu, kavrulmuş
  • 250 gr pancar
  • 1 salatalık, soyulmuş, ikiye bölünmüş, kabuk ve çekirdekten arındırılarak dilimlenmiş
  • 150 gr yumuşak keçi peyniri
  • 100gr nar taneleri

Hazırlanışı
  • Büyük bir kase içinde kırmızı lahana ve soğanı karıştırın, üstüne deniz tuzunu dökün ve 15 dakika boyunca yumuşamaya bırakın. Daha sonra soğuk su ile durulayın ve temiz bir havlu ya da kağıt havlu ile kurulayıp bir kenara koyun.
  • Balsamik sirke, zeytinyağı, otlar ve rezene tohumunu karıştırın ve bu sosu lahana ile soğanın üzerine dökün. 10 dakika dinlenmeye bırakın.
Servis etmeden önce karışıma pancar konserve ve salatalığı da ilave edin. En üste keçi peyniri, narlar ve biraz da taze çekilmiş karabiber ekleyin.

29 Aralık 2018 Cumartesi

Közlenmiş kırmızı biber çorbası


Közlenmiş kırmızı biber çorbası malzemeleri:

5 közlenmiş kırmızı biber
1 közlenmiş domates
1 kaşık salça
1 kaşık tereyağı
2 kaşık un
2 defne yaprağı
Tuz, karabiber

Közlenmiş kırmızı biber çorbası yapılışı:

Közlenmiş biberleri soyup temizleyin. Domatesi de soyduktan sonra biber ve domatesi ince ince doğrayın. Unu tereyağında kokusu çıkana kadar kavurun. Salça, biber ve domatesi de ekleyip kavurmaya devam edin. Soğuk suyla kıvamını açarken bir taraftan çırpma teliyle çırpın. Defne yaprağı, karabiber ve tuz ilave edin. Sıcak su ekledikten sonra kaynamaya bırakın. Piştikten sonra defne yapraklarını alıp blenderdan geçirin.
Afiyet olsun!

28 Aralık 2018 Cuma

Kuzu Etli ve Terbiyeli Kereviz


Özet:
4 Kişilik
Tüm tarif: 1009 kalori / 1 porsiyon: 252 kalori
Tüm tarif: 10.0 bodypuan (BP) / 1 porsiyon: 2.5 bodypuan (BP)
 
Malzemeler:

 
250gr kuşbaşı kuzu eti
6.0 BP
2 adet yumurta
3.0 BP
1 çorba kaşığı un
1.0 BP
2 kilo kereviz
0.0 BP
2 adet soğan
0.0 BP
1 adet havuç
0.0 BP
1 adet limon
0.0 BP
Maydanoz
0.0 BP
Sprey yağ
0.0 BP
Karabiber, tuz
0.0 BP





















 
Yapılışı:
1. Kerevizleri ayıklayın, ince yarım daireler şeklinde doğrayıp, kararmaması için limonlu suda bekletin.
2. Soğanları ayıklayıp, piyazlık doğrayın.
3. Etleri, sprey yağda renkleri dönene kadar kavurun.
4. Kavrulan etlere, soğanları ve havuçları ekleyip 5 dakika daha kavurun.
5. Tuz ve karabiber ekleyerek karıştırın.
6. Etleri tencerenin ortasına toplayın, limonlu sudan çıkarttığınız kerevizleri, etlerin etrafına dizin.
7. Tencereye, 4 su bardağı su ekleyin.
8. Kapağı kapalı olarak önce harlı, daha sonra kısık ateşte 35-40 dakika civarı kerevizler yumuşayıncaya kadar pişirin.
9. Pişme işlemi tamamlandıktan sonra, yemeğin suyunu tencerede bırakın, et ve sebzeleri servis tabağına alarak sıcak olarak bekletin.
10. Un, yumurta ve 2 limonun suyunu bir kapta iyice karıştırarak terbiye hazırlayın.
11. Yemeğin, tencerede kalan suyunu bir taşım kaynatın.
12. Su kaynadıktan sonra, hazırladığınız terbiyeyi bu suya ilave edin ve iyice karıştırın.
13. Tuzunu, biberini ayarlayıp yemeğin üzerine dökün.
14. Maydanoz yapraklarıyla süsleyin.

Afiyet olsun!

 





















6 Kasım 2018 Salı

Benim Babam - Fatih Kısaparmak


Benim Babam - Fatih Kısaparmak
"Bu adam benim babam
Sekiz köşe kasketiyle
Omuzunda sekosuyla hey!
Cebinde yok parası
Bafra'dır cigarası
Yüreğindedir yarası
Altı çocuk büyütmüş
Bir işçi maaşıyla
Bu adam benim babam hey!"

5 Kasım 2018 Pazartesi

Babam İçin – Haydar Ergülen


Babam İçin – Haydar Ergülen
“Sen, olgun kavun!
Ben, delikanlı peynir!
Hemhal olur söyleşirdik.
Genç babam, gencecik babam.”

4 Kasım 2018 Pazar

Ruhi Bey Anlatıyor: Bir Düğün Günü ve Sonrası – Edip Cansever


Ruhi Bey Anlatıyor: Bir Düğün Günü ve Sonrası – Edip Cansever
“Şöyle böyle hatırlıyorum
Beni ölüme uğurlayan bir düğün günü
Babamı hatırlıyorum
Babamın ölümünü
Kırbacıyla birlikte bir çam ağacına gömülü
Annemse odasında babamın
Hasta yatağında
Kımıldamadan yatıyor”

3 Kasım 2018 Cumartesi

Siyah ve Karanlık – Fazıl Hüsnü Dağlarca


Siyah ve Karanlık – Fazıl Hüsnü Dağlarca
Kur’an okurdu babam bazen,
Galiba kadir gecelerinde.
Onun inanmış sesiyle biz çocuklar
Daha küçülürdük odanın en uzak bir yerinde.
Müteessir olurduk kışı gören kırlangıçlar gibi,
Garip sedalarda hiçbir şey anlamadan.

2 Kasım 2018 Cuma

Babam İçin – Sabahattin Ali


Babam İçin – Sabahattin Ali
“Allahım! .. İşte bugün,
Şu zavallı ömrümün
En matemli bir günü.
Elim böğrümde kaldım,
Ben bugün haber aldım:
Babamın öldüğünü.
Bitti hayatın tadı,
Bu haber bırakmadı,
Dudağımda tebessüm.
Kalbim oyuldu yer yer,
Aman Yarabbi, meğer
Ne acıklı imiş ölüm”

1 Kasım 2018 Perşembe

baba - Nazım Hikmet


Baba - Nazım Hikmet
“Baba!
her yılbaşında
sana söyleyecek
bir tek
sözüm var:
‘Seni ne kadar çok seversem
o kadar
çok olsun ömründen geçen yıllar…’
Baba!
Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım!
Ne zulüm, ne ölüm, ne korku
başımı eğemez!
Yalnız senin elini öpmek için
eğilir başım.”

26 Ekim 2018 Cuma

Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim


Hayatta ben en çok babamı sevdim
Kara çalılar gibi yerden bitme bir çocuk
Çırpı bacaklarıyla ha düştü ha düşecek
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bilmezdi ki oturduğumuz semti
Geldimide gidici hep, hep acele işi
Çağın en güzel maarif müfettişi
Atlastan bakardım nereye gitti
Öyle öyle ezber ettim gurbeti
Sevinçten uçardım hasta oldumu
Kırkı geçerse ateş çağırırlar istanbul’a
Bir helalleşmek ister elbet diğmi oğluyla
Tifoyken başardım bu aşk oyununu
Ohh dedim göğsüne gömdüm burnumu
En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin
Daha b aşka tür aşklar geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim

Can Yücel

25 Ekim 2018 Perşembe

SİZİN HİÇ BABANIZ ÖLDÜ MÜ?


Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Şöylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?


Cemal Süreya 

21 Ekim 2018 Pazar

hayata tutunmak....

görkemli ağaçlara dayanmayı, perdelerin rüzgarda sallanışını izlemeyi, fincanın miniak kulbundan hayata tutunmayı......

14 Ekim 2018 Pazar

şebnem işigüzel - öykümü kim anlatacak


Kitabın Adı               : Öykümü Kim Anlatacak
Yazarı                        : Şebnem İşigüzel
Yayınevi                    : Everest
Kapak Tasarım        : Mithat Çınar
Sayfa Sayısı               : 114
Okuduğum Tarih     : 17.05.2008 Cumartesi
Kitabın Beğendiğim Bölümlerinden Alıntı:
İÇİNDEKİLER
DEVİNİMLER
ÖYKÜMÜ KİM ANLATACAK
DÜŞ GÖREN
KLİŞE HAYATLARDAN
GERİ KALAN YAŞAMIMIN TÜM PERŞEMBELERİ
IŞIK HIZINDAKİ SPERMLER
KÖPRÜLERİ YAKTIM AMA KANATLARIM VAR
TERS AKAN DENİZ

DEVİNİMLER
Bir adama âşık oldum, bütün hayatım altüst oldu.
Kendime çiçek, taze meyve ve bir sürü renkli dergi alıyorum. Yolumun üzerindeki alışveriş merkezine girip vitrinlere bakıyorum. Rahatlıyorum. Çalışmamak güzel bir duygu. Bütün gün gezip dolaşıyorum. Bol bol uyuyup okuyorum. Salı ve Cuma günleri kütüphane günüm. Perşembeleri uzun yürüyüşler ve ziyaretler yapıyorum.
İnanmak, gerçektir. Hayatta inanılan her şey gerçek olur.
İnsan neyi düşünür ve bir parçası olsun isterse, onun sesini hep duyar, ruhu onun olmuştur.

ÖYKÜMÜ KİM ANLATACAK
‘Bilmediğin bir yolda giderken kaybolduğunu düşünürsen, haritalar ve pusulalarla vakit kaybetmeden geldiğin yoldan geriye dön. Bildiğin bir yere, bildiğin yollardan gidiyor olmak seni huzurlu kılacaktır. Yaşamında yolunu kaybettiğinde de aynı şeyi yap ve olabildiğince geriye dön; sözgelimi çocukluğuna, aramıza…’ (Abidin İşigüzel)
Bense katıla katıla gülmek istiyorum. Tıpkı mutsuz insanların yaptığı gibi. Çünkü biliyorum ki mutlu insanlar gülümser, mutsuz insanlar kahkahalar atar. Kahkaha anlamsızdır. Komik şeyler, bazen ağlanacak durumlar karşısında kahkaha atılır. Oysa mutlu insanlar içlerindeki huzurla hep gülümserler.

DÜŞ GÖREN
Uyumak istiyorum. Uyumak unutmaktır.
Hayatın anlamı yoktur, diyor. “Hayatı kendimizi bulmak için yaşamamız gerekir. Kendimiz ise hiçbir zaman hayatın anlamı değilizdir.’
Hiç huzurlu bir insan yüzü gördünüz mü? Uykuya dalmak üzere olan ya da uyuyan bir insan yüzü? Kendisini uzun zamandır gitmek istediği yere götürecek olan bir trene, bir vapura ya da bir otobüse binmiş de başını hafifçe geriye doğru yaslamış bir insan yüzü. Herkesin kendisine yabancı olduğu şehrin kalabalık meydanında kaygıyla beklerken omzuna dokunan bir elle bekleyişi sona eren bir insan yüzü.
Olağanüstü dediğimizi de nedir ki? Hayatta her şey, bizim dışımızdaki insanlar tarafından olsa da yaşanmıştır ve hayata dair olmuştur. Binde bir olan diye nitelendirilen hiçbir şey aykırı ya da uçlarda değildir. Bütün hayatlar şöyle ya da böyle birbirine benzer. Âşık olduğumuzda, özlediğimizde, hüzünlendiğimizde, sinirlendiğimizde, bir karar aldığımızda, güvendiğimizde, ölmek istediğimizde, korktuğumuzda hepimiz aynı şeyleri hissederiz. Size bunları anlatmam canınızı mı sıkıyor?
Öldüğümüzde Tanrı bize soracakmış: ‘Hayatın nasıl geçti?’ diye. Benim yanıtım, ‘Beklemekle,’ olabilir. Bugünlerde yaptığım şey ise, beklemenin dışında, hayatımı gerekli ve gereksiz kılan şeyleri birbirinden ayırmak.
Sanırım yıllardır başkaların hayatlarına süzülmekten, beklemekten, acı çeken insanlar görmekten, bir tutkunun esiri olmaktan sıkıldım.
Bir şeye tutulmak kötüdür.

IŞIK HIZINDAKİ SPERMLER
15 Nisan 1993
Koltuğumun altında taşıdığım kutu; bir çocuğun oyuncak kutusundan farksız. İçinde deniz kabukları, çakıltaşları, bozuk bir saat, boş bir şarap ve parfüm şişesi, kâğıt parçaları, sinema biletleri, siyah beyaz film negatifleri, ucuna bez bir bebeğin bağlı olduğu anahtarlık, üzerinde rengârenk boyanmış fillerin bulunduğu, kırılan parçası özensizce yapıştırılmış kalemlik, lacivert kadife bir kutu, güneşe tutup baktığınızda tuhaf şekiller gördüğünüz büyülü cam parçası, bir düdük, not kâğıtları, otobüs pasosu, kırık bir resimlik, ikimizin bir fotoğrafı…
Şimdi biz ayrıldık, öyle değil mi? Yani bir daha hayatımız boyunca tekrar bir arada olamayacağız. Ben yeniden yalnızlığıma dönüyorum. Üstelik yeni birisini bekleyeceğim. Beklemek yetmiyormuş gibi, bulunca da onda seni arayacağım. Sen beni terk ettin. Öyleyse ikimizin bu fotoğrafında yan yana işimiz ne? Fotoğrafı ortadan ikiyi ayırıyorum. Senin bulunduğun parçayı oturduğum bankın on metre kadar ilerisindeki çöp bidonuna atıyorum. Avucum yanıyor.

16 Nisan 1993
Bugünle ilgili bir şeyler yazmaya başladığımda günlüğümün öbür sayfalarını da okudum. Günlüğümde çok garip bir dil kullandığımı, belki de bir günlükte söz edilemeyecek türde şeyleri anlattığımı fark ettim. Hatta bazen günlüğümü benden başka birisi okuyormuş ya da başkaları tarafından ele geçirilip okunacakmış gibi bir korkuya kapılıp neredeyse şifreli bir dil kullandığımı düşündüm. Kendime karşı dürüst davranmadığıma inandım. ‘Ben niçin günlük tutuyorum?’ diye sordum. Bu soruma yanıt vermeden önce on sekiz yaşımdan bu yana tuttuğum bütün günlüklerimi ortaya çıkarıp karıştırdım…

17 Nisan 1993
Bugün yoğun bir gün olduğundan hayatın verdiği acıları görmezden gelebildim.

22 Nisan 1993
Tanrım, bana güç ver. Artık onu düşünmek istemiyorum. Bu aşkı, yaşadığım her şeyi unutmak istiyorum. Tanrım, bana güç ver…

26 Nisan 1993
Özlemek ne kötü bir duyguydu. Çünkü biliyordum ki bir daha gelmeyecekti. Günlüğüm… Sevgili günlüğüm, küçük bir kızken böyle başlayan cümleler kurardım. Günlüğüm… Sevgili günlüğüm beni hayata bağlayacak bir şey olmalı. Baktıkça, dokundukça, adını andıkça mutlu olacağım, herkesten çok seveceğim, ona hayatımı adayacağım… Bugün çok yağmur yağdı. Yediğim çikolatalar şiddetli bir alerjiye yol açtı.

27 Nisan 1993
Otobüslerin pencerelerinden uykulu, rahat insanlar bakıyordu. Bomboş caddede koşmaya başladım. Hayatım boyunca pek mutlu olmadığımı düşündüm. Sevdiğim insanları kaybettiğimi, hayallerimin hiç gerçekleşmediğini, bana hiç kimsenin âşık olmadığın, ağlarken kimsenin bana sarılıp saçlarımdan öpmediğini, eve gelir gelmez televizyonun başına oturan, cama yansıyan bu görüntüsüyle karşılaştığında ağlayacakmış gibi olan zavallı beni, kâbuslar görerek uyandığım ve yalnız uyandığım ve çok korktuğum, yeniden uyumaya korktuğum geceleri, unutulan doğum günlerimi, beklenen ve bir türlü gelmeyen sevgililerimi, aldanışlarımı, terk edilişlerimi… Bana tüm hüznümü, mutsuzluğumu, yalnızlığımı kim unutturabilir? Kim bana en yakın, benim parçam olabilir? Kim benim parçam olabilir? Kim benim parçam olabilir? Çocuğum…

28 Nisan 1993
Bir çocuğum olmalı. Bir çocuğum olmalı. Bir çocuğum olmalı. Bir çocuğum olmalı. Bir çocuğum olmalı.
Bir çocuğum olmalı. Bir çocuğum olmalı. Bir çocuğum olmalı. Bir çocuğum olmalı. Bir çocuğum olmalı.
Bir çocuğum olmalı. Bir çocuğum olmalı. Bir çocuğum olmalı. Bir çocuğum olmalı. Bir çocuğum olmalı.

19 Ekim 1993
Yüzyıllar önce bir düşünürün söylediği gibi: “Başlayan her şey biter.” Evet, başlayan her şey biter, sevgili günlük. Acılar, hüzünler, yalnızlıklar, bekleyişler, mutluluklar, sevinçler ve birliktelikler. Tıpkı bir insanla vedalaşır gibi sevgili günlüğüm…

ARKA KAPAK:
Kükreyen bir gök gürlemesi, kırık ışığı çok uzaklara bile yayılan bir şimşek, ardından yağmaya başlayan sıkı bir yağmur. İnsanı iliklerine kadar ıslatan kuvvetli bir sağanak gibi geliyor Hanene Ay Doğacak’ın yazarı, ‘Ben o zamanlar garip hayaller kurabilen bir yazarmışım,’ diye hatırladığı bu ikinci kitabı Öykümü Kim Anlatacak’la. Tam da Milan Kundera’nın dediği gibi: ‘Genç ve dünyadan bihaber.” Bu yüzden 21 yaşında yazdığı bu kitabında uçmaya meyilli yeteneği bir kez daha pırıl pırıl ortaya çıkıyor.
Öykümü Kim Anlatacak’taki öykülerin belkemiği tutku. Tutku ve takıntı yani. Geçmişinde bir şeylere takılmış, bu yüzden bugün dümdüz yürüyemeyen kahramanları var. İsim koyulmadan, yer bildirmeden anlatılan, güzel, tutkulu aşk hikâyeleri kitabın kalbine gizlenmiş. Bir sürü tuhaf olayla üstü örtülen, gizli gizli kıkırdayan bir neşe.
Efsaneler, masallar, geçmiş hayatlar, hep geri dönüşler, beklenmedik sonlar, zaman zaman bütün trajediyi kıran komik bir cümle. Olmadık yerlerden pırtlayan mizah. Ve okuru kapanına düşüren başucu cümleleri. Yazarın hisleriyle döktürdüğü, okuru elinden tutup başka bir dünyanın orta yerine savuracak öyküler bunlar.
Basit hayatlarla basit insanları güzel güzel anlatırken, kalemi tutan eli onu sürekli kötücül dehlizlere çeken bir yazar Şebnem İşigüzel. Yazarlığının asıl etkileyici gücü de buradan geliyor belki, her insanın kendine fark ettiğinde, usulca titrediği karanlık bir yola işaret etmesinden. Kışkırttığında da ağlattığında da kendi sisli karanlığına çağırıyor çünkü okuru.
Gülüşüne aldanmayın; çubuğunda karga değil, bir gergef iğnesi taşıyan, zarif bir Hitchcock aslında o…

29 Eylül 2018 Cumartesi

benim için vazgeçilmez bir şeydir kitaplar

okuduğumuz kitaplar yaşadığımız olaylara, dünyaya bakış açımızı değiştiriyor. Olayları farklı değerlendirmemize yardımcı oluyor. Bu bazen bizi mutsuz rahatsız kılıyor. Bazen de bu mutsuz ortamdan kaçmak, her şeyi unutmak için kaçış yolu olabiliyor. Ne olursa olsun ben kitap okumayı, kitaplara dokunmayı ve o kitap kokusunu hiçbir şeye değişmem. Benim için vazgeçilmez bir şeydir kitaplar.

11 Eylül 2018 Salı

çocukluk unutulur mu hiç HAYIR

Çocukluk birkaç sihirli kelimeden biri. Evlerde, sokaklarda binlerce hatıralar o hatıraların yaratıcıları, geçmişin ortak kahramanları, unutulmuş, ama hatırlandığında mutluluk ve hüzün veren anılar...

3 Eylül 2018 Pazartesi

Eylül. En güzel "akşamdan geceye geçişlerin" ayı...

Yağmur sesinden başka tüm seslerin kısıldığı, üzerimize bir hırka giyerek vücudumuzu, birkaç satırla ruhumuzu, kahveyle içimizi ısıttığımız saatler.

Eylül.....

31 Ağustos 2018 Cuma

Doğanın Gücü: Mide Ağrısına İyi Gelen Bitkiler


Mideniz nedenini bilmediğiniz bir şekilde sık sık ağrıyor. Ne zaman başlayıp ne zaman biteceğini bilmediğiniz bu ağrı, öyle zamanlar oluyor ki hayatınızı tam anlamıyla kilitliyor. Hazır gıdalardan kahveye pek çok şeyin tetikleyebileceği bu rahatsızlığın şifası ise mide ağrısına iyi gelen bitkilerde. Özellikle ilaç kullanmak istemeyenler, mide ağrısına deva olabilecek bu 5 bitkiyi bir kenara not etsin.
Nane
Annelerimiz işi biliyor; midemizi bozduğumuzda nane-limon yapıp bize içirmeye çalışmaları boşuna değil. Hoş kokusuyla nefesimizi tazeleyen nane çayını özellikle akşam yemeğinden sonra tüketin. Mide ağrısına iyi gelen bitkilerden nane, mide ağrısının yanı sıra gaz, mide yanması ve hazımsızlığa da birebir.
Zencefil
Uzmanların neden özellikle kış aylarında, “mutlaka zencefil tüketin” dediğini biliyor musunuz? Bitkisel tıpta “ısıtan bitkiler”den biri olarak kabul edilen zencefil, içeriğindeki doğal maddeler sayesinde vücudun daha çok ısı üretmesini sağlıyor. Mideye ve mide bulantısına da çok iyi gelen zencefil, sindirim sistemini de düzenler. Gaz giderici oluşuyla bu sebeple yaşanan mide ağrılarını ve şişkinliği de giderir.
Rezene
Gaz giderici ve spazm çözücü özelliğiyle bilinen rezeneyi çay olarak içebileceğiniz gibi tohum şeklinde yutarak da tüketebilirsiniz. Yemeklerden sonra yutacağınız yarım çay kaşığı rezene tohumu, sindirime yardımcı olur. Mide ağrısına iyi gelen bitkilerden olan rezeneyi salata veya yemeklerinize katıp daha lezzetli bir şekilde tüketebilirsiniz. Ancak miktarı konusunda dikkatli olun.
Karahindiba
Yaprakları salatalarda, sandviçlerde ve yemeklerde de kullanılan karahindiba, mide ağrılarının yanı sıra karaciğer, böbrek, cilt ve sindirim sistemi rahatsızlıkları için de güçlü bir şifa kaynağı. İdrar söktürücü olarak da kullanılan karanhindiba, mide ağrısına iyi gelen bitkilerin de başında geliyor. Taze veya kurutulmuş şekilde, çay olarak tüketebileceğiniz bu bitkiyi doktorunuza danışmadan kullanmamanızı öneririz.
Papatya
Sakinleştirici, uyku getirici ve sindirimi kolaylaştırıcı özelliğiyle bilinen papatya da mide ağrısına iyi gelen bitkiler arasında. Bağırsakları rahatlatır, gaz varsa giderir. Antibakteriyel özelliği olan papatyanın çayını yapmak için kaynar suyun içine bir çay kaşığı kadar atıp demlemeniz yeterli.

30 Ağustos 2018 Perşembe

Caipirinha Nasıl Yapılır?


Caipirinha, Brezilya’nın dünyaya tanıttığı ve sevdirdiği çok popüler bir kokteyldir. Caipirinha, Brezilya romu olan cachaça ile yapılır. Bizim ülkemizde çoğu yerde, votka yada diğer romlardan yapıyor. Bardan isterken hangi romu kullandığına dikkat edin.
Cachaca, eğer Brezilya Romu hariç diğer romlardan yapılırsa, adı Caipirissima olur.
Votka ile yapılırsa, Caipiroska, Aperol ile yapılırsa, Caipirol adını alır.
Malzemeler:
Cachaça
Lime
Esmer şeker
Kırık buz
Yapılışı:
1. Yarım lime’ı küp şeklinde, ufak parçalara kesip, kısa ve geniş ağızlı bir bardağın içine koyun.
2. Limeları bardakta suyunu bırakacak şekilde ezin. Dikkat edilmesi gereken nokta, limeleri çok ezmemek. Narenciyeleri de çok ezersek, tadı acılaşır.
3. Bir tatlı kaşığı esmer şekeri , baksa bir baradağa boşaltın.
4. Esmer şekerin çok az üstüne gelecek sekilde su koyup, iyice karıştırıp, eritin.
5.Şekeri kokteyl bardağına boşaltıktan sonra, kaşık yardımı ile karıştırın.
6. Bardağın ağzına kadar kırık buz koyun.
7. 1 ölçek Cachaça (5cl, isteğe göre daha fazla koyabilirsiniz) ekledikten sonra kaşık ile karıştırın.
8. Eğer bardakta yer kaldıysa, kırık buz ile tamamlayabilirsiniz.
Tavsiye:
Taze portakal, nar ya da limon suyu ile tadını aromalaştırabilirsiniz.

Afiyet Olsun!