sokağa sarkan sarmaşıklar, hanımelleri…

Sokağa sarkan sarmaşıklar, hanımelleri… ve gökyüzünü bulut gibi kaplayan martı çığlıkları. Şehrin kokularını dağıtan ılık bir lodos.

sonu mutlu biten serüvenler, mutlu beklentileri noktalayan sabahlar, derin uykular, mutlu uyanışlar...

Ama hayat işte bu, yazarı olduğumuz bir kitap değil (tam olarak değil - nispeten öyle)...

Ve okumak iyileştiriyor beni

Ve okumak iyileştiriyor beni; içten içten, derin derin ruhumu onarıyor! sakinleştiriyor, yoksunluklarımı gideriyor ve fırtınalarımı dindiriyor...

insan kendisine rağmen kendi oluyor. içindeki iki kişiden birini asimile edenler, rağmeni lügattan çıkararak yapabilirler bunu. Kişinin içindeki uzlaşmaz çelişkiler de en az toplumdakiler kadar gerekli. Bunları seçmeli derslerden öğrenmedin. Giremediğin zorunlu derslerden zaten öğrenemezdin. Kendi kendine keşfettin... " ☆

dünya, evren, tabiat...

En güzel sanat...

Yazmak bende, endişeden kurtulmak çabasıydı

Yazmak bende, endişeden kurtulmak çabasıydı. Öyle başladı. Yaşamın belirsizliğinden, tehlikelerinden her an yok olma ihtimalinden korunmanın bir yoluydu belki. Her an karşı karşıya olduğum yok olma tehlikesini sözcükleri kağıda geçirerek yenme uğraşıdır. Yazdığım her sözcük var olduğumu kanıtlama yolunda bir adımdı; yaşamı yarına ulaştırma aracıydı. Yaşarken duyduğum endişeleri anlamlı cümlelere dönüştürerek zamanın üstesinden gelmeme yardımcı olan bir araçtı yazmak benim için.

bazı geceler

bazı geceler bir tutam dost sohbeti, biraz kitap, biraz dergi, çokça çikolata iyi geliyor.

çocukluğunu anımsadığında burnuna hangi yemeğin kokusu geliyor

Takılıp gidiyorum eskilere...

Takılıp gidiyorum eskilere... Tıpkı böyle yıkık dökük misallerle yaşıyorum. Bir sokak arasında ki sessiz ve sakinlik gibi.

80'lerin sonlarına doğru

 80'lerin sonlarına doğru. donmuş bir anıda biraz hüzün, biraz buruk tat bırakırken zaman.

İçinizdeki keşif tutkusunun sizi götürdüğü en uzak yer neresi? #tutkudurseyahat

kabaklı kiş + portakal suyu = mutlu sabah

Şubat güneşi, lodos ve dizi dizi martılar...

vanilya kokulu şiirler yazdım, sana

her varoluş bir uyanışla başlamadı mı?

uyanmaya hazır mısın?

kalabalık yalnızlıklar

uzun yolculuklar geçiyor içimden, kendi benliğini arayan.

geçmişte yaşıyorsun. yerin orası mı?

sürekli geçmişe bakıyorsun. durup durup geçmişin muhasebesini yapıyorsun. Yerin orası mı?

john berger okumak....

john berger okumak kış gününde pastane kapısından yüzünüze vuran sıcaklık ve vanilya kokusunun huzuruna benzer.

evrendeki yıldızların yarısından fazlası hiçbir takımyıldıza ait olmayan yetim yıldızlardır. takımyıldızların hepsinden daha fazla ışık verirler. - John Berger - Berger'in ağaçlar, taşlar, çiçekler, belli belirsiz ışıltılar ve biz okurlarıyla yaptığı bir hoşbeş bu denemeler.

bugün şu duyguları hissetmeyi tercih ediyorum

dinginlik

sakinlik

umut

kendime güven

netlik

minnettarlık

değerlilik

İnsanın aniden aklına düşüverir; pastalar, tatlılar, hatıralar, çocukluklar… mozaik pasta.

eski ve uzun bir yolda, klasik bir otomobildeymiş gibi

Eski ve uzun bir yolda, klasik bir otomobildeymiş gibi, yağmur yağıyormuş gibi, ay ışığı varmış gibi, denize vurmuş gibi.

hepimiz zamanın içinden geçer ve zamanla yiteriz.

farklılaşıyor…

kendine yolculuk ettiğinde, herkesin geçtiği o kalabalık yollardan geçmeyip sana özel patikalardan yürüdüğünde, farklılaşıyor…

herşey dönüşür ve dönüşmek için yıkılıp yeniden oluşmaya ihtiyacı vardır

kaybolalım.....

sevdiğimiz insanlarla güzel şaraplardan, mumlardan, deniz manzaralarından ve gece sohbetlerinden oluşan bir dünyada kaybolalım....

dişil enerjini keşfetme vakti

yeniden doğuşun mevsimidir Kış!

yeni hayallerin mayalandığı mevsimdir.

yeni tohumların, toprakta uyanışı bekleyişidir.

Kahvemi yudumlarken;

Ben bugün kimim?

ve hangi muhteşem maceraları yaşayacağım?

evren sürprizlerimi alabilir miyim lütfen?

günün olumlaması

Ben kendime destek olmanın hissini biliyorum.

Ben kendimi destekledikçe hayat beni destekliyor.

Düşüncelerim hislerim ve yaptıklarım aynı ölçüde ilerliyor.

Fikirlerimi özgürce dile getiriyorum.

Çünkü ben biliyorum ki içimde duyguları, istediklerimi dilden ifade edersem gerçekleşecek. 

Kim olduğumu ve yaptığım her şeyi seviyorum.

hayatın güzelliklerini yaşayabilirsin

hayatın her daim tatlı sürprizleri vardır. günlük koşuşturmada onları fark edemeyebilirsin ancak anda kaldıkça sürprizleri yakalayabilir, hayatın güzelliklerini yaşayabilirsin.....

Hayatını Değiştirebilecek Farkındalık

Travmalarının olması normaldir.

Disiplinli olmak her zaman motivasyondan daha etkilidir.

Fikrini değiştirmen normaldir.

Eşya değil, deneyim biriktirmeye çalış

Affetmek, başkalarıyla değil, seninle ilgilidir

Kendini kimseye kanıtlamak zorunda değilsin

Senin kazanman için başkasının kaybetmesi gerekmez

ruhunuzu ödüllendirmenin zamanı gelmedi mi?

Fonda yağmur sesi, odun çıtırtısı....

Büyüleyici manzara, yaşanılası anlar....

dünyadaki en güzel şey eve varmaktır her anlamda

neye odaklanırsak onu çekeriz hayatımıza.

 Hayattan keyif almaya, tat almaya odaklanırsan hep daha güzel şeyler seni bulur.

Bugün

Kaos yerine sakinliği,

Hayal kırıklığı yerine akışta kalmayı,

Mükemmellik yerine huzuru,

Korku yerine inancı,

Aceleden çok yavaşlamayı,

Şikayet yerine şükretmeyi,

Kahve yerine bitki çayını,

kalabalık yerine yalnızlığı

seçiyorum......

bazı yolculuklar hiç bitmesin istersin

belki çözümsüzlere çözüm bulacaksın....

bugün ilk fırsatta elin ebir kağıt kalem al ve aklından ne geçiyorsa yaz. o an ne düşünüyorsun? Aklını neler kurcalıyor? İçini kemiren düşünceler neler? Yazdıkça hafifleyeceksin. Hatta belki çözümsüzlere çözüm bulacaksın....

Enerjini Yükselt...

Her gün mutlaka güneş ışığında vakit geçir.

Her gün 15-20 dakika meditasyon yap.

Gün içinde fırsat buldukça nefes egzersizleri yap.

Toprakla vakit geçir.

Bedenini hareket ettirmeye özen göster.

 

Kış bazen yorar insanı

Kış bazen yorar insanı. Soğuk, güneşsiz sabahlar, gri günler, yorgun düşler...

Tazecik bir çay demleyin, tavşan kanı... Yanına varsa birkaç çikolatalı, fıstıklı belki, kurabiye... Kitabınızın sayfalarında kaybolun, yolculuğun keyfini çıkarın.

Belki oralarda bahardır, güneşi uyandırırsınız. Olur ya; çiçek kokuları siner üstünüze, doğanın renkleriyle ruhunuzu boyarsınız.

Tadını çıkarın.

kitaplar, kışın gri soğuğunu gökkuşağıyla örtecek....

Her ruhun kendi yolu vardır…

zamanın sonsuz kasırgaları

hayatın en önemli gerçeği samimiliktir. hayat ile bağı olan edebiyat, mutlaka samimi bir edebiyattır, der şairimiz. hayatı en gizli, en karışık yönleriyle anlatmayan, duygularımızı tıpka hayatta olduğu gibi saf ve derin bir şekilde duyurmayan edebiyat, sahte bir edebiyattır. öyle bir edebiyat, kelimeleri dizip, onları işleyen pek hünerli kuyumcular çıkarabilir: fakat ne yazık ki bütün bu sahte ürünler muntazam kış bahçelerinde yetişen iri yapraklı, parlak renkli çiçekler gibidir. uzaklığından dolayı bize çok çekici, çok harikulade görünen o o meçhul sıcak iklimlerin bu göz kamaştıran ürünleri nasıl açık bir havaya sert bir rüzgara dayanamazsa, hayat ile ilgisi olmayan böyle bir edebiyat da zamanın sonsuz kasırgaları önünde süpürülüp gitmeye mahkumdur.

Kitaplar, filmler ve güzel lezzetlerle dolu bir haftasonu daha...

yeniden yenileyerek yeni olmalı......

Artık bütün şiirler yeniden okunmalı. Yeniden kitapların altı çizilmeli. Yeniden filmin aynı sahnesinde ağlanmalı ve yeniden yenileyerek yeni olmalı.

Severim yolculuğu, gördüğüm yerler güzel olsun, olmasın....

Severim yolculuğu, gördüğüm yerler güzel olsun, olmasın. Zaten güzel yer hangisidir, hangisi güzel değildir, anlayamıyorum. Tabiat güzelliği işlemiyor bana, bunun için de tabiatta ne varsa, deniz, dağ, bozkır, orman, çırılçıplak uzanıp giden toprak, hepsini  seviyorum. Güzellik aramadan, salt tabiat olduğu için, var olduğu için seviyorum.

ŞU ANDA her ne yapıyorsan dur.

Geçmişin zincirlerini ve yarının korkularını bir kenara bırak. Sadece bugünü, bu anı yaşa.

Umutlarını, hayallerini bugünün üzerine inşa et! Ne geçmişi düşünerek yol alabilirsin, ne de gelecekten beklentiler içine girerek.

Dün değil, yarın değil, BUGÜN! Her şey senin ellerinde, hatta tam da şu an!

Bazı yerler ve bazı anlar hiç unutulmaz, hatırladıkça şükredersin...

toprak kokusu beni bekliyor

yağmur damlaları enseme değidiği andan itibaren anladım ki toprak kokusu beni bekliyor. öyle bir koku geldi ki burnuma anlatamam. kahverengi toprağın suyla buluşması ve ardından kokuların dansı. yağmur yağdıkça toprağın rengini ve kokusunu hatırlıyorum.

günlükler

günlükler yazarların kendi kendileriyle dertleşme, hesaplaşma, konuşma isteklerini kağıt üzerinde yapmalarından doğmuş yazılardır. bu nedenle yayımlamak amacı güdülmez, fakat yazarın ilerlemiş yaşlarında ya da yazar öldükten sonra bir şekilde yayımlanır. günümüzde kimi yazarlar günlüklerini yayınlamak için yazarlar. günlüklerden yazarın kendisini buluruz. yaşadığı günler içindeki sevincini, öfkesini, kaygılarını, umutlarını içtenliklerini anlatır. günlükler, yazarın yaşadığı dönem için önemli bir belgeseldir aslında. yazarın sözünü ettiği olaylar artık tarih olmuştur.

Bir yazar, kalemiyle paylaştığı, onun bildiği sırlardan daha fazlasını kime açabilir?

 Kalemin biricik işi “yazmak”tır ve onun kağıtla buluştuğu anda çıkardığı “cızırtı”, gerçek bir yazı adamı için tarifsiz bir zevk, bulunmaz bir mutluluktur. Böyle zamanlarda kelemin konuştuğundan, sahibinin onu anladığından ve o özel zamanların kah hüzünle, kah neşeye ama daima sonsuz bir gönül sarhoşluğu içinde geçtiğinden şüphe edilmez. Bir yazar, kalemiyle paylaştığı, onun bildiği sırlardan daha fazlasını kime açabilir? Kalemin bazen gülüşü bazen ağlayışı, bu senli benli ilişkiyi, bu sırdaşlığı devam ettirmek istemesinden olsa gerek. Kalemin, kağıdın ve mürekkebin adam akıllı bir yalnızlık ve gurbetle baş başa kaldığını fark ediyor musunuz? Evet, pahalı, gösterişli, mükemmel kalemler üretiliyor. Binbir renkte mürekkep bulabiliyor ve kağıt, belki hiçbir çağda olmadığı kadar boş ve çeşitli. Öyleyse bu yalnızlık, bu gurbetlik neden?

senenin ilk haftası neredeyse biterken...

senenin ilk haftası neredeyse biterken bu hafta kendin için ne yaptın? bunu suçlu hissetmen için değil hala kendin için bir şeyler yapabilecek vaktin olduğunu hatırlatmak için soruyorum.

sweet macarons 🍥🍥

yazmak, düşünmek gibidir

yazmak, düşünmek gibidir. kağıdı kaleme değirmen yeterlidir bazen ve akıp giden harfler bir gölün üstünde giden sıralı kuğular gibidir. gözünü açtığında okyanuslara açılmış, türlü balıkların bahçesine misafir olmuştur o kuğular. ama öyle bir an gelir ki kıpırdamaz kalem, bileğini sıkıca tutar sanki bir el. bir yazarın tıkanması hiçbir şeye benzemez. Yazarla kelimelerin arasındaki o duvar kalkmadıkça bitmez tıkanıklıklar.

😻 🎼🎵🎶 Kedi Sonatı

size kedilerin müzikten ne kadar iyi anladığına dair bir örnek! 18. yy bestecilerinden olan Domenice Scarlatti'nin kedisi Pulcinella piyanonun üzerinde gezinirken sahibi için ilham kaynağı oluyor. Kedisinin gezinmesiyle çıkan sesler bestecinin “Kk 30 Fa Minör Füg” olarak bilinen klavsen sonatını besletelemesini sağlıyor. Bu sonatın gayrı resmi adı da “Kedi Sonatı” olarak biliniyor.

ya-şa-yın....

 Hayat çok kısa;

öpün, 

sevin,

söyleyin,

terkedin,

unutun,

giyin,

yiyin,

gidin,

tanışın,

dans edin,

gülümseyin,

kahkaha atın,

sarılın,

peşine düşün,

vazgeçin,

bırakın,

başlayın;

YA-ŞA-YIN.....!!!!

yeni yılın ilk sabahı

yeni yılın ilk sabahına kuş sesleriyle uyanmak... sadece denizi solumak...