28 Şubat 2019 Perşembe

Bitkisel Peeling


İnsan vücudunun en önemli ve en hassas dokusu olan cilt, ilerleyen zamanlarda yaşa bağlı olarak kırışıklık, lekeler, renk değişiklikleri gibi birtakım cilt rahatsızlıkları ortaya çıkmaktadır. Bu tür cilt kusurlarını genel olarak kozmetik ürünler kullanarak kapatmayı tercih ederiz. Cildin kozmetik ürünlerle kapanması kalıcı bir çözüm yöntemi değildir, birkaç saatlik geçici bir çözüm olmaktadır. Kozmetik ürünlerin cilde uygulanması sonucunda cilde birtakım zarar verebilir. Çünkü bazı kozmetik ürünlerinin içeriğinde zararlı kimyasal maddeler bulunur. Bu kimyasallar kısa sürede olmasa bile uzun vadede birtakım cilt sorunlarına neden olmaktadır. Cilt yüzeyinde ortaya çıkabilecek olan kusurları geçici bir çözüm yöntemi ile değil, kalıcı ve doğal yöntem olan peelingle yapabilirsiniz. Bu işlem sayesinde cilt kusurlarından kısa bir süre içerisinde kurtulabilirsiniz. Cilt yüzeyinde birtakım sebeplere bağlı olarak ortaya çıkan ölü deri, cildin tahriş olması ve aynı zamanda cildin daha canlı olmasını sağlamak için peeling yapabilirsiniz.

Peeling Çeşitleri Nelerdir?

Peeling işlemi ilerleyen zamana bağlı olarak ortaya çıkan cilt yüzeyindeki ölü deriden cildi arındırmak amacı ile cildin temizlenmesi, alttaki temiz, canlı, sağlıklı derinin oluşmasına yardımcı olan bir tür maskedir. İlerleyen zamanlarda cilt yüzeyinde ortaya çıkan kırışıklık, çatlak ve aynı zamanda lekelerin giderilmesi için lazer tedavisi uygulanabilir. Cilt kusurlarını yok etmek için evde doğal malzemelerle yapabileceğiniz peelingle cilt kusurlarından kısa bir süre içerisinde kurtulabilirsiniz. Evde doğal malzemelerle uygulayabileceğiniz peeling çeşitleri üç gruba ayrılmaktadır. Bunlar ise yüzeysel peeling, orta derinlikte olan peeling ve aynı zamanda derin peelingtir. Yüzeysel peeling, insan vücudunun en değerli dokusu olan ciltte ortaya çıkan kusurları yok etmek için uygulayabilirsiniz. Cildinize uygulayabileceğiniz yüzeysel peeling işlemi meyve asitleri ile yapılır ve birkaç kere tekrarlanmaktadır. Yüzeysel peeling çeşidini yapmak isterseniz kış aylarını tercih edebilirsiniz. Fakat bazı cilt uzmanları kış aylarında havanın çok soğuk olmasından dolayı riski bir durum ortaya çıkabilir. Bu nedenle bahar aylarını tercih edin. Peeling yaptıktan sonra makyaj yapmamanız ve cildinizi güneş ışınlarından korumanız gerekir. Bahar aylarında güneşin yakıcı olmaması ve rüzgarın kışa göre daha sert olmaması açısından bu mevsimde peeling yapılması tavsiye edilir.
Cilt yüzeyinde ortaya çıkan kusurları orta ve derin peeling çeşitlerinden uygun olanını tercih ederek, yapabilirsiniz. Orta ve aynı zamanda derin peeling çeşitleri ise cilt kusurlarının daha derin olması, derin sivilce ve lekelerin olması durumunda uygulanır. Yalnız orta ve derin peelinglerini kendi başınıza yapmanız çok sakıncalıdır. Bu peeling çeşitlerini uzman doktorların, hastane ortamında uygulaması gerekmektedir.

Peeling Yapmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

İnsan vücudunun en önemli ve en hassas dokuları arasında yer alan cildinizde sivilce, kızarıklık ya da açık bir yara bulunuyorsa, peeling yapmamanız gerekir. Bu nedenle cildinizi enfeksiyon kapmasını engellemiş olursunuz. Peeling işlemini uygulamadan önce cildinizde makyaj varsa, ilk olarak onu temizleyin. Cildinizi kirden iyice arındırdıktan sonra peelingi uygulayabilirsiniz. Böylece cilt yüzeyinde yer alan gözeneklerin kir ve tıkanıklık olmasını engellemiş olursunuz. Cilt yüzeyine uygulayacağınız peelingi göz çevresini korumaya özen gösterin. Göz çevresi çok hassas bir deriye sahip olması açısından peelingi göz çevresine uygulamayın. Peeling işlemini yapmadan önce, düzenli olarak uygulamanız gereken bir işlem olduğunu biliyor olmalısınız. Çünkü peeling işlemini bir kere yaptığınızda çok az oranda iyi bir sonuç alırsınız, düzenli olarak peeling yaptığınız zaman başarılı bir sonuç elde edebilirsiniz. Peeling işlemini haftada bir ya da iki kere tekrar etmeniz gerekir. Cildinize uygulayacağınız peeling maskesine cildinizin alerji olup, olmadığının kontrolünü sağlamanız gerekir. Çünkü aksi durumda cildinizde kızarıklık oluşur. Elinizin küçük bir bölgesine peeling sürdüğünüzde kızarıklık oluşuyorsa peelinge karşı alerjiniz var demektir. Bu durumda peeling yapmamız gerekir.

Bitkisel Peeling Maskeleri

İnsan vücudunun en önemli dokularından biri olan cilt yapısı itibariyle üç tabakadan meydana gelir. Cildin yapısının en dış yüzeyinde yer alan Epidermis tabakası belirli aralıklarla kendini yeniler. Epidermisin kendini bu şekilde yenilemesi sonucunda cilt yeniden canlanır. Bu süre içerisinde ölü hücrelerin insan vücudunda yer alan ciltten atılması doğal iyileşme sürecinin başlangıç aşamasıdır. Bazen aşırı güneşlenme soncunda el ve omuzda ölü deriler soyularak atılır.
Peeling işlemi, ölü derileri cildin kendi imkanlarıyla atmasını beklemeden, dışarıdan yapılan bir müdahale ile cildi ölü hücrelerden arındırma uygulamasıdır. Peeling işlemi sayesinde cildiniz daha yenilenmiş ve canlı bir görünüme kavuşacaktır. Bazı pahalı kozmetik ürünleri satın almak yerine evinizde doğal malzemelerle peeling hazırlayabilirsiniz. Evde doğal malzemelerle hazırlayacağınız peeling sayesinde cildinizi herhangi bir kimyasal maddeye maruz kalmadan, ölü hücrelerden arındırabilirsiniz. Evde doğal malzemelerle hazırlayabileceğiniz peelingin tarifi ise,
  • Cildi canladırmak için peeling hazırlayacağınız tarifin içerisine, 2 çay kaşığı biraz öğütülmüş kahve, 2 çay kaşığı bal ve yarım çay kaşığı zeytinyağını ilave edin. Bu malzemelerin hepsini cam bir kasede toplayarak, peeling kıvamına getirin. Daha sonra peelingi cildinizin her kısmına sürün, beş dakika kadar ovalayarak çıkardın. Ilık suyla cildinizi temizleyin. Haftada bir kere uygulanabileceğiniz peeling sayesinde daha canlı ve aynı zamanda daha temiz bir cilde sahip olabilirsiniz.
  • Ciltteki ölü deri, siyah nokta ve sivilceleri yok etmek için uygulayacağınız peeling tarifi ise, iki yemek kaşığı yulaf ezmesi, iki yüz ml bal, yarım yemek kaşığı elma sirkesi ve yarım tatlı kaşığı su. Peelingin yapılış şekli ise, tüm malzemeleri bir kap içerisine koyarak iyice karıştırın. Biraz katı bir form alıncaya kadar karıştırın. Daha sonra ise cildinize uygulayın. Ardından on beş dakika boyunca bekletin, hafif ıslak bir bezle ovalayarak çıkarın. Bu peeling sayesinde ölü deri, siyak nokta ve sivilcelerden kısa bir süre içerisinde kurtulabilirsiniz. Düzenli bir şekilde peeling yaptığınız sürece cildinizdeki farkı fark edeceksiniz.
  • Kuru ciltteki siyah noktaları yok etmek için peelingi hazırlamak için, yarım su bardağı kil, yarım su bardağı mısır un ve yeterince su. Peelingi hazırlamak için, bütün malzemeleri bir kap içerisinde karıştırın ve krem kıvamına gelinceye kadar su ilave edin. Cildinizin her kısmına uygulayın ve beş dakika boyunca ovalayın. Ardından bol su ile temizleyin.
  • Burundaki siyah noktalardan kurtulmak için hazırlayacağınız peelingin malzemeleri ise, bir tane limon kabuğu rendesi, bir yemek kaşığı yoğurt, bir yemek kaşığı mısır unu. Bu peelingte malzemeleri bir kap içerisinde karıştırın ve bu karışımı burnunuza uygulayın. On beş dakika bekledikten sonra ovalayarak bol su ile yıkayın.
Çilek ve yoğurt peeling maskesini uygulamak isterseniz, beş ya da altı tane orta boy çileğin saplarını çıkarın ve iyice yıkayın. Çileğin içerisine iki çorba kaşığı yağsız yoğurt ilave edin. Bir çatal yardımı ile bu malzemeleri ezin. Belirli bir süre iyice karıştırın. Elde edilen bu karışımı cildinize ve boynunuza iyice sürün. Çileğin içeriğinde asit olması açısından göz kısmına sürmemeye dikkat edinç yirmi ya da yirmi beş dakika bekleyin. Daha sonra bol su ile bu peelingi durulayın. Bu peelingi haftada bir ya da iki kere uygulayarak bir ay boyunca düzenli olarak yapın. Peelingin etkisini kısa bir sürede görmeye başlayacaksınız.

Vücudunuzdaki Zehri Tahin ile Atın!


Helvasından, pekmezle karışımına kadar severek tükettiğimiz, yeri geldiğinde ekmek banıp yediğimiz, katmerlerimizin vazgeçilmezi tahinin vücuda sağladığı faydalar saymakla bitmez, ama biz sizin için kısa bir liste oluşturduk Üstelik daha önceden çoğu kişinin bilmediği ve sağlığımız için son derece önemli yepyeni bir faydası daha ortaya çıktı. İçerisinde E , B1, B2, B3, B6, B15 gibi vitaminler bulunduran tahin, vücuttaki zehri alıyor!
1. Vücuttaki Zehri Tahinle Uzaklaştırın
Hepimiz hem yediklerimizden hem de soluğumuz hava nedeniyle bazı sağlık sorunu çıkartabilecek maddeleri vücudumuza alıyoruz. Bunların başında ağır metaller geliyor. Özellikle balıklarda bulunan ağır metaller insana ciddi zararlar verebiliyor. Balık kültürüne aşina iseniz balık yedikten sonra tahin helvası yemenin nasıl keyifli bir şey olduğunu bilirsiniz. Ama bu gelenek laf olsun diye ortaya çıkmış değil. Balıkların içerisindeki ağır metallerin vücudunuzda herhangi bir negatif etki doğurmaması açısından balıktan sonra tahin tüketmek son derece mantıklı. Siz de çok balık yiyorsanız ya da işiniz gereği metallerle uğraşıyor veya bir şekilde vücudunuzda ağır metaller olduğunu düşünüyorsanız hemen tahin yemeye başlayın.
2. Tahin İle Zinde Kalın

Tahinin faydalarından biri de enerji vermesidir. Gün içinde enerjinizin düştüğünü ya da sabah yorgun uyandığınızı düşünüyorsanız kahvaltıda biraz tahin yemek bu problemlerinizin çözümü olabilir. Kahvaltıda yediğiniz tahin sayesinde gün içerisinde çok daha enerjik olacaksınız. Fakat abartmamaya dikkat edin yoksa kilo alabilirsiniz.
3. Sizin İçin Kansere Karşı Savaşıyor
Doğru ve dengeli beslenmenin kansere yakalanma riskini büyük ölçüde azalttığını hepimiz biliyoruz. Günlük besinleriniz arasına tahini katarak bu riski çok daha aza düşürebilirsiniz. Hücre yapısını koruyan ve hücre sağlığını destekleyen tahin, aynı zamanda kanser tedavilerinde de iyileştirici etki göstermektedir.
4. Soğuk Algınlığına Birebir
Kış aylarında tahin tüketmeyen bin pişman oluyor. Tahin, C vitamini açısından son derece zengin bir besin olan susamdan üretildiği için hem hastayken size enerji veriyor hem de öksürük gibi nezle belirtilerini minimuma indirgiyor. Bronşit ya da nefes darlığı gibi problemleriniz varsa onların çözümü de tahin tüketmekten geçiyor. Hasta olmasanız dahi tahin tüketmekte fayda var çünkü bağışıklık sisteminizi destekleyerek hastalığa yakalanma riskinizi azaltıyor. Hastalıklara karşı dirençli bir kış için kahvaltıda tahin!
5. Kemikleriniz İçin Faydalı
Yaşlanma etkisiyle ortaya çıkabilecek bütün kemik sorunları için tahin tüketebilirsiniz. İçeriğindeki demir, kalsiyum ve bakır gibi maddeler sayesinde tahin, kemiklerin güçlenmesini sağlar ve kemiklerle ilgili hastalıklara karşı sizi korur. Gelişme çağındaki çocuklarınızın daha güçlü kemiklerle büyümesini istiyorsanız onlar için de sofraya tahin koymayı ihmal etmeyin.
6. İdrar Söktürücü Özelliği Var
Tahin vücuttaki toksinlerin idrarla atılmasını sağlamada bir harika. Böbreklerinizin ve genel anlamda sindirim sisteminizin daha düzenli çalışmasını, hastalıklardan korunmasını ve vücudunuzun toksinlerden arınmasını istiyorsanız içerdiği yüksek oranda alkalin ile çözüm tahinde.
7. Mide Problemlerinin Çözümü Tahinde
Hazımsızlık yaşıyorsanız az miktarda yiyeceğiniz tahin midenizin ve bağırsaklarınızın çok daha hızlı çalışmasına, yediğiniz diğer besinlerin çok daha kolay sindirilmesine yardımcı olacaktır. Ayrıca gaz problemi yaşıyorsanız tahine bir şans vermenizi tavsiye ediyoruz.
8. Kalp Sağlığınız İçin Tahin
Tahinin mucize gibi özelliklerinden biri de damar tıkanıklıklarını açmasıdır. İçerisindeki phytosterol isimli madde sayesinde kolesterolü düşüren tahin, günlük düzenli bir şekilde tüketildiğinde kalp ve damar sağlığınızı korur.
9. Cildi Güzelleştiriyor
Tahinin içerisindeki faydalı yağ asitleri ve E vitamini sayesinde her gün tahin tüketen bireylerin ciltleri çok daha sağlıklı görünüyor. Özellikle tahin ve pekmezi bir arada tüketmek size çok daha canlı ve sağlıklı bir cilt verecektir. Tahinin kırışıklık oluşumunu yavaşlattığı bile söylenmektedir.
10. Kansızlık Sorununa Tahin
Tahin, içeriğindeki demir ve b vitaminleri ile kansızlık sorununuza çözüm olabilir. Kansızlığa tahin pekmez karışımı kadar iyi gelen bir şey yoktur denebilir. Ayrıca kansızlık problemi yaşamıyorsanız bile günlük tüketeceğiniz tahin, ileride bu problemle karşı karşıya kalmanızı da engeller
11. Tahin Karaciğer Dostudur
İçeriğindeki methionine sayesinde tahin, karaciğerinizin yenilenmesini sağlar ve karaciğer detoksu yapanların kullanması tavsiye edilir. Ayrıca içeriğindeki fosfor, magnezyum, potasyum, bakır, demir, selenyum ve çinko gibi mineraller sayesinde güçlü bir antioksidan görevi de görür.
12. Zihin Açar
Tahinin enerji verdiğinden yukarıda bahsettik. Sadece fiziksel anlamda değil zihinsel aktiviteler için de bir yakıt niteliğindedir. Ders çalışan çocuğunuza her gün tahin yedirmek beyin fonksiyonlarının artmasını sağlayabilir.
13. Anemiye İyi Gelir
Anemi hastalığının birçok nedeni olsa da çoğu doktor bunun temelinde demir eksikliği olduğunu düşünmektedir. Demir açısından son derece zengin olan tahin, hem anemiye karşı korur hem de tedavi sürecinde yardımcıdır.
14. Kas Ağrılarını Alır
İçeriğinde magnezyum sayesinde tahin yiyerek kas ağrılarınızın hafiflemesini sağlayabilirsiniz.
15. Mutlu Eder
Susamın içerisindeki tryptophan adı verilen madde insan vücudundaki serotonin hormonunun salgılanmasını sağlar. Bu da demek oluyor ki susamdan elde edilen tahini her yediğimizde vücudumuz mutluluk hormonu salgılıyor.

27 Şubat 2019 Çarşamba

Doğal Yüz Maskeleri


Cildimiz bazen mevsime, bazen beslenmemize, bazen ruh halimize, bazen de çevresel faktörlere bağlı olarak çeşitli sorunlar yaşayabilir. Hatta bu sorunları ortaya çıkmasında cildimizin genel yapısının nasıl olduğu da çok önemli olmaktadır. O nedenle cildimize iyi bakmak için öncelikle cildimizi iyi tanımamız gerekir. Bunun için de bir cilt analizi yaptırmamız gerekebilir. Cildimizi iyice tanıdıktan sonra sıra cilt bakımı uygulamalarına gelecektir. Elbette piyasada pek çok kozmetik ürünü bulunur ve bu ürünlerden satın alarak cildimize cilt bakımı ve yüz maskesi uygulayabiliriz. Bunun yanı sıra pek çok güzellik merkezi de cildimize yüz maskesi yapabilir. Fakat bunların hepsi bazen vakit açısından bazen de maddi açıdan bizi zora sokabilen yöntemlerdir. Bunun için evde doğal olarak istediğimiz yüz maskesini kendimiz de hazırlayabiliriz. Bu yüz maskesini seçerken de yine bize yaptırmış olduğumuz cilt analizi yardımcı olacaktır. Bu analiz sayesinde cildimizin ihtiyaçlarını farkında olursak kendimize en uygun doğal yüz maskesini seçebilir ve ev ortamında pratik ve ekonomik bir şekilde hazırlayıp cildimize uygulayabiliriz. Biz de bu yazımızda doğal yüz maskelerini anlatacağız.

Ev Yapımı Yüz Maskesinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Aslında dışarıda satılan kozmetik ürünleri ve yüz maskeleri içlerinde pek çok katkı maddesi bulundurur. Bu katkı maddeleri onların uzun ömürlü kullanımına olanak verirken aynı zamanda da cildimiz için de zarar yaratmaktadır. Bizim evde hazırlayacağımız doğal yüz maskelerinde ise hiçbir katkı maddesi bulunmayacaktır. Bu nedenle o ürünler çok uzun süre dayanmayabilir. O yüzden yapacağınız her yüz maskesini o an ihtiyacınız olan kadar yapıp sonrasında yeniden taze olarak hazırlamaya yoluna gitmelisiniz.
Yüzünüze her ne maske uygulayacaksanız uygulayın kesinlikle göz çevrenize temas ettirmemeye özen gösterin. Çünkü göz çevresi yüzümüzdeki en hassas bölgedir ve buraya çok hassas davranmak gerekir. Haliyle oraya kullanabileceğiniz ürünler de başka olacaktır. Bunun yanı sıra yüzünüze maske hazırlamadan önce içinde kullanacağınız her ürünün özellikle iyi temizlenmiş olmasına özen göstermelisiniz. Çünkü bu ürünleri yüzünüze uygulayacaksınız ve yüzünüzün mikrop kapmasını istemezsiniz. Bazen hiç tahmin etmediğiniz ürünler cildinizde alerjik reaksiyona neden olabilir ya da çeşitli hassasiyetler yaratabilir. Bu nedenle hazırladığınız yüz maskesini cildinize uygulamadan önce örneğin kolunuzdaki küçük bir alanda deneyebilirsiniz. Eğer cildinizde herhangi bir olumsuz değişim yaratmıyorsa yüzünüze uygulamaya devam edebilirsiniz. Aynı şekilde beklemediğiniz bir durum ile karşılaşırsanız da mutlaka bol su ile yıkayıp hiç vakit kaybetmeden bir doktora ya da bir hastaneye gitmelisiniz. Benzer şekilde cildindeki bir sorundan dolayı ilaç kullanan hastaların bazen ciltlerine hiçbir şey sürmemeleri gerekebiliyor. Eğer böyle bir durumunuz var ise öncesine mutlaka doktorunuza sormanızı tavsiye ederiz.

Kırışıklıkları Hafifleten Yüz Maskesi

Özellikle yaş ilerlemeye başladıktan sonra kadınların en büyük problemi ciltlerindeki kırışıklıklar oluyor. Her ne kadar kırışıklıklara müdahalenin henüz kırışıklık oluşmadan önce yapılması gerekse de kırışıklık oluştuktan sonra onları hafifletmek için çeşitli yüz maskeleri uygulanabilir. Siz de evinizde tamamen pratik ve ekonomik olarak hazırlayacağınız bu kırışıklıkları hafifleten yüz maskesini tercih edebilirsiniz. Yüz maskesi baldan, sütten ve muzdan oluşuyor. Antiseptik özelliği bulunan bu yüz maskesi ciltteki hücrelerin yenilenmesine, kırışıklıkların hafifletilmesine, cildin sakinleşmesine ve cildin eski parlaklığını kazanmasına yardımcı oluyor. Özellikle muzun içinde bulunan sitrik asit ve alfa hidroksi asit cilt için çok yararlı, direkt olarak cildin yenilenmesini sağlıyor. Benzer şekilde cildin pH dengesinin sağlanması ve pürüzsüz olması için de çok etkili. Kırışıklıkların yanı sıra kadınlar ciltlerindeki gözeneklerin büyük olmasıyla ilgili de sorun yaşıyor olabilirler. Bu maske o konuda da çok etkili olacaktır. Çünkü bu yüz maskesinin gözenekleri küçültme etkisi de vardır.
Sıra geldi maskenin tarifine. Bu yüz maskesini hazırlamak üzere öncelikle bir karıştırma kabı alın. Karıştırma kabının içine 1 adet orta büyüklükteki muzu doğrayın ve çatal yardımı ile ezmeye başlayın. Ardından kabın içine 1 çorba kaşığı kadar sütü ve yarım çorba kaşığı kadar doğal balı ilave edin. Tüm malzemeleri iyice karıştırın. Karışım hazır hale geldikten sonra karışımı göz çevreniz dışındaki yüzünüzün her yerine eşit bir şekilde sürün. Yüz maskesinin cildinizde yaklaşık 15 dakika boyunca kalması gerekiyor. Bu süreçte yüz maskesi cildinizde kuruyacaktır. Sonrasında yüz maskesini bol su ile yüzünüzden temizleyebilirsiniz. Eğer bu yüz maskesini düzenli olarak uygularsanız zaman içinde cildinizin nemlendiğini, gözeneklerin temizlendiğini ve daha pürüzsüz bir cilde sahip olduğunuzu fark edebilirsiniz.

Cilt Sıkılaştırıcı Doğal Yüz Maskesi

Yine yaş almayla beraber yaşadığımız cilt sorunlarından bir diğeri de sarkık ve sıkılığını kaybetmiş cilttir. Özellikle belli bir yaşın ardından kullanılan standart kozmetik ürünleri cilt için daha çok tehlike teşkil edebilir. Bu yüzden belli bir yaşın üzerindeki kişilerin kesinlikle doğal yüz maskelerine ve cilt bakımı ürünlerine yönelmeleri gerekir. Üstelik bu yöntem hem çok daha ekonomik hem çok daha pratik hem de çok daha sağlıklı olacaktır. Özellikle sıkı bir cilde sahip olmak isteyen kişiler için en etkili ürünlerden bir tanesi hiç şüphe yok ki maden suyudur. Maden suyu ile hazırlanan yüz maskesini düzenli bir şekilde cildinize uygulayarak çok daha gergin, çok daha canlı ve çok daha sıkı bir cilde sahip olabilirsiniz. Üstelik cilt sıkılaştırıcı yüz maskesi içi ihtiyacınız olan malzemeler de evinizde bulunan ve çok uygun fiyatlı ürünlerdir. Bu yüz maskesi için bir adet buz kalıbına, bir şişe maden suyuna ve bir çorba kaşığı kadar limona ihtiyacınız olacak. Öncelikle bir yerde maden suyu ile limon suyunu karıştırmanız gerekiyor. Ardından bu karışımı buz kalıplarının içine dökmelisiniz. Sonrasında buz kalıbını buzluğa koyup iyice donmasını beklemelisiniz. Buzlar donduktan sonra artık cilt sıkılaştırıcı doğal yüz maskeniz hazır demektir. Bundan sonra her sabah düzenli bir şekilde bu buz kalıplarını cildinize uygularsanız sıkılaştırıcı etkisini siz de fark edebilirsiniz.

Kuru Ciltler İçin Yüz Maskesi

 Her ne kadar yağlı cildin problemi daha fazla gibi görünse de aslında kuru ciltler de insanlar için çok sorunlu bir hale gelebiliyor. Fakat kuru bir cilde sahip olsanız dahi evde hazırlayacağınız doğal yüz maskesi ile çok daha canlı ve sağlıklı bir cilde kavuşabilirsiniz. Bunun için öncelikle bir karıştırma kabının içine 1 adet yumurtanın sarısını kırın. Ardından kabın içine 1 tatlı kaşığı kadar doğal zeytinyağı ekleyin ve iyice çırpmaya başlayın. Çırpma işlemi tamamlandıktan sonra kabın içine 2 çorba kaşığı kadar süt de ilave edin. Sonrasında maskeyi cildinize uygulayın ve 15 dakika boyunca cildinizde bekletin. Ardında yüz maskesini bol su ile cildinizden temizleyin. Bu aşamada doğal sabun da kullanabilirsiniz. Bu işlemin en azından 15 günde bir uygulanması gerekiyor. Eğer mümkünse haftada bir de uygulayabilirsiniz.

Ballı Nemlendirici Yüz Maskesi

Bal cilt için çok faydalı bir besin. Çünkü balın hem yumuşatıcı hem de nemlendirici özelliği bulunuyor. Yani bal ile hazırlanan yüz maskeleri ile ciltteki kuruluğu ortadan kaldırmak mümkün oluyor. Bu maskeyi hazırlamak için de bir kabın içinde 1 çorba kaşığı kadar sütü, 1 çorba kaşığı kadar balı ve 1 adet yumurtanın sarısını bir kabın içinde iyice karıştırın ve cildinize sürün. Ortalama 20 dakika kadar yüz maskesini cildinizde beklettikten sonra bol su ile temizleyin.

Lahana Çorbası


Malzemeler
Lahana çorbası yapılırken kullanılacak malzemeler şunlardır:
  •  1 orta veya 2 küçük soğan
  •  Orta boy beyaz lahana
  •  2 çorba kaşığı kalın bulgur
  •  2 çorba kaşığı yeşil mercimek
  • 1 orta boy havuç
  • İsteğe göre 4 yemek kaşığı sıvı yağ veya zeytin yağı
  • ½ çorba kaşığı biber veya domates salçası
  • Tuz ve karabiber
  • İsteğe bağlı dere otu
Hazırlanışı
  1. Öncelikle lahanayı kök kısmını çıkartarak temizleyin. İyice yıkayın.
  2. Soğanları ince ince yemeklik olarak doğrayın.
  3. Derin bir tencereye konulan yağ ile birlikte soğanları pembeleşinceye dek kavurun.
  4. Soğanları kavurduktan sonra seçtiğiniz domatesi veya biber salçasını da tencereye ekleyin.
  5. Salçayı ve soğanları birlikte soteledikten sonra 5 su bardağı su ekleyin. (İsteğe göre tavuk suyu da eklenebilir.) Su sıcak da eklenebilir.
  6. Su eklendikten sonra tenceredekileri iyice karıştırın. Tenceredeki su kaynarken bir yandan havuç rendeleyin.
  7. Kalın bulgur ve yeşil mercimeği yıkayın. Kaynayan suya yeşil mercimek ve kalın bulgur ekleyin. Bunlar pişerken temizlediğiniz beyaz lahanayı ince ince kıyın.
  8. Havuçla birlikte lahanaları da tencereye ekleyin.
  9. Son olarak tuz ve karabiber de eklenip çorba orta ateşte pişmeye bırakın. Yeşil mercimek ve kara bulgur piştiği zaman ocağın altını kapatın. Yine isteğe bağlı olarak en son dereotu eklenebilir.
  10. Arzuya göre piştikten sonra rondodan geçirilerek tüketilebilir.
Lahananın Kalorisi ve Besin Değerleri
Lahana turpgiller familyasındandır, genelde güz ve kış meyvesidir. Pişmemiş 100 gram lahana 25 kaloridir. Lahanada 92.18 gram su bulunur, yani su açısından da oldukça faydalı bir bitkidir. 100 gram lahanada 4 gram karbonhidrat, 2 gram protein bulunur. Yine 100 gramında 50 mg kalsiyum 50 mg C vitamini ve 170 mg potasyum bulunur. Lahana potasyumca zengin olmasıyla bilinir. Az miktarda B1 ve B2 vitamini de bulundurur. Mineralce ve vitamince zengin olması lahanayı şifalı yapan yönüdür. Eski zamanlarda bile tedavi yöntemleri gelişmemişken lahana birçok tedavide kullanılmıştır. Düşük kalorili olduğundan dolayı birçok diyette kullanılır. Antioksidan kaynağı olduğu için karaciğerle birlikte bütün organları korur yani diyette kullanılmasında hiçbir sakınca yoktur.
Lahana Çorbası Diyeti
Lahana bulundurduğu potasyum miktarı ve C vitamini sayesinden vücudu zehirlerden arındırıcı ve organlar için temizleyici görev yapar. Bu yüzden birçok diyette kalıcı kilo verimi sağlamaktadır. Obeziteyle savaş için lahana çorbası diyeti önerilmektedir. Bağışıklık sistemini güçlü kıldığından diyetle birlikte gelebilecek halsizlik ve hastalıkları önler. Ayrıca bağışıklık sistemini hızlandırarak yağ yakımını arttırıp boşaltım sistemini de hızlı çalıştırır, böylece kilo vermeye neden olur.
Lahana diyetiyle birlikte 1 haftada 5-8 kilo verilmektedir. Yukarıdaki tarifi yeşil mercimek, havuç ve kara bulgur olmaksızın yapıp, tüm malzemeleri ince ince doğrayarak kısık ateşte pişirdiğiniz takdirde diyet için uygun olan lahana çorbası hazırlanmış olur. Lahana çorbasıyla diyet yaparken önemli olan bol bol su içmektir. Lahana çorbasını ne kadar tüketirseniz o kadar hızlı kilo verimi gözlenmektedir. Çorba istendiği kadar yenebilmekte ancak yanında yenecek sebze meyve ve protein miktarlarına ayrıca önem göstermek gerekmektedir.
Lahananın Diğer Faydaları
1. Kanser Önleyici
Lahana içinde bulundurduğu vitaminler sayesinde kanserli hücre oluşumunu engeller. Oluşan kanserli hücrenin yayılmasını da önler. Antioksidan etkisi vardır.
2. Bağışıklık Sistemi Güçlendirici
Lahana karaciğeri ve daha birçok organı koruduğundan bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Bağışıklık sistemi için hastalık azaltıcı etmenler çok önemlidir. Lahana da burada devreye girer. C vitamini bulundurma oranı fazla olduğundan hastalık önleyicidir. Bunun yanı sıra vücudun ürettiği mikropları da bağışıklık sisteminden uzak tutucu etkisi vardır.
3. Soğuk Algınlığı İçin
Grip, nezle, boğaz ağrısına iyi gelir. Çiğ olarak da tüketilebilir. Çiğ tüketildiğinde ses kısıklığına dahi iyi geldiği gözlemlenmiştir
4. Cilt Sağlığı İçin
Lahananın içerisinde bulunan bol C vitamininden bahsetmiştik. C vitamini sayesinde lahana cildi korur. Cildi daha pürüzsüz ve sağlıklı yapar. Cilt lahana suyu ile yıkandığında cildi yağlardan arındırır. Ölü hücrelere de etki eder. Lahanayı lapa şeklinde hazırlanıp ciltte kullandığımızda ise sedef, egzama gibi cilt rahatsızlıklarına karşı iyi gelir.
Lahanada diğer meyve ve bitkilere göre önemli miktarda kükürt vardır. Lahanadaki kükürt akneleri ve yağı temizlediğinden aknesiz bir cilt elde etmek için de önemlidir.
5. Saç Sağlığı İçin
Lahana ciltte olduğu kadar sağlıklı saç için de kullanılabilir. İçerisinde bulunan vitaminler, özellikle A vitamini ciltte olduğu gibi lapa şeklinde kullanılınca saça parlaklık ve doğal bir görünüm verir. Saçı sağlamlaştırır ve uzama evresinde olan saçlarda kırıkları önler. Yıpranan saç derilerini korur. Özellikle kaşınan saç derilerine sürüldüğünde A vitamini etkisiyle kaşıntıyı önler.
6. Alzheimer Hastalığı İçin
Alzheimer beyinde oluşan bir hastalıktır. Lahananın beyne yaptığı pozitif etki bilinmektedir. İçerisindeki mineraller sayesinde beyin iletim yollarını korur. Sürekli lahana tüketen kişilerde alzheimer oluşum riski daha azdır.
7. Göz Sağlığı İçin
Beta karoten göze ve diğer birçok hastalıklara faydalı gelir. Kanser, katarakt, koroner damar rahatsızlıklarına iyi geldiği bilinmektedir. Beta karoten A vitaminin öncü maddesidir. Hastalıklara faydalı olan A vitamini oluşturur. Lahanada da A vitamininin oluşmasını beta karoten sağlar. Böylece içerdiği beta karoten yani A vitamini miktarıyla göz hastalıklarının az oluşmasını sağlar ve oluşan hastalıkların engellenmesi için faydalı bir bitkidir.
Lahananın Zararları
Lahananın bilindik bir yan etkisi yoktur. Ancak fazla tüketimde su kaybına yol açabilir. İçerisinde bulundurduğu su miktarına rağmen çok güçlü bir idrar söktürücü olduğundan su kaybı görülebilir. Fazla tüketilirse idrar söktürücü etkisinden dolayı idrar kanallarında tahrişe yol açabilir. Ayrıca kabızlık tedavisinde kullanıldığı için ishal rahatsızlığı olan kişiler, bu rahatsızlıkları geçene kadar tüketmemelidir.
Uzmanlar guatr hastalığı olan insanların tüketmemesi gerektiğini söylerler. Bu hususa dikkat etmek gerekir.

26 Şubat 2019 Salı

Demir Eksikliği Hastalığı


Vücudumuzun sağlıklı bir şekilde çalışması ve bizleri dış etkenlerden koruması için ihtiyacı olan bazı vitaminler ve mineraller vardır. Bunları düzenli olarak aldığımız takdirde vücudun bağışıklık sistemi güçlenecek ve bizi hastalıklara, dış etkenlere karşı koruyacaktır. Bu kadar önemli olan vitamin ve mineraller uzun süre depolanamadıkları için mutlaka düzenli olarak alınmaları gerekmektedir. Kişi öncelikle test yaptırarak vitamin ve mineralleri ne kadar aldığına dair bir fikir edinmelidir.
Demir, vücudumuzu en çok ihtiyaç duyduğu mineraller arasındadır. Bu yazımızda demir eksikliği hastalığı hakkında bilgi vereceğiz.
Vücudun bağışıklık sistemi için oldukça önemli bir yere sahip olan demir minerali özellikle çocukların gelişiminde oldukça etkilidir. Demir vitamini kan üreten hücrelerin de artışını sağlar veya bu hücreleri denge altında tutar. Bir arabanın çalışması için nasıl yakıta ihtiyaç duyuluyorsa insan vücudunun da çalışması için kana ihtiyacı vardır. Kan, tüm yaşamsal faaliyetlerimizde etkisini gösterir. Bu da demir vitaminin daha değerli bir hale gelmesinde yardımcı olmaktadır. Demir minerali eksikliğinde başta kan hücreleri etkilenir. Sonra da vücutta ne kadar sistem varsa bunlar da olumsuz yönde etkilenmektedir.
Demir Eksikliği Hastalığı Neden Olur?
Demir mineralinin eksikliğinde birçok faktör etkilidir. Bu faktörün başında ise demir minerali içermeyen besinlerin çok fazla tüketilmesi ve bunun yanında demir mineralinin alınmaması gelmektedir. Demir minerali genelde et, süt, yumurta gibi besinlerin içerisinde oldukça fazla bulunur. Ancak kişi düzenli olarak bu besinlerden yararlanmıyor ise demir minerali eksikliği yaşaması kaçınılmazdır. Aynı zamanda bir diğer etken de demir vitamini alınsa da emilimini engelleyecek olan gıdaların fazlaca tüketilmesi de demir minerali eksikliğine yol açmaktadır.
Demir mineralinin emilimini azaltan bir diğer besin çay ve kahvedir. Eğer kişi bunları çok fazla kullanıyorsa mutlaka bırakmalıdır. Aksi halde ne kadar demir minerali içeren besinlerle beslense de demir emilimi olmayacağı için demir vitamini eksikliğinin neden olduğu hastalıklar kişiyi takip edecektir. Aynı zamanda bağırsaklarda mineral emilimi sağlanmaktadır. Bağırsakta bulunan parazitler ya da enfeksiyonlar bazen demir emilimine engel olmakta, kişinin bunun eksikliğini yaşamasına da neden olmaktadır. Eğer kişi çok fazla ilaç alıyorsa bu yine bağırsakta oluşan yararlı parazitlerin ölmesine neden olarak emilim işini güçleştirecektir.
Eğer kişi vejeteryan bir beslenme tipi seçtiyse bu kişide demir vitamini oldukça azdır. Bunun sebebi ise protein içeren özellikle et gibi ürünlerde sıkça bulunan demir mineralini başka kaynaklardan karşılamak bazen zor olabilir.
Demir Eksikliği Hastalığı Belirtileri
Demir eksikliği hem kişinin fiziksel olarak sağlığını bozmasına neden olmakta hem de sosyal alanda kısıtlamalar getiren bir hastalıktır. Demir eksikliği mutlaka tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır. Demir eksikliği başta kan hücrelerinin azalmasına yol açar. Kan hücrelerinin azalması da başka belirtiler yaşanmasına neden olarak aslında demir mineralinin eksikliğini kişiye göstermektedir. Demir eksikliğinin neden olduğu bölge sadece kan hücreleri değil vücudun her yerinde hissedilebilir bir haldedir.
Demir eksikliğinde kişinin yaşaması muhtemel olan belirtileri şöyledir: Kişi bu dönemde sık sık rahatsızlanmaya başlar. Bunun sebebi de bağışıklık sisteminin giderek düşmesi ve buna bağlı olarak da hastalıkların vücuda kolayca girmesidir. Tüm bunlara bağlı olarak da kişi kendisini sürekli olarak yorgun halsiz hisseder ve normal insanlara göre daha çok uyumaya başlar. Dokulara giden oksijenin azlığından kaynaklı olarak vücut yeterince enerji üretemez hale gelir. Bazı kişiler de bulunduğu yerden bunalır ve böylelikle yavaş yavaş dışarıyla bağlantısını da koparır. Özellikle yaşlılarda bu hastalığa rastlandığı zaman en sık yaşanan belirtilerden biri de çarpıntıdır. Ara ara aniden gelen çarpıntılar demir mineralinin eksikliğinin de habercisi olabilir. Kişi bir süre sonra yemek yememeye başlar ve iştahsızlık görülür. Bir süre sonra kişi anormal olarak bulunan bazı besin olmayan maddelere iştahı açılır. Örneğin bazı kişiler buna bağlı olarak çamur kum gibi maddeler yemeye başlar. Özellikle bu belirti çocuklarda sık sık görülür. Ancak bu belirti bazen psikolojik de olabilmektedir. Kişi bir süreden sonra keratin eksikliğinden kaynaklı olarak saçları dökülmeye başlar. Oksijenin saç diplerine yeterince iyi iletilmemesi sonucu saçlarda komalar görülmektedir. Kişi tüm bunların yanında tüm çalışma isteğini de kaybeder ve bir süre konsantre olabilme yeteneğini de bu şekilde kaybedebilir. Bu da kişinin kariyer hayatını ve eğitim hayatını oldukça etkileyen olumsuz bir durum olarak ortaya çıkmaktadır.  kişi de bazen sık sık kırılan ve kopan soyula tırnaklarda görülebilir. Bu da yapıların güçsüzlüğünden kaynaklıdır.
Demir Eksikliği Hastalığı Tedavisi
Bu hastalık tüm diğer kötü hastalıkların başlangıcı olabilir. Bu yüzden kişi mutlaka uzman bir hekime danışmalıdır. Yukarı da saydığımız belirtilerin tamamını yaşamanıza gerek yoktur. Eğer birden fazla belirtiyi yaşıyor ve pekte düzenli olarak beslenmediğinizi düşünüyorsanız en yakın sağlık kurumuna gitmenizde fayda vardır. Kan hücrelerinin giderek azalması demek bir süre sonra bu vücuda en kolay virüslerin bile girebileceği anlamına denk gelmektedir. Kişi en basit hastalığa karşı bile mağlup olabilir. Mutlaka uzman bir hekimden yardım alınmalıdır.
Öncelikle başvurduğunuz doktor sizlerden bazı testler isteyecektir. Bu testlerde kan üreten hücrelerin miktarına bakılır. Her kişinin yaşına cinsiyetine bağlı olarak bir kota belirlenir. Bunun altında kalan kişilerde demir minerali eksikliğine rastlanabilir. Doktorlar teşhisi koyduktan sonra kişinin yaşına ve cinsiyetine bağlı olarak bir tedavi yöntemi seçer. Kimine iğne yoluyla takviyeler uygularken kimine de haplarla bu takviyeyi sağlarlar. Doktorunuz sizleri bir beslenme uzmanına göndererek sizlerin dengeli beslenmesi adına yardım almanıza neden olur. Beslenme uzmanı demir minerali eksikliğinize göre bir program yazar. Bu programa uymanız ve diğer doktorunuzun tavsiyelerine uyup ilaçları düzenli olarak almanız sonucunda hızlı bir şekilde gelişim görülebilir. Ancak bu bir süreçtir. Bunun haricinde tamamen doğal beslenerek bir dahaki demir minerali eksikliğine karşı önleminizi alabilirsiniz. Onun haricinde ilaçlar sadece bir takviye olarak kalacaktır. Doktorunuzun önerisi haricinde bir ilaç da kesinlikle kullanmamanızı öneririz.

D Vitamini Eksikliği Hastalığı


Vücudumuzun yeteri  kadar yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirmesi için bazı vitaminlere ihtiyaç duyar. Vitaminler kişiye enerji vermezler ve asla depolanamazlar. Vitaminler, insanın sağlığı için yapım-onarım gören hücrelerinin yeterine iyi çalışmasına yarar. Vücudumuza enerji veren yapı taşları karbonhidrat yağ ve proteindir. Ancak bu yapı taşlarının yeterince iyi emilimi bizlerin vücudumuzda sağlıklı gelişmeler göstermesine yardımcı olur. Bu emilimin kaliteli olabilmesi adına vitaminlere ihtiyaç duyulur. Vitaminler suda eriyen vitaminler ve yağda eriyen vitaminler olarak ikiye ayrılır. Yağda eriyen vitaminler genellikle A,D, E, K vitaminleridir. Bu vitaminleri alırken yağlı bir sıvının içerisinde alınması vitaminlerin emilimini kolaylaştıracaktır. Bu vitaminlerin herhangi bir eksikliği vücutta yapım onarım hücrelerinin çalışmamasına ve buna bağlı olarak da hastalıkların oluşmasına yardımcı olur. Bağışıklık sistemi için vitaminler oldukça önemlidir. Bu nedenden dolayı bu vitaminleri ihtiyacımız kadarını günlük olarak almalıyız. Sizlere bu yazımızda D vitamini eksikliği hastalığından bahsedeceğiz. Bu vitamin insanların gelişim çağından tutun da ölünceye dek ihtiyaç duyduğu bir vitamindir. Depolanamadıkları için bu vitaminleri düzenli olarak almalıyız. Her vitaminin eksikliğinin kendine has hastalıkları vardır. Ancak bu vitaminler arasında eksikliğinde en çok hastalığa sebep olanı D vitaminidir. D vitamini  gelişim adına oldukça önemlidir.
Ülkemizde ne yazık ki yapılan araştırmalara göre D vitamini genellikle ihmal edilen ve üzerine  dikkat edilmeyen vitaminler arasında gösterilmektedir. Özellikle en çok ihtiyacı olan bireylerin yani çocukların bu vitamine  gereksinimleri daha fazladır. Bu vitaminlerin eksikliğinin giderilmesi eksikliğinde hastanın nelerle karşılayacağı gibi tüm detaylara yazımızın devamında ulaşabilmeniz mümkündür.
D Vitamini Eksikliği Hastalığı Neden Olur?
D vitamini denilince ilk olarak akla kemikler ve dişler gelmektedir. Çocuklar için bu yüzden oldukça önemli olan D vitamini çocukların kemik gelişmesinde boy uzamasında yardımcı olmakta ve bununla beraber dişlerinde düzgün bir şekilde çıkmasında ve sağlıklı olmasında büyük rol oynar.
D vitamini insanın bağışıklık sisteminin de güçlenmesine yardımcı olur. Kişinin hastalıklara karşı savunma mekanizmasını sağlar. Vitaminler her ne kadar kendi başlarına depolanamasalar da yağlar sayesinde bu vitamin bazen tutulabilir.
D vitamini eksikliği hastalığına neden olarak kişinin yanlış beslenmesi gösterilebilir. D vitamini içeren besinler yani et, süt, yumurta, yoğurt gibi besinlerin alınmaması D vitamini eksikliğine neden olmaktadır. Aynı zamanda vücuda istediğiniz kadar D vitamini alın, D vitamini aktif hale getiren bir faktörün olmaması bu vitaminin işe yaramamasına neden olmaktadır. D vitamini güneşten gelen ışınlar sayesinde aktif hale gelerek görevini yerine getirir. D vitamini eksikliği genelde güneş yansıması az olan ülkelerde sıkça görülür. Kişi mutlaka sık sık güneşe çıkarak ellerini ve yüzlerini açıkta bırakmalı ve güneş ışınlarından faydalanmalıdır. Eğer kişinin ten rengi çok koyu ise ciltte bulunan hücrelerin güneş ışığını emme yeteneği kısıtlanır. Bu da D vitamini eksikliğine yol açabilir.
Ayrıca yaşlılarda D vitamini emilimi de oldukça azdır. Hücrelerin artık yeterince genç olmamasından kaynaklı D vitamini kişide sentezlenemez.
D Vitamini Eksikliği Hastalığı Belirtileri
D vitamini almayan kişiler, almadığı süre boyunca değil daha sonrasında da vitamin eksikliğine neden olacak hastalıklara yakalanabilirler. Yani D vitamini eksikliği aslında sinsi bir durumdur. D vitamini alımı sayesinde güçlenen kemiklerimiz, eksikliğinde de zarar görerek kişinin kaslarında kemiklerinde olumsuz bir etki yaratarak bu kişinin kendini sürekli halsiz ve bitkin hissetmesine neden olur.
D vitamini eksikliği kişinin depresyona girmesine bile neden olabilir. Bu kanının sonucunun neden olduğu hakkında pek bilgi olmasa da yapılan araştırmalar D vitamini eksikliğinde kişinin kendini mutsuz hissetmesine neden olduğu yönündedir.
D vitamini aynı zamanda bağışıklık sisteminde rol alan T hücrelerinin de harekete geçmesini sağlar. Bu hücreler vücuda giren zararlı maddelerin vücuttan atılmasıyla görevlendirilmiştir. Ancak kişi eğer yeterince D vitamini almıyorsa bu kişinin diğer hastalıklara da yakalanması da söz konusudur.
D vitamini kasları, kemikleri ve dişleri güçlendirmek için birebirdir. Eksikliğin de ise özellikle yaşlılarda olmak üzere kemiklerin erimesine neden olur. Bu da kişinin sürekli olarak kas ve kemik ağrıları çekmesine neden olmaktadır. Özellikle obezite olan kişiler yani vücudunda aşırı yağ, ödem gibi faktörler bulunduran kişiler D vitamini sentezleyemezler. Bunun sebebi ise vücutta bu vitamin derişiminin yeterince iyi olmamasından kaynaklanır.
D Vitamini Eksikliğinin Tedavisi
D vitamini eksikliğinde yakalanılan  hastalıkların belirtileri başka hastalıklarla karıştırılabilir. Ancak her kişinin düzenli olarak  vitamin testi yapması gerekmektedir. D vitamini eksikliğinden kişi belki ölmez ancak bazı ölümcül hastalıklara davetiye çıkarabilir. Bu yüzden D vitamini eksikliğinde kişiye acilen müdahale edilmeli ve vücudun bağışıklık sistemi korunmalıdır.
Öncelikle doktorunuz sizlere birkaç test uygulayacaktır. Bu testler sonucunda sizlere bu teşhisi koyduktan sonra hastalığınızın ilerleme durumuna göre sizlere uygun bir tedavi yöntemi seçecektir. Eğer hastalık çok ilerlememiş ise doktorunuz sizlere uygun bir vitamin hapı yazacaktır. Bu hapları düzenli olarak almanız oldukça önemlidir. Bunun haricinde eğer hastalığınız çok ilerlemiş ise doktor sizlere D vitamini içeren enjeksiyonlar verecektir. Bu iğneleri bir uzmana yaptırdığınız takdirde hızlı bir şekilde toparlanabilirsiniz. Öncelikle kişilere kanda D vitaminin yeterli seviyeye ulaşılabilmesi için D vitamini başlarda yüksek dozda verilir. Bunun sebebi de yeterince D vitamine sahip olup vücudu kendi direncini kendisinin toplamasına yardımcı olmaktadır. Belli bir seviyeye ulaştıktan sonra dozlar düşürülebilir. Bu hastalığın teşhisini yalnız doktorlar koyabilmektedir. Bu nedenden dolayı kafanıza göre uygulayacağınız bir tedavi yöntemi sizlerin başka hastalıklara yakalanmanıza neden olacağından bu ilaçlardan uzak durmalı en kısa süre içerisinde uzman bir hekime danışmalısınız.
Bunun haricinde en doğal tedavi yöntemleri besin yoluyla D vitamini alabilmektir. D vitamini alımı için kişi öncelikle et, süt, yumurta gibi besinleri sık sık tüketmeli ve yeteri miktarda da güneşlenilmelidir. Özellikle gece yatmadan önce yiyeceğiniz bir kâse yoğurt neredeyse bir günlük D vitamini ihtiyacınızı karşılamanıza yetecektir.

25 Şubat 2019 Pazartesi

Canlandırıcı Yüz Maskesi Tarifleri


Portakal maskesi
Taze sıkılmış portakal suyunun ardından kalan posa, cildiniz için oldukça faydalıdır. İster balla, yulaf ezmesi ile ve / veya yoğurtla karıştırarak, ister tek başında, bu posayı cildinize sürün ve sonuçlarını kendi gözlerinizle görün!
Salatalık maskesi
Bir salatalığı doğrayın, ezin ve çok az miktarda yoğurt ile karıştırın. İşte size en etkili ve en kolay hazırlanan canlandırıcı maske!
Nane maskesi
Bu maske hem cildinizi yenileyecek, hem de serinlemenizi sağlayacak. Üstelik cildinizi temizleyerek, siyah noktalardan da kurtulmanıza yardımcı olacak! Yarım fincan salatalık ezmesi elde edin ve bu ezmenin üzerine taze su ekleyerek biraz ısıttıktan sonra, içine taze nane yapraklarını da katın ve malzemelerin iç içe geçmesi için biraz daha ısıtın. Maskenizi soğumaya bırakın ve daha sonra yüzünüze sürüp, 15 dakika bekletin ve yıkayın.
Meyve maskesi
3 dilim papaya, 2 dilim mango, 1 dilim ananas ve 1 yemek kaşığı ılık balı iyice ezerek karıştırın ve meyveler taze, bal ise çok sıcak değilken yüzünüze sürün. 15-20 dakika bekleyin ve sonra yüzünüzü ılık su ile durulayın.
Çilek maskesi
5 büyük çileği bir çatal yardımıyla ezin. Bu püreye iki yemek kaşığı bal ekleyin ve maskenizi 10-15 dakika kadar yüzünüzde tutun. Daha sonra kibar dairesel hareketlerle yüzünüzü durulayın. Maskenizdeki doğal granüller, cildinizi ölü hücrelerden arındıracak, meyve asitleri cildinizin ihtiyacı olduğu vitaminleri sağlayacak, bal ise cildinize ışıltı verecek ve gözenekleriniz kapanacaktır.
Zeytinyağı maskesi
Aslında konumuz yüz maskeleri olsa da bu mükemmel saç maskesini önermeden geçmek istemedik! 2 yumurta sarısını, ¼ fincan zeytinyağı ile karıştırın ve saçınıza sürün. Saçınızı ise bir plastik torba ile sarın ve 1 saat boyunca bekletin. Sonra da yıkayın. Fakat size tavsiye, karışımı saç köklerinizden uzak tutun! Yoksa bir hafta boyunca saçlarınız yağlı gezebilirsiniz!
Bitkisel çay maskesi
Papatya çayını; cildinizi beslemek, nane çayını; canlandırmak, lavanta çayını; yatıştırmak ve adaçayını ise derinlemesine temizlik için kullanabilirsiniz. Dilediğiniz bitkisel çayı demleyin ve soğumaya bırakın. Daha sonra pamuk yardımıyla, soğuyan çayı, yüzünüzde bekletin ve mükemmel sonuçları görün!

Zayıflamanızı Sağlayacak Smoothieler


Fıstık ezmeli ve muzlu smoothie
İçindeki malzemelere baktığınızda hiç ummayacağınız halde sizi zayıflatacak bir çok smoothie mevcut ve şimdi size tarifini vereceğimiz de onlardan biri. Bu smoothiedeki fıstık ezmesi sayesinde ihtiyacınız olan proteini de alacaksınız.  
Yarım muz
Yarım fincan taneli ya da tanesiz fıstık ezmesi
Yarım fincan yağsız süt
6 buz küpü
1 çorba kaşığı çikolatalı protein tozu
Tüm malzemeleri miksere koyun ve pürüzsüz olana kadar karıştırın.
Karpuzlu Smoothie
Yaz sezonu için mükemmel bir tercih!
6 fincan çekirdeksiz, doğranmış karpuz
1 fincan limon şerbeti, yağsız yoğurt
12 buz küpü
Elinizdeki karpuzların yarısını miksere koyun ve pürüzsüz olana kadar karıştırın. Sonra buzların yarısını ve şerbeti ekleyin ve tekrar pürüzsüz olana kadar karıştırın. Bu işlemleri bütün malzemeler miksere girip pürüzsüz olana kadar tekrarlayın.
Çilekli ve muzlu smoothie
1 fincan çilek
1 adet muz
Yarım fincan az yağlı yoğurt ya da süt
5 buz küpü
Yarım (dilimlenmiş) portakal
Tüm malzemeleri miksere koyun ve pürüzsüz olana kadar karıştırın.
Şeftalili Smoothie
1 fincan az yağlı süt
1 fincan dondurulmuş (tatlandırıcı eklenmemiş) şeftali
2 çay kaşığı keten tohumu yağı
Sütü ve şeftalileri mikserde pürüzsüz olana kadar karıştırın sonra da ketentohumu yağını ekleyin.
Ananaslı smoothie
1 fincan az yağlı süt
114gr. Ananas parçası
1 çay kaşığı keten tohumu yağı
6 buz küpü
Süt, ananas ve buzu miksere koyun ve pürüzsüz olana kadar karıştırın sonra da ketentohumu yağını ekleyin.
Ahududu ve avokadolu smoothie
Evet, bu karışım kulağa ilginç geliyor ama siz yine de bir deneyin. Ne kadar lezzetli olduğuna şaşıracaksınız.
1 adet soyulmuş ve içi oyulmuş avokado
¾ fincan portakal suyu
¾ fincan ahududu/frambuaz suyu
Yarım fincan donmuş ahududu/frambuaz
Bütün malzemeleri miksere koyun ve pürüzsüz olana kadar karıştırın.
Karışık meyveli smoothie
1 donmuş muz
1 fincan donmuş şeftali dilimleri
¼ fincan donmuş yabanmersini
Yarım fincan yağsız yoğurt
1 yemek kaşığı su
Bütün malzemeleri miksere koyun ve pürüzsüz olana kadar karıştırın.
Karışık meyveli smoothie 2
¼ fincan elma dilimi
¼ fincan muz dilimi
1 adet soyulmuş portakal
1 yemek kaşığı bal
6 buz küpü
Bütün malzemeleri miksere koyun ve pürüzsüz olana kadar karıştırın.
Domatesli smoothie
Bloody Mary sevenlere…
2 fincan doğranmış domates
Yarım fincan domates suyu
¼ fincan elma suyu
Yarım fincan doğranmış havuç
¼ fincan doğranmış kereviz
İster yarım ister tam çay kaşığı acı sos
8-10 adet buz küpü
Bütün malzemeleri miksere koyun ve pürüzsüz olana kadar karıştırın.