28 Şubat 2018 Çarşamba

Taze otlu tel şehriyeli pastırmalı bulgur pilavı



Servis:  4 kişilik
Hazırlama pişirme süresi: 40 dakika



Malzemeler:
  • 1 su bardağı tel şehriye
  • 2 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 5 sap taze soğan
  • 2 su bardağı iri pilavlık bulgur
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı kimyon
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 1 çay kaşığı pul biber
  • 4 su bardağı sıcak su

Piştikten sonra ilave edilecekler:
  • 5 sap taze soğanın yeşil bölümleri
  • 10 sap taze nane
  • 10 sap maydanoz
  • 100 gr pastırma
  • 1 çorba kaşığı tereyağı


Yapılışı:
Zeytinyağı ve tel şehriyeyi geniş bir pilav tenceresine alın. Orta ateşte tel şehriyenin rengi koyulaşana kadar kavurun (yakmamaya dikkat etmeli). Yıkanıp ince doğranmış soğanlar ve bulguru ilave edip 3-4 dakika daha kavurun.

Tuz, kimyon, karabiber, pul biber ve sıcak suyu ekleyip karıştırın. Tencerenin kapağı kapalı olarak kısık ateşte pilav suyunu tamamen çekene kadar yaklaşık 25 dakika pişirip ocağı kapatın.

Bu arada taze soğanın yeşil bölümleri, taze nane ve maydanozu yıkayıp iyice kuruladıktan sonra incecik doğrayın, pastırmayı da doğrayıp yeşillikler ve tereyağı ile birlikte pilava ekleyip karıştırın ve tencerenin kapağını kapatıp 10 dakika demlendirin.

Afiyetle sevgiyle kalın…

26 Şubat 2018 Pazartesi

Bir ayda hayatınızı nasıl değiştirirsiniz?


Svetlana Pokrevskaya, talepler üzerine, kendi hayat tarzı üzerinden yola çıkarak bir aylık bir rehber oluşturmuş. Rehber kapsamında, her hafta için, hayatınıza entegre etmeniz gereken ve ayın geri kalanı boyunca yapmaya devam etmeniz gereken 3’er görev bulunuyor. Tercihen, sonrasında da bunları yapmaya devam etmek en iyisi; ancak karar sizin.

Hafta 1: Zihni ve vücudu arındırmak


Erken bir başlangıç, saat 6 civarında. Bu saatte, kendiniz için, gün içerisinde asla bulamadığınız zamanı bulabileceksiniz. Rahatsız edilmeden yapmanız gereken türlü şeyleri halledebileceğiniz huzur ve sessizlik anları olacak bu erken saatler – herkes hala uyuduğu için. Önünüzdeki günü maksimum derecede yaşayabilmenize yardımcı olacak sabah egzersizlerinizi yapabileceğiniz ideal saatler. Tembellik ve yataktan erken saatte kalkmama isteği, yorgunluğun belirtisi değildir. Bunlar, kendi hayatınızı yaşamayı istemediğinizi gösterir. Basit mantık; hayatınızı doyasıya yaşıyorsanız, yataktan fırlamak isteyeceksiniz. Ya da tam tersi; sabahları yataktan fırladığınızda, hayat, daha parlak gözükmeye başlayacak.

Daha iyi beslenme. Sıradaki değişimler, yoğun derecede enerji harcamanızı gerektiriyor. Büyük bir ihtimalle, enerjinizin çoğunu, alkol, sigara ve ağır, yağlı yiyeceklerin etkileri ile yüzleşerek, yalnızca bedeninizi işler halde tutmak için harcıyorsunuz. Hepimizin üstesinden gelinmesi şart olan bu türde alışkanlıkları var. Sizin için doğru gibi görünen herhangi bir beslenme düzenini seçebilirsiniz. Ancak her insan için geçerli olan tek bir şey var: alkol, cips, şekerli içecekler, önceden hazırlanmış yiyecekler, abur cuburlar – bunların hiçbiri, herhangi bir sağlıklı beslenme düzeninde kendine yer bulamaz. Bu yüzden, bunları hayatınızdan tamamen çıkarmanız gerekiyor. Ayrıca yediğiniz yemeklerin porsiyonlarını küçültmeli ve yatmadan önce yemek yemekten uzak durmalısınız. Bir başka deyişle, yalnızca bedeninizin size söylediklerini dinleyin ya da bir diyetisyenden tavsiye alın.

Spor. Kişinin, bedenini dengeli ve sağlıklı tutması, ruhsal sağlık açısından vazgeçilmezdir. Yorgun bir vücuttan biraz ruh çıkarmak için, öncelikle vücudun kendisini silkelemek gerekiyor! Sizin için doğru olan herhangi bir yöntemle: yoga, koşma, dans etme vs. Gün içerisinde daha fazla hareket etmeye çalışın, aklınıza ne gelirse – iş için hazırlanırken aynanın önünde dans edin, asansör yerine bir kez de merdivenleri kullanın ya da spor salonunda düzenli bir program uygulayın.
 

Hafta 2: Özel hayatı düzene sokmak


Kişisel alanınızı temizleyin. Her şeyi çöpe atın! Evinizdeki her köşeye, her masaya ve dolaba yeni bir düzen getirmenin vakti geldi. Düşünün: evinizdeki her bir obje – en küçüğe de dâhil olmak üzere – yalnızca yer işgal etmekle kalmıyor; aynı zamanda da enerjinizin bir kısmını sömürüyor. Değer mi peki? Yalnızca gerçekten faydalı olan, gerçekten ihtiyaç duyduğunuz, mutlu hissetmenizi sağlayan ya da gerçekten değer verdiğiniz eşyaları saklayın. Tüm bunları yaptıktan sonra, kendinizi çok daha iyi hissettiğinizi göreceksiniz.

Kişisel işlerinizi çözümleyin, yükümlülüklerinizi yerine getirin. Kaç yıldır İspanyolca öğrenme planları yaptığınızı hatırlıyor musunuz? Ya da bulunduğunuz yerden uzaktan oturan babaannenizi ziyaret etmek için kendinize kaç kez söz verdiğinizi? Kendinize ve diğer insanlara verdiğiniz sözleri hatırlamanız ve bunları nasıl halledeceğinize karar vermeniz gerekiyor. Temel olarak iki seçeneğiniz var: Yerine getirin ya da yapılacaklar listenizden sonsuza dek silin. Ama babaannenizden vazgeçemiyorsanız, elbette, hemen yarın yanına gidin. Zorunluluk ve hayal kırıklığı hisleri ile yaşamaya devam etmek yerine, yapmanız gerekenleri yapın.

Sosyal hayatınızı düzene sokun. Size ket vurduğunu ya da bunalttığını düşündüğünüz tüm ilişkileri bozun. Negatif bir görünüme sahip olan, kibirli ve hiçbir ortak noktanız bulunmayan insanlarla konuşmaya çalışmaktan vazgeçin. Yürüyüp gitmeyi ve hayır diyebilmeyi öğrenin. Kendinize nankör ve küstah olma, delice hareket etme, nahoş olma izni verin – eğer özgür hissetmek için gerekenler bunlarsa.


Mutlu ve başarılı insan olmak için bunlar ritüeliniz haline gelsin!
Yataktan kalkmaya yeltendiğiniz an başucunuzda duran minik radyonuzu hemen açın ve müzikle başlayın güne.  


Hafta 3: Planlar, hedefler ve hayaller


Planlarınızı önce yazın, sonra uygulayın. Elinizde geçen haftadan bir yapılacaklar listesi kaldı, değil mi? Mutlu ve hevesli hissediyor musunuz kendinizi? Yanıtınız hayırsa, belki de birkaç şeyi listeden çıkarmanın vakti gelmiştir. Ya da alternatif olarak, önce hayata geçirin, sonra silin. Her iki durumda da sizi bekleyen sonuç, büyük bir güç dalgası ve yenilenmiş bir yaşam arzusu. Yalnızca işle ilgili ve finansal zorunluluklarınızı ciddiye almamanız gerektiğini de unutmayın; boş zamanlarınız için de planlar yapın ki rahatlayabilesiniz, arkadaşlarınızı ve sevdiklerinizi görebilesiniz, kendiniz için zaman bulabilesiniz. Başlamak için sabırsızlandığınız türde bir planı, bir yere yazmalısınız. Bir kerede hepsini yazın ve belirli bir zaman sınırı koymayı, atılacak adımları yazmayı unutmayın.

En mantıksız hayallerinizin listesini çıkarın. Hayallerinizde yaptığınız, ama çok mantıksız oldukları için asla gerçekleşmeyecek şeylerin listesini yapmalısınız. Örneğin tüm dünyayı yönetmek ya da 89 yaşında Everest dağına tırmanmak gibi. Kafanızdaki mantığın sesini duymazlıktan gelin ve her şeyi yapabilecek güce sahip olduğunuzu hayal edin; dudaklarınızdan dökülecek tek bir kelime ile. İhtiyacınız olan tüm paraya, zamana, bağlantılara ve yeteneğe sahipsiniz. Ne yapmak isterdiniz? Kim bilir, zihninizde imkânsız olarak gördüğünüz şeyler, belki de o kadar da ulaşılmaz değildirler.

İşlerinizi günlük olarak planlayın. Her akşam, bir sonraki gün için bir planlama yapın. Kısa ya da kabataslak bir plan olması sorun değil – bir kâğıda yazdığınız sürece, herhangi bir türde plan olabilir. Ve bu planları, tam olarak akşam vakti yapmak da önemli. Ertesi gün hakkında hiçbir şey hatırlamayacak olsanız bile, çok daha üretici olduğunuzu göreceksiniz.




Hafta 4: Ufkunuzu genişletin


Farklı şekilde yaşamayı deneyin. En küçük değişimler bile etkilidir. İşe giderken farklı bir rota kullanın. Daha önce hiç gitmediğiniz bir kafeye ya da pahalı bir mağazaya uğrayın. Yeni bir spor türü deneyin. Daha önce hiç yapmadığınız bir şeyi deneyin. Ve her gün, aşina olduğunuz şeyleri yapmakla meşgulken, kendinize şu soruyu sorun: bugün biraz daha farklı ne yapabilirim? Yeni bir şeyler deneme alışkanlığı edinmeniz gerekiyor; bu şekilde, alışılmışın dışında bir şeyler yapmak, hayatınızın doğal bir parçası haline gelecek.

Konfor bölgenizden çıkın. Elbette, önceki tüm adımları uygulamayı başardıysanız, konfor bölgenizin dışına doğru uzun bir yol zaten kat etmişsiniz demektir. Ancak daha da ileri gitmeli ve en büyük korkularınızın gözünün içine bakmalısınız. Ve yalnızca bakmakla yetinmemeli; aynı zamanda da savaşmalısınız. Radikal metotlar deneyin. Yükseklik korkunuz mu var? Paraşütle atlama yapın. Patronunuzdan ödünüz mü patlıyor? Yeni bir proje teklifi ile yanına gidin. Yeni insanlarla tanışmak, sizin için dehşet mi demek? Hiç kimseyi tanımadığınız bir partiye doğru yola çıkın. Bu gibi durumlar, yeni şeyler öğrenmemize ve gelişmemize katkıda bulunurlar.

Mola verin. Bu adımdaki ‘mola’ sözcüğü, şu anlama geliyor: evinizden dışarı çıkın, Wi-Fi bağlantınızı kesin ve biraz yalnız başınıza zaman geçirin. Kendinize dürüst geribildirimler verin. Geçtiğimiz ay, sizin için nasıldı? Nasıl geçti, hayatınızda neler değişti? Peki, şu andan sonra nasıl devam etmeyi düşünüyorsunuz?

25 Şubat 2018 Pazar

mısırın faydaları

Atıştırma, çorba, ana yemek ve salatalarda kullanılır. Kebap, haşlama, ızgara ve patlamış mısır gibi çeşitleri vardır.
Uzmanlar anavatanı Güney Amerika olan ve günlük yaşantımızda salatalardan pilavlarımıza kadar kullandığımız mısırın sağlık açısından da oldukça yararlı bir besin olduğunu belirtiyor ve sağlığına önem verenlerin bol bol mısır tüketmesi tavsiyesinde bulunuyor.
Mısır tam bir vitamin deposudur. B1 vitamini, patotonik asit B5 vitamini, folat, niasin B3 Vitamin ve C vitaminini de bol miktarda içermektedir. Mısır ayrıca diyetsel liflerin, fosfor ve magnezyum minerallerinin iyi bir kaynağıdır.
Düşük yağlı kompleks karbonhidrata sahiptir.
Mısırın Sağlığa Faydaları ve İyileştirici Yönleri
Bir bardak mısır günlük lif ihtiyacının yaklaşık % 23’ünü karşılayacak kapasitededir. Yapılan araştırmalar mısırın yüksek kolesterol seviyelerini düşürdüğü, kolon kanseri riskini azalttığı ve İrritabl bağırsak sendromunun bir kısım rahatsızlık verici semptomlarını hafiflettiği göstermiştir.

Mısırda hem çözünen hem de çözünmeyen lif bulunur. Çözünür lifler, kolesterol ile karaciğerden safraya bağlanır. Sonra da vücuttan geçerek kolesterolü alır. Kolesterola ve kalbe iyi gelir.
Belirgin miktarlarda ki folik asit, niasin ve sağlamış olduğu magnezyum ile de son derece faydalı bir besindir.
Mısır, folat, aminoasit ve B vitamini açısından da zengindir. Bu 3 bileşen, Homosistem seviyelerini düşürür. Önemli metabolik süreçleri üretir. Homosistem düzeyleri yükseldiğinde, kalp krizi, inme veya periferik damar hastalıkları görülebilir.
Şu hesaplanmıştır ki folatın günlük değerinin % 100’ünün alınması halinde bu sadece kendi başına her yıl itibari ile muzdarip olunan kalp krizi sayısını % 10 itibari ile geriletebilir.
Mısırda bol miktarda magnezyum bulunur. Magnezyum doğanın sahip olduğu kalsiyum kanal blokörüdür. Arter ve venlerin çevresinde yeterli magnezyum olduğu zaman derin nefes bir iç çekme ile gevşemeyi sağlar…
Mısır vücutta oksijen ve besinlerin dağılımını iyileştirir.
Çalışmalar göstermiştir ki magnezyum eksikliği sadece kalp krizi ile ilişkili olmayıp fakat kalp krizinin hemen akabinde yeterli magnezyumun yoksunluğu kalbe serbest radikal hasarını kolaylaştırır.
Bu itibarla kısmen gevşetici etkileri ile birlikte, mısırda bulunan magnezyumun. Ayrıca astımı ve migren gibi durumların ağırlığını azalttığı, yüksek kan basıncını düşürdüğü ve arteroskeleroz ve diabetik kalp hastalığı riskini gerilettiği gözlenmiştir. Bir kupa mısır magnezyuma yönelik günlük değerin % 16,4’ünü sağlar.
Kanserle savaşır: Akciğer kanseri riskini azaltan antioksidan özelliklere sahip karotenoid içerir 8 yıl boyunca mısır yiyen kişilerin kanser olma riskinin % 27 azaldığı izlendi. Yardımcı gıdalar, papaya, kabak, portakal, kırmızı biber ve şeftalidir. Sindirim sistemini sağlıklı tutar ve kolon kanserini önleyicidir.
Anemiyi engeller: Mısırdaki B12 vitamini ve folik asit, demir eksikliği sonucu oluşan kansızlığı önler. Sindirim sistemini temizler. Mısırdaki çözünmez lifler hemoroid ve kabızlık gibi sindirim rahatsızlıklarına iyi gelir. Lifler dışkıyı şişiren ve hareketini hızlandıran suyu emer.
Beyni besler: B1 vitamini, beynin temel fonksiyonlarını yerine getirmesini sağlar, bilişsel görevlerini bildirir, enerji sağlar ve gıda dönüşümü için idealdir. Sağladığı Tiamin ile, zihinsel fonksiyonları yerine getirir.
Gözlere iyi gelir: Beta karoten ve folat sayesinde yaşa bağlı dejenerasyonu geciktirir. Beta karoteni A vitamininde bulunur. Ispanak ve havuçtan sonra en çok mısırda A vitamini bulunur.
Şeker hastalarına iyi gelir: Diyabet gıda piramidinde, hububat, bezelye, patates ve fasülyenin yanında, mısır nişastası olarak kullanılabilir. Vitamin ve mineralleri, insülinin makul bir aralıkta kalmasını sağlar.
Cilde faydalıdır: Mısır özü yağı zengin bir linoleik asit kaynağıdır. Bu asitler cildin temeli için gereklidir. Mısır nişastası, döküntü ve tahrişlere iyi gelir.
Gebelikte kullanılır: Hamile kalmak için yeterli miktarda folat gerekir, o da mısırda bulunur. Yeni hücre gelişimine ve gebeliğe yardımcı olur. Mısır ekmeği ve mısır gevreği çeşitlere eklenebilir.
Bağırsak ve karaciğer fonksiyonlarını düzenler
Mısırın yüksek lifli içeriği bağırsak geçişini destekler, kollesterol seviyelerini geriletir ve bağırsak fonksiyonlarını iyileştirir.

Diüretiktir
Düzenli olarak yenilmesi eliminasyonu kolaylaştırması yoluyla sıvı birikimini elimine etmeye yardım eder. Ödem durumunda, bir tencere suda kaynatacağınız bir taze mısır koçanı bir saat süre ile kaynatılıp sıkılıp soğutulur. Ödem durumu iyileşinceye kadar günlük 2 ile 3 kupa arasında içilir; tedavinin sonlanmasında önce bir hafta önce bir kupaya indirilerek devam edilir. Bunun sonrasında dozu ihtiyaca göre 2 ile 3 gün için tekrar edebilirsiniz. Ayrıca sadece püsküllerini kullanmak sureti ile bir diüretik infüzyonu da yapmış olabilirsiniz.

Kaşıntıyı azaltır
Hafif kaşıntıya böcek sokmasına bağlı hafif kaşıntıyı rahatlatmak üzere bir miktar suda çözünmüş az bir miktar mısır nişastasını direkt olarak birkaç dakika süre ile deriye uygulamak üzere lapa halinde uygulayın; suçiçeği gibi çocukluk hastalıklarının sebep olduğu kaşıntılar durumunda ılıklı su banyosuna bir tutam mısır nişastası ekleyin; 15 dakika civarında bir banyo bu hastalıklar sebebi ile ortaya çıkan rahatsızlığı geçici olarak geriletecektir.

İshali tedavi eder
Mısır bağırsak geçişini iyileştirirken diğer yandan ishali birkaç saat içerisinde durdurmanın etkili yoludur. Basit olarak öncesinde kaynatılmış olan bir bardak soğuk suya bir iki çay kaşığı mısır nişastası ekleyin ve bunu bu şekilde için. Meyve, su ve sebzelere ilişkin problemi olan ülkelere giderken küçük bir çanta mısır nişastasını yanınıza almanız kolaylık sağlayabilir.

Böbrek fonksiyonlarını destekler
Böbrek fonksiyonu gerilediğinde ya da azaldığında, bir kupa kaynamış suya bir küçük tutam mısır püskülü ekleyin; 20 dakika boyunca karıştırın sıkın ve bir tatlı kaşığı ile sıcak olarak için.

24 Şubat 2018 Cumartesi

Kırmızı soğanlı peynirli kiş






Hafif ve lezzetli, zengin kırmızı soğanlı peynirli kiş tarifi son dakika kurtarıcınız olabilir ve yeşil salata ile muhteşem bir uyum sağlar

Malzemeler

  • 375 gr tam tereyağlı tart hamuru (Kabaklı tart tarifimizdeki kolay hamuru yapabilirsiniz)
  • 1 yemek kaşığı zeytinyağ
  • 1 kırmızı soğan, doğranmış
  • 3 büyük yumurta sarısı, çırpılmış
  • 200 ml krema
  • 150 gr pişmiş ve tiftiklenmiş tavuk
  • 175 gr peynir
  • İsteğe göre yeşillik


Hazırlanışı

1. Tart hamurundan bir katı hafifçe yağlanmış ince tart tepsisine döşeyin ve 20 dakika dinlenmeye bırakın.
2. Bu arada bir tavada soğanları zeytinyağı ile 15 dakika boyunca yumuşatın ve soğumaya bırakın
3. Fırını 180 derecede ısıtın. Kenarlardan pay bıraktığınız hamuru altın rengi alana kadar pişirin. Eğer hamurda çatlaklar oluşursa, dövülmüş yumurta ile fırçalayın ve bir 5 dakika daha fırınlayın. Tırtıklı bir bıçakla sarkan hamuru kesin. Fırının ısısını 130 dereceye düşürün.
4. Küçük bir kasede, yumurta sarıları ve kremayı karıştırın.
5. Hamur tabanının üzerine soğan, tavuk ve biraz da peynir parçaları ekleyin, üstüne yumurta ve krema karışımını dökün ve en üste de rendelenmiş peyniri serpin
6. Tepsiyi fırının orta katına yerleştirin ve 40 dakika pişirin.
7. Kiş piştiğinde oda sıcaklığında servis edin.

23 Şubat 2018 Cuma

Geleneksel Osmanlı İçecekleri

Osmanlı döneminde en sevilen şerbetler ve tarifleri.


Ramazan şerbeti

Malzemeler

1 kg vişne
1 kg kırmızı erik
4 su bardağı şeker
5-5 karanfil tanesi
4 çubuk tarçın
2 litre su

Yapılışı

Vişne ve erikleri bir tencereye yerleştirin. Üzerine toz şekeri, karanfil ve tarçını ekleyin. Bir kere tahta kaşıkla karıştırın. 1,5 saat beklettikten sonra ocağa alıp altını açın. Kısık ateşte 5 dakika pişirdikten sonra altını açın ve 2 litre suyu azar azar ilave edin. Bir taşım kaynatıp süzün ve soğumaya bırakın.

Demirhindi Şerbeti

Malzemeler

300 gr demirhindi
300 gr toz şeker
2 litre su
2 çubuk tarçın
5-6 tane karanfil
1 muskat
3-4 ince dilim taze zencefil ya da 2 adet kurutulmuş zencefil
100 gram saf gülsuyu

Yapılışı

Demirhindiyi tencereye koyup şekerin yarısını ilave edin ve bir kere tahta kaşıkla karıştırın. 5-6 saat beklettikten sonra şekerin kalan yarısını, suyu ve diğer malzemeleri ilave edin. Bir taşım kaynattıktan sonra süzün, soğuk servis yapın.

Gül şerbeti

Malzemeler

750 gram gül
200 gram şeker
1,5 litre su

Yapılışı

Gül yaprakları ile şekeri nazikçe ovun. Ağzını kapatıp 4 saat bekletin. Sonra suyu yavaş yavaş ilave edin ve kısık ateşte bir taşım kaynattıktan sonra süzün, soğuk servis yapın.

Çilek şerbeti

Malzemeler

1 kg çilek
200 gram şeker
1,5 litre su

Yapılışı

Tencerede çileklerin üzerine şekeri dökün. 1 saat beklettikten sonra suyu yavaş yavaş ilave edip kısık ateşte bir taşım kaynattıktan sonra süzün, soğuduktan sonra servis edin.

Kızılcıklı gül şerbeti

Malzemeler

750 gram kızılcık
200 gram şeker
1,5 litre su
3 tatlı kaşığı limon

Yapılışı

Suyun yarısı ile kızılcıkları kaynatın. Süzgeçte ezdiğiniz kızılcıkların suyunu bir kaba alın. Suyun kalan yarısı ile şekeri kaynatın ve üzerine kızılcık suyu ile limon suyunu ilave edip karıştırın. Soğuk servis edin.

22 Şubat 2018 Perşembe

Evinize Bolluk ve Refah Gelmesini Sağlayacak Feng Shui Önerileri


Feng Shui, çok eski bir Çin öğretisidir. Çinliler Feng Shui’nin insanları, çevrelerinde, eşyalarının arasında gezinen enerji yoluyla zenginliğe, refaha ve bolluğa ulaştırdığına inanırlar. Peki, neden bir de bunu denemeyesiniz ki? Belki de ihtiyacınız olan tam olarak budur.

Dağınıklıktan kurtulun

Feng Shui öğretisinin en temel kuralı, evinizin temiz ve düzgün olması ve etrafta dağınıklık olmaması gerektiğidir. Dağınıklık, negatif enerji anlamına gelir ve bu negatif enerji evde refahın dolaşmasını engeller. İhtiyacınız olmayan eşyaları atın, eşyalarınızın tozunu her gün alın ve evinizdeki kirli şeylerden de kurtulun. Ayrıca size negatif duygular veren eşyalardan (eski fotoğraflar gibi) ve ölü bitkilerden de evinizi arındırın.

Su elementini içeri taşıyın

Feng Shui’de su, zenginliği temsil eder. Bu nedenle evinize mümkün olduğu kadar çok su elementi dahil etmelisiniz. Evinizin içine küçük bir çeşme yerleştirebilirsiniz. Çeşme, sürekli olarak çalışır durumda olmalı, asla durağan olmamalıdır. Ayrıca tuvaletlerinizin kapaklarını ve banyonuzun kapısını daima kapalı tutmalısınız ki, banyonuzdaki durağan sudan gelen negatif enerji evinizin dengesini bozmasın. Eğer evinizde bir şömine varsa, ateşin enerjisini dengelemeniz gereklidir ki ateş evinizdeki suyun getirdiği zenginlik enerjisini yakmasın. Bu enerjiyi, şöminenin yanına küçük bir çeşme ya da şöminenin üzerine bir vazo taze çiçek koyarak dengeleyebilirsiniz.

Yeşillikle yaşayın

Feng Shui’ye göre sağlıklı ve çiçek açan bitkiler eve refah ve mutluluk katarlar. Eğer evinizin içinde ya da dışında bitki koyacak yeriniz yoksa, taze çiçeklerle ve vazolarla evinizdeki bu eksikliği giderebilirsiniz. Fakat, çiçeklerin suyunu düzenli olarak değiştirmeyi ve vazoları düzenli bir şekilde temizlemeyi unutmamalısınız. Eğer mümkünse, bahçenize bambu ekebilirsiniz. Bambu, bolluk ve refahı temsil eder.

Ağaçlar

Oturma odanızın en sol köşesine birbirine benzer objeleri, ağacı temsil eden diğer objelerin arasında duracak şekilde yerleştirin. Ağaçtan yapılma kaseler, mumluklar hatta fotoğraflar koyabilirsiniz. Kullanılabilecek en uygun renkler mor, kırmızı, dore ve yeşildir. Bu renkler asalet, para ve bolluğun renkleridir.

Kristaller

Kristaller enerji arttırıcılar olarak bilinirler. Berrak bir kristali (tercihen yuvarlak bir kristal olsun) yaklaşık 44-45 cm. uzunlukta kırmızı bir ipe bağlayın ve bunu oturma odanızın sol arka köşesine yerleştirin. Burası refah köşesi olarak adlandırılır. Eğer kristali pencerenize yakın bir yere asarsanız, güneş ışınlarının kristalin içinden geçip gökkuşağı renkleri oluşturmalarını izleyebilirsiniz. Bu da zenginlik ve refah işaretidir.

Refah için ateş

Çinliler gaz sobasının daima evin içindeki zenginlik akımı ile direkt alakalı olduğuna inanırlar. Bu nedenle de doğalgaz şofbeninizi mümkün olduğu kadar temiz ve parlak, aynı zamanda da sağlıklı vaziyette çalışır tutmanız önemlidir. Ayrıca doğalgaz şofbeninizin tepesine bir ayna asmanız evde iki tane soba/şofben olduğu ilüzyonunu yaratacaktır, bu da evin refahının artmasına sebep olacaktır.

Japon Balığı

Hiç kendi halinde yüzen küçücük bir japon balığının bir evin refahına büyük ölçüde katkı sağlayabileceğini düşünmüş müydünüz? Gerçekten de öyleler. Kendinize birkaç adet turuncu renkli japon balığı alın ve aralarına bir tane de siyah japon balığı ekleyin. Neden mi siyah japon balığı? Çünkü siyah renkli balık, negatif enerjiyi emer ve etrafa daha çok pozitif enerji yayılmasını sağlar.

İşte evinize bolluk, huzur ve refah getirecek Feng Shui teknikleri bunlar!  Üstelik bu öğretiye göre bir dekorasyon uygulandığında evinizin kötü görünmesi de imkansız!

21 Şubat 2018 Çarşamba

sağlıklı ve yeşil içecekler

Detoks smoothie

Güne başlarken içmek için ideal!
Malzemeler :
  • 1 fincan dolusu ıspanak
  • 3 sap kereviz
  • ½ fincan küp küp kesilmiş çekirdekli salatalık
  • ¼ fincan düz yapraklı taze maydanoz
  • 1 küçük elma
  • 1 yemek kaşığı taze misket limonu suyu
  • 1 yemek kaşığı taze limon suyu
  • ½ çay kaşığı kıyılmış taze zencefil
  • 1 çay kaşığı misket limonu kabuğu
Hazırlanışı :
Bütün malzemeleri blenderda karıştırıp püre, haline getirin. Fazlasını buzdolabında saklayın.

Tatlı, yeşil smoothie

Malzemeler :
  • 1 adet dilimlenmiş büyük boy muz
  • 1 adet kabuğu soyulup, dilimlenmiş büyük boy portakal
  • 1 adet ikiye bölünmüş ve çekirdeği çıkarılarak soyulmuş avokado
  • 4 fincan doğranmış, sapları çıkartılmış pazı yaprağı
  • 2 fincan soğuk su
Hazırlanışı :
Bütün malzemeleri blenderda karıştırıp, püre haline getirin. Fazlasını buzdolabında saklayın.

Hindistan cevizli ve karalahanalı smoothie

Malzemeler :
  • 1 adet dilimlenmiş büyük boy muz
  • 4 fincan doğranmış, sapları ayrılmış karalahana
  • 2 yemek kaşığı öğütülmüş keten tohumu
  • ½ fincan hindistancevizi sütü
Hazırlanışı :
Bütün malzemeleri blenderda karıştırıp, püre haline getirin. Fazlasını buzdolabında saklayın.

Çiğ yeşil içecek

Malzemeler :
  • ½ çekirdekli salatalık
  • 2 fincan doğranmış, sapları alınmış karalahana yaprağı
  • 2 fincan ıspanak
  • 1 adet ikiye bölünmüş ve çekirdeği çıkarılarak soyulmuş avokado
  • 2 yemek kaşığı limon kabuğu
  • 2 yemek kaşığı limon suyu
  • 1 yemek kaşığı hindistancevizi yağı
Hazırlanışı :
Bütün malzemeleri blenderda karıştırıp püre haline getirin. Fazlasını buzdolabında saklayın

Afiyet olsun!

20 Şubat 2018 Salı

ceviz pestolu jumbo karides

Özet:

4 kişilik
Tüm tarif: 19 Bodypuan (BP) / 1 porsiyon: 4.5 Bodypuan (BP)
Tüm tarif: 1135 Kalori (Kcal) / 1 porsiyon: 284 Kalori (Kcal)

Malzemeler:

16 adet jumbo karides 5.0 Bodypuan (BP) / 291 Kalori (Kcal)
2 yemek kaşığı zeytinyağı 5.0 BP / 279 Kcal
50gr. ceviziçi 4.5 BP / 330 Kcal
3 yemek kaşığı parmesan peynir, rendelenmiş 4.5 BP / 185 Kcal
4 yemek kaşığı fesleğen, doğranmış 0.0 BP / 24 Kcal
4 yemek kaşığı maydanoz, doğranmış 0.0 BP / 20 Kcal
2 diş sarmısak, ezilmiş 0.0 BP / 6 Kcal
tuz, karabiber
0.0 BP / 0 Kcal
4 adet bambu şiş  

Yapılışı:

1. Karidesleri kuyruk kısımlarını kabuklu bırakarak ayıklayın ve büyük bir kaseye koyun.
2. Pestoyu yapmak için cevizi, fesleğeni, sarmısağı, peyniri ve yağı mutfak robotunda püre haline getirin.
3. Pestonun yarısını karideslerle karıştırın, üzerini kapatıp en az 1 saat veya 1 gece buzdolabında bekletin.
4. Karidesleri bambu şişlere geçirip, bir kere çevirerek, 3-4 dakika pişirin. Hazır olan karideslerinizi, geri kalan pesto ve yeşil salata ile servis yapın.
Şefin notu: Bu sıra dışı yemek başlangıç veya ana yemek olarak sunulabilir. Önceden hazırlayıp, pişirene kadar buzdolabında bekletebilirsiniz.

Afiyet olsun!

19 Şubat 2018 Pazartesi

hint felsefesinin 4 kuralı


KURAL 1 : Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.

KURAL 2 : Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. ‘Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı’ gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir.

KURAL 3 : İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.

KURAL 4 : Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir.

18 Şubat 2018 Pazar

iyi çay demlemenin püf noktaları nelerdir?


Soğuk havalarda sohbetlerinize eşlik edecek mükemmel çay için ipuçları...

 
İyi bir kahvaltıyı tamamlayan her zaman iyi demlenmiş bir bardak çaydır.
  • Mükemmel çay için ilk olarak çayın doğru demlendiğinden emin olun. Her çayın farklı bir demlenme süresi vardır. Eğer doğru bir şekilde demlenmez ise çay keyif vermez.
  • Her çay 100 derecede demlenmez. Çayı, doğru sıcaklıkta demlediğinizden emin olmalısınız. Yeşil çayı daha ılık bir suda demlemek gerekir.
  • Çayın tadı şeker, limon, süt, tatlandırıcı gibi yan ürünlerle bozulmamalı. Sadece saf çayın tadına varın ve keyfini çıkarın!
  • Çaya saygı duyun. Çayın, odanıza gelmeden önceki serüvenine kulak verin. Tamamen doğal yollarla, ince işçilik ile bardağınızı dolduran bu çay epey uzun bir yoldan geliyor.
  • Çayın her şeye iyi geldiğine inanmalısınız; çünkü inanırsanız gerçekleştiğini de gözlemleme şansınız olacaktır.

Çay nasıl demlenir?

1. Demliğinizi sıcak su ile önceden ısıtın. Sonra suyu dökün. Kokusuz süzgeç ya da filtre kullanın.

2. Çayınızı porsiyonlayın (Her fincan için yaprak çaylar: 1 tepeleme tatlı kaşığı; kırık çaylar: 1 tatlı kaşığı seviyesi).

3. Yeni kaynayan suyu çay yapraklarının üzerine dökün. (Dikkat: yeşil çayı demlerken su kaynadıktan sonra 80 dereceye düşmesini bekleyin, aksi takdirde yapraklar yanar.)

4. Çay yapraklarına sıcak su temas ettiğinde aroma demliğe yayılmaya başlar. Çay yapraklarının rahat açılıp tadını en etkili şekilde suya bırakması için yeterli alana ihtiyaç vardır.

5. Bir süre sonra çay yapraklarındaki aktif bileşenleri ortaya çıkar ve aromasını suya bırakır.

6. Çayın demlenmesindeki en önemli etken demlenme süresidir. Arzulanan demlenme süresinden sonra süzgeci çıkarıp kabına koyun.

Şimdi çayınız hazır!!!

Demleme Süreleri:
Yeşil çaylar: 2-3 dk.
Siyah çaylar: 3-5 dk.
Bitki çayları: 6-8 dk.
Meyve çayları: 8-10 dk.














17 Şubat 2018 Cumartesi

şekerin 100 zararı

1-Canlı organizmalardaki birçok sistemin fizyolojik çalışmasında bozulmaya neden olur.
2-Vücudun mineral dengesini bozar.
3-Krom eksikliğine neden olur.
4-Bakır eksikliğine neden olur.
5-Kalsiyum emilimini bozar.
6-Magnezyum emilimini bozar.
7-Kanda E vitamininin miktarını azaltır.
8-Kanda büyüme hormonu düzeyini azaltır.
9-Protein emilimini engeller.
10-Protein yapısına zarar verir.
11-Proteinlerin vücuttaki rolünde kalıcı değişikliklere yol açar.
12-Dokuların esnekliğini ve işlevini bozar.
13-Enzimlerin fonksiyonlarını bozar.
14-DNA yapısında zarara yol açar.
15-Alkol gibi zehirleyicidir.
16-Bağımlılık yapıcı bir maddedir.
17-Alkolizme de neden olabilir.
18-Vücut bağışıklık sistemini yıkar ve zayıflatır.
19-Vücutta serbest oksijen radikallerin artmasına ve oksidatif strese neden olur.
20-Serbest oksijen radikalleri, bütün dejeneratif hastalıkların, kanser ve yaşlanmanın temel nedenidir.
21-Viral ve bakteriyel her türlü enfeksiyon hastalığına karşı korunmayı zayıflatır.
22-Yaraların iyileşmesini geciktirir.
23-Hastalıkların iyileşmesini geciktirir.
24-Beyinde delta, alfa ve tetra dalgalarını bozar.
25-Depresyona neden olur.
26-Baş ağrısı ve migrene neden olur.
27-Dikkatsizliğe neden olur.
28-Şeker ve tatlı alımı azaltıldığında duygusal kararlılık artar.
30-Görmeyi bozar ve körlük yapar.
31-Miyop hastalığına (uzağı görememe) neden olur.
32-Gözlerde katarakta neden olur.
33-Tükürük asiditesini artırarak diş çürümelerine neden olur.
34-Diş ve diş eti hastalıklarına neden olur.
35-Besin alerjisine neden olur.
36-Derimizdeki kollajen yapısını bozar ve ciltte kırışıklıklara neden olur.
37-Erken yaşlanmaya sebep olur.
38-Gebelikte kan zehirlenmesine neden olur.
39-Yeni doğanda dehidratasyona yani bedenin fazla miktarda sıvı kaybetmesine neden olur.
40-Çocuklarda hiperaktivite, konsantrasyon bozukluğu ve zayıflığına neden olur.
41-Çocuklarda anksiyeteye neden olur.
42-Çocuklarda adrenalin seviyesinin ani artışlarına sebep olur.
43-Çocuklarda egzamaya neden olur.
44-Çocuklarda uyuşukluğa ve aktivite azalmasına neden olur.
45-Okul çağındaki çocuklarda başarısızlık nedenidir.
46-Çocuk felci riskini arttırır.
47-Kadınlarda premenstürel sendromu (adet dönemi öncesi yaşanan sıkıntılar) daha kötü hale getirir.
48-Erkeklerde estrodiol (doğal oluşan östrojenin en kuvvetli formu) seviyesini arttırır.
49-Vücutta hormonal dengesizliğe neden olur. Bazı hormonlar az çalışırken, bazı hormonlar aşırı çalışır.
50-İnsülin ve leptin direncini başlatır ve giderek artırır.
51-Şeker ve tatlı tüketiminin ardından kan şekeri, kompleks karbonhidrat olan nişastadan, 2 - 5 kat daha fazla yağa dönüşür.
52-Vücutta su tutulmasını arttırır.
53-Yüksek yoğunluklu lipoprotein olan HDL'yi düşürür.
54-Dejeneratif hastalıkların başlangıcı olan kan trigliseritlerini yükseltir.
55-Kilo alma, şişmanlık ve obeziteye neden olur.
56-Sindirilememiş kompleks karbonhidratlar nedeni ile oral glukoz tolerans testinde glukoz seviyesinin yüksek çıkmasına neden olur.
57-Açlık şekerini yükseltir.
58-Hipoglisemiye (kan şekeri düşmesi) neden olur.
59-Diyabete (şeker hastalığına) neden olur.
60-Obez hastalarda yüksek kan basıncına neden olur.
61-Kalp, damar ve felç hastalıklarına neden olur.
62-Sistolik kan basıncını arttırır.
63-Kanın pıhtılaşmasını artırır ve damarların tıkanmasına neden olur.
64-Aterosikleroz denilen damar sertliğine neden olur.
65-Astıma neden olur.
66-Akciğerlerde amfizeme neden olur.
67-Karaciğer büyümesi ve yağlanmasının nedenidir.
68-Safra taşına neden olur.
69-Böbreği büyütür ve patolojik değişikliklerine neden olur.
70-Böbrek taşlarına sebep olur.
71-Böbrek üstü bezlerin fonksiyonlarını yavaşlatır.
72-İdrar elektrolit dengesini bozar.
73-Sindirim siteminin asiditesini artırır.
74-Hazımsızlığa neden olur.
75-Gastrik ve duodenal ülseri bulunan hastalarda tekrarlama sıklığına neden olur.
76-Fosfataz adlı enzimi bağlar ve yok eder. Böylece sindirim işlemi zorlaşır.
77-Besinlerin gastrointestinal sistemde ilerlemesini yavaşlatır, bağırsak hareketlerinin 1 numaralı düşmanıdır. Kabızlık yapar.
78-Kronik bağırsak hastalıklarından 'crohn hastalığı' riskini arttırır
79-Kronik bağırsak hastalıklarından 'ülseratif kolit' riskini artırır.
80-Bağırsaklarda pamukçuk hastalığının nedeni olan 'candida albicans'ın (mantar) kontrol edilemeyen üremesine neden olur.
81-Dışkıdaki safranın ve kalın bağırsakta bulunan bakteriyel enzimlerin konsantrasyonunu artırır.
82-Apandisit gibi tehlikeli bağırsak iltihaplanmasına neden olur.
83-Hemoroit dediğimiz, basur hastalığına neden olur.
84-Bacaklardaki varislere neden olur.
85-Eklem ve tendonları hassaslaştırır.
86-Kronik artrit hastalıklarına (eklem hastalıkları) neden olur.
87-Gut hastalığına yakalanma riskini arttırır.
88-Kemik erimesini (osteoporoz) başlatır.
89-Mültipl skleroz hastalığına neden olur.
90-Epileptik nöbetlere neden olur
91-Alzheimer hastalığına neden olur.
92-Parkinson hastalığı olan kişilerde şeker tüketiminin fazla olduğu görülmüştür.
93-Her türlü kanser hücresini besler.
94-Safra yolu kanserine yol açabilir.
95-Mide kanseri riskini arttırır.
96-Pankreasın yağlanmasına ve kanserine neden olur.
97-Meme kanserine neden olur.
98-Yumurtalık kanserine neden olur.
99-Prostat kanserine neden olur.
100-Kalın bağırsak kanserine neden olur.
 

Şeker, şekerli tatlılar, meyve şekeri (sükroz), şurup ve pekmezlerin tüketilmesi akciğer kanseri için de ciddi risk faktörü oluşturur."

16 Şubat 2018 Cuma

parfüm nasıl seçilir


Parfüm, sizin kişiliğinizi, karakterinizi ve duygularınızı yansıtan bir özelliğe sahip olmalıdır. Peki, size en uygun parfümü nasıl seçersiniz?

Ne aradığınızı bilin

Eğer kendi imzanız olacak bir parfüm arıyorsanız, içinde olmasını istediğiniz tercihlerinizi iyi seçmelisiniz.
Bu, çiçeksi, meyvemsi, odunsu ve amber kokusunun iç içe olduğu bir orman ve sizin için doğru kokuyu seçmek gerçekten de zor olacaktır.
Parfümünüzü seçerken, teninize uygun olanını, hislerinize ve kişiliğinize uyum sağlayanını seçin. Hatta anılarınızı canlandıracak bir parfüm bulursanız onu da tercih edebilirsiniz.

Parfümü test etmek

Her insanın cildi, kendine özgü bir kokuya sahiptir.
Cildin epidermisi, parfümünüzün karakteristiğini değiştirecek bir etkendir.
Bir parfümün size uyup uymadığını anlamak için, parfümü nabız noktalarınıza (boyun ve bilek) sıkarak test edin. Eğer yarım saat kadar beklerseniz, parfümün teninizdeki gerçek kokusunu ancak o zaman alabilirsiniz ve böylece size yakışıp yakışmadığına karar verebilirsiniz.

Parfümlerin değişik notaları

Parfümler birer mimari parçadırlar. Üç katmanlı kokulardan oluşan birer piramittirler ve bu piramit, tepe notalar (taze, güçlü; parfümü sıkar sıkmaz aldığınız kokudur), parfümün kalbindeki notalar (daha şehvetli, sıkıldıktan 10 dakika sonra ortaya çıkan kokular) ve baz notalar (ağır, daha durağan ve parfümün kalıcılığını sağlayan notalar) olarak üçe ayrılırlar.
Bir parfümün gerçek kokusunu anlamanızın en iyi yolu üzerinize sıktıktan sonra bir saat beklemek ve bu üç notanın ortaya çıkmasını sağlamaktır.

Doğru parfüm nasıl seçilir?

Eau de toilette, eau de parfum, yaz parfümü, parfüm yağı ve losyon parfümler arasından kendinize uygun parfümü seçmek hiç de kolay değil, bunun farkındayız.
Günlük kullanım için, eau de toilette ideal olanıdır. Aynı şekilde losyon parfümler ve pudralar da cildinize hafif ve nazik bir koku bırakacakları için günlük kullanıma uygundurlar. Fakat daha kalıcı ve fark edilir bir koku istiyorsanız ya da özel bir geceye katılacaksanız, parfüm ya da eau de parfum tercih etmelisiniz.

Parfüm nasıl doğru uygulanır?

Parfümünüzü, stratejik noktalarınıza sıkın; boynunuz, dekolteniz, kulaklarınızın çevresi ve bileklerinizin iç kısmına.
Ayrıca, kıyafetlerinize de sıkarak, parfümünüzün daha çok üzerinizde kalmasını sağlayabilirsiniz. 2-3 kere sprey olarak sıkmanız, parfümün, kıyafetlerinizde gün boyu kalmasını sağlar.

Parfümü nasıl saklamalı?

Parfüm ışığa, ısıya, sıcağa ya da ısı değişimlerine karşı dayanıklı bir ürün değildir. Bu nedenle parfümünüzü, kuru bir yerde ve orijinal paketinde saklamanız gerekmektedir.
Doğru şekilde muhafaza edilen parfüm, 2 ila 5 yıl arasında tazeliğini korur ama zaten açıldıysa, hava, parfümün bozulmasına neden olabilir.
Açılmamış bir parfüm, senelerce kokusunu koruyabilir. Eğer parfümünüzün rengi değişirse bile paniğe kapılmayın. Renginin değişmesi, kokusunun değişeceği anlamına gelmez.

Doğru parfümü seçmenize yardımcı olacak 4 adım

  1. Kişiliğinize uygun bir parfüm seçim
  2. Doğru bir şekilde test edin
  3. Doğru formatı seçin (eau de toilette veya eau de parfum)
  4. Dikkatli bir şekilde uygulayın

Parfüm aileleri 

Parfümler, kokusal olarak 7 aileye ayrılırlar, ana yedi aile dışında, her parfüm ailesinin, bir de alt aileleri vardır. İşte onlar:

1. Turunçgiller

Parfümü kokladığımı zaman, ilk burnumuza gelen kokunun ailesi budur. Limon, portakal, greyfurt, mandalin ve bergamot bu gruptaki esanslardır. 
Alt ailesi: chypre çiçeği / baharatlı / odunsu / aromatik
Örnek parfümler: Eau de Rochas by Rochas, Eau de Cologne Impériale by Guerlain, Eau Sauvage by Christian Dior, Eau d’Hermès by Hermès.

2. Çiçeksi

Bu, en önemli parfüm özlerinin kullanıldığı ailedir. Gül, menekşe, yasemin, leylak, müge çiçeği, nergis ve sümbül bu gruptadırlar. 
Alt ailesi: soliflore / çiçeksi buket / yeşil çiçek / odunsu / odunsu meyvemsi / aldehit
Örnek parfümler: L’Air du Temps by Nina Ricci, Anaïs Anaïs by Cacharel, N°5 by Chanel, Jardins de Bagatelle by Guerlain. 

3. Fougère

Bitki kokularını anımsatır ve lavanta, tahta, meşe yosunu ve kumarin notaları bu grupta olur. 
Alt ailesi: çiçeksi amber / yumuşak amber / baharatlı / aromatik /meyvemsi
Örnek parfümler: Jicky by Guerlain, Paco Rabanne pour Homme, Azzaro pour Homme.

4. Chypre

Genel olarak, laden reçinesi, paçuli, bergamot ve meşe yosununu baz alır. Bu aile, adını, 1917 yılında yaratılmış olan Chypre by François Coty adlı parfümden almıştır. 
Alt ailesi: çiçeksi / meyvemsi / yeşil / aromatik / deri 
Örnek parfümler: Femme by Rochas, Mitsouko by Guerlain, Yvresse by Yves Saint Laurent, Miss Dior.

5. Odunsu

Sıcak notalı kokulardan oluşur. Sandal ağacı, paçuli ya da daha kuru notalar olan, sedir ve güve otu gibi.
Alt ailesi: aromatik / baharatlı / amber / meryvemsi / marin
Örnek parfümler: Vetiver by Guerlain, Kenzo pour Homme, Egoiste by Chanel

6. Amber ya da oryantal olanlar

Pudramsı ve vanilyalı kokulardır ve içlerinde belirgin hayvan bileşenleri vardır. 
Alt ailesi: odunsu çiçeksi / baharatlı / yumuşak / turunçgil / çiçeksi / odunsu
Örnek parfümler: Shalimar by Gueralin, Opium by Yves Saint Laurent, Poison by Dior.

7. Deri

Parfüm ailelerinin en küçüğüdür. Tütün ve huş ağacı katranını baz alır. 
Alt ailesi: çiçeksi / tütün
Örnek parfümler: Cuir de Russie by Chanel and Tabac Blond by Caron.

Şu sıralar parfüm trendleri nelerdir?

Çiçeksi ve pudramsı kokular yerlerini daha gerçekçi kokulara bırakıyorlar. Gül, lavanta, yasemin ve paçuli gibi ama asıl trend şu sıralar kendi kokunuzu kendinizin yaratması.

Parfüm seçimi yapmak 

Şişesi ne kadar şık olursa olsun, parfüm seçmek, çikolata seçmek gibi bir şey değildir. Kendinize yeni bir parfüm seçerken iyice zaman ayırmalı ve birçok parfümü kokladıktan sonra seçiminizi yapmalısınız. Seçiminizi trende göre değil, beğeninize göre yapın. 

Hangi karaktere hangi parfüm?

Fresh, çiçeksi notalar cesur ve sosyal kişiliklere göredirler. Oryantal notalar ise daha seksi, gizemli ve şehvetli kadınlara uygundurlar. 
Pudralı notalar daha duygusal ya da genç kız kalbi taşıyan kadınlara uygundurlar. Çiçeksi- meyvemsi kokular, optimistik karakteri olanlara yakışırlar. Chypre parfümler, hırslı, baskın karakterli kadınlara uygundurlar. 

Kokunuzu seçerken onu sevdiğinizden de emin olun. Sadece başkası beğendiği için etki altında kalıp parfümünüzü seçmeyin ve her kadının imzası gibi olan bir parfümü olması gerektiğini unutmayın!