31 Mart 2019 Pazar

Ceviz Yaprağı ile Sivilce Tedavisi


Ceviz yaprağı, Mayıs ayında çiçek açan ceviz ağacından değil Haziran ayında tazecik yapraklar üreten ceviz ağacından toplanır. Haziran ayının ortalarından Eylül ayına kadar bu yaprakları toplamak mümkün. 25 – 30 metre boyutların ulaşabilen ceviz ağacı, kış mevsiminde yaprak döker. Bu yapraklar tüysü özelliklere sahiptir. Genellikle toplanan ceviz yaprakları serin, havadar ve gölgeli bir yere serilerek kurutulmaya bırakılır. Daha sonra ise kuruyan ceviz yaprakları ince ince kıyılır ve hava almayan bir ortamda saklanır. Bugün sizlere ceviz yaprağının faydalarından ve Ceviz Yaprağı ile Sivilce Tedavisinden bahsedeceğiz.
Ceviz Yaprağının Faydaları
Ceviz yaprağı astringent yani sıkıştırıcı bir etkiye sahip. Bununla birlikte tonik yani kuvvetlendirici, kan dondurucu ve bağırsak kurtları ile solucanlarını dökücü etkilere de sahip.
Ceviz ağacı yaprağından yapılacak olan yaprak çayı sindirim sistemine oldukça fayda sağlar. Sindirim bozuklukları, iştahsızlık ve kabızlık gibi durumlarda bu çay sayesinde kan daha temiz bir hale gelir. Bununla beraber bu çayın sarılık tedavisinde de kullanıldığı bilinir. Bu yaprak çayı sayesinde iştahınız açılır. Aynı zamanda kan şekerini düşürmek için kullanılabilecek olan bu çay deri hastalıkları söz konusu olduğu zaman ayrıca antiseptik olarak kullanılabilir. Vücudun direnç ve kuvveti bu çay sayesinde artar.
Ceviz yaprakları kaynatıldıktan sonra yapılacak olan banyo egzama, frengi, raşitik hastalıklar ve uçuklara iyi gelir. Kemik deformasyonu, kemik çürümesi ya da iltihaplı el ve ayak tırnakları söz konusu olduğu zaman oldukça etkili olan ceviz yaprağı uyuz ve favus hastalıklarında, hasta olan bölgeye sürülecek olan kaynatılmış ceviz yaprağı suyu bu bölgenin iyileşmesi sağlanır. Aynı zamanda bu su ile birlikte iltihaplı egzama hastalıkları, ergenlik zamanında çıkan sivilcelere, akıntılara ve ayak terine oldukça iyi gelir. Diş eti sıkıntıları, gırtlak ve boğaz hastalıkları ve ağız boşluğu iltihabı da ceviz yaprağı suyu ile geçen hastalıklar arasında yer alır. Bunun için gargara yapabilirsiniz.
Ceviz yaprağının kaynatıldıktan sonra kafa derisine sürülmesi halinde hızlı saç dökülmelerine bir önlem almış olursunuz. Kafa bitlerini de bu su sayesinde temizlemeniz mümkün. Bununla birlikte banyo esnasında donuk kabarcıklara uygulayarak da sonuç alabilmeniz mümkün hale gelir. Her vücutta olumlu etkilere yol açabilecek olsa da bazı kişilerde göstermiş olduğu mide bulantısı ve kusma gibi yan etkiler de bulunur. Fakat bu tür yan etkilerin haricinde pek bir etkisi görülmemiştir.
Ceviz Yaprağı ile Sivilce Tedavisi Nasıl Yapılır?
Ceviz Yaprağı Çayı
Ceviz yaprağını hazırlamak isteyen kişilerin kullanabileceği iki farklı yöntem bulunur. Bu yöntemlerden ilkinde yarım ya da bir tatlı kaşığı kadar ince kıyılmış olan ceviz yaprağını, 1 su bardağı kadar kaynar su ile haşlamalı ve 4 – 5 dakika boyunca demlemenin ardından yaprak ve suyu süzmelisiniz. Bu işlemin ardından gün boyunca 1 – 2 bardak yumdulayarak bu çayı içebilirsiniz.
İkinci yöntemde yine aynı şekilde yarım ya da bir tatlı kaşığı kadar ince kıyılmış olan ceviz yaprağını almanız gerekiyor. Fakat bu sefer yapmanız gereken şey bir bardak kadar soğuk su eklemek olacaktır. Soğuk suyu kaynama derecesine gelene dek ısıtmanız ve 2 – 3 dakika kadar hafif ısıda kaynattıktan sonra da süzerek içime hazır hal getirmeniz gerekiyor. Bu karışımı günde 2 ya da 3 kez kullanmanı mümkündür.
Ceviz Yaprağı ile Sivilce Tedavisinde Nasıl Kullanılır?
Ceviz Yaprağı ve Banyo
Detaylı ve tam yıkama yapacak olan kişilerin iki büyük avuç kadar ceviz yaprağını akşam yatmadan önce 2 – 3 litrelik suya koyması gerekir. Daha sonra sabah bu su kısık ateşte 4 – 5 dakika boyunca kaynatılacak ve ardından süzülerek banyo suyuna etkilenecektir. Gerektiği takdirde karışım miktarı arttırılabilir.
Ceviz Yapraklarının Sivilceye Etkisi
Sivilceler için ceviz yaprağı kullanmak istenen kişilerin yarım litre su ile 20 gram kadar kurutulmuş ceviz yaprağına ihtiyacı olur. Burada önemli olan şey suyun kaynar derecesine gelmemiş olmasıdır. 50 – 60 derece sıcaklığına sahip olan suyun içine ceviz yaprakları ufalanarak dökülmelidir. Daha sonra ise kabın ağzı kapatılmalı ve bir saat boyunca kullanıma hazır olabilmesi için beklenir. Bu karışımı sabah ve akşam günde 2 – 3 defa kullanmanız mümkündür. Bir pamuk kullanarak bu karışımı sivilceli bölgeler kompres olarak uygulamanız mümkündür. Sıcak bir şekilde yapılacak olan bu karışım çok daha etkili olur. Bu işlemin ardından 3 dakika geçmesinin ardından aynaya baktığınız zaman aknelerinizin açıldığını fark edersiniz. Soğuk olarak da kullanılabilecek olan bu karışım ile birlikte kısa bir süre içerisinde sivilceleriniz yok olur.

Mercanköşkünün Faydaları


Mercanköşkü bitkisi ballıbabagiller familyasında yer alır. Diğer isimleri Güveyotu ya da keklikotu olan bu bitki toprağın yüzeyinde yayılarak gelişir. Mercanköşk tüylü bir yapısı olan ve aynı zamanda çalıya benzeyen bir bitki. İçeriğinde flavonlar, tanen, acı maddeler, glikozit ve aynı zamanda C vitamini bulunur. Mercanköşkünün güçlü bir aromaya sahip olması açısından yemeklerde, özellikle balık yemeklerinde daha çok tercih edilir. Uzun yıllardır yemeklerde kullanılan mercanköşkü, yakın zamanda birçok hastalıkların tedavisinde kullanılmaya başlandı.
Mercanköşkünün Faydaları Nelerdir?
Mercanköşk bitkisinin içeriğinde yer alan yararlı maddeler sayesinde, birçok sağlık sorunları için doğal bir tedavi sağlar. Mercanköşkünün insan vücudu üzerinde çok faydası bulunur.
1. Kalp Hastalıklarına İyi Gelir
İnsan vücudunun en önemli organlarının başında kalp gelir. Kalp insan vücudunun merkezi olarak nitelendirilir. Birtakım sebeplere bağlı olarak kalp hastalıkları ortaya çıkabilir. Mercanköşk bitkisinin en önemli faydası ise kalp hastalıklarına iyi gelmesi. Aynı zamanda mercanköşk bitkisi kolesterol ve kan basıncını düşürmede çok etkili olduğu için, damar sertliği riskini tamamen azaltır. Kalp hastalıklarını doğal bir şekilde tedavi etmek için mercanköşk bitkisini düzenli olarak tüketebilirsiniz. Mercanköşkünü çay formunda düzenli olarak içebilirsiniz. Her gün bir fincan içeceğiniz mercanköşkü çayı kalp hastalıklarına karşı tam bir koruma sağlar.
2. Bağışıklık Sistemini Güçlendirir
İnsan vücudunun koruyucu kalkanı olan bağışıklık sisteminin işlevini sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmesi için güçlendirici besinleri daha çok tüketmek gerekir. Bağışıklık sistemini güçlendirmek ve insan vücudunu hastalıklara karşı daha korumalı bir duruma getirmek için mercanköşkü bitkisini tüketebilirsiniz. Mercanköşkünün içerisinde yer alan yararlı maddeler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur.
3. Sindirime Yardımcı Olur
İnsan vücudunun en önemli sistemlerinden biri de sindirim sistemi. Sindirim sistemini daha güçlü bir seviyeye getirmek için doğal olan besinleri daha çok tüketmek gerekir. Mercanköşkü bitkisi de sindirim sisteminin işlevini yerine getirmek ve daha sağlıklı bir yapıya sahip olması için düzenli olarak tüketebilirsiniz. Mercanköşkü bitkisini daha çok çay şeklinde her gün içebilirsiniz. Mercanköşkü bitkisi aynı zamanda hazmı kolaylaştırır ve mide gazına çok iyi gelir.
4. Anti-infalamatuar Özelliğine Sahip
Mercanköşk bitkisinin içeriğinde yer alan anti-anfalamatuar özelliği ile inflamasyona bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklara karşı doğal bir tedavi yöntemi sunar. Bu bitkinin etkili olabileceği hastalıklar ise, astım, migren, kas spazmları, ateş, baş ve insan vücudunun diğer kısımlarında ortaya çıkan ağrı gibi. Özellikle baş ağrısına çok iyi gelir. Aynı zamanda burkulma ve kramp girme durumlarında mercanköşkü bitkisinin yağını sorunlu olan kısma her gün masaj yaparak sürebilirsiniz. İsterseniz çay şeklinde tüketerek de mercanköşkü bitkisinin faydalarından yararlanabilirsiniz.
5. Psikolojik ve Nörolojik Hastalıkları Tedavi Eder
Her insanın hayatında atlatmakta zorlandığı bir süreç olur. Bu tür zor geçen dönemlerini daha rahat ve doğal bir şekilde tedavi etmek için mercanköşkü bitkisini düzenli olarak çay formunda tüketebilirsiniz. Antidepresan sebebiyle mercanköşk bitkisi tüketimi bazı psikolojik ve nörolojik rahatsızlıklara da faydası olur. Özellikle zorlu süreçlerde uykusuzluk sorunu yaşayan insanlara yardımcı olur. Aynı zamanda anksiyete ve stresin azaltılması noktasında da etkili ve kalıcı bir çözüm sunar. Hiperaktivite, endişe ve gerilim gibi hislerin azaltılmasında yardımcı olur. Bunun için mercanköşk yağını da düzenli bir şekilde kullanabilirsiniz.
6. Kuru Öksürüğün Geçmesini Sağlar
Özellikle sıcaklığın çok düştüğü kış aylarında çoğu insan üst solunum yolu hastalıklarının belirtileri arasında kuru öksürük yer alır. Kuru öksürük bazen insanların tıkanma noktasına kadar gelir ve insanları rahatsız edici bir seviyeye gelir. Kuru öksürüğü tedavi etmek için doğal tedavi yöntemlerini düzenli olarak uygulayabilirsiniz. Kuru öksürükten kısa bir sürede kurtulmak için mercanköşkü bitkisini çay formunda düzenli bir şekilde tüketebilirsiniz. Kısa bir süre sonra kuru öksürük tamamen geçer.
7. Adet Dönemini Düzenler
Kadınların her ay adet dönemi olur. Bazı kadınlarda, yapısal olarak ya da herhangi bir kadınsal hastalığa bağlı olarak adet düzensizliği ortaya çıkabilir. Adet döneminin düzensiz olması herhangi bir kadınsal hastalığın belirtisi olabilir. Adet dönemini düzenli bir duruma gelmesi için bazı doğal tedavi yöntemi deneyebilirsiniz. Özellikle mercanköşkü bitkisini çay formunda düzenli bir şekilde içebilirsiniz. Mercanköşkü bitkisini düzenli olarak tükettiğiniz zaman adet dönemi düzensizliği kısa bir süre içerisinde düzene girer. Adet düzensizliği gibi önemli bir sağlık sorununa doğal bir çözüm olur.
8. Astıma İyi Gelir
Astım, dış ortamlarda yer alan birçok alerjen madde, sigara dumanı, soğuk hava ve diğer tetikleyici sebeplere bağlı olarak bronşların daralmasıyla ortaya çıkar. Aynı zamanda ataklar şeklinde oluşan kronik bir akciğer hastalığı. Astım atakları sırasında çoğu hastada nefes darlığı, öksürük, hırıltılı bir şekilde nefes alıp verme ve aynı zamanda göğüste meydana gelen sıkışıklık gibi belirtiler ortaya çıkar. Astım hastalığının belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterir. Astım hastalığı tedavi edildiği zaman genelde belirtileri geriler. Astım hastalığını doğal bir şekilde tedavi etmek için, mercanköşkü bitkisinden yararlanabilirsiniz. Mercanköşkü bitkisini çay olarak hazırladıktan sonra düzenli bir şekilde her gün bir fincan kadar içebilirsiniz. Düzenli olarak mercanköşkü çayını içtikten sonra astım hastalığının belirtileri yarıya iner ve bir süre sonra tamamen hafifler.
9. Romatizma Ağrılarını Hafifletir
Romatizma hastalığı, genel olarak her yaşta ortaya çıkan ve aynı zamanda insan vücudunun savunma mekanizmasında bazı hasara neden olan bir hastalık. Halk arasında romatizma hastalığının genel olarak sıcak ya da soğuk havanın sebep olduğu düşünülür. Ancak bu düşünce tamamen yanlış ve bilimsel hiçbir kanıtı yok. Romatizma fazla kiloya sahip olan insanlarda daha fazla ağrıya neden olur ve eklemlerde şişlik şekilde kendini gösterir. Romatizma hastalığını tedavi etmek için bazı bitkisel yöntemlerden yararlanabilirsiniz. Özellikle mercanköşkü bitkisi romatizmal hastalıklarda ideal bir besin. Romatizmal hastalıklarını tedavi etmek için mercanköşkü bitkisini düzenli bir şekilde çay formunda tüketebilirsiniz. Düzenli olarak mercanköşkü çayını içtiğiniz zaman, romatizmal ağrılar tamamen hafifler ve aynı zamanda bazı şikayetler ortadan kalkar.
10. Diş Ağrısı ve Baş Ağrısını Hafifletir
Mercanköşkü bitkisinin ağrı kesici özelliği bulunur. Bunun için baş ağrısını doğal yollardan tedavi etmek için mercanköşkü çayı içebilir ya da mercanköşkü yağını şakaklarınıza sürerek, masaj yapabilirsiniz. Baş ağrısı bir süreden sonra hafifleyerek, tamamen geçer. Diş ağrısından da kısa bir süre içerisinde kurtulmak için mercanköşkü yağını dişinize sürebilirsiniz. Mercanköşkü bitkisinin içerisinde yer alan yararlı vitaminler sayesinde diş ağrısından kurtulabilirsiniz.
11. Cilt Bakımında Kullanılır
Cilde uygulanabilecek doğal ürünler arasında en çok mercanköşkü bitkisi kullanılır. Mercanköşkü bitkisini çay şeklinde demleyerek, bir pamuk yardımıyla cildinize sürebilirsiniz. Bu sayede cildinizde tonik etkisi oluşur. Cildinizi temizleyerek, gerekli olan bakımı cildinize sağlar.

30 Mart 2019 Cumartesi

Sabah Enerjik ve Zinde Uyanmak


Herkes yeni güne taze bir başlangıç yapmak ister. Ancak günün koşuşturmasından arınmak ve sadece yeni doğan güne odaklanmak çoğu insan için zordur. Saatlerce süren bir gece uykusunun sonunda bile kimi zaman yataktan adeta kazınarak ayrılmak gerekir. Bunda hayatta yaşanan güçlükler ve meşguliyetler kadar, sağlık sebepleri de etkili olabilir. Sabahları enerjik olmak için çabalıyor ancak bir türlü başarılı olamıyor, kendinizi sürekli yorgun ve halsiz hissetmekten kurtulamıyorsanız akşam saatlerinden itibaren aşağıdaki yol haritasını izlediğinizden emin olun. Yorgunluk ve halsizlik hislerine eşlik eden başka sağlık problemleriniz varsa profesyonel destek almayı ihmal etmeyin.
1. Ekrana veda edin

Akşama kadar bilgisayar karşısında çalışıp, eve geldiğinizde de televizyon başındaki yerinizi alıyor olabilir misiniz? Elbette bu zincire sürekli kontrol ettiğiniz akıllı telefonun ekranı da ekleniyor. Dinlendiğinizi düşündüğünüz anlarda bile gözlerinizi o kadar yoruyor, zihninizi o kadar çok ve çeşitli uyarana maruz bırakıyorsunuz ki bunun sonucunda yorgun hissetmeniz kaçınılmaz. Kanepede ayaklarınızı uzatmış yatar gibi görünürken, aslında ekrandaki sürekli değişen figürleri takip ediyor ve küçük puntolarla yazılmış yazıları okumaya devam ediyorsunuz. Bunun yerine akşam yemeği ile gece uykusu arasındaki süreyi loş ışıkta, ekranlardan uzakta geçirmeyi deneyin. Televizyon, bilgisayar ve akıllı telefon ekranlarının var olan enerjinizi alıp götürmesine izin vermeyin. Güne dair kısa bir sohbet ve ona eşlik eden bir bitki çayı, günün yorgunluğunu atmanız için çok daha keyifli yollardır.
2. Yediklerinize dikkat edin

Özellikle akşam yemeğinde ağır yağlı yemekler, kızartmalar, hamur işleri ve şerbetli tatlılar yemeniz, gece boyu rahatsız hissetmenize neden olur. Yaşayabileceğiniz mide ve bağırsak problemlerinin yanında vücudunuza da dinlenmesi için fırsat tanımamış olursunuz. Akşam yemeği ve gece atıştırmalıkları, bedeninize bir gece boyu sindirim ve boşaltım yükü olarak geri döner. Bu nedenle akşam yemeğinizi olabildiğince erken saatlerde yiyin ve hafif tutun. Izgara et, balık ve türevlerini, salata ve diğer zeytinyağlı sebzelerle bir arada tüketebilirsiniz. Akşam yemeğinin haricinde, gün içinde de neler tükettiğinizin bilincinde olun. Yeterli miktarda su içmemek ya da çok fazla alkol ve kafein tüketmek gibi tipik hatalar geceleri baş ağrısı ve uyku problemleri yaşamanıza neden olabilir. Kafein içeren yiyecek ve içeceklerin tüketimine uyku saatinize en geç 6 saat kala son verin.
3. Zihninizi temizleyin

“Sabah dinç uyanmak için ne yapmalıyım?” sorusunun cevabı gece iyi uyumakta saklı. Bunun için de gece yatağınızda o güne dair meselelerle haşır neşir olmadığınıza emin olun. Mümkünse meditasyon ya da yoga yapın. Yapacağınız herhangi diğer bir egzersiz de mutluluk hormonu salgılamanızı sağlayacaktır. Pozitif düşünmenin gücünden ve klasik müzikten destek alabilirsiniz. Günü olumlamalar ile kapatın ve yeni gün için zihninizi tüm stres faktörlerinden arındırın. Başınızı yastığa koyduğunuzda tamamen uykuya konsantre olmanız, sabah da yeni günü keyifle karşılamanıza yardımcı olur. Bu aynı zamanda, uzun vadede genç hissetmenizi de sağlayacak genel bir yaşam kuralı olmalıdır.
4. Banyo yapın

Her sabah ya da her akşam rutin olarak duş alıyor olabilirsiniz, ancak bunu acele içinde yapmanız dingin hissetmenizi sağlamaz. Özellikle de sabah işe yetişme telaşında iseniz suyun yatıştırıcı etkisinden yeterince yararlanamazsınız. Suda geçirdiğiniz süreyi biraz daha uzatın, yatmadan önce ılık bir banyo yapmayı deneyin. Fiziksel olarak arınmak ruhsal ve zihinsel temizliğinizi de destekleyecektir. Banyoda hafif çiçek kokuları, tütsüler ve mumlar kullanabilirsiniz.
5. Karanlıkta uyuyun

“Sabahları yorgun uyanmak neden olur?” diye merak edenlerin gece uyudukları odanın koşullarını değerlendirmelerinde fayda var. Eğer odada gece boyu açık bir ışık kaynağı kalıyorsa ya da pencereden aşırı miktarda ses ve ışık girişi oluyorsa o uykudan verim almak imkansız hale gelir. Gece uykusunu olabildiğince karanlık bir ortamda gerçekleştirmek melatonin denilen hormonun salgılanmasına yardımcı olur. Bu hormon ancak geceleri salgılanır ve biyoritmi belirlediğinden oldukça önemlidir. Çocuklarda sağlıklı gelişim ile bu hormonun varlığı birebir ilişkilidir. Uyku kalitesi için odanızın gün içinde yeterince havalandığından ve yatak seçiminizin vücut yapınıza uygun olduğundan da emin olmalısınız. Uyku apnesi ya da horlama gibi sorunlarınız varsa tedavileri için zaman kaybetmeden harekete geçebilirsiniz.
6. Erken kalkın

Erken kalkmak, dinç hissetmenin ve günden verim almanın bir numaralı kuralıdır. Sabah erken kalkmak için taktikler belirleyin ve hafta sonu bile olsa öğle saatlerine kalmayın. Uyku düzeninizin oturması için hafta sonu ve tatillerde de istikrarınızı korumalısınız. Alarm ile uyanmaktan hoşlanmıyorsanız, alarm yerine sevdiğiniz bir radyo kanalıyla güne başlayacak şekilde telefonunuzu ayarlayabilirsiniz. Sevdiğiniz biriyle ortak hedef belirleyip dönüşümlü olarak birbirinizi uyandırabilirsiniz. Sabahları uyanır uyanmaz esneme hareketleri yapın, yoga tecrübeniz varsa güneşi selamlayın. Yeni günü ne kadar erken karşılarsanız o kadar enerjik ve zinde hissetmeniz mümkün hale gelecektir.
7. Vitamin takviyesi alın

Doktorunuzdan mutlaka görüş alarak, başka bir rahatsızlığınız olmadığına emin olduktan sonra vitamin takviyesine başlayın. Sabahları dinç uyanmak için vitamin eksikliğinizin giderilmesi gerekiyor olabilir. B12 vitamini, D vitamini, çinko, magnezyum gibi çok çeşitli maddelerin vücudunuzdaki eksikliği halsizliğe yol açıyor olabilir. Bu konudaki kesin sonuca ancak kan tahlili ve uzman değerlendirmesi ile ulaşabilirsiniz. Takviye edici hapların yanında yemek düzeninizi de ihtiyaç duyduğunuz besin gruplarına göre yeniden düzenlemeyi unutmayın.
8. Hayat amacınızı belirleyin

Sabah zinde uyanmak için kendinize bir amaç belirleyin. Kimi zaman yorgunluk ve halsizlik hislerinin temelinde, yeni günden herhangi bir beklentinizin olmaması yatar. Eğer geleceğe dair bir inancınız, yaratmak istediğiniz bir fark ve peşinden gideceğiniz bir tutku yoksa sabah yataktan çıkmak istemezsiniz. Bunun için, kendinize sorular sorun. Tutkunuz ne? Ne yaptığınızda günü ve saati unutuyorsunuz? Ne için fedakârlık edebilirsiniz? Eğer çevrenizde pozitif enerjinizi alıp götürdüğünü hissettiğiniz insanlar varsa onlardan uzaklaşın. Okulunuza, işinize ya da yaşadığınız yere ait hissetmiyorsanız çevrenizi değiştirmenin yollarını arayın. Hayatın bir kere yaşandığını ve bunun yanlış yerlerde zaman harcamak için çok kısa olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

Keçiboynuzunun Faydaları Nelerdir?


Keçiboynuzu, Akdeniz ikliminin etkili olduğu coğrafyalarda kendiliğinden yetişebilen ve baklagiller ailesine üye olan bir tür bitkidir. Ağaç ya da yeşil çalılar üzerinde olgunlaşan keçiboynuzu meyvesi yenilebilir özelliktedir. Keçiboynuzu maki türü bir ağaçtır ve boyu 10 metreye kadar uzayabilmektedir. Keçiboynuzunun yaprakları da koyu yeşil renktedir ve oldukça serttir. Kıbrıs adası ile Türkiye ve Libya gibi Akdeniz ülkelerinin kıyıları boyunca, doğal olarak yetişen keçiboynuzu, Hindistan gibi Asya’nın bir bölümünde ve Amerika Birleşik Devletleri’nin bazı bölgelerinde de bulunabilmektedir. Ülkemizde ise keçiboynuzunun doğal olarak yetiştiği bölgeler, özellikle de Antalya’nın Alanya ve Manavgat ilçeleri ile, Mersin Anamur, Bozyazı, Aydıncık, Gülnar, Silifke ve Erdemli ilçeleri ve Muğla Marmaris ile Datça civarları olarak tespit edilmektedir. Kısaca keçiboynuzu sıcak Akdeniz iklimini seven bir meyvedir.
Keçiboynuzu direkt meyvesi yenilerek tüketildiği gibi, kurutulmuş şekilde de tüketilebilmektedir. Ayrıca, çoğu öksürük şurubunun içeriğinde de bulunan keçiboynuzu, pekmez elde edilmesinde de kullanılmaktadır. Hatta, keçiboynuzundan çikolata, şekerleme ve tatlandırıcı da elde edilebilmektedir.

Keçiboynuzunun Faydaları

Genellikle öksürüğe iyi gelmesi ile ünlenmiş olan keçiboynuzu, boğaz yumuşatıcı özelliklere sahip olmasından dolayı, özellikle de kış aylarında tüketilen bir besin kaynağıdır. Enfeksiyon oluşumuna ve soğuk algınlığına iyi gelen keçiboynuzu, güçlü bir antioksidan özelliği gösterdiği için, metabolizmayı desteklemekte ve böylece de hastalıklara karşı koruyucu etkiler göstermektedir. Keçiboynuzunun diğer faydaları ise aşağıda belirtildiği şekildedir;

1.Kan Şekeri Dengeleyici


Keçiboynuzu çikolata gibi diğer tatlılara göre çok daha az miktarlarda şeker ve yağ içermektedir. Ayrıca keçiboynuzunun kalori değerleri de çikolatanın sadece üçte biri kadardır. Bu özelliklerinden dolayı keçiboynuzu, kan şekeri değerlerinin düzenlenmesine yardımcı olmaktadır ve diyabet hastalarının tüketimi açısından da güvenilir bir meyvedir. Üstelik keçiboynuzu sadece düşük şeker içeriğinden dolayı değil, protein ve lif içeriği bakımından zengin olmasından dolayı da, şeker hastaları ya da kan şekeri seviyesi yüksek olan kişiler için de faydalı etkilere sahiptir.

2.Kilo Kontrolü


Lif bakımından oldukça zengin olan keçiboynuzu, mide iç çeperinde bulunan ve iştah uyarıcı bir enzim olan ghrelin isimli enzimin üretilmesini azaltmaktadır. Bir tür hormon enzimi olan ghlerin, yemeklerden sonra vücutta açığa çıkmaktadır ve bu şekilde de vücuda açlık sinyalleri göndermektedir. İşte keçiboynuzunun yapısında bulunan lif bileşeni, bu enzimin kontrol edilmesine katkı sağlamakta ve bunun sonucunda da iştahın çoğalmasını engellemektedir. Bundan dolayı da keçiboynuzu, kilo kontrolünün sağlanmasında etkili olabilmektedir.

3.Akciğer Sağlığı


Doğal bir antioksidan olan keçiboynuzu bu sayede, şiddetli öksürüklerin giderilmesine ve öksürüğün yatıştırılmasına yardımcı olmaktadır. Antioksidanlar ise, vücutta bulunan serbest radikaller ile mücadele eden bileşenlerdir. Enfeksiyon oluşumlarının önlenmesine yardımcı olan antioksidanlar, hastalıklara karşı koruyucu etkiler göstermekte ve öksürüğün hissedilebilir derecede yumuşatılmasına katkı sağlamaktadır. Öksürüğe iyi gelmesinin yanı sıra keçiboynuzu, diğer akciğer problemlerinden olan, astım ataklarının dindirilmesine yardımcı olmakta ve bronşit hastalığının tedavisine de olumlu etkiler sunmaktadır. Üstelik, antioksidan özelliklerinden dolayı, alerjik astım gibi problemlerin giderilmesinde, kanserli hücrelerin çoğalmasının önlenmesinde de etkilidir. Kanserli hücrelerin büyümesini ve gelişmesini önlediği için keçiboynuzu, akciğer kanseri için de faydalı olan besinlerden biridir.

4.Afrodizyak Etki


Yüksek kalorili bir besin kaynağı olan keçiboynuzunun, bu özelliğinden dolayı, cinsel isteğin ve kuvvetin artırılmasına katkı sağladığı tahmin edilmektedir. Hatta birtakım araştırma sonuçlarına göre keçiboynuzu, sperm sayısının azalmasını önlemekte ve iktidarsızlık gibi bazı cinsel sorunların giderilmesine de yardımcı olmaktadır.

5.Hücre Yenileyici Etki


Güçlü bir antioksidan olan keçiboynuzu, hasar görmüş hücrelerin yenilenmesine yardımcı olmaktadır. Bundan dolayı da keçiboynuzu, vücutta meydana gelen hücre kayıpları önlemekte ve böylece, vücudun hastalıklar ile mücadelesini desteklemektedir.

6.Enfeksiyonlara Karşı Koruyucu Etki


Zengin vitamin ve mineral içeriği ile keçiboynuzu, özellikle de kış aylarında meydana gelen enfeksiyon kaynaklı hastalıkların gelişmesine karşı koruyucu etkiler göstermektedir. Kış aylarında oldukça yoğun şekilde rastlanan, grip, nezle ve soğuk algınlığı gibi enfeksiyon tabanlı hastalıklar, vücudun direncini düşürmektedir. Keçiboynuzu ise doğal bir antibiyotik gibi hareket ederek, bu hastalıklara karşı koruma sağlamakta ve iyileşme sürecinin kısalmasına da katkı sağlamaktadır.

7.Sindirim Sistemi Sağlığı


Zengin lif içeriği sayesinde keçiboynuzu, sindirim sistemi organlarının daha uygun şekilde çalışmasına yardımcı olmaktadır. Bilindiği gibi lifler, bağırsak faaliyetlerinin doğru şekilde yapılmasını sağlamaktadır. Bundan dolayı da lif, mide sıvılarının da üretilmesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca, keçiboynuzunun içeriğinde bulunan lif, vücut içinde çözünmeyen bir özelliğe sahip olduğu için, sıvı emilimi sağlamaktadır ve bu nedenle de, vücuttaki gevşek ve sulu dışkı miktarını azaltarak ishal oluşumunu önlemektedir. Bu şekilde, hem mide hem de bağırsak sağlığı için faydalı olan lif, sindirim sistemi sağlığını korumaktadır.

8.Kardiyovasküler Sağlık


Keçiboynuzunun içeriğinde bulunan lif, kötü kolesterol seviyesinin yükselmesini önlemektedir. Bazı araştırmalara göre, keçiboynuzu kaynaklı lif, kötü kolesterol (LDL) seviyesinin ciddi miktarda düşürülmesine yardımcı olmaktadır. Ayrıca keçiboynuzu içerdiği kendine has lifler sayesinde, vücuttaki trigliserid miktarının düşürülmesinde de etkilidir. Kolesterol değerlerinin korunması ise sağlık açısından son derece önemlidir. Çünkü, kandaki kötü kolesterol seviyesi yükseldiği zaman, kardiyovasküler hastalıklar, yüksek tansiyon, damar tıkanıklığı, kalp krizi ve felç gibi hastalıkların oluşması riski yükselmektedir.

9.Kanser Önleyici Etki


İdeal bir antioksidan olan polifenolik bileşen, keçiboynuzunun yapısında bulunmaktadır. Ayrıca, vücuttaki sitotoksik aktivitesi ile bağlantısı bulunan keçiboynuzu, birtakım hücreler için toksin özelliklere sahip olan bir meyvedir. Keçiboynuzunun bu toksin özelliği ise sağlıklı hücreler için değil de, kanserli hücreler için geçerlidir. Özellikle de rahim ağzı kanserine neden olan hücrelerin engellenmesine yardımcı olan keçiboynuzu, hem antioksidan hem de polifenol özelliklerinin bir araya gelmesi sayesinde, tehlikeli serbest radikallerin temizlenmesine katkı sağlamaktadır. Böylece keçiboynuzu kanser gibi hastalıkların önlenmesinde etkili olabilmektedir.

Uyarı

Keçiboynuzu oldukça fazla miktarlarda doymuş yağ içermektedir. Bundan dolayı da, aşırı miktarda tüketilen keçiboynuzu, fayda vermek yerine zarar verebilmektedir.

Keçiboynuzunun Besin Bileşenleri

İçeriğinde bulunan vitaminler ve mineraller sayesinde oldukça faydalı bir besin haline gelen keçiboynuzu, özellikle de K vitamini bakımından zengin olmasının yanı sıra, riboflavin (B-2 vitamini) ve E vitamini bakımından da iyi bir besin kaynağıdır. Ayrıca keçiboynuzu, çinko, kalsiyum, fosfor ve potasyum gibi mineraller bakımından da zengindir. Üstelik doğal bir antioksidan olan keçiboynuzu, karbonhidrat içeriği de yüksek olan bir besin kaynağıdır.

Keçiboynuzun Besin Değerleri

100 gram keçiboynuzunun besin değerleri şu şekildedir;
  • Enerji: 540 kcal
  • Karbonhidrat: 56,29 gram
  • Protein: 8,15 gram
  • Yağ: 31,36 gram
  • Lif: 3,8 gram
  • Potasyum: 633 miligram
  • Kalsiyum: 303 miligram
  • Sodyum: 107 miligram
  • Demir: 1,29 miligram
  • A vitamini: 10 miligram
C vitamini: 0,5 miligram

29 Mart 2019 Cuma

Lor Peynirli Cheesecake


Mutfağımıza yurt dışından giren pek çok lezzetli yemek ve tatlı da bulunuyor. Özellikle bu tatlılardan olan cheesecake de farklı şekillerde yapılan çeşitli tarifleri ile tatlı seven kişiler için şahane bir alternatif oluyor. Hatta bu cheesecake’i çok daha lezzetli ve çok daha faydalı bir hale getirmek mümkün. Eğer ki cheesecake’i krem peynir ile değil de lor peyniri ile hazırlar iseniz çok farklı bir lezzete ve çok sağlıklı bir tatlıya sahip olursunuz. Çünkü lor peynirinin insan sağlığına olan faydaları saymak ile bitmiyor. Her ne kadar tatlılar içlerinde bulundurdukları şeker ve un nedeni ile çok daha sağlıklı gıdalar olmasalar da en azından böyle lor peyniri gibi gıdalar sayesinde çok daha sağlıklı bir hale getirilebilirler. O yüzden siz de evinizde bu sağlıklı ve çok lezzetli lor peynirli cheesecake tatlısını hazırlayabilirsiniz. İster misafirlerinize isterseniz de çocuklarınıza bu besleyici tatlıyı gönül rahatlığı ile ikram edebilirsiniz. Aynı şekilde lor peynirini de günlük hayatınızda sık sık tüketmenizi öneririz.
Lor Peynirli Cheesecake Nasıl Yapılır?
Malzemeler
  • 500 gram pastörize lor peyniri
  • Yarım su bardağı kadar toz şeker
  • 2 adet yumurta
  • 3 yemek kaşığı kadar elenmiş un
  • 1 paket şekerli vanilin
  • 1,5 paket kepekli bisküvi
  • 125 gram eritilmiş tereyağı
Hazırlanışı
  1. İlk olarak orta büyüklükteki hafif derin bir kabın içine 500 gram pastörize lor peynirini koyun.
  2. Ardından bir mikser alarak lor peynirini kabın içinde iyice çırpın.
  3. Sonrasında kasenin içine yarım su bardağı kadar toz şeker ve 2 adet de yumurta ilave edin. Bu şekilde tüm malzemeleri mikser ile çırpmaya devam edin.
  4. Devamında kasenin içine bu kez de 3 yemek kaşığı kadar unu ve 1 paket vanilyayı ekleyerek bir süre daha mikser yardımı ile çırpın.
  5. Ayrı bir yerde 1,5 paket kepekli bisküviyi un haline gelinceye kadar ezin.
  6. Sonrasında ayrı bir yerde tereyağını eritin ve bir süre soğuması için bekleyin. Tereyağı yeteri kadar soğuduktan sonra tereyağını un haline gelmiş bisküvinin içine ilave edip bir güzel karıştırın.
  7. Bir kelepçeli kap alın ve bisküvi ve tereyağından olan karışımı bu kelepçenin en alt sırasına dökün ve iyice yayın.
  8. Kelepçeli kabın bir üstteki katına da hazırlamış olduğunuz lor peynirli karışımı dökün.
  9. Kabı önceden ısıtmış olduğunuz fırında 160 derecede yaklaşık 30 dakika boyunca pişirin. Cheesecake piştikten sonra bir süre ılınması için bekleyin.
  10. Ardından cheesecake’in üstüne çikolata sosu döküp bir süre daha soğumasını bekleyin ve tüketin.
Lor Peyniri Nelere İyi Gelir?
Lor peynirinin insan sağlığı için pek çok faydası bulunuyor. Lor peynirinin belli başlı bu büyük faydaları arasında kanser ile mücadele etmesi, kemikleri güçlendirmesi ve vücuda hastalıklara karşı bağışıklık kazandırması bulunuyor. Özellikle kış aylarında zayıflayan bağışıklık sistemini güçlendirmek için lor peyniri kesinlikle tüketilmesi gereken bir yiyecek oluyor. Benzer şekilde lor peynirinin çeşitli mide hastalıklarına iyi gelme gibi bir özelliği de bulunuyor. Bu yönü ile lor peyniri kesinlikle sofralardan eksik edilmemesi gereken ve mümkün mertebe her yemeğe ilave edilmesi gereken bir yiyecek oluyor.
Özellikle bağışıklık sisteminin zayıflığı konusunda sorun yaşayan kişiler, diyet yapan ve kilo vermek isteyen kişiler ve sporcular lor peynirine gereken önemi veriyorlar. Çünkü lor peynirinin içinde vücudun ihtiyaç duyduğu protein bol miktarda bulunuyor. Aynı şekilde bağışıklık sistemini de bir hayli güçlendiren lor peyniri bu nedenle özellikle sporcuların vazgeçilmez yiyeceği. Fakat buna karşılık günümüzde diğer insanların tamamına yakını lor peynirini sadece belli başlı böreklerin içinde kullanarak tüketiyor. Bu kesinlikle çok yanlış bir davranış. Böylesine yüksek besin değerlerine sahip olan bir yiyeceğin her gün düzenli olarak sofralarda yerini alması gerekiyor.
Besin değeri çok yüksek bir besin olan lor peyniri özellikle protein, kalsiyum, mineral ve çeşitli vitaminler bakımında bir hayli zengin bir yiyecek. Hatta lor peynirin inek peynirinin suyundan yapılıyor fakat buna karşılık lor peyniri içerisinde inek peyniri gibi antijenik proteinler bulundurmuyor. Aslında loru diğer bütün yiyeceklerden ayıran en değerli yanı içerisinde bulunan ve insan sağlığı için büyük yararları olan serum protein. Lor peyniri bu yönü ile yumurtadan bile çok daha fazla değerli olabiliyor. Özellikle yumurtaya alerjisi olan kişileri bu besin değerlerini alabilmek için bol bol lor peyniri yemesi tavsiye ediliyor. Aynı şekilde eğer sporcu iseniz ya da düzenli spor yapıyor iseniz lor peynirin sakatlanmanızı önleyebiliyor ya da yaşadığınız sakatlanmaların kısa süre içinde iyileşmesine olanak tanıyor. Çünkü lor peynirinin içinde bulunan serum protein direkt olarak kaslara etki ediyor. Bu da tabii lor peynirini sporcular için vazgeçilmez bir besin haline getiriyor. Ama maalesef herkes lor peynirine bu şekilde yaklaşmıyor. Oysa lor peyniri günün her saati atıştırmalık gibi tüketilebilir. Aynı şekilde diyet yapan kişiler peynir yemek istediklerinde de az tuzlu olması nedeni ile lor peynirini tercih edebilirler. Lor peynirinin 100 gramının içinde yaklaşık 700 mg kadar kalsiyum yer alıyor. Bu yüzden elbette lor peyniri makarna, tatlı ve börek içinde tüketilebilir ancak onun haricinde kahvaltılarda da üstüne reçel ya da bal dökülerek de tüketilebilir.
Lor peynirini tüm bunların yanı sıra direkt olarak kemiklere ve dişlere de etki eder. Düzenli ve yeteri kadar lor peyniri tüketilmesi halinde kemikler ve dişler çok daha güçlü, çok daha sağlam, çok daha dayanıklı ve çok daha sağlıklı bir hal alır. Özellikle bu yönü ile lor peyniri henüz gelişme çağında olan çocuklar için çok fazla önemli olmaktadır. Yani bir çocuğa yumurta ve süt ile eşdeğer olan etki çocuğa lor peyniri yedirilerek de sağlanabilir. Üstelik unutulmamalıdır ki lor peynirinin içinde buluna protein ve besin değeri yumurtanınkinden çok daha yüksektir. Bu yüzden eğer çocuk yumurta sevmiyor ise kesinlikle yemesi için zorlamamak aksine çocuğu lor peyniri yemeye teşvik etmek gerekir. Özellikle lor peyniri bal ve reçel gibi malzemeler ile tatlandırıldığında çocuklar için çok daha lezzetli ve sempati duyulan bir hal alacaktır.
Unutulmamalıdır ki ileri yaşlarda çeşitli hastalıklara yakalanmamak için düzenli ve sağlıklı beslenmeye henüz çocuk yaşta iken başlamak gerekir. Eğer ki henüz çocuk yaşta bu sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanılır ise ve kişinin vücuduna düzenli olarak vücudunun ihtiyaç duyduğu mineraller, vitaminler ve proteinler girer ise çok daha sağlıklı ve hastalıklardan uzak bir yaşama sahip olunur. Örneğin çocuk yaşlarda vücuda yeteri kadar protein girmez ise kişi yetişkinliğinde erken yaşlarda dişleriniz hızlı bir şekilde kaybedebilir ya da ortaya kemik erimesi gibi problemler çıkabilir. Elbette pek çok insan neredeyse her gün kahvaltısında peynir tüketiyor. Belirli ölçüde kahvaltıda düzenli olarak tüketilen bu peynirin lor peyniri ile değiştirilmesi gerekir. Özellikle hamile kadınların kendilerinin ve bebeklerinin sağlığı için de düzenli olarak lor peyniri tüketmesi gerekiyor. Aynı şekilde yeni doğum yapmış ve emziren annelerin de sütlerinin çok daha besleyici, sağlıklı ve faydalı olması için düzenli olarak lor peynirin alımına dikkat etmesi gerekiyor.

Keten Tohumu Ve Yeşil Çay


Yeşil çaydan yapılmış bir bardak çay ve keten tohumu otları.
Kansere karşı keten tohumu ve yeşil çay tüketimi son yıllarda tüm dünyaya ve ülkemize adını duyurmuş önemli bir sağlıklı yaşam biçimi halini aldı. Günümüzde hemen hemen birçok amansız hastalığa çare bulunmuş olsa da kanser gibi hala aşamadığımız önemli bir sağlık sorunumuz var. Kanserli hasta sayısındaki artışın fazlalığı da özellikle bu alan üzerine çeşitli tıbbi araştırmaları ve alternatif şifa yöntemlerini beraberinde getiriyor. Kanser genel bir terim olduğu için birçok türü var. Yayılma hızı ve şiddet derecesi kişiden kişiye ve kanserden kansere değişmekle birlikte erken tanı ve tedavide büyük ölçüde başarı sağlanabilen bir sonuç alınabilir.
Kanser tedavisinde 3 temel basamak vardır, bunlar:
  1. Ameliyat,
  2. Kemoterapi,
  3. Radyoterapi’dir.
Bilimsel olarak büyük oranda başarı sağlanabilse de kansere karşı, alternatif tedavi yöntemleri de esas olan bu tedavilere büyük bir yardımcı olabilir.
İşte bu yazımızda sizlere keten tohumu ve yeşil çayın kanseri yenmedeki yardımcı rolünden bahsedeceğiz. Yeşil çay ve keten tohumu nedir, faydaları nelerdir, nasıl kullanılmalıdır şimdi gelin bu bilgilere bir göz atalım;
Yeşil Çay
Yeşil çay, aromatik lezzeti olsun sağlığa olan kanıtlanmış büyük faydaları olsun son derece önemli bir sıvı besindir. Asya kökenli bir bitki olmakla birlikte geçmişi yüzlerce yıl öncesine dayanır. Çin tıbbında zamanın birçok hastalık tedavisinde de yaygın olarak kullanılmış olan yeşil çay, alkolün uyuşturucu etkilerini yatıştırma da olsun, bazı cilt hastalıklarının tedavisinde veya beriberi hastalığı gibi çeşitli deri bozukluk hastalıklarının tedavisinde olsun, hatta hazımsızlık, yorgunluk ve idrar atımında rahatsızlığı olan kişilerde sıkça kullanılırdı.
Düzenli olarak belli dozlarda tüketilen yeşil çayın kanseri önlemede bir anahtar olup olmadığı son yıllarda yapılan önemli laboratuvar araştırmalarından biridir. Çeşitli söylentiler olsa da yeşil çayın kansere iyi geldiği yine de tam olarak bilimsel bir gerçeklik bulunmuyor.
Ama her ne kadar kesin bir veri olmasa da yeşil çay, yapılan birçok araştırma ve gözleme göre, günlük tüketimde belli periyotlarda alındığı takdirde çeşitli kalp ve damar hastalıklarına iyi geldiği rapor edilmiştir.
Yeşil Çayın Faydaları
  • Kanserin oluşumunu engellemede ve çeşitli tedavilerinde etkilidir; özellikle cilt, mide ve kolon kanseri çeşitlerinde.
  • Alzheimer gibi çağımızın önemli hastalığının sebep olabildiği nörodejeneratif sürecine geçişi yavaşlatır.
  • Artrit tedavisi yaratır.
  • Kan şekeri ve insülin düzeylerini düzenler ve dengeler.
  • Algı ve konsantrasyonu arttırır.
  • Multipl skleroz tedavisinde kullanılır.
  • Kötü kolesterolü (LDL ) düşürür.
  • Amansız diş kaybını önlediği gibi diş ve kemiklerinde güçlenmesinde yardımcı olur.
  • Serbest ve zarar ve tahribat boyutu yüksek radikallerin etkisiz hale getirip vücuttan uzaklaştırır (yani antioksidan yönünden güçlüdür).
  • Metabolik faaliyetleri hızlandırır.
Yeşil çayın özel yapısında “kateşin” isimli kimyasal bir takım maddeler vardır. Özellikle “epigallokateşin gallat” (EGCG) olarak bilinen alt kateşin türü kanserojen hücre oluşumlarını engellemede veya yayılmasını engelleme de etkilidir. Elbette tam olarak kanıtlanmamış olan bu araştırma süreçleri kesin bir veri vermez bizlere.

Keten Tohumu
Bezir olarak da bilinen keten tohumu, çay olarak tüketilebildiği gibi toz şeklinde veya yağ şeklinde de tercih edilebilir bir bitkidir. Uzun yıllardan bugüne bilinen ve geniş bir kullanım alanı olan keten tohumu, sağlıklı yağlar sınıfına girmekle birlikte önemli bir lif kaynağı konumundadır.
Genelde gastrointestinal sorunların tedavisinde (kabızlık ve bağırsak sorunları gibi) rahatsızlık giderici bir besin maddesi olup, kalp ve damar hastalıklarının, dolaşım sistemi hastalıklarının (hipertansiyon, kolesterol yüksekliği gibi), akne, diyabet hastalığı, obezite sorunu, romatoid artrit (eklem iltihabı sorunu) ve menopoz gibi çeşitli birçok hastalığın karşısında savaşır. Elbette bu saydığımız faydaların çoğu kesin bir bilimsel veri oluşturmuyor, çünkü araştırmalar her gün daha da farklı bulgulara işaret ediyor.
Keten Tohumunun Faydaları
  • Çeşitli kanser türlerini önlemede ve tedavi süreçlerinde olumlu etkisi gözlemlenmiştir (özellikle de prostat, akciğer, kolon, rektal ve meme kanseri türlerinde).
  • Kötü kolesterolün (LDL) düşürülmesinde etkendir.
  • Sistemik lupus eritematozus (SLE) hastalarının tahrip olmuş böbrek işlevlerini artırıcı etki sağlar.
  • Kadınların adet dönemlerinde göğüs ağrılarını azaltıcıdır.
  • Kalp ve damar hastalıklarını iyileştirmede etkilidir.
  • Damar sertliği gibi önemli bir riskin ihtimalini azaltır.
Keten tohumu, “lignan” denen önemli bir moleküler madde içerir. Bu madde, insan bedeninde yer alan bazı kimyasallar ile reaksiyona girebilir. Özellikle kadınlarda var olan östrojen ile doğrudan etkileşime girer. Bu da bazı kanser başlangıçlarının engellenmesinde etkili bir durum yaratır. Sıkça tüketilmesi önerilen keten tohumu, her yiyecekle olmasa da bazı yiyecek grupları ile etkileşime girebilir. Bu da o yiyeceği tüketen kişilerde çeşitli yan etkiler doğurabilir. Bu yan etkilerden bir kaçı, alerji, karın ağrısı, mide bulantısı gibi hafif şiddetli rahatsızlık durumlarıdır. Nadir olarak da orta derecede kanamalara sebebiyet verebilir.
Özellikle hamileyseniz veya herhangi önemli bir kronik hastalığınız varsa keten tohumu tüketmeden önce doktorunuza danışmanız unutmamanız gereken bir durumdur.
Keten Tohumu Çayı Nasıl Hazırlanır?
1. Klasik Keten Tohumu Çayı Tarifi
Malzemeler
  • 1 tatlı kaşığı kadar öğütülmüş keten tohumu
  • 1 bardak civarı kaynar su
  • İsteğe bağlı olarak lezzet katma amacıyla koyulmak üzere tarçın, zencefil veya karanfil otu.
Hazırlanışı
  1. Bir kabın içerisine malzemeleri tek tek kattıktan sonra kaynar suyumuzu kabın içerisine ilave ediyoruz.
  2. Yaklaşık 8 ile 10 dakika arası bir bekleme ve demlenme sürecinden sonra tüketileceği zaman tekrar ısıtarak içiyoruz.
2. Limonlu Keten Tohumu Çayı Tarifi
Malzemeler
  • 8 bardak kadar su
  • 8 çorba kaşığı civarı keten tohumu
  • 1 limonun sıkılmış suyu
Hazırlanışı
  1. Öncelikle bir tava buluyoruz.
  2. Daha sonra tavamızın içerisine 8 bardak suyu ve 8 çorba kaşığı kadar olan keten tohumlarımızı ekleyip yoğun bir karışım oluncaya kadar 15-20 dakika arası bir süre pişiriyoruz.
  3. Daha sonra soğumaya bırakırken limon suyumuza da ekleyerek buzdolabına kaldırıyoruz.
Not: Eğer keten tohumu çayını bağırsakla ilgili bir rahatsızlığınız için kullanacaksanız karışımı oda sıcaklığında tüketmeye dikkat edin (müshil etkisi oluşturabilme ihtimaline karşı).
3. Tarçınlı Keten Tohumu Maskesi Tarifi
Keten tohumu, antioksidan ve anti-enflamatuar yönünden zengin bir yapıya sahip olduğundan oldukça faydası büyük bir bitkidir. Bal, yoğurt gibi çeşitli doğal mucizeler ile biraraya geldiğinde güçlü bir maske etkisi oluşturur.
Malzemeler
  • 3 yemek kaşığı kadar keten tohumunun öğütülmüş hali,
  • 1/4 su bardağı civarı yoğurt,
  • 1 çay kaşığı kadar tarçın,
  • 1 tatlı kaşığı civarı bal.
Hazırlanışı
  1. Tüm malzemelerimizi bir kapta iyice karıştırarak macun haline getiriyoruz.
  2. Ortaya çıkan karışımı yüzümüze uyguladıktan sonra yaklaşık 10 dakika kadar bekletiyoruz.
Ilık su ile yıkayarak yüzümüzü tahriş etmeden kuruluyoruz.