happy new year 2022

 

Yeni Yıla Geri Sayım Başladı!

 

Şuba Salatası

Rusya'nın yılbaşı sofrasının vazgeçilmezi olan sizin yılbaşı masanızda olmaması için bir sebep göremiyoruz. Hem farklı bir lezzet, hem de heyecan arayanlara duyurulur.

Şuba Tarifi İçin Malzemeler

• 300 gram haşlanmış tavuk göğsü
• 4 adet orta boy haşlanmış patates
• 2 adet orta boy havuç
• 2 adet orta boy pancar
• 1 adet yumurta
• 300 gram mayonez
• 1/2 çay kaşığıtuz
• 1/2 çay kaşığıtaze çekilmiş tane karabiber

Süslemesi için:

• 1 demet dereotu
    
  Şuba Tarifinin Püf Noktası

Daha lezzetli bir salata hazırlamak için; 300 gram mayoneze alternatif 150 gram mayonez ve 150 gram kaymak, daha hafif bir salata için 150 gram mayonez ve 150 gram yoğurt kullanmayı tercih edebilirsiniz.

Şuba Tarifinin Pişirme Önerisi

Vitamin ve besin değerlerini korumak için sebzeleri haşlamak yerine fırında da pişirebilirsiniz.Pancarın yanı sıra tarifte 1 adet kuru soğana da yer verebilirsiniz.Patates ve havuçları yumuşayana kadar haşlamaya, rengini kaybetmemesi için pancarı kabukları soymadan ve pişip pişmediğini anlamak için üzerine çok fazla çatal batırmadan haşlamaya dikkat edin.

Şuba Tarifi Nasıl Yapılır?

1. Tuzlu suda haşladığınız tavuk göğsünü soğuduktan sonra küçük parçalar halinde kesin.
2. Kaynar suda haşladığınız patateslerin kabuklarını soyduktan sonra küçük parçalar halinde kesin, arzuya göre rendeleyin.
3. Bol suda yıkadığınız pancarları, kabuklarını soymadan orta ateşte kaynatın.
4. Kabuklarını soyduğunuz havuçları ayrı bir kapta yumuşayana kadar pişirdikten sonra küp şeklinde doğrayın.
5. Haşlandıktan sonra kabukları kağıt bir havlu yardımıyla ovarak çıkarttığınız pancarları salatanın üzerinde kullanmak üzere rendenin kalın tarafıyla rendeleyin.
6. Oda sıcaklığında beklettiğiniz yumurtayı, 8-10 dakika haşladıktan sonra beyaz kısmını küçük küpler halinde kesin.
7. Salatayı servis edeceğiniz tabağa iki kaşık mayonez sürün. İnce bir kat haşlanmış patatesi tabağa döşeyin. Ara katlara mayonez sürüp, tuz ve karabiber serpiştirerek sırasıyla; haşlanmış ve doğranmış tavuk, patates, havuç ve yumurta akını kat kat döşeyin.
8. Yumurta akları üzerinden mayonezle geçip, salatanın üzerini rendelenmiş pancarla kaplayın. Buzdolabında en az beş saat kadar beklettiğiniz salatayı, soğuk olarak sevdiklerinizle paylaşın.

Narlı Cheesecake

 Malzemeler:

Kıtır kısmı için;

• 3 bardak mısır unu krakeri
• ¼ bardak esmer şeker
• ½ bardak erimiş tereyağı
• Yağlanmış pasta kalıbı

Dolgu kısmı için;

• 2-1/2 paket (230gr.) oda ısısında yumuşatılmış krem peynir
• ¾ bardak beyaz şeker
• 3 yemek kaşığı un
• ¼ bardak süt
• 1 çay kaşığı vanilya aroması
• 1 yemek kaşığı taze rendelenmiş limon kabuğu
• 4 adet yumurta

Üst kısmı için;

• 2 bardak nar suyu
• 1 adet büyük dilim portakal kabuğu
• Taze nar taneleri ve taze nane yaprakları

Hazırlanışı:

1. Sosu için, bütün malzemeler orta boy bir tencerede (nar taneleri dışında) karıştırın.

2. Karışımı kaynatın ve sonrasında ateşi kısığa alın.

3. Karışım azalana, kıvam alana kadar pişirmeye devam edin.

4. Şurup hazır olunca portakal kabuklarınızı içinden alın ve kullanacağınız zamana kadar karışımı buzdolabınızda bekletin.

5. Fırını önceden 180 derecede ısıtın.

6. Bir mutfak robotunda, mısır unu krakerlerinizi (graham kraker olabilir) erimiş tereyağınızı ve şekerinizi iyice karıştırın.

7. Bütün karışımı yağlanmış pasta kalıbınıza dökün ve ellerinizle hamurunuzu iyice bastırarak sıkı bir taban elde edin.

8. Tabanın yanlarını biraz daha yüksek bırakın.

9. Kalıbınızı buzdolabına koyun ve 30 dakika ile 1 saat arasında soğutun.

10. Büyük bir kasede yumuşamış krem peynirini, şekeri, unu karışıtın ve el mikseriyle, hızlı devirde, iyice pürüzsüz ve kremsi olana kadar karıştırın.

11. Kalan dolgu malzemelerini ekleyin ve her şeyi tekrar iyice karıştırın.

12. Kek kalıbınızı buzdolabından alın ve hazırladığınız dolgu malzemelerini üzerine ekleyin.

13. Cheesecakeinizi 180 derecede, 20 dakika boyunca pişirin ve sonrasında ısıyı 120 dereceye düşürerek 1 saat daha pişirin.

14. Cheesecake sıkılaşınca fırından alın ve oda ısısında tamamen soğumasını bekleyin.

15. Soğuduğunda buzdolabına alın.

16. Cheesecake tamamen soğuduğunda kek kalıbının yanlarını çıkartın ve kekinizi servis tabağınıza alın.

17. Şurubunuzu cheesecakein tepesine koyun ve taze nar taneleriyle ve nane yapraklarıyla süsleyin.

 

Afiyet olsun!

Bal kabağı çorbası

Malzemeler:

• 3 dilim bal kabağı (iri dilim)
• 1 adet patates
• 2 litre su
• 3 yemek kaşığı sıvı yağ
• 1 adet soğan
• 3 diş sarımsak
• 1 su bardağı et suyu
• 1 su bardağı süt
• 1 çay kaşığı tuz
• 1 çay kaşığı karabiber
• 1/2 çay kaşığı zerdeçal

Yılbaşı sofrasında farklı lezzetler denemek isteyenler için bu kez klasik çorba tariflerimizi bir kenara alıyor ve çorbada başrolü bu turuncu güzele devrediyoruz.

Nasıl Yapılır?

Bir tencereye doğradığınız kabak ve rendelediğiniz patatesleri alın. Üzerine sıcak suyu ilave edip kaynatmaya başlayın. O esnada bir tavada sıcı yağ ile doğradığınız soğan, sarımsak ve rendelediğiniz havucu güzelce kavurun. Kavurduğunuz bu harcı tencerede kaynayan sebzelere ilave edin. Son olarak et suyu ve tuzunu da ekleyip tüm sebzeler yumuşayana dek pişirin. Ardından çorbayı blenderdan geçirip içine süt ilave edin ve karıştırın. Yavaş yavaş kıvamını bulan çorbaya baharatlarını da ilave edip 5 dakika daha kaynatın ve sıcak sıcak servis edin. Afiyet olsun.

Fırında Fesleğenli Hindi Rulo

Malzemeler:

1 adet bütün hindi fileto

4-5 dal fesleğen

8-9 adet ceviz

1 diş sarımsak

Yarım çay kaşığı tuz

Yarım çay kaşığı kırmızı toz biber

4-5 yemek kaşığı zeytinyağı

İçi için 1 adet dil peyniri

Yapılışı:

1. Hindi filetosunu yaklaşık 1 cm kalınlıkta olacak şekilde döverek inceltin.

2. Fesleğenlerin yapraklarını ayıklayın, yıkayın ve kurulayın.

3. Bir havanın içinde fesleğen yaprakları, ceviz, 2-3 yemek kaşığı zeytinyağı, sarımsak ve tuzu dövün.

4. İnceltilmiş hindi filetonun üzerini fesleğenli sos ile kaplayın.

5. Dil peynirlerini uzunlamasına şerit şeklinde kesin.

6. Filetonun bir kenarına dil peynirlerini koyun ve fileto rulo olarak sarın.

7.Kiremit, dökme fırın kabı ya da cam fırın kabı içine, rulonun katlama kısmı aşağıya gelecek şekilde koyun.

8. 1-2 yemek kaşığı zeytinyağı ile karıştırılmış kırmızı toz biberi hindinin üzerine sürün.

9. 170 derece fırında ortalama 45 dakika pişirin.

10. Dilimlenerek sıcak servis yapın.

Zamanda yolculuk

 

İyidir hayat, yine de dayanılabilir hayata...

"İyidir hayat, yine de dayanılabilir hayata. Pazartesiyi, salı izler, sonra çarşamba olur. Bilinç halkalar geliştirir, kimliğin güçlenir, acılar olgunlaşma içinde eritilir."
sanırım, ben de iyiyim bugün:)

Sait Faik’in İstanbul’a bakışı bitimsizdir

Sait Faik’in İstanbul’a bakışı bitimsizdir. İstanbul tüm yaşamıyla kuşatmıştır Sait Faik’i ve öykülerini. Bir insan gibi anlatır İstanbul'u. Canlıdır; elimizi uzatsak dokunacak gibiyizdir. Koklasak İstanbul’u duyarız. Parmaklarımızla köprüye dokunmuş gibi oluruz. Alır, Burgaz’dan baktırır bizi İstanbul’a. Bir kıyı meyhanesine gireriz onunla birlikte. Kıyıdan, vapurdan, köprüden gördüğü hep İstanbul’dur. Beyoğlu, Dolapdere, Kumkapı, sahaflar, simitçiler, boyacılar…. Kısacası İstanbul, tüm canlılığıyla yaşamaktadır onun öykülerinde.

Bu şarkıyı dinlerken sebepsizce farklı hissetmek... Sanki çok kırılmış... Sanki birini bekler gibi... Sanki ölüp dirilmiş gibi... Bir umut bekler gibi...

 

Mantarların gizemli dünyası’na yolculuğa çıkıyoruz… A Journey of the Magic World of Mushrooms.

 

Mutsuz insanların en temel özelliği de budur: Geçmişi ve kontrolü elinde olmayan durumları sürekli zihninde tutmak.

Mutsuz insanların en temel özelliği de budur: Geçmişi ve kontrolü elinde olmayan durumları sürekli zihninde tutmak.

“Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etme dinginliği, değiştirebileceklerimi değiştirme cesareti ve bu ikisini birbirinden ayırt etme bilgeliği ver.”

Şu istanbul, tılsımlı bir şehir…

Şu istanbul, tılsımlı bir şehir… Ne yaparsa yapsın ondan uzaklaşamıyorum bir türlü. Sokak başlarındaki çeşmeler, gölgesinde dinlendiğim o yorgun çınarlar. Tanıdık bir insan gibi alışkınım yüzlerine. Kızkulesi, imkansızları imkanlaştırır o eşsiz gizemiyle. Boğazdan bakınca güneşin doğuşuna teslim olurum. Hayat, bir başka haz verir burada. Hiçbir aşk ona olan aşkım kadar büyük değil. Güzel, vazgeçilmez, eşsiz İstanbul!

Yosun kokulu rüzgar, yüzümü okşuyordu. Gecenin laciverdi ile tanyerinin kızıllığı arasında bir yerlerde bir gemi silüeti gözüme ilişti uzaktan.

 

Hayat kimi insan için uzun, kimilerimiz için oldukça kısadır

Hayat kimi insan için uzun, kimilerimiz için oldukça kısadır. Yaşamaktan zevk alınan anlar bazen göz açıp kapayıncaya dek geçer gider. Bazen de, bir gün, bir asır gibi gelir insana. Yaşamı sıkıntılarla doluysa insanın, zaman geçmek bilmez. Hele de insan, kendine olan güvencesini kaybetmişse, hayat hiç bitmeyecekmiş gibi gelir ona.

yağmur, rüzgar... hep yorgunum, çay içiyorum. tatil planları...

 

Tohumlu Ekmek

Herhangi bir rahatsızlık hissettiğimizde elbette uzman bir hekime danışmamız gerekmektedir. Ancak bu duruma düşmemek için doğanın bizlere sunduğu oldukça şifalı besinleri kullanabiliriz. Bu besinlerden biri de keten tohumudur. Keten tohumu kulağa pek hoş gelmese de deneyenlerin yüzü çoktan ekşise de oldukça yararlı olan ve zengin olan bir besindir. Keten tohumundan faydalanıp yapılan besinler oldukça yararlıdır. Keten tohumu özellikle Akdeniz Bölgesinde yetişen ve oldukça çekici bir renge ve görünüme sahip olan bir bitkidir. Yaz aylarında meyve vermeye başlayarak bizlere o eşsiz şifasından sunmaktadır. Her meyvesinde iki tane tohum bulunan keten ağacı vermiş olduğu bu eşsiz şifa kaynağını önce bölgede yaşayanlar olmak üzere Türkiye’nin her yerindeki insanların evlerine dağıtıyor. Keten tohumu oldukça yararlı olan bir besindir. İçerdiği yapı taşları mineraller ve vitaminler saymak ile bitmez. Hatta vegan olan kişilerin de sık sık kullandığı, et ve et ürünlerinden alamadığı vitaminleri almasını sağlamaktadır.

Keten tohumunu tüketmek oldukça kolaydır. Elips şeklinde olan keten tohumu yaklaşık 5 cm boyutundadır. Keten tohumunu tek başına da tüketebileceğiniz gibi aynı zamanda çeşitli tarifler ile keten tohumunu daha zevkli bir hale dönüştürebilirsiniz. Keten tohumunu tek başına tüketemeyenler için şimdi sizler ile paylaşacağımız bu tarif işinize yarayacaktır. Ekmeklerinizi daha lezzetli ve sağlıklı bir hale getirmek istiyorsanız keten tohumundan faydalanabilirsiniz.

 

Tohumlu Ekmek Nasıl Yapılır?

Malzemeler

• 3 su bardağı tam buğday unu
• 1/2 çorba kaşığı kuru maya
• 1 su bardağı ılık su
• 2 çorba kaşığı zeytinyağı
• 1 tatlı kaşığı bal
• 1 çay kaşığı tuz
• 1 çorba kaşığı taneli keten tohumu

Hazırlanışı

Öncelikle bu tarif için bir kase seçin. bu kase içerisine de bir su bardağının yarısı kadar suyu ve yarım çorba kaşığı kadar mayayı ilave edin. Daha sonra da malzeme listesinde belirtilen ölçüde balı da ilave edin ve mayalanması için on dakika kadar bekleyin.

1. Büyük bir karışım kabı seçin, bu kabın içerisine unları ilave edin. Unun ortasını bir havuz gibi açın ve içerisine de kasede olan bir karışımı içerisine dökün. Daha sonra içerisine keten tohumunu ve tuzu ilave edin.
2.  Son olarak zeytin yağını da ilave edip eliniz ile bir ekmek hamuru kıvamı elde edinceye dek yoğurun.
3. Kıvamından emin olduğunuz hamurun üzerine bir nemli bez serip bir köşede bekletin.
4. Yaklaşık bir saat kadar beklettiğiniz hamuru alın.
5. Daha sonra baton kek kalıbını güzele yağı ile yağlayın, ardından bu hamuru içerisine atın ve bastırın.
6. Daha sonra önceden ısıtılmış fırında 175 derece yaklaşık 45 dakika kadar pişirmeye bırakın.
   

Tohumlu Ekmeğin Faydaları

 

Saymakla faydasını bitiremediğimiz keten tohumunun neredeyse her organımıza faydası vardır. Kilo problemi yaşayan kişilerde özellikle vitamin kaybı yaşanmaktadır. Bu bilinçsiz bir şekilde kilo vermeye çalışanların başına gelmektedir. Keten tohumu kullanarak hem kilo dengenizi sağlayabilir hem de kaybettiğiniz mineralleri ve vitaminleri geri kazanabilirsiniz. Aynı zamanda çok iyi bir müshil olarak da bilinen keten tohumunu kabızlık sorunu çekenlerin de kullanmasını tavsiye ederiz. Bağırsakları temizleme özelliği olan keten tohumunun dolaylı olarak sindirime de katkısı da vardır. Kış aylarında sık sık salgın olabilir. Bu ve buna benzer hastalıklardan korunmak için yine keten tohumunu kullanabilirsiniz. Keten tohumu içerdiği C vitamini sayesinde kişinin metabolizmasını güçlendirerek direncini de arttırmakta ve hastalıklardan korumaktadır. Kalp rahatsızlığı yaşayan kişilerin sıkı bir diyet yapmaları gerekmektedir. Bu diyeti yaparken aynı zamanda kolestrolü düşük olan besinler kullanmalı ve mahrum olunan diğer besinlerdeki vitaminleri de içeren ürünleri tüketmek gerekmektedir. Durum böyle olunca aklımıza keten tohumu gelmektedir. Keten tohumu kalp ve kalp rahatsızlığı yaşayan kişilerinde sıkça tüketmesi gereken bir besindir. Direnci korur ancak dirence engel olan faktörlerle de savaşmayı da ihmal etmeyen keten tohumu kanser hastalığına yakalanan kişilerin de sıkça kullanması gereken oldukça yararlı ve zengin bir besindir.

Keten tohumu içerisinde yağda eriyen vitaminlerden E ve K vitamini içerir. Aynı zamanda suda çözünen bir de C vitamini içermektedir. Diğer yararlı elementler açısından da oldukça yararlıdır. Gelişim ve zihnin iyi çalışması için de yararlı sayılabilecek OMEGA 3 yağları da içermektedir. Tüm yararlı özelliklerinin yanı sıra birçok hastalığa da derman olan keten tohumu başta kilo vermek isteyenler olmak üzere kilo problemi yaşayan herkesin sık sık kullandığı da bir besindir. Kadınlar için ayrıca bir önemi de salgılanan hormonların dengesini keten tohumunun düzenleyebilmesidir. Keten tohumu başlı başına böyle bir işlev yapamaz ancak içerdiği sayısız yararlı faktörler bunu sağlayabilmektedir. Aynı zamanda kadınlar için bir diğer özelliği de menopozda yaşanan sorunların ortadan kalkmasına yardım etmesidir. Her yaş ve her cinsiyet için oldukça faydalı olan keten tohumu aynı zamanda içerdiği omega-3 ile yüksek kolesterol sorunu olan kişilerin de derman bulduğu bir bitkidir. Keten tohumuna ise artık her yerden ulaşmanız mümkündür. Başta marketlerde olmak üzere aktarlardan da bulabileceğiniz keten tohumunu seçerken dikkat etmeniz gereken öncelik mevsiminde tüketmektir ve depolamaktır. Diğer türlü yetişen keten tohumlarında mevsimsel değişiklik sebebi ile bu saymış olduğumuz vitaminlerin eksikliği söz konusu olabilir.

Doğayı hisset… Kendini başkalarıyla kıyaslama… Kendini kırma… vol. 2

Sağlıklı bir yaşamın hayattaki en önemli şey olduğunu kendinize hatırlatın çünkü hiçbir şey sizden değerli değil. Spor ve egzersiz yapmak, mutluluk veren kitaplar okumak, kalabalık ortamlara girmek, yeni kişilerle tanışmak kısaca hayattan zevk alabileceğiniz şeylere yönelmek size iyi gelecektir. Olumsuz olaylardan, olumsuz kişilerden olabildiğince uzak durun.

Her yerin kendine has bir kokusu vardır

Her yerin kendine has bir kokusu vardır. Bir kasap, bir manav, bir huzurevi, bir çocuk yuvası. Bir okul, bir hastane… bir yerin kokusuna, orada yapılan işlerin veya satılan şeylerin ruhu sinmiştir. Ben en çok etkileyen, buna tuhaflaştıran da denebilir, hastanelerin kokusudur. Neler yoktur orada?... ilaçların kokusu birbirine karışmıştır.

Kendi hikayeleri içinde kaybolan, kaybolmak için kendine hikaye arayan insanlar olduk...

 

Yapacak çok şey var… gezecek, görecek, keşfedecek, öğrenecek, öğretecek çok şey… yaşamın hakkını vermeli.

 

Bir yerde yaşamayı sevmek için orada mutlaka anılarınızın olması gerekli. Yoksa evler soğuk birer duvar yığını, cadde ve sokaklar yabancılara ait yerlerdir.

 

Üzüntüyle geçen gün, yaşanmamış bir gündür

Üzüntüyle geçen gün, yaşanmamış bir gündür. Gülmediğimiz bir günü silmeliyiz hayat defterimizden. Çilesi, sıkıntısı, acısı olsa da sevmeliyiz dünyayı, insan ömrü çok kısadır çünkü. Bu kısacık ömrü kendimize zehir etmenin hiç de yeri yoktur. Nefes alabildiğimiz için, sevme duygusuna sahip olduğumuz için her şeyi sevmeliyiz ve dünyanın iyi yanlarını görmeye çalışmalıyız.

Yaşlandıkça acı vermeye başladı bana bu fotoğraflar

Yaşlandıkça acı vermeye başladı bana bu fotoğraflar, artık yanımda olmayan insanlara ve gözlerinde geleceğe dair umutlar olan bana, gençliğime baktıkça hüzünlenir, geri gelmeyeceğini bildiğim eski günlere hasret duyar oldum. Fotoğraflara bakmak bu acıyı iyice derinleştirdi. Bu yüzden artık eski fotoğraflara bakmıyor ve hiç fotoğraf çektirmiyorum.

Beklemek - düşünmek - korkmak - kaçmak'tan bir dörtgen mi oluşur yoksa bir çember mi? Çemberse de nedir bu köşe kapmaca?

 

Kimileri için kendi halinde bir Orta Avrupa başkentidir Prag

Kimileri için kendi halinde bir Orta Avrupa başkentidir Prag. Çoğu kişi Berlin Duvarı’nın yıkılışından sonra tanıdı onu. Sadece tanımakla kalmadı, bir hazine keşfetti. Prag, Vitava nehrinin kıyısında kurulu bir masal şehridir. İnsanı romantizmin zirvelerine taşıyan bir şiir.

Sizi duygusallaştıran şey çalan şarkı değil, şarkıyı duyduğunuzda aklınıza gelen geçmiş yaşatılardır.

 

Her insanın büyük küçük, önemli önemsiz kendine göre bir hikayesi vardır..

Her insanın büyük küçük, önemli önemsiz kendine göre bir hikayesi vardır; o hikayeyi sürükleyip durur peşinden. İnsan yüzleri, sahibinin hikayesini taşıyan aynalardır. Sahibi istediği kadar gizlesin, bir şey sızdırmamaya çalışsın; yüzler bütün hikayeyi açık ediverir. Gözler ve bakışlar iyi bir anlatıcıdır. Gözbebeklerindeki o parıltılar, halden anlayana çok şey söyler.

Hayatın kendisi yolculuktur

Hayatın kendisi yolculuktur. Ve bu yolda farkındalık yolcusu mu olacağız, bir uyurgezer mi ya da bir isyankâr mı? Bu da bizim seçimimize kalmış. Hedeflerimize, hayallerimize körü körüne de gidebiliriz, keyif alarak, öğrenerek de gidebiliriz. Bu yol öyle ya da böyle gidilecek. Siz bu yolculuğu nasıl yapmak istersiniz?

Doğru anı bekleme. O anı sen yarat. Her geçen gün bunun için kendine teşekkür edeceksin

 

Kızarmış kestane kokuları, çini sobadaki odunların çıtırtıları, pirinç mangalın kıpkırmızı korları arasına sıkıştırılmış çaydanlığın tatlı mırıltıları içinde geldi kış

 

Sonbahar, yavaş yavaş terk ediyor şehri. Utangaç bir güneş sızıyor pencerelerden.

 

tarihin hafızası

Anı; geçmişte meydana gelen olayları, günümüze kadar taşıyabilen “tarihin hafızası” diyebileceğimiz bir yazı türüdür. Anlaşılır, süssüz bir söyleşiyle kaleme alındığında herkese kendini okutur ve herkesin belleğinde yer edinir. Bunun yanında anılar, önemli sözler içermeli, yararlı ve doğru olmalıdır. Anı yazmak; kendini övmek, can sıkıcı ayrıntılara girmek, okuyucu karşısında bütün suçlardan arınmak amacı taşımamalıdır.

Başarılı ve anlamlı bir yaşamın altın anahtarı kişisel disiplindir

Başarılı ve anlamlı bir yaşamın altın anahtarı kişisel disiplindir. Disiplin, yapmanız gerektiğini kalbinizin derinliklerinde bildiğiniz ancan canınızın yapmak istemediği şeyleri gerçekleştirmenizi sağlar. Kişisel disiplin olmadan net hedefler koymanız, zamanınızı etkili biçimde kullanmanız, insanlara iyi davranmanız, zor zamanlarda geüçlü olmanız, sağlığınıza gereken ilgiyi göstermeniz ya da olumlu düşünmeniz mümkün değildir?

Hangi Yemekle Hangi Şarap Uyumludur?

İster bir yemekli davet için hazırlanıyor olun, ister misafirlerinizi mükemmel bir şarap ile baştan çıkarmayı amaçlayın ya da bir restorana gittiğinizde hangi şarabı ısmarlamanız gerektiğini öğrenmeyi isteyin, bu ipuçları size bütün bu konularda yardımcı olacaklar.

Aşamalı yemekler

Bir yemekte standart ilerleme, hafif bir beyaz şaraptan daha aromalı çeşitlere doğru yapılır. Daha sonrasında ise hafif bir kırmızı şaraptan, daha yoğun olanına geçilir. Sezonu göz önünde bulundurmak da akıllıca olacaktır. Sıcak aylarda, daha ağır kırmızı şaraplar geri planda kalır ve daha hafif şaraplar tercih edilir. Sek bir rosé, sıcak mevsimlerin en iyi alternatifidir. Kutlamalı bir durumda daha baloncuklu olanlar tercih edilebilir, mesela, şampanya. Şampanya, geceye iyi bir başlangıç olacaktır!

Hepsine uyan

Hemen her yemeğe uyum sağlayabilen bir şarap istiyorsanız, hafif aromalı bir kırmızı Pinot Noir ya da Chardonnay gibi daha yoğun bir beyaz şarabı tercih edebilirsiniz. Taze oldukları (şişeleri yeni açıldığı) sürece bu iki seçenek de her yemeğe uyacaktır.

Daha ciddi bir yaklaşım için

Yemeğe uyum sağlayan bir şarap seçebilir ya da daha cesur bir yaklaşım sergileyerek, zıt bir uyuma gidebilirsiniz. Zıt uyumu yakalamak, lezzet açısından zengin ve ağır yemekler için iyi bir tercih olacaktır ve bu yemeklere sert bir şarap seçerek, kendinizi daha da ağırlaştırmamanız da akıllıca olur. Lezzetli bir biftekle Şiraz gibi hafif bir kırmızı şarap gayet iyi gider ya da kremalı bir deniz ürünü ile Chardonnay iyi bir tercih olacaktır.

Daha hafif yemekler için, tamamlayıcı bir şarap, sert ve lezzeti örtecek bir şaraptan daha doğru bir seçimdir. Semillon, hafif yemeklere uygun hafif bir şaraptır. Bu tarz yemekler için diğer seçenekler ise, Pinot Grigio ve Riesling’dir. Biraz baharatlı yemeklerle ise orta sek (demi-sec) bir Riesling gayet iyi gider.

Tatlı kendi başına yeterine tatlı değil midir?

Hayır, tatlı ile birlikte içtiğiniz şarabın, tatlınızdan daha tatlı bir lezzete sahip olması önemlidir. Ama çok da abartmadan! Meyve bazlı tatlılar için ve diğer pastalar için tatlı bir şarap en iyi seçenek olacaktır. Ama çikolata bazlı tatlılarda, hafifçe serinletilimiş, daha güçlendirilmiş bir şarap tercih etmelisiniz.

Klasik yemek ve şarap eşleştirmesi

Ne kadar yaratıcı ve hayal gücü geniş birisi olsanız da, şarap konusunda belirli kuralları görmezden gelmenin bir anlamı yoktur. Yemek ve şarap söz konusu olduğunda klasik eşleştirmeleri bilmek önemlidir çünkü işe yararlar!

İşte daima güvenebileceğiniz bir kaç eşleştirme;

• Şampanya ve havyar
• Kuzu ve Cabernet Sauvignon
• İstiridye ve Chablis ya da Chardonnay
• Somon ve Pinot Noir
• Siyah çikolata ve Cabernet Sauvignon
• Domates temelli makarna sosu ve Sangiovese
• Keçi peyniri ve Sauvignon Blanc
• Mantar ve Pinot Noir
• Istakoz ve Chardonnay
• Et ve Cabernet Sauvignon
• Baharatlı Asya yemekleri (Thai mutfağı gibi) ve Riesling

Gelin kışı güzelleştiren şeyleri sıralayalım - kahve, yağan kar, sıcak çikolata, yılbaşı süsleri, filmler, yanan şömine ve tabii ki sıcacık kazaklar.

 

ahmet hamdi tanpınar'ın, adına şiir yazdığı mahalledir

 bir gün icadiye'de

bir gün icadiye'de veya sultantepe'de,
bir beste kanatlanır, birden olduğun yerde
bir kainat açılır, geniş, sonsuz, büyülü,
bu günün rüzgarında yıkanan mazi gülü
dağılır yaprak yaprak hayalindeki suya
bir başka gözle bakarsın ömür denen uykuya.

belki en hulyalısı duyduğun masalların
o şafak saltanatı korularda dalların
her ufku tek başına bekleyen eski camlar
bir sır gibi ömründen sızdırılmış akşamlar,
ardıçla kestanenin her yıllık macerası
harap mezarlıklarda ölülerin duası
gelir ve tekrar doğar ölmüş sandığın aşka
anlarsın ölüm yoktur geçen zamandan başka.

Kızgınlıklar, kırgınlıklar, üzüntüler birer birer dökülsün üstümüzden…

Sonbaharda ağaçların yaprak dökmesi gibi biz de sene boyunca üstümüzde biriken ağırlıkları yavaşca bırakabiliriz…

Kızgınlıklar, kırgınlıklar, üzüntüler birer birer dökülsün üstümüzden…

İsimlerin Astrolojideki Anlamları

İSMİNİZ A HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Soğuk aylarda doğduğunuz için, çevrenize karşı katı ve sert görünebilirsiniz. Aslında sıcakkanlı ve enerji dolusunuz. Ancak, coşkun ve taşkın değilsinizdir, dengeli davranmayı bilirsiniz. Kırılgan, çabuk incinebilirsiniz. Geleneklerinize bağlı ve dikkatlisinizdir.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Doğanın uyanışa geçtiği dönemde doğmuşsunuz. Yüksek bir enerjiniz var. Sık düşünce değiştiriyor, daldan dala sıçrıyorsunuz. Kolay öfkelenip karşınızdakini kırabiliyorsunuz. Duygularınız değişken, çabuk neşeleniyor ve çabuk küsebiliyorsunuz. İyi bir konuşma yeteneğine sahipsiniz. Öngörüleriniz yüksektir.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Bol güneşli günlerde dünyaya gelmişsiniz. Sıcağı ve rahatınızı seviyorsunuz. Enerjik yaşamla birlikte akıp giden bir kişiliğiniz var. Sevgi dolu bir kalbiniz var. İç dengeniz yerinde olduğu takdirde mutlu oluyor, dengeniz bozulunca aniden patlıyor, hem kendinizi hem de çevrenizdekileri üzebiliyorsunuz.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Yolculuğu ve değişikliği çok seviyor, yeni ülkeleri tanımak istiyorsunuz. Dürüst ve çevresine karşı saygılı olan bir karakteriniz var. Aklınızı işinize verirseniz başarı elde edebiliyorsunuz. Biraz sabırsızsınız, ani kararlar alıyorsunuz.

İSMİNİZ B HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Dürüst ve açık yüreklisiniz. Çevrenizdekilere fazla güvendiğinizden bütün içinizi onlara döküyorsunuz. Çevrenizde bazı kişiler sizin iyi niyetinizi istismar edebiliyor.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Ağaçların çiçeklenme döneminde doğduğunuz için kafanızda her daim yeni düşünceler üretebiliyorsunuz. Düş dünyanız geniş olduğundan bulucu bir zekaya sahipsiniz.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Sıcakkanlı bir yapınız var. Öte yandan gururlu, tutkulu hatta çevrenizdekilere göre biraz da kendinizi beğenmiş bir insansınız. İsteklerinizin hemen gerçekleşmesini arzuladığınızdan kendinizi aşırı yıpratıyorsunuz.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Çifte karakteriniz var. Bazen kadife gibi yumuşak, bazen de sert ısırgan gibi dokunduğu yeri dalayan bir karakteriniz var. Eşref saatlerinizde iyiliğinize denecek yok. Çevrenize karşı anlayış gösteriyorsunuz. Güvenilir, sağlam bir dost, aile ortamında iyi bir eş, iş yaşamınızda iyi bir elemansınız.

İSMİNİZ C veya Ç HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Aşırı duygusal ve ürkeksiniz. Zengin bir hayal dünyanız ve yaratıcı gücünüz var. İşiniz güzel sanatlar ile ilgiliyse veya işinizi böyle bir alanda seçerseniz çok başarılı olur, yükselebilirsiniz.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Kendinizi gösterebileceğiniz, açabileceğiniz bir ortam bulduğunuzda neşeleniyor, bütün yeteneklerinizi ortaya koyuyorsunuz. En küçük eleştiri yapıldığı takdir de ürküp kabuğunuza çekilebiliyorsunuz.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Bilinçli zekice kararlar veriyor, fikirlerinizi herkese onaylatabiliyorsunuz. Konuşma yeteneğiniz kuvvetli. Soğukkanlı ve gerçekçisiniz.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Bir işe dört elle sarıldığınız zaman başarılı oluyorsunuz. İnandırma gücünüz olduğundan, çevrenizdekileri kolayca kendinize göre yönlendiriyorsunuz. Duygularınıza göre karar veriyorsunuz.

İSMİNİZ D HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Dengeli bir yaratılışınız var. Coşkun ve taşkın olmadığınız gibi aşırı duygusallığa da kapılmıyorsunuz. Arkadaş ve dost canlısısınız. Düzen değişikliğinden hoşlanmıyorsunuz.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Dostunuza karşı tam dost, ama düşmanınıza karşı da amansız bir düşmansınız. Değişmeyen sağlam kararlar alıyor, bunların gerçekleşmesi için elinizden geleni yapıyorsunuz.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Coşkulu ve büyük planlar gerçekleştirmek isteyen bir yapınız var. Yaşadıklarınızdan tecrübe edinmelisiniz.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

İyi yürekliliğinize rağmen, öfkelenince sizde saldırgan olabiliyorsunuz. Karar vermeden önce çevrenizdekilerin fikirlerini de almayı öğrenmelisiniz.

İSMİNİZ E HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Sıcakkanlı ve dinamik bir insansınız. Ateşli, enerji ile dolup taşıyorsunuz. İstemeden de olsa çok kalp kırdığınız görülebilir.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Hem kendi kaderinize, hem de başkalarına egemen olmak; duygu ve düşüncelerinize saygı göstermesini istemeniz, çevrenizle ilişkilerinizi güçleştirebilir. Diplomasi denilen sanatı öğrenirseniz iyi ilişkiler kurabilirsiniz.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Hayatınızı değiştirecek kararlar almak istemenize rağmen, bu kararları almaktan da korktuğunuz için çekingen kalabilirsiniz.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Ateşli yapıdasınız. Gösterişli giyinmekten hoşlanabilirsiniz. Çevrenizdekilerden daha farklı, daha gösterişli ve daha güçlü olmak en büyük arzunuz.

İSMİNİZ F HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Toprağın yenilendiği bir ayda doğmanıza rağmen yenilikçi değilsiniz. Dostlarınızı özenle seçiyorsunuz. Bu mevsimde doğanlar, bekarsalar sevgililerine, evliyseler eşleri ve çocuklarına yürekten bağlıdırlar.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

İyi yemekleri, spor yapmayı, açık havada dolaşmayı sevdiğinizden sağlıklı bir yapınız var. Güzel konuşuyor, karşınızdakini ikna ediyorsunuz. Fikirlerinizi zorla kabul ettirmeye çalışıp çevrenize baskı kurabilir ve müsrif davranabilirsiniz

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Aşırı duygusal bir kişiliğiniz var. Bu nedenle de mizacınız sık sık değişiyor; bazen karamsar, bazen iyimser oluyorsunuz. Şüpheci ve kuruntulusunuz. Tutucu yönünüz baskın ama öte yandan yeniliklere de açıksınız.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Sakin yapılı, mantıklı, sorumluluklarını bilen, ,işine bağlı, işini her şeyin üstünde tutan bir yapıya sahipsiniz. Analizci bir zekanız olduğundan, ince eleyip sık dokumadan hiçbir şeyi kabul etmiyorsunuz. Hafızanız güçlüdür.

İSMİNİZ G HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Üstün bir zekaya sahip, hareketli bir insansınız. Neşelisiniz, gülmeyi de güldürmeyi de çok seviyorsunuz. Durmadan sağa sola koşarak yeni imkanlar bulup değerlendirmeye çalışıyorsunuz.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Güzelliklere ve müziğe hayransınız. Seks hayatınıza önem verebilirsiniz. Kıskançlığınız yüzünden sorunlar yaşayabilirsiniz. Sebatlı, güçlü ve dayanıklısınız.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Çok yönlü bir insansınız. Kültürel alanlara ve felsefeye büyük bir ilgi gösteriyorsunuz. Dürüst ve cesursunuz. Bulunduğunuz toplumun ilgi ve dikkatini çekiyor, çevrenizde sayılıyorsunuz. Biraz hırçın bir karakteriniz var. İlk karşılaştığınız insanlar üstünde kibirli bir insan izlenimi bırakabiliyorsunuz.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Çok dürüst ve aşırı gururlusunuz. Başınızın dik, alnınızın yukarda olmasını sevdiğinizden çevrenizdeki insanlar sizi varlıklı bir kişi olarak tanımışlardır.

İSMİNİN H HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Kol gücünden çok kafası çalışan bir insansınız. İnce bir zekanız ve uyumlu olma yeteneğiniz var. Güzel konuşuyor, dinleyenleri çabucak ikna ediyorsunuz.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Çekicisiniz, gönülleri çabuk çeliyorsunuz, sırtınız hiç yere gelmiyor. Zengin bir enerjiniz ve hayal gücünüz var. Cesur, korkusuz ve sabırsızsınız.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Gururlu, mert, dost seven bir insansınız. Canlı ve hareketlisiniz. Karşınıza çıkan engelleri kolayca aşıyorsunuz. Cömertliğiniz ve lükse düşkünlüğünüz parayı har vurup harman savurmanıza neden oluyor.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

İleriyi gören, yükselme arzusu güçlü, maddi hayatını güvence altına almaya çalışan, öte yandan şöhrete de düşkün bir insansınız. Mutluluğun ancak zenginlikle gerçekleşebileceğini düşünüyorsunuz.

İSMİNİZ I, İ VE J HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Duygulu, hayalci, yaratma gücü olan, rahat ve huzuruna düşkün bir insansınız. Paraya önem vermiyorsunuz. Hep güzelliklerin peşinde koşmuşsunuz.

İLKBAHARDA DOĞMUŞSANIZ

Cesur ve korkusuz, kendine güvenen bir insansınız. Ekmeğinizi taştan çıkarabiliyorsunuz. Duygusal hayatınızda aşk büyük bir yer tutuyor. Bazen sabırsız ve bencil olabiliyorsunuz.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Çalışkan, cesur ve gururlu bir insansınız. Kendinizi çok beğeniyorsunuz. İyi bir dostsunuz ama aldatıldığınız zaman korkunç bir düşman olabiliyorsunuz. Aslında çok duygusal bir yapınız var.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Karakterinizin büyük özelliklerini mantık ve denge oluşturuyor. Sakin bir insansınız. İyiyi, güzeli ve doğruyu seviyorsunuz. Başkalarının işine burnunuzu sokmuyorsunuz. Tembellikten hoşlanmanıza rağmen, istekli ve arzulu olduğunuzda çalışkansınız.

İSMİNİZ K HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

İnsanlara yardım etmekten hoşlanıyorsunuz. Bağımsızlığınıza oldukça düşkünsünüz, mesleğinize ve işinize de büyük bir önem veriyorsunuz. Sizin için işinizde yenilik yapmak, para kazanmaktan daha önemli. Para sizin için ancak amacı gerçekleştirecek bir araç.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Tekdüzelikten, ayrıntılardan hoşlanmıyorsunuz. Sentezci bir yapınız var. Gerek aile hayatında, gerek iş hayatında olaylara birleştirici gözle bakıyorsunuz. Her alanda çok çabuk sonuç almak istiyorsunuz.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Soğukkanlı ve gerçekçi bir insansınız. Bilinçli ve zeki kararlar alıyorsunuz. En küçük bir noktanın bile üstünde duruyor ve kılı kırk yarıyorsunuz. Birçok işe birden başlıyorsunuz ama hepsinin de üstesinden geliyorsunuz.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Ölçülü ve dengeli bir insansınız. Tatlı diliniz ve yumuşak ses tonunuzla kavgaya niyetli bir insanı bile yatıştırıyorsunuz. Saygılı ve dürüst bir kişiliğiniz var. Haksızlıklara tahammülünüz yok.

İSMİNİZ L HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Sevilen ve sayılan bir insansınız. Çok yönlüsünüz, etkili bir konuşmanız var. Yeniliklerden, değişikliklerden ve hareketli bir hayat sürmekten hoşlanıyorsunuz. Kültür sizin için büyük bir önem taşıyor.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Sessiz, huzur dolu ve yardımsever bir insansınız. Herkesle anlaşabiliyorsunuz. Başkalarının dertlerine ortak oluyorsunuz, ama kendi sorunlarınızı en yakınlarınıza bile açmıyorsunuz. Sevince ölesiye seviyorsunuz. Hareketli hayatı sevmiyorsunuz.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Merhametli, şefkatli ve iyi niyetlisiniz. Son derece hassas ve romantik bir yapınız var. Gelenek ve göreneklerinize bağlısınız. Tutucusunuz ama geri kafalı değilsiniz. Bir yeniliğe, bir değişikliğe karar vermeden önce uzun uzun düşünüyorsunuz.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Çok uyumlu bir insan sayılmasanız da, bulunduğunuz ortamı istediğiniz biçime sokmayı başarabiliyorsunuz. İleriyi gören birisi olmanız size olacakları önceden tahmin etme avantajını veriyor. Kararlı ve hırslısınız.

İSMİNİZ M HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Çalışkan, disiplinli ve sebatlısınız. Her şeyin hatasız olmasını istiyorsunuz. Az kişide bulunan yönetim gücüne sahipsiniz. Sorumluluktan kaçmıyorsunuz. Zor beğenen bir insansınız.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Herkesle anlaşabiliyorsunuz. Başkalarının dertlerine ortak oluyorsunuz, ama kendi sorunlarınızı söylemiyorsunuz. Sevince çok bağlanıyorsunuz. Sizinle birlikte olanlara huzur veriyorsunuz.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Leb demeden leblebiyi anlayacak kadar zekisiniz. Olayların nedenlerini araştırıp, sırrını çözmek istiyorsunuz. Eleştirici bir yapınız var. Başkalarını eleştirmesine eleştiriyorsunuz da, sizi eleştirmeye gelince tahammül edemiyorsunuz.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Neşeli ve duygulu bir insansınız. Hiçbir şeyi ince eleyip sık dokumadığınızdan en küçük şeyler sizi mutlu edebiliyor. Hayatı olduğu gibi ve tüm sadeliği ile seviyorsunuz.

İSMİNİZ N HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Üstün bir zekanız ve kafa yapınız var. Tüm hayallerinizi gerçekleştirebilecek bir yapıya sahipsiniz. Her konuda anlaşabilen, kültürlü ve çok yönlü birisisiniz. Bu yüzden sizi beğenenler çoğunlukta.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Çok candan ve samimi birisisiniz. Arkadaşlarınızla aranıza bir mesafe koyamıyorsunuz. Bu yüzden işyerinde bazen güç durumlara düşüyorsunuz. Şakacısınız.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Uysal ve hayal kurmayı seven bir insansınız. Bazen o kadar hayal içerisinde yüzüyorsunuz ki günlük hayata ayak uydurmanız bile zor oluyor. Duyarlısınız. Aşk sizin için çok önemli.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Dinamik, mücadeleci ve yaratıcı zekası olan bir insansınız. Engelleri ve önünüze çıkan sorunları aşmakta üstünüze yok. Hızlı düşünüp, hızlı yaşıyorsunuz. Monotonluk sizi sıkıyor.

İSMİNİZ O VEYA Ö HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Hassas, duygulu ve çok hayalperest bir insansınız. Sizin kadar renkli hayalleri olan birine az rastlanır. Devamlı bir arayış içindesiniz, yüreğinizde devamlı fırtınalar esiyor.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Çevreye çok kolay uyum sağlayan, herkesle rahatça anlaşabilen, güler yüzlü birisisiniz. Olaylara kolayca pratik çözümler bulabiliyorsunuz. Duygularınızı gizlemeyi çok iyi biliyorsunuz.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Gerçekçi, akıl ve mantığı ile hareket eden bir insansınız. Sağlam karakterlisiniz. Çevrenize güven veriyorsunuz. Parayı tutumlu harcıyorsunuz. İnatçı ve tuttuğunu koparan bir yapınız var.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Heyecanlı, endişeli ve kuruntulu bir yapınız var. Buluttan nem kapabilirsiniz. En basit kararda bile uzun uzun düşünmeyi tercih ediyorsunuz. Kimsenin işinize karışmasını istemiyorsunuz.

İSMİNİZ P HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Gerçekçi bir yapınız var. Olayları doğru değerlendiriyor ve doğru kararlar verebiliyorsunuz. Bir sorunla karşılaştığınızda ona hemen bir çözüm bulabiliyorsunuz. Derin derin düşünmek size göre değil. Cömertsiniz.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Alaycı ve eleştirici bir zekanız var. Ama siz eleştirilmek istemezsiniz. Çıkarlarınız sizin için önemli. Maddi konularda don derece ihtiyatlısınız. Yeni insanlarla tanışmayı, yeni çevreler edinmeyi ve yolculuk yapmayı seviyorsunuz.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Mağrur, çalışkan ve sebatlı bir insansınız. Başladığınız her işin sonucunu alıyorsunuz. Bir işe başlayıp yarım bırakmak size göre değil. Değer yargılarına önem veriyorsunuz.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Dinamik ve aktif bir yaradılışınız var. Her yönden faal bir insansınız. Tasarı ve girişimlerinizi gerçekleştiriyor, engelleri aşmayı biliyorsunuz. Sert ve otoriter bir yapınız olmasına rağmen, dost canlısısınız.

İSMİNİZ R HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Dışa dönük, ilişki kurmayı yeni bir çevre edinmeyi seven bir insansınız. Yalnızlıktan hoşlanmıyorsunuz. Parlak bir zekanız var. Doğruluktan yana olduğunuz için her şeyi dobra dobra söylersiniz.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Mücadelecisiniz. Verdiğinizi sözü tutuyor ve başladığınız işi bitiriyorsunuz. Gerçekleştirmek istediğiniz bir şeyde kimseye kulak asmıyor, yolunuzda dimdik yürüyorsunuz.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Ciddi ve disiplinli bir yapınız var. Duygu ve düşüncelerinizi belli etmiyorsunuz. Çevrenizle daha özden yakın ilişkiler kurmak istiyorsunuz ama katı disiplin anlayışınız davranış özgürlüğünüzü kısıtlıyor.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Sinirli ve sabırsız bir insansınız. Şakalarınız iğneleyici olabiliyor. Ne zaman ne yapacağınız belli olmaz. İnanıp güvendiğiniz kişilerle dostluklarınız yıllarca sürebiliyor.

İSMİNİZ S VEYA Ş HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Tutkulu, kendine güvenen, dayanıklı ve sağlam bir insansınız. Toplumsal kurallara saygılısınız. Duygu ve düşüncelerinize saygı gösterilmesini istiyorsunuz. Açık yürekli ve gerçekçi bir kişiliğiniz var.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Sağlam ve güvenilir bir insansınız. Dostluğa büyük önem veriyorsunuz. Davranışlarınız, duygu ve düşünceleriniz dengeli. Büyük hayaller kurmuyor, gerçekleştiremeyeceğiniz şeylerin peşinden koşmuyorsunuz.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Yumuşak tabiatlı ve iyimser bir insansınız. Herkesle anlaşabiliyor ve kimse hakkında kötü düşünmüyorsunuz. Kaba olaylardan nefret ediyorsunuz.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Sakin ve rahatına düşkün bir insansınız. Yalnızlıktan hoşlanmıyorsunuz. Yapmacıksız ve özdensiniz. Yalan ve ikiyüzlülüğü sevmiyorsunuz.

İSMİNİZ T HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Sorumluluktan kaçmayan sabırlı ve güvenilir bir insansınız. Başka bir yanınızda son derece dikkatli olmanız. Gözünüzden hiçbir şey kaçmıyor. Eleştiriye açık bir insansınız.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Son derece hareketli, yerinde duramayan bir yapınız var. Eğlenceyi ve gece hayatını seviyorsunuz. Neşeli ve güler yüzlü birisisiniz. Beğenileriniz değişken olabiliyor. İlk gördüğünüz birini çabuk beğeniyorsunuz ama sonra hevesiniz kaçabiliyor.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

İlk bakışta ciddi, sakin ve soğuk bir tip gibi görünüyorsunuz. Oysaki konuşkan ve esprili bir insansınız. Esprileriniz ince ve zariftir. Arkadaş seçerken ince eleyip sık dokuyorsunuz. Aşırı titizsinizdir.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Son derece tutumlusunuz, paraya çok değer verirsiniz. Sezgileriniz çok güçlü, ileriyi görebilirsiniz. Ancak şüpheci bir insansınız. Size yapılan bir kötülüğü özür dilense bile affetmeyebilirsiniz.

İSMİNİZ U VEYA Ü İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Ailenize çok bağlısınız. Duygusalsınız, gücünüzü aklın ve mantığın kontrolü altına alamıyorsunuz. Daha çok içgüdülerinizle hareket ediyorsunuz.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Duyarlı ve çok faal bir insansınız. Ancak faaliyetlerinizin dozunu iyi ayarlayamayıp kendinizi yorabiliyorsunuz. Aşırı çalışma, gerilim ve siniz bozuklukları uykunuzu kaçırabiliyor.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Çabuk dost edinebilen, sıcakkanlı bir insansınız. Büyük coşkularınız var ama bunlara gem vuruyor, özlemlerinizi baskı altında tutuyorsunuz. Sadakat sizin için önemlidir. Gelenek ve göreneklere de büyük saygı duyuyorsunuz.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Yeni durumlara alışmakta zorluk çekiyorsunuz. İç dünyanız durgunken, istikrarlı bir insan, iyi bir dostsunuz. Dengeniz bozulduğu zaman kendinizle birlikte başkalarını da mutsuz edebiliyorsunuz.

İSMİNİZ V HARFİ İLE BALŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

İnce ve keskin bir zekanız var. Sağduyunuz ve sezgileriniz güçlü. Karşınızdakinin düşüncelerini okuyabiliyorsunuz. Ani kararlar alabilme yeteneğine sahipsiniz. Olayları analiz ve sentez yapma yeteneğine sahipsiniz.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Değişken bir ruh durumunuz ve karakteriniz var. Kimi zaman neşeli, kimi zaman durgun ve hüzünlü olabilirsiniz.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Her bakımdan mükemmele yakın olabilirsiniz. Ama kendinize aşırı güveniyorsunuz. Mutlu bir aile yapısına sahipsiniz.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Çekici bir fiziğe sahip olabilirsiniz. Hareketli bir sosyal hayatınız vardır.

İSMİNİZ Y HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Tüm duygu ve düşüncelerinizi karşınızdakilerle bölüşüyor, onların duygu ve düşüncelerini de paylaşıyor, sıkıntılarına ortak oluyorsunuz. Neşeli olmanıza rağmen çabuk öfkelenebiliyorsunuz.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Çalıştığınız yerdeki iş arkadaşlarınıza karşı samimi olun. Onların deneyim ve bilgilerinden yararlanın. Katı değil, esnek; karamsar değil, iyimser olun.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Duygusal bir insansınız ve bazen duygularınızı saçıp savuruyorsunuz. Sevdikleriniz için her şeyinizi vermeye hazırsınız. Heyecanlı ve tutkulusunuz.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Fikirleriniz değişkenlik gösterebiliyor. Evlilik hayatınızda mutluluk, eşinizin olgun ve anlayışlı olmasına bağlı. Güzel sanatlara düşkünsünüz.

İSMİNİZ Z HARFİ İLE BAŞLIYORSA

KIŞIN DOĞDUYSANIZ

Çevreniz tarafından sevilen ve sayılan birisiniz. Tek eksikliğiniz fikirlerinizi açıklamaktan çekinmeniz, insanlarla diyalog kuramamanız.

İLKBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Uyanık, işlek ve esnek bir zekaya sahipsiniz. Olayları değerlendirmeyi ve çıkarınıza olan yeni durumdan yararlanmasını biliyorsunuz. Özel hayatınızda dağınıksınız.

YAZIN DOĞDUYSANIZ

Sizin de hatalarınız olabilir. Nasıl başkaları bu hatalarınızı yüzünüze açıkça vurmuyorsa, siz de dostlarınıza olumlu yaklaşın. Eğlenceye düşkünsünüzdür.

SONBAHARDA DOĞDUYSANIZ

Duygularıyla kafası arasında denge kurabilen ender tiplerdensiniz. Tam bir hukukçu ya da siyaset adamısınız. Sakinsiniz. Güzel sanatlar içerisinde en çok müziği seviyorsunuz.

Bibliyomani (Kitap Bağımlılığı)

Bibliyomani, kitap toplama ya da biriktirmenin sosyal ilişkilerin ve sağlığın zarar gördüğü bir noktaya kadar ilerlemesini içeren obsesif kompülsif bir bozukluktur.

Kitaplarla ilgili olan birkaç psikolojik bozukluktan biri olan bibliyomanin en belirgin özelliği, toplayıcının hiç kullanmadığı ya da gerçek bir koleksiyoncu için içerik açısından değeri olmayan kitapları toplanmasıdır. Aynı kitabın birden fazla kopyasının alınması ve olası kullanım kapasitesi ve beğeninin ötesinde kitapların biriktirilmesi bibliyomaninin sık görülen belirtileridir.

Bu terim, Manchester Kraliyet Hastanesi’nden Dr. John Ferriar tarafından türetilmiştir.

 

Kitapla ilgili diğer durumlar

 

Bibliyomani, normal bir kitap sevgisi olan ve klinik psikolojik bir bozukluk olarak kabul edilmeyen bibliyofillikle karıştırılmamalıdır.

 

 

Bibliyomanisi olan insanlar

 

• Stephen Blumberg, 5,3 milyon dolarlık kitap çalma suçundan mahkum edildi.
• Thomas Phillipps (1792-1872), şiddetli bibliyomani hastasıydı. Ölümünde 160.000 kitap ve el yazması içeren koleksiyonu, ölümünden 100 yıl sonra bile hala açık artırmayla satılıyor.

Meşe Ağacı ve Meşe Palamudu Nedir?

Meşe ağacı, kayıngiller familyasının Quercus cinsinden 400 kadar türü bulunur. Bunlardan bir kısmı yaz-kış yapraklarını dökmeyenler de vardır. Türkiye’de ise 18 tür doğal ortamda yaşamaktadır. Meşe Ağacı; kadim ve Anadolu’ya has bir ağaçtır. Anavatanı; Anadolu, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Pakistan’dır.

Eski Yunan Mitolojisinde ise meşe ağacı , Zeus’un kutsal ağacı olarak kabul edilir ve kahinler, rüzgarda meşe ağacı yapraklarının çıkardığı sesleri  yorumlayarak gelecek hakkında bilgi verirlerdi.  Eski Roma’da ise meşe ağacı Jüpiter’e adanmıştı.

Çok dayanıklı bir kereste ağacıdır. Ancak sadece kerestesi değil, meşe palamudu diye bilinen iri tohumları da boyacılıkta ve sepicilikte ( dericilikte kullanılan tabaklama aşamalarından birisi ) kullanılır.

Meşe palamudu Florida Üniversitesi göre, kemirgenler, ayılar ve geyik gibi çeşitli büyük memelilerle, sincap ve çeşitli kuşlar için yüksek proteinli gıda kaynağıdır. Ayrıca, meşe ağacı kendisi kuşlar ve ağaçta yaşayan canlılar için bir yaşam alanı olarak görülür.

Bu ağaçların ormanları oldukça ilginç özelliklere sahiptir. Öyle ki, bu meşelik orman alanları kışın ılık ve yazın serin olmaktadır. Meşe ağacı ormanlarının iklim dengelemede sahip olduğu bu özellik; çevre felaketlerinin önlenmesinde kullanılabilir. Özellikle; ülkemizin yarı çorak bölgelerinde kolayca yetişebilecek bir ağaçtır.

Ayrıca; meşe ağacı üzerinde yetişen yosunlardan elde edilen meşe yosunu yağı ( oak moss essential oil )’nın pek çok tıbbi etkisinin olduğu söylenmektedir.

Meşe Palamudu Nedir? Meşe Palamudu’nun Farklı Kültürlerde Kullanımı

Meşe palamudu zengin bir protein kaynağı olup, eski zamanlarda insanlar tarafından ana tüketim malzemesi olarak kullanılmıştır. Farklı coğrafyalarda bazı meşe türlerinden kahve, ekmek için un gibi değişik alışkanlıklar görmek mümkündür. Acımsı bir tada sahip olduğunda içerisinden tannik asidin uzaklaştırılması gerekir. Tannik asit suda çözündüğünden kaynatma veya yıkama ile uzaklaştırılabilir. Tannik asit ( tanen ) kuvvetli bir ishal kesicidir, bu sebeple kabızlık problemlerine neden olabilir.

Meşe Palamudu Faydaları Nelerdir?

Kan şekeri seviyesini düzenler
Karmaşık karbonhidrat miktarı yüksek olduğundan besleyicidir
Fındık türlerine nazaran düşük yağ içermektedir.
Vitaminler B12, B6, folat riboflavin, tiamin ve niasin açısından zengindir.
Zengin bir mineral kaynağıdır. İçerisinde; kalsiyum, demir, magnezyum, fosfor, manganez, sodyum, bakır ve çinko bulunur.
Zengin bir protein ve lif kaynağıdır.

Mucizeleri Hayatınıza Çekmek İçin Artık Uygulamanız Gereken 20 Şey

1. Erken uyan…

2. Hoşgörülü ol…

3. Kendi yolunu çiz…

Kendini, kendin için ara. Başkalarının senin için yol çizmelerine izin verme. Bu senin ve yalnız senin yolun. Başkaları seninle beraber yürüyebilir ama senin için yürüyemez.

4. Düşünceli ve kibar ol…

5. Yeryüzüne saygı duy…

Bu yeryüzünde var olan her şeye saygı duy. Bu bir insan bir hayvan veya bitki olabilir.

6. Senin olmayanı sahiplenme..!

Senin olmayan bir şeyi alma.

7. İfade özgürlüğü tanı…

Başka insanların düşüncelerine, dileklerine ve sözlerine değer ver. Sözünü kesme, dalga geçme veya taklit etme. Her kesin kendini istediği gibi ifade etmesine izin ver.

8. Dedikodu yapma…

Başkaları hakkında kötü konuşma. Evrene bıraktığın olumsuz enerjiler, bir kaç kat artarak seni yine bulur.

9. Affet…

Herkes hata yapar ve her hata affedilebilir.

10. Olumlu düşün…

Kötü düşünceler aklın, bedenin ve ruhun hastalanmasına yol açar. Olumlu düşünce egzersizleri yap.

11. Doğanın parçası ol..

Doğa bizim için var olmaz, bizim bir parçamızdır ve bizde onun parçasıyız hayvanları sev ve koru.

12. Çocuklara sevgi ver…

Çocuklar geleceğimizin tohumlarıdır. Kalplerinde sevgiyi yeşert, onları erdemle ve hayat dersleriyle sula. Büyüdüklerinde, yeterince gelişebilmeleri için onlara alan tanı.

13. Kalp kırma…

Başkalarının kalbini kırmaktan kaçın. Yarattığın acının zehri bir gün sana geri döner.

14. Dürüst ol…

Her zaman gerçekten yana ol. Dürüstlük evrenimizde insan iradesinin bir sınavıdır.

15. Sağlığına özen göster…

Kendini dengede tut.Zihnini güçlendirmek için vücudunu da güçlendir.

16. Sorumluluk al…

17. Kişisel alanlara saygı suy…

İnsanların kişisel alanlarına ve gizlilik taleplerine saygı duy. Kimsenin kişisel eşyasına dokunma.

18. Kendine adil davran…

Kendine adil davran. Kendini besleyemezsen, başkalarını da besleyemezsin. Önce kendine yardım et.

19. Başka inançlara saygı duy… Herkesin inancına ve inanışına saygı duy.

20. İyiliği paylaş…

Kaderinin güzelliklerini başkalarıyla da paylaş. Gönüllü olarak iyilik yap. O zaman mücizelerle dolu bir hayatın olur.

Radyoda yağmurlu sabaha çok iyi giden bir müzik kanalı bulmak, mutfakta hala kızarmış ekmek kokusu olması, yağmurda evde olmak ve kahve içmek.

 

Albert Einstein’ı Farklı Kılan Ve Neredeyse Her Şeyi Öğrenmek İçin Geliştirdiği 10 Yöntem

1) Hayal kurardı ve düşünürdü.

Bir kişinin boş kafalı ya da yüksek zekalı olduğunun kararını kim verebilir ki? Birçok kişi Einstein’ı unutkan ve genellikle kafası karışık biri olarak tanımlardı. Fakat Albert Einstein döneminin en yaratıcı beyinlerinden biriydi. Bunun sebebi düşünce biçimini kısıtlamaya karşı olmasıydı. Esas olanın geçmişe yönelik derin bir hafızanın değil, geleceğe yönelik yüksek bir hayal gücü olduğunu düşünüyordu.

 

2) En iyi ve zeki kişileri araştırırdı ve incelerdi.

Albert Einstein ün kazandıktan sonra derin bir araştırmaya koyulmuştur. Max Planck gibi onun alanında dahi isimleri derinlemesine araştırmaya başlamıştır. Birçok isimle yüz yüze tanışma fırsatı bulamamıştır fakat bunun yerine onları çalışmalarını ve araştırmalarını incelemiştir.

3) Einstein birçok işi bir arada yapardı.

Einstein keman çalmayı çok iyi br şekilde öğrenmiştir. Müziğin matematiksel yapısına bayılmıştır. Albert Einstein hayatı boyunca müziği psikolojisini koruyan bir kabuk gibi kullanmıştır. Einstein, insanın sadece iyi olduğu konuda değil, diğer her konuda kendini geliştirmesi gerektiğini düşünmekteydi.

4) Merakına güven duymuştur.

Einstein onu elde ettiği başarılara ulaştıran en büyük gücün “merak” olduğunu söyler. Ona göre meraklı bir insanın elinden gelmeyecek hiçbir iş yoktur. Çünkü merakın sonunda araştırmaya, araştırmanın da öğrenmeye ve bilgiye giden yolu açtığını söyler. Kendi hayatının her noktasında uyguladığı bu prensip onu büyük başarılara taşımıştır.

6) Albert Einstein radikal sorular sormayı desteklemiştir.

Bir çin atasözü der ki: ‘Soru soran kişi sadece ilk beş dakika aptaldır; ömür boyu soru sormayan ise bir ömür boyu aptaldır.’ Doğru bilgilere ulaşmak için varsayımları keşfetmeye çalışmak gerekmektedir ve birçok doğru kabul edilen bilgiyi baştan sorgulamak gerekmektedir.

7) Einstein kendi müfredatını belirlemiştir

Albert Einstein dersler de not tutmak yerine kendi seçtiği fizik ve matematik kitapları okumuştur. Einstein derslerinden geçebilmek için yerine arkadaşlarının onun için not tutmalarını rica etmiştir.

8) Öğrenmek için kadere güvenmiştir.

Einstein’in kader anlayışı çok farklıydı. Ona göre kader bir araştırma ve disiplin sonucunda gözle görülebilen obje veya fenomenlerden çıkarılan bilgilerdir. Onun için yaratıcının kuralları doğayla uyumlu olan tüm kurallardı ve kadere inanırdı.

9) Albert Einstein hayattaki önemsiz şeyler için kafasını yormamıştır.

Einstein şuanda hayatta olsaydı acaba Facebook veya Twitter’da ne kadar vakit geçirirdi? Einstein sürekli olarak fiziksel dünyayı araştırıp ve anlamaya çalışmıştır. Düşünecek bir şeyiniz olmadığında ne düşünürsünüz? Einstein keşifleri bir rastlantı sonucu ortaya çıkmamıştır; onun keşiflerinin kaynağı disiplinidir.

10) Her zaman kendini eğiten bir kişi olmuştur.

Okul kişiye belirli konseptleri ve dili öğretmeye ağırlık verirken, Einstein sadece bununla kalmamış kendi girişimleri ile akademik çevrenin sınırlarını aşmıştır. Görüldüğü üzere Einstein neyi okuyup okumaması gerektiğine tamamen kendisi karar vermiştir. Başka insanların onun için karar vermesine izin vermemiştir.

Balkabaklı kış çorbası

"Beta karoten, C vitamini, potasyum ve antioksidanlardan zengin olan balkabağı, bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve vücudu kansere karşı koruyucu etki gösteriyor. A vitamini içeriği ile göz sağlığını korumada da etkili. 100 gramı bir yetişkinin günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 35’ini karşılıyor. Diyet lifi içeriği ile kolesterol düşürmeye yardımcı olurken bağırsak sağlığını da koruyor. Ancak potasyum içeriğinin yüksek olması böbrek hastaları için, karbonhidrat oranının da yüksek olması diyabet hastaları için risk olabilir, bu grup hastaların dikkatli tüketmesi gerekiyor"

Balkabaklı kış çorbası malzemeleri

• 2 kalın dilim balkabağı
• 1 adet havuç
• 1 adet kuru soğan
• Sarımsak
• 2 yemek kaşığı tam buğday unu
• 2-3 yemek kaşığı sıvı yağ
• 1 litre su
• Tatlı toz kırmızı biber
• 1 çay kaşığı köri
• 2-3 çay kaşığı zencefil
• Tuz
• Yarım su bardağı yarım yağlı süt

Balkabaklı kış çorbası yapılışı

Unla yağı kavurup iri doğradığınız soğanı da ekleyin. Biraz daha kavurup suyu ilave edin ve karıştırın. Sonra doğranmış balkabaklarını, havucu, rendelenmiş sarımsak ve baharatları ekleyip malzemeler iyice yumuşayıncaya kadar pişirin. Piştikten sonra el blender'ı ile ezin. Ilınınca sütü karıştırarak ilave edip tekrar ocakta ısıtın ve çorbanız hazır.

kahvenizi nasıl alırsınız?

- bol huzurlu

- bol sağlıklı

- bol gezili

- bol mutluluklu

- bol ışıklı

- bol aşklı

- bol kahkahalı

olsun lütfen...

Rajska yemek tarifi: Rajska (Rayska) nasıl yapılır?

Kırmızı et ile yapılan yemekleri meşhur olan Çek mutfağının en sevilen lezzetlerinden birisi de rajska yemeği yani Türkçe olarak rayska yemek tarifi. Farklı mutfak lezzetleri denemek isteyenler rajska nasıl yapılır merak ediyor. Yanında makarna veya pilav ile yiyebileceğiniz rajska yemek tarifi, malzemeler, yapılışı, püf noktası... 

 

Rajska yemek tarifi

Rajska yemek malzemeleri

• 1 soğan
• 40 gram tereyağı
• 1,5 çay kaşığı tuz
• 90 gram un
• 1 adet karanfil
• Kekik (opsiyonel)
• 3 adet defne yaprağı
• 14 adet yenibahar
• 1300 ml et suyu veya su
• 10 adet bütün karabiber
• 1 çorba kaşığı yağ
• 200 gram domates salçası
• 130 gram toz şeker 

Rajska yemeği yapılışı

Eritilmiş tereyağında / yağda, ince dilimlenmiş soğanı kavurun. Kavururken bir yandan baharatları ekleyin. Sonra un ekleyerek güzelce kavurun. Domates salçası ekleyerek, sürekli karıştırarak hepsini kavurun. Sonra üzerine et suyu dökün, yok ise sade su ekleyin. Her şeyi karıştırdıktan sonra, damak tadınıza göre şeker ekleyin. Tuz ve domates sosunu ara ara karıştırarak kaynatın. Kaynadıktan sonra yaklaşık 10 dakika pişirin. En son olarak top halindeki baharatları içinden çıkarabilmek için sosu süzün. Knedlik ile (Çekler’in ekmek dilimleri) veya makarna ile servis edebilirsiniz.

 

Rüzgar

Rüzgar, ıssız çölleri, dağların doruklarını, deniz kıyılarını kendi şarkısını söyleyerek dolaşırken bize bir ders verir aslında; “Kendi şarkınızı söyleyin, kendi yolunuzda gitmekten hiç vazgeçmeyin!” Özgürce eseceğiniz, geçtiğiniz yerlerin renklerinin, tadlarının, öykülerinin ve müziklerinin farkına varacağınız güzel bir haftasonu olsun...

Para kazanma sebebim seyahat..

Hayallerimi besleyen seyahat.. Yaşamın anlamını yeni bir kent gezince hissediyorum. Çok yer gördüm ama hala yetmiyor, yetmiyor. Çok yer gezdim ama bazı kentler benim için çok çok özel. Avrupa’da Barselona, benim için bir sihirli şehirdir. Picasso’nun gözüyle baktığım daracık sokakları, loş pastaneleri, perdeli uçuşan balkonları ile benim kentimdir orası. Asya’da ise favorim daha çok. Her akşam üstü kaldığım otelin terasının önünden geçen kartalı ve yarasa sürüleri ile Udaypur, kalabalık çarşıları ile baharat kokusu ile Bombay.. Hayatımda yediğim en güzel suşiler ile Saygon. Muhteşem tapınakları ile Kyoto… Ve uçsuz bucaksız pirinç tarlaları ve olağanüstü seramonileri ile bir film gibi geçen Ubud günlerim…Ubud’da bir ağaç kulubede kaldım ve Mısır koçanları içinde bir duşta yıkanıyordum. Duşun tepesine ben yıkanırken, rengarenk kuşlar geliyor, duvarın tepesinden koca kertenkeleler bana bakıyordu. Dedim cennet bu olmalı? Lizbon’da gece yarısı, ıssız sokaklarda dolaşıp, karşıma aniden çıkan küçük bir fado barın önündeki kaldırımda oturup, fado dinlediğim geceyi de unutamam. New York’un caz klüpleri kadar etkileyici Prag’taki caz kulubü de unutamam. Müzik, yemek ve insanların izini sürerim, gittiğim kentlerde.  Yabancı kentlerin cafelerinde geçen yalnız saatlerde, alınan notlar, izlediğim insanlar, kendi yaşadığım aşk darbeleri. Pavese ve Tezer Özlü okumayı çok severim.

Önümüzdeki 40 yıl boyunca mutluluğu yakalamanın anahtarı

Hepimiz yaşlanıyoruz ve yaşlandıkça da zamanın, gerçek ilişkilerin, anlamlı çalışmaların, huzurun ve daha birçok şeyin kıymetini anlıyoruz. Gerçekten de öyle mi peki? Bunu kendimize söylüyoruz ama gerçekten de bunların anlamının, öneminin farkında mıyız?

Birçoğumuz, bambaşka şeylere dikkatimizi veriyoruz. Zamanını boşa harcayan, anlamsız şeylerle vakit kaybediyoruz. Hayatta bizim için önemli olan insanları, ilişkileri garanti gözüyle görüyoruz. İşe giderken içten içe bir direniş, şüphe taşıyoruz. Elimizden gelenin en iyisini yapmak için bitmek bilmeyen bir stres çarkına giriyoruz. Peki neden? Çünkü hepimiz insanız ve insan denilen yaratık düzenli olarak yanlış yargılarda bulunan, mükemmel olmayan bir varlık. Kendi kendimizi kafamızın içine hapsediyoruz ve zihnimiz burada takılıp kaldığında dikkatimizi dağıtacak, gerilimi azaltacak şeyler arıyoruz. Oysa bunu yaparak, aynı zamanda en önemli olan şeylerden kopup yine dikkatimizi dağıtmış oluyoruz.

İnsan yaş aldıkça sakinleşiyor, hayatın içindeki anlamsız dramalara, meşguliyetlere, dikkat dağıtıcı unsurlara daha az vakit ayırıyor. Büyüdükçe, hayat hepimizi daha alçakgönüllü hale getiriyor. Anlamsız şeylerle ne kadar çok vakit kaybettiğimizi fark etmeye başlıyoruz ve gerçekten önemli olan şeylere dikkatimizi yoğunlaştırıyoruz.

Derler ki; öğlen ve akşam, sabahın hiçbir zaman şüphelenmediği şeyin farkına varır. Ama, öğlen ve akşamı planlayan da sabahın ta kendisidir. Siz de daha hayatınızın sabahını yaşarken, öğlen ve akşam vakitlerini planlayın. İşte önümüzdeki 40 yılınızı planlamanın anahtarı:

1. Zamanınız kısıtlı, her günün kıymetini bilin.

Zaman geçtikçe, geçmişte kalan günlerin sayısı artıyor gelecekteki günlerin sayısı azalıyor. O uzak sandığınız gelecek, bir anda gelmiş oluyor. Hayatınızı geleceği bekleyerek geçirmeyin. Bazı insanlar tüm gün saatin 6 olmasını bekliyor, tüm hafta cuma gününün gelmesini bekliyor, tüm yıl tatili iple çekiyor. Siz onlardan biri olmayın. Hayatı beklemeyin çünkü siz beklerken o elinizden akıp gidiyor. Zamanınızı verimli kullanmak için, gerekli olmayan şeylere odaklanmayın. Hayatta tek bir şeye odaklanın; o da yaşadığınız an.

2. Gerçek ilişkileri önemseyin.

Eş dostlarınızın olması, arkadaş canlısı olmak güzel bir şey. Ancak çevrenizle çok fazla vakit geçirip etrafa yayılırken, sizin için gerçekten önemli olan kişilere de yeterince vakit ayırın. Zamanınız kısıtlı ve er ya da geç hayatta sadece sevdiğiniz insanların etrafınızda olmasını ve size iyi niyetle gülümsemesini istediğiniz bir noktaya geleceksiniz. Aslında hepimiz bunu biliyoruz ancak hayatın koşuşturmacası içinde bir sürü insanla tanışıyoruz, bazen dostluklarımızı sürdürüyoruz, bazen kısıtlı şeyler paylaşıp zamanla kopuyoruz. Eğer hayatınızdaki önemli kişilerin kıymetini bilmek istiyorsanız, onlara sunacağınız en değerli şey samimi ilginiz olur. Gerçekten sevdiğiniz kişinin yanında olmak, zaman kısıtlaması olmadan onu dinlemek ve hislerini anlamaya çalışmak, sevdiğiniz birine sunabileceğiniz en değerli şey.

3. Yapmak istediğiniz şeylere tutkuyla yaklaşın.

Tutku çok güçlü bir duygudur. İçinizde, en derinlerde durur ve sizin duygularınızı, seçimlerinizi, eylemlerinizi yöneten şey aslında tutkunun ta kendisidir. Tutkuyu görmezden gelemezsiniz, görmezden gelmemelisiniz. Hayattaki en önemli kazanımlarınızın ve en güzel anlarınızın kökünde, her zaman tutkularınız yatar. Aşk için duyduğunuz heyecan, işinizden aldığınız keyif, hayattaki amacınızın ne kadar net olduğu, içinde bulunduğunuz anı yaşama arzusu, hepsi tutkularınızı feyz alır. Tutkusuz bir hayat, yaşanmamış bir hayattır. Tüm bunlar size biraz melodram gibi gelebilir ancak doğrusu bu. 40 yıl sonra geriye dönüp baktığınızda, hayatınızın her bir gününü tutkulu ve dolu dolu yaşadığınız için şükredeceksiniz. Bu yüzden derinlere inip tutkularınızın neler olduğunu keşfetmelisiniz.

4. Huzurlu bir zihniniz olsun.

Hayat bir dizi değişimlerden ibarettir. Bu değişimlere direnmeyin, hayatın özünde yatan değişime direnmek, size sadece gereksiz stres yaratır. Değişimin gerçekliği bırakın yolunu bulsun, aksın. İnsan yaş aldıkça, bir şeyleri kabul etmenin gücünün farkına varır. Kabul etmek, aslında bir şeylerin kendi yolunu bulmasına izin vermektir. Kabul etmek; hayatınızdaki gerçekleri önemsememek değil, hayatta kontrol edebileceğiniz tek şeyin kendiniz olduğunu fark etmektir. Hepimizin içinde sonsuz bir kabul etme ve huzuru bulma gücü yatıyor. İçinizdeki huzuru bulmak için çevresel koşullara ihtiyacınız yok. O her zaman orada, sadece sizin onu keşfetmenizi bekliyor. Onu bulmak için tek yapmanız gereken, kabullenme gücünüzün farkına varmak ve zihninizde olup bitenleri sessizce kabul etmek.

İnka Fıstığı-Sacha Inchi

İnka Fıstığı Nedir?

İnka fıstığı, sacha inchi olarak da bilinen ve zengin içeriği nedeniyle bazı yerlerde süper yiyecek olarak kabul edilen bir besindir. Dünyanın en zengin omega kaynağı içeren besinlerinden biridir. Genel olarak kavrularak yenen bir tohumdur. Amerika kıtasına özgü olan ve Amazon Yağmur Ormanı ve Peru’nun yüksek Andes Dağları’nda yetişen inka fıstığı, 3000 yıldır İnkalıların beslenmelerinin bir parçası olmuştur.

Yetiştiği Yerler: Güney Amerika, Venezüella, Peru, Bolivya, Brezilya, Ekvator, Kolombiya topraklarıdır. Güneydoğu Asya ülkelerinde ise son zamanlarda yetiştirilmeye başlanmıştır.

Bilimsel adı Plukenetia volubilis olan bitki sütleğengiller familyasına ait yıldız şekilli tohum kapsülleri ile bir orman bitkisidir. Normal fındık yada ceviz ile bir akrabalığı yoktur.

İnka fıstığı tohumları, hafif odunsu bir lezzetle koyu kavrulmuş fıstığı andıran eşsiz, yumuşak, özlü bir tada sahiptir.  Deneyimleyenlerin ifadesi ile başka meyvelerinde hafif aromasına sahip kahvemsi bir tadı vardır. Genel olarak deniz tuzu ile kavrularak tüketilen bu tohumlar çiğ yenmemektedir.

İnka Fıstığının Faydaları

 

Omega-3 açısından zengin olması kalp ve damar sağlığı için önemlidir ve bazı uzmanların belirttiğine göre vücutta kortizol seviyesini dengelemesi gibi faydalarından söz edilmiştir. İnka fıstığının kalorisi 100 gramda 600 kalori civardır. 100 gram inka fıstığı içinde 30 gram protein yaklaşık 20 gram diyet lifi ve 4 gram yağ bulunur. Önemli oranda kalsiyum ve demir mineralleri de bulunur. Yine önemli oranlarda A ve E vitaminlerini de bulunur.

Ancak inca fıstığının besin içeriğinden daha fazlası; standart kabak çekirdeği, ceviz ve fındık içerisinde de bulunmaktadır.Protein kaynaklarının kısıtlı olduğu yerlerde belki süper besin olarak isimlendirilse bile ülkemiz açısından bu besin süper besin kaynağı olduğu tartışılabilir.

 

Yahya Kemal’in “Kocamustafapaşa” adlı şiiri sanatseverler için gerek bir ziyafet olmuştu

Yahya Kemal’in “Kocamustafapaşa” adlı şiiri sanatseverler için gerek bir ziyafet olmuştu. Yahya Kemal, bu şiirle, oluşturmuş olduğu dünyanın bütün öğelerini bize vermiş oluyor. Onun, edebiyat ve düşünce tarihimizde, ayrıcalıklı bir görevi vardır. Bu, Yahya Kemal’i kendisinden önce ve kendisinden sonra gelen bütün sanatçılardan ayırır.

Evrenin Dili: Döngüler

 Evrenin kendisi bir semboldür ve o sembol de bir "daire"dir. Daire kadim ilimlerde, geleneklerde, ilahi akımlarda, dinde, bilimde "tamamlanma"nın ifadesidir. Daire, tamamlanma ve yeniden başlamanın her an olduğunu gösteren, başlangıcı ve sonu olmayan bir döngüdür. İnsanın inandığı şeye sevgisini ve saygısını ifade etmek için kullandığı bir göstergedir. Örneğin, evlilik yüzüklerini düşünün, evrensel bir inancın naif bir sembolü değil midir? (Tabiki son zamanlarda bu sembolün maddi değerinin, anlamından daha çok ön plana çıkması, evliliğin o kadim anlamının da unutuluşunun bir göstergesidir.) Mikro seviyeden makro seviyeye baktığımızda aslında herşeyin anlamlı bir dönme eylemi içinde olduğunu görürüz: İlkel insanların ateş etrafında dönmesi, Müslümanların Kabe etrafında dönmesi, Semazenlerin kendi etrafında dönmesi, gezegenlerin Güneş etrafında dönmesi, galaksinin kendi çekirdeği etrafında dönmesi vs.
Dönme hareketine baktığımızda aslında kendi sınırları içinde bir enerji alanının oluşmasını sağlıyor. Bir "merkez"e odaklanıyor. Kendi etrafında dönen bir madde ise kendi merkezine odaklanıyor. Mesela düşünün, sarhoş olduğunuzda neden başınız döner? Neden bilincin olmadığı yerde dönme hareketi vardır? .
Döngüler, aynı zamanda rituellerimizdir. Bu rituellerimiz doğanın davranışlarından çıkmıştır. Doğanın davranışlarını ise Güneş ve diğer gezegenler belirler. Dolayısıyla tüm gezegenlerin kollektif bilincimizde belli temalara ve dürtülere, doğanın davranışları vasıtasıyla, referans vermesi çok da beklenmedik bir durum olmamalıdır.

Döngüler rituellerimizdir. Bunu bir adım ileriye götürerek, rituellerimizin de kaderimiz olduğunu söyleyeceğim. Rituellerimize birer "şema" dersek, düşünme şeklimiz ve algılama şeklimiz (Merkür), hissetme şeklimiz (Ay), sevme şeklimiz (Venüs), hareket ve motivasyon şeklimiz (Mars), disipline olma şeklimiz (Saturn), gelişme şeklimiz (Jupiter) birer şemaya sahiptir. Bu şemaların bulunduğu burç/element temaları ve birbirleriyle olan ilişkileri (açıları) ise bizim karakterimizi oluşturur. Kişisel gelişim ve farkındalık ise, bu şemalarda artık işe yaramayanları, bize zarar verenleri değiştirdiğimizde ortaya çıkar. Yani farklı bir rituel, farklı bir döngü ve farklı bir biz! Aslında çok basit değil mi?

Hayata dört elle sarılalım... Hayat çok güzel...

Hayata dört elle sarılalım. Yürüyüşe çıkalım. Müzik dinleyelim güzel bir kitap okuyalım. Bir martı besleyelim.Hayat çok güzel. Hayatla dolu dolu olalım...

Neden bu kadar korkutuyor beni sis?

 

karanlık, puslu atmosfer, sis, solgun yapraklar, az ışık......

 

pastel bir sonbahar sabahının ihtişamı.....

 

boşuna uğraşma, eski günler geri gelmez

 

Çok anlatılası deneyimler yaşıyoruz, biriktiriyoruz, tarihe şerh düşürüyoruz, hayatımıza öncesi-sonrası’lar ekliyoruz

 

Rüzgarlı yağışlı hatta fırtınalı havaları seviyorum

 

Kahveler, kitaplar, öyküler, kurulan yeni bağlar, geçmiş hayaller…

Kahveler, kitaplar, öyküler, kurulan yeni bağlar, geçmiş hayaller… bazen de öyle tamamlanmış hissedersin. Gitmezsin ki, yeniden tamamlanmak için tekrar biriktirirsin.

Halloween

 

Sonbaharın hüznünü biraz olsun dağıtmak ve doğanın kendini dinlenmeye almasın izlemek isteyenler için bu yöre kaçırılmayacak görüntülere sahiptir

 

Sonra ince bir tül gibi örter doğayı puslu hava. İstersiniz ki o manzara hiç gitmesin, bu an hiç bitmesin...

Yağmur damlacıklarının ıslattığı ağaçlardan süzülen çam kokuları. O kokulara hanımeli ve leylak kokuları karışır. Sık sık fındık ağaçlarıyla bezeli yemyeşil dağlara takılır gözleriniz. Sonra ince bir tül gibi örter doğayı puslu hava. İstersiniz ki o manzara hiç gitmesin, bu an hiç bitmesin.

Çay, ekmek, peynir… Bir de kırmızı domatesler sofrada, köy tadında…

 

Gözümüzü dünyaya açtığımız andan kapatacağımız ana kadar görüp görebileceğiniz en tatlı şey sevgi değil mi?

Gözümüzü dünyaya açtığımız andan kapatacağımız ana kadar görüp görebileceğiniz en tatlı şey sevgi değil mi? Bir dost yüzü, bir ana sıcaklığı, bir kardeş yakınlığı, bir sevgili bakışı değil mi bizi mutlu kılan, içimize güzellikler, tazelikler, yeşertiler, iyilikler, doğruluklar?

İyi veya kötü anılarda ne varsa bir harman yapmalı hepsini, hepsini özlemeli

 

Babam öldü... Gökyüzü yere indi...

Babam öldü.

Gökyüzü yere indi.

Babam, sustuğu bütün sözleri götürdü.

Toprağın gökyüzünden büyük olduğunu o gün öğrendik...

 

 

 

 Kuş Uçar Kanat Ağlar – Şükrü Erbaş

 

 

Nehir kenarında sessizlik ve huzur. Ağva’da sonbahar başkadır....

 

Herkesin bir öyküsü var

Herkesin bir öyküsü var. Ben bu öyküleri ve odağındaki insanları merak ediyorum. İnsanların öykülerine ilgi duymanın, beraberinde sorgulamayı, anlamayı, bilinçlendirmeyi, hoş görmeyi ve izlaşmayı da getireceğine inanıyorum. Kişinin kendi öyküsüne çakılı kalmadan, başkalarının da öykülerine yakınlık duyması gerektiğini düşünüyorum. 

insan yıldızların altında gecelediği zaman anlıyor bu dünyanın bir parçası olduğunu

 

Şarkılar değil, anılar ağlatır...🍁🍂

 

Çoğu gezgin, yeni şeyler keşfetmek adına eskilerin gittiği yollara düşer

Çoğu gezgin, yeni şeyler keşfetmek adına eskilerin gittiği yollara düşer. Bazen geçmiştekileri tekrar etmekten öte bir adım atamazlar. Oysa tenhalarda kalmış, ıssızlığın rengine bürünmüş ne güzel yöreler vardır. Son yolculuğumuzda dağların arasına sığınmış böyle bir yere rotamızı döndürdük. Kıvrım kıvrım bir yoldan geçerek yeşillikler içinde bir eski zaman evinin önünde durduk.

bütün yaşantıları, bütün bilgileriyle zenginleştirme tutkusu…

Benim için okuma çocukluğun ilgilerini, heyecanlarını aşmış, bir tutkuya dönüşmüştü. Kendini dünyanın bütün duyguları, bütün yaşantıları, bütün bilgileriyle zenginleştirme tutkusu…

Kitabı değerli kılan temel etken de burada saklıdır

İnsanlar kitapları yalnızca gözleriyle, akıllarıyla ya da kalpleriyle değil, kendi yaşamlarıyla da okurlar. Bu nedenle bir kitap her insana aynı şeyi anlatmaz, aynı şeyi  yaşatmaz, aynı şeyi hissettirmez. Kitabı algılayışımız, çoğunlukla yaşam birikimimize, deneyimlerimize, yaşama bakış açımıza bağlıdır. Kitabı değerli kılan temel etken de burada saklıdır.

Pencereden geçen rüzgâra yakışan müzik, beni suları durgun denize çevirdi...

 

Bomboş, karanlık ve ürperticiydi her yer. Sonbahar yaprakları, rüzgar, soğuk, yağmur.....

 

sonbaharın belki de en romantik zamanları...

Dökülen yapraklar, kapalı hava, penceremizin camına vuran yağmur damlaları.... güzel bir müzik eşliğinde okunacak kitapların, yapılacak yürüyüşlerin tam zamanı...

Yürüyerek yapılan gezilerde kentlerin daha iyi tanındığına inanıyorum

Yürüyerek yapılan gezilerde kentlerin daha iyi tanındığına inanıyorum. Binaları daha yakından görüyor, gündelik yaşama ait bilgilere daha çabuk ulaşıyorum. Dinlenmek için oturduğum kahvelerde kurduğum dostluklar, birçok bakımdan işime yarıyor. Çünkü kitapların rehberliğinde gezmek, kentlerin gizemli dünyalarını tanımamız sağlıyor. Yürüyüp de yorulmasaydım o kahveye oturmayacak, Miquel’i tanımayacak ve onun gezdiğidiği yerleri hiç göremeyecektim.

Yağmur durdu. Rüzgâr karşıdaki ormandan çam kokuları getiriyor. Çay demleniyor.

 

Yaptığınız her şeyin içine ruhunuzdan, geçmişinizden, kendi kültürünüzden, kendi medeniyetinizden güzellikler katmalısınız

 

Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir; çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır fakat görüş açınız genişler

 

Geceye yağmur yağıyor, deniz gümbürdüyordu. Azgın da bir fırtına yağmurla birlikte esiyor, ağaçların gıcırtıları bütün sesleri bastırıyordu.

 

Bir de camlara vuran yağmur damlaları olursa

Bir kulübede ateşin karşısına otursam..
Üstüne de bir demlik çay koysam..
Çıtır çıtır yanan odunların sesiyle,
Dilimde bir melodi..
Dışarıda keman çalan rüzgârın sesi..
Bir de camlara vuran yağmur damlaları olursa,
Değmeyin Keyfime...!!!

Geçmiş, bir boşluk bulup sızıveriyor günümüzün içine

Geçmiş, bir boşluk bulup sızıveriyor günümüzün içine. Kimi şeyler, ille de beni yaz, beni yaz diye tutturuyor. Kim ne derse desin, o altın çağ, çocukluk ve ilk gençlik yılları, ne kadar derine bastırırsanız, sesini kıssanız da susmuyor işte! Biz ne kadar kabullenmesek de hatıralar çağı, yavaş yavaş gelmekte olduğunun işaretlerini veriyor.

07.10.1977

 

Yaşı ilerledikçe insan, çocukluğunun bahçelerini nerede arar?

Yaşı ilerledikçe insan, çocukluğunun bahçelerini nerede arar? Belleğimiz bizi ninnilere, sürülerin çıngıraklarına, saklambaç oyunlarına, uçurtmaların iplerine nasıl götürür?

Hayatın bütün güzelliklerini yaşamak isterim

Hayatın bütün güzelliklerini yaşamak isterim. Sevginin yüceliğini, acının terbiyesini. Küçük bir olaydan çıkartılacak bir ders bile benim için kazanç sayılır. Yaşam merdivenin basamaklarından birini daha çıkmış hissederim kendimi. Yaşadıklarımızı unutup gitseydik, hayatımız ne kadar anlamsız olurdu.

Zirvesi karlarla kaplı yüksek dağlar beni her zaman etkilemiştir

Zirvesi karlarla kaplı yüksek dağlar beni her zaman etkilemiştir. Özellikle, zirvenin parça parça bulutla kaplı olduğu zamanlarda bu etki daha da belirginleşir. Başı dik duruşlarıyla bana bir şeyler hissettirmek istediklerini düşünürüm. Engelleri aşmanın dinginliğini bulurum onların duruşlarında. Dağların beni etkilemesinin arka planında yalnız yok elbette. Bu etkilenmenin mevsimden mevsime değiştiğini söylemek bile mümkün.

Şiddetli yağmur dinmişti. Pencereden dışarıdaki tertemiz havayı kokladım

 

Ne varsa bir gün yaparım diye ertelediğin bir yerden başlamalı vakit kaybetmeden

 

Bir başkası tarafından okunmuş, karalanmış, içerisinde ufak notlar olan kitapları okumaktan ayrı bir zevk alıyorum

 

Sessizliği dinlemeyi öğrenin. Böylece kuş cıvıltısı, rüzgar fısıltısı ve yağmur sesi gibi doğadaki seslerle varoluşumuzun mucize ile mutlu olmayı öğreniriz

 

Toprağın rengi, yonca ve ekmek kokusu… Taze bal kokan bir köy…

Yeşil tarlalar… Rüzgar, başaklar arasında kımıldarken ya da ikindi üstü, yağmur, tarlaları dalgalandırırken bakarsın ufuk çizgisi bir iner bir kalkar. Toprağın rengi, yonca ve ekmek kokusu… Taze bal kokan bir köy… Seni düşünüyorum. Acımı güvenli bir yere sakladım, yüreğimiz yanmasın diye.

Sadece gezip görmek anlamında değil, yaşamak ve yaşamı anlamak, anlamlandırmak için de önemlidir bazı şehirler

Sadece gezip görmek anlamında değil, yaşamak ve yaşamı anlamak, anlamlandırmak için de önemlidir bazı şehirler. Bu şehirlere orada yaşamış sanatçıların, mimarların izleri damgasını vurmuştur. Buralara gidenler etkilenirler bu ortak ruhtan, ortak ama derin mirastan.

Kendiyle barışmalı insan

Kendiyle barışmalı insan. Yüreğine takmalı bazen pembe gözlüklerini. Baktığını değil gördüğünü hissedebilmeli bazen. Yerinen çıkıp bazen koyabilmeli bir başkasının yerine kendini. Fark edebilmeli, hayatın gerisinde değil tam içinde olduğunu. Sevmenin bir insanı üzmekten daha değerli olduğunu fark edebilmeli çoğu zaman. Hiç uzaklara gitmeden kendine aramalı huzuru.

Kendinize zaman ayırın ve kendinizi doğada arındırın…

 

Sonbahar en güzel istanbul’da yaşanır

Sonbahar en güzel istanbul’da yaşanır. Suyun yakuta döndüğü “sonbahar” şiirini hatırlayınız. İsterseniz gözlerinizi kapatıp her köşesinden yeşilliklerin köpürdüğü eski İstanbul’un dar sokaklarındaki sonbahar manzaralarını hayal edebilirsiniz. Rüzgar hafiften estikçe uçuşan ve siz yürüdükçe ayaklarınızın altında çıtırdayan güneş rengi yaprakların  bahçeleri ve sokakları sarının ve kırmızının bütün tonlarını cömertçe kullanarak nasıl. Bir masal iklimine dönüştürdüğünü göreceksiniz.

Odadan, gündüz ışığıyla beraber bana ait her şey çekiliyor

Odadan, gündüz ışığıyla beraber bana ait her şey çekiliyor. Evime ait hatıralar, kalabalıklar, sevdiklerimin sesleri, hayatın gürültüleri, her şey uzaklaşıyor. İçimde bir boşluk… garip ve büyük bir his, derinliklerime doğru kaçıyor. Ruhum, eşya arkasına saklanan hayaletler gibi kendilerini göstermeden korkutan gizemli varlıklarla dolu.

Yağmur bir yandan yağarken, bir yandan da hikayeler fısıldar kulaklarımıza

Yağmur bir yandan yağarken, bir yandan da hikayeler fısıldar kulaklarımıza; belki bir martının aşkını, belki dağların heybetli yollarını, belki de gül bahçesinin şarkılarını. Bakalım bu sabah yağmur Enya'nın muhteşem sesi eşliğinde neler anlatacak sizlere...

Başka birinin hayat hikayesi: anıları, günlükleri neden ilgilendiriyor bizi?

Kendi kendime hep sormuşumdur. Başka birinin hayat hikayesi: anıları, günlükleri neden  ilgilendiriyor bizi? Bir kişinin yaşam serüveni niye etkiliyor bizi? Nereden kaynaklanıyor bu?

Geçenlerde yaşadığım bir şey bana şunu öğretti:

Geçenlerde yaşadığım bir şey bana şunu öğretti: İstesede de çok uzağına gidemiyor insan kendisinin. Hangi trene binse içindeki bir adrese varıyor, hangi rüzgara kapılsa kendine savruluyor sonunda.

20.09.2018

 

Yaşamımızda yitirdiğimiz her şeyle birlikte yeniden biçimleniriz....

Yaşamımızda yitirdiğimiz her şeyle birlikte yeniden biçimleniriz. Bu yitirmelerin çoğu da belki ölümle buluşur.  Bazen olumlu bazen de olumsuz olur bu yeniden biçimlenme. Böyle anlar insanın kırılma noktalarıdır.

İstanbul Boğazı'na tepeden baktığınızda o güzellik karşısında hayranlık duymaz mısınız?

 

Sonbahar mevsimi herkeste ayrı bir duyguya neden olur

Sonbahar mevsimi herkeste ayrı bir duyguya neden olur. Yaşlı bir insan için hüzün olan sonbahar, gençler için başlangıçlar mevsimidir. Yoksul bir aile için yakacak sorunun hatırlatır. Parası olan ailelerin yazlıklarından dönüp kış hazırlıklarına başladıkları mevsimdir. Doğa için ise sonbahar yükten kurtulma, sessizliğe hazırlanma dönemi olsa gerek.

Çok sevdiğim kitaplar arasında olmak, onları karıştırmak büyük bir huzur veriyor bana

 

Babamdan öğrendiğim en önemli şeylerden biri de kitabın kıymetini bilmek oldu

Babamdan öğrendiğim en önemli şeylerden biri de kitabın kıymetini bilmek oldu. Kitabı yırtmadan, sayfalarını katlamadan, kapağını kırmadan okumayı ondan öğrendim.

güz mevsimi

 Bugüne kadar güz mevsimi üstüne gerek şiir, gerek öbür yazı türlerinde çok şeyler söylenmiştir. Bu mevsimi bir ölüme ya da hüzünlü bir insana benzetenler olmuştur. Çoğuna göre bu megüvsim doğanın sessizliğe gömülmesiyle ve acıklı yönleriyle tanınır. Doğadaki değişimi izlerken yaşamın anlamını daha iyi kavrarım.

İnsan istediği an kendi içinde yolculuğa çıkabilir

 

Hüzün mevsimi olan sonbahardayız

Hüzün mevsimi olan sonbahardayız. Bazıları sonbaharla da, hüzünle de barışık değildir. Oysa hüzün, yaşamın bir rengidir. Sonbahar bizi şairane duygulara iter, sararmış yaprakların arasından süzülüverir içimize; yeter ki biz yüreğimizin kapısını hüzne açalım.

Ne güzeldir güneşin doğuşu!

Ne güzeldir güneşin doğuşu! Sabahın alacakaranlığının nokta nokta canlanışı…. Ufkun kan kırmızısından açık maviye doğru renklenişi… Gökyüzü göz bebeğinize düşer, ufuk gözlerinize çizilir her sabah. Gün ışıkları her sabah taşı, toprağı, ağaçları, çiçekleri  ile bütün varlığı göz bebeğinize taşır; yeni bir dünya kurar hayal alemimizde.

Güz şarkısı

Güz şarkısı. Ömrümden bir yılın geçip gittiğini yılbaşlarında değil, okulların açıldığı günlerde anlarım ben. Hüzünlü bir benimseyiş.

Hayatı iyi karşılamanın sırrını bulabilmek için her şeyden önce gülümsemeyi öğrenmeli

 

İstanbul’un asıl yüzü

İstanbul’un asıl yüzü eskiye karışıp gitmiş sokaklar, belki bir yerde rastlayacağınız ulu bir çınar, belki terk edilmiş bir iskele, bir başıboş tekne, bir kırık musluklu çeşmedir.

Yazmak, bir bakıma, hayatta karşılığı olanları aramak, göstermek, anlamdırmaktır

 

Bireysel yolculuğumuz boyunca kaç kez istemişizdir hayatımızın ibresini sıfırlamayı

Bireysel yolculuğumuz boyunca kaç kez istemişizdir hayatımızın ibresini sıfırlamayı. Her şeye yeniden başlamak… Taze, yıpranmamış biçimde. Kaldığınız yerden değil, yola yeni çıkıyormuş gibi. Ömrümüzü, yanlışlarımızı, inişlerimizi, eksiklerimizi, gaflarımızı sıfırlama arzusu o kadar eskiye dayanıyor ki…

Onca yollar, yolculuklar, insanlar, konuşmalar derken nihayet kendimle başbaşayım… sessiz, sakin, dingin…

 

Özlemler mevsimidir sonbahar

Özlemler mevsimidir sonbahar. Yalnız geçmişi değil, kapıdaki kışı dahi özleriz bu mevsimde. Çıtır çıtır yanan odun sobasını, sobanın üstünde usul usul kızaran kestaneleri, dışarıda lapa lapa yağan karı… annelerimizin patlattığı mısırları da unutmayalım. Hepsi de hayal perdesini aralar, gözlerimizin önüne gelir bir bir.

Sonbahar gezilerinin tadına doyulmaz

Sonbahar gezilerinin tadına doyulmaz. Doğa bu mevsimde hakim rengi saman sarısı olan bir resimdir sanki. Tarlalar, sarı saplarla kaplanmıştır, traktörlerin kendilerin altüst etmesini bir derviş sabrı ile sessizce beklemektedir. Ağaçlar da takıp takıştırmıştır; kimi limon sarısı, kimi kestane kahverengisi, kimi vişne çürüğü yapraklarla süslenmiştir. Adeta bir doğum günü partisi için rengarenk giyinmiş çocuklar gibi.

Eylül ayındayız. Güzün başlangıcı olmasından dolayı dinginlik ayı olarak belirir zihnimizde eylül.

Eylül ayındayız. Güzün başlangıcı olmasından dolayı dinginlik ayı olarak belirir zihnimizde eylül. Hayata dair her şeyin heyecanını, neşesini, canlılığını kaybettiğini düşünürüz bu ayda. Ağaçlar, ormanlar, çimenler hüzünlüdür. Onların hüzün tonlarını kuşanması bize hep ayrılığı, yalnızlığı hatta ölümü hatırlatır. Solan, sararan yapraklar sanki saçımızdaki aklar; dalından süzülerek yere düşen yapraklar da gerçekleşmeyen hayallerimizdir. Eylül şiirleri yalnızlıktan, ölümden, ayrılıktan dem vursa da eylül yazıları hep solgun renkler yansıtsa da bu ay sadece hüzün ayı değildir aslında. Eylül'de, aynı zaman durgunluk iklimi ile beslenmiş bir coşku ve derinden bir kıpırdayış vardır. Eylül ayı biraz da telaş ayıdır bu yönüyle. Eylül’den sonra kış gelir, kar gelir, soğuk gelir.

Benim için eylül, yeni açılmış bir kurşun kalem kokusudur. O kokuda bütün bir okul macerası tüter.

 

“İnsanın anayurdu, çocukluğudur” der Jorge Amado….

“İnsanın anayurdu, çocukluğudur” der Jorge Amado… Boşuna değildir bu söz, öyle olmasa durmadan çocukluğunu hatırlayıp içlenmez insan. Çocukken bambaşka bir dünyanın içinde olduğumuzu, ancak büyüyünce anlar, kapıları çoktan kapanmış o büyülü ülkeye dönmek için neler feda edebileceğimiz düşürürüz bazen.

Gecenin geç saatlerinde, her şeyin sustuğu, havanın durulduğu anlarda, bir köşeye çekilip şiir okurum

Gecenin geç saatlerinde, her şeyin sustuğu, havanın durulduğu anlarda, bir köşeye çekilip şiir okurum. İçime dolan dizelerde, onların atan kalbini duyarım. Bu duduyuş, beni benden alır götürür. Kapalı pencereler ansızın açılır.

Pazar sabahı kızarmış ekmek kokusuyla uyanmak = mutluluk

 

Anılar kavrıyor içimizi, bırakıyoruz kendimizi onlara

Anılar kavrıyor içimizi, bırakıyoruz kendimizi onlara. Biliyoruz: “Bir girdiğimiz ırmağa bir daha giremeyiz.” Ama yine de hiç olmazsa düşüncelerimizde o ırmağın sularını durdurmak istiyoruz. Geçmişi anmakta, geçmişin en acı günlerini bile anmakta acılı bir tat var. Seviyoruz biz o tadı, acısını da seviyoruz. Geçmişi anarak ırmağı durduracağaığımız, bir günümüzü bir daha yaşayacağımızı sanıyoruz. Anlıyoruz bunun olmayacağını, olamayacağını; gene de sarılıyoruz o düşe.

Yaz sonu olduğundan mı nedir, gün battıktan sonra kalan bir avuç altın ışık, ortalığı sarı-pembe arası bir renge büründürmüştü...

Yaz sonu olduğundan mı nedir, gün battıktan sonra kalan bir avuç altın ışık, ortalığı sarı-pembe arası bir renge büründürmüştü. Gökte uzanmış ipek şallar, önce sarımsıydı, sonra gün batımıyla pembeye döndü. Yaprak kıpırdamıyor bahçelerde. İşte böyle zamanlarda deniz de aynalaşır. Biberler, domatesler, maydonozlar… artık onlara da güz renkleri vurmuş. Güneşin böyle dallar, yapraklar arasından göz kırpan ışıklarıyla batışı, başka bir güzelliktir.

Hayatın anlamını öğrenmeye geldim…

 

Çünkü bir yerde iç dökümüdür yazmak

Yazmak, bir yerde sığınmaktır, kaçmaktır, alabildiğine özgürlüktür, karşı konulamaz büyük bir tutkudur, paylaşmaktır ve sırdaş olmaktır. Çünkü bir yerde iç dökümüdür yazmak. Öte yandan dünyanın en görkemli, en soylu işidir; öyle ki biz yazarlara verilen en güzel armağandır.

İnsan, hüzünle mutluluk arasında gidip gelen bir sarkaçtır ve bu sarkacın ritmini daime kendi belirler

 

Hatıralar insan hayatının dokusu, insan hayatının kendisidir

Hatıralar insan hayatının dokusu, insan hayatının kendisidir. Onları atınız, insan da kalmaz. Hatıralar şuurumuzdan geçtikleri, bizden birer parça oldukları, bir daha yaşanmayacak olan duyguları taşıdıkları için önemlidir. Hatıralar zaman içinde yani şuurun akışı içinde uzaklaşarak koyulaşan sislere büründükçe güzelleşir. Zaman, bazı hatıraları silerek, bazılarını düzelterek, bazılarını da belirterek bir sanatçı gibi çalışır.

fotoğraf = mutluluk!

Fotoğraf çoğu zaman gülen bir yüz demektir. Kimse üzüntülü bir anında fotoğraf çektirmek istemez. Hep mutluluklar ölümsüzleştirilmek istenir. Bu yüzden de “fotoğraf=mutluluk! Denklemi yanlış değildir. Fotoğraflarda neşenin yansımasını görürsünüz. Yaşamın donmuş karesidir fotoğraflar. Zamanı yakalayan, hapseden kareler.

Kapılar evlerin ağızlarıdır aynı zamanda

Kapılar evlerin ağızlarıdır aynı zamanda. Evler, dertlerini kapıların ardında saklar, kapılarla anlatır. Kapı, kimi zaman dünyaya karşı bir barikat, kimi zaman da dünyaya açılan bir kucaktır.

Yeşilin güzelliği, doğanın verdiği huzur kadar sakinleştirici bir terapi bulamazsın

 

Kitapların benim hayatımda bambaşka bir yeri vardır

Kitapların benim hayatımda bambaşka bir yeri vardır. Hayatımın her alanında kitapların etkisi açıkça görülebilir. Hayata bakış açımdan tutun da kullandığım kelimelere kadar kitaplar bana tesir etmiştir. Kitapları kendime bir arkadaş olarak görüyorum. Hayattan sıkıldığım zamanlarda hiç itiraz etmeden, bıkmadan beni dinleyen; dertlerime ortak olan kitaplarım olmuştur. İşte bu yüzden kitaplarım vücudumun bir parçası gibidir.

Sen korkusuz olursan hayat sınırsız olur

 

Bugün, gelecek yıllarımın en genç günündeyim!....

 

Tuhaf bir aydır eylül. Daha ağustosun ortasında girer hayatımıza. Eylül sanki ağustosun ortasından ekimin ortasına kadar sürer

 

İnsan, geçmişiyle hesaplaşarak gelişir

 

Ölümsüzlüğün anahtarı: İlk olarak hatırlanmaya değer bir hayat yaşamaktır...

 

Hatıralarımızı, bugünden geriye doğru baktığımız için yaşandıkları andan değişik olarak hatırlarız

Hatıralarımızı, bugünden geriye doğru baktığımız için yaşandıkları andan değişik olarak hatırlarız. Bazı anı parçaları ise çocukluğun derinliğindedir. Hatıralar hala devam eden. Bir yaşantıdır. Bazen hatıralarda yolculuğa çıktığımızda, hayatın kara yıkıntıları çıkar karşımıza.