25 Aralık 2024 Çarşamba

etrafındaki karmaşadan uzak dur ve içindeki kamaşaya odaklan...

 Dünya, seslerin birbirine karıştığı bir uğultu hâlinde dönerken, insanın iç sesi çoğu zaman bu gürültüde boğulur. Etrafındaki karmaşa, yalnızca dışsal bir kaos değil; aynı zamanda ruhun yönünü şaşırtan bir aldatmacadır. Her çağrı, her beklenti, her aceleyle söylenmiş kelime, insanı kendinden uzaklaştırır. Oysa hakikat, dışarıda değil, içeridedir. Ve ne zaman ki insan, bu dış karmaşadan bir adım geri çekilir, işte o zaman içindeki kamaşayı fark etmeye başlar—göz kamaştıran bir sessizlik, bir öz ışığı.

İçindeki kamaşa, bir parıltıdan fazlasıdır; o, ruhun kendini hatırladığı andır. Bu ışık, ne başkalarının onayıyla parlar ne de dış dünyanın alkışıyla büyür. O, insanın kendiyle kurduğu en sahici bağdan doğar. Ve bu bağ, ancak sessizlikte güçlenir. Karmaşadan uzak durmak, kaçmak değil; seçmektir. Kendi özünü seçmek, kendi hakikatini onurlandırmaktır. Çünkü içindeki kamaşa, sana ait olan tek ışıktır—ne ödünç alınmış ne de başkasına ait.

Dış dünyanın karmaşası, insanı başkalarının hikâyesine sürüklerken, içindeki kamaşa seni kendi hikâyene çağırır. Bu çağrı, gür değildir; ama derindir. Bir düşün içinde yankılanır, bir rüyanın kıyısında belirir, bir suskunlukta kendini gösterir. Ve insan, ne zaman ki bu çağrıyı duyar, artık yönünü bulmuştur. Karmaşadan uzak durmak, yalnızlaşmak değil; kendinleşmektir. Çünkü içindeki kamaşa, yalnızca bir ışık değil; bir yön, bir pusuladır.

Sonunda anlaşılır ki, dışarıdaki karmaşa geçicidir; ama içindeki kamaşa kalıcıdır. O, zamanın ötesinde bir ışıma, varoluşun özünden gelen bir titreşimdir. Ve insan, bu ışığa odaklandığında, artık savrulmaz; köklenir. Etrafındaki karmaşadan uzak durmak, dünyayı reddetmek değil; kendini kabul etmektir. İçindeki kamaşaya odaklanmak ise, yaşamın en derin anlamına yönelmektir. Çünkü hakikat, en çok sessizlikte parlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder