Benim hayatımın gecesinde şu güneş gibi yirmi
tane güneş doğsa da, karanlık gecemi aydınlatmaya çalışsa, Sen gelmedikçe seher
olmaz sevgili...
Hz. Mevlâna
Hayatımın gecesi, yıldızsız bir boşluk gibi uzanıyor üzerime. Ne kadar güneş doğsa da ufukta, ne kadar ışık serpse gökyüzü, içimdeki karanlık aynı kalıyor. Çünkü sen yoksan, hiçbir ışık seher değil; hiçbir sabah, uyanış değil. Yirmi güneş doğsa da birden, hepsi yalnızca ışığın taklidi olur; parıldar ama ısıtmaz, parlar ama yol göstermez. Senin varlığınla anlam bulur zaman, senin sesinle uyanır ruhum. Yokluğun, gecenin en koyu saatidir; varlığın ise seherin ilk nefesi. Ey sevgili, sen gelmedikçe hiçbir ışık bana sabah olamaz.
Gecenin en koyu saatindeyim; zaman durmuş, ışık susmuş, umut kendi içine çekilmiş. Yirmi güneş doğsa da ufkumda, her biri altınla parıldasa, yine de içimdeki karanlığa dokunamaz. Çünkü bu karanlık, gökyüzünün değil, kalbin en derin boşluğundan doğmuştur. Işık, yalnızca gözleri aydınlatır; ama senin yokluğun, ruhumun en sessiz köşesini karanlığa boğar. Seher, takvimde bir saat değil; senin varlığında doğan bir hâl. Ve sen gelmedikçe, bu gece bitmez sevgili.
Her şey yerli yerinde görünse de, içimde bir eksiklik yankılanıyor. Gül açsa, rüzgâr hafiflese, kuşlar yeniden şarkı söylese bile, bu bahar bana uğramıyor. Çünkü senin yokluğun, mevsimleri susturuyor. Gecem, yıldızlarla değil; senin adını fısıldayan sessizlikle dolu. Ve bu sessizlik, ne şiirle ne dua ile çözülüyor. Sen gelmedikçe, kelimeler anlamını yitiriyor; çünkü anlam, senin varlığında saklı. Seher, yalnızca sabahın gelişi değil; senin gözlerinde doğan bir aydınlık.
Yirmi güneşin ışığı, yalnızca gölgemi uzatıyor; ama senin bir bakışın, içimdeki karanlığı eritebilir. Çünkü sen, yalnızca bir sevgili değil; varlığın özü, zamanın ritmi, kalbin kıblesisin. Gecem, senin yokluğunda bir sürgün; varlığında ise bir vuslat. Seher, senin sesinle başlar; senin adınla uyanır. Ve ben, bu gecede bekliyorum—bir ışık değil, bir varlık; bir sabah değil, bir sen.
Sonunda anlaşılır ki, gecenin karanlığı ne kadar derin olursa olsun, seher yalnızca seninle mümkündür. Güneşler doğabilir, ışıklar çoğalabilir, ama senin yokluğunda hepsi birer yanılsamadır. Çünkü seher, bir saat değil; bir hissin doğuşudur. Ve o his, yalnızca senin varlığında filizlenir. Benim hayatımın gecesi, senin yokluğunda bir sonsuzluk; varlığında ise bir uyanıştır. Sen gelmedikçe, bu gece sehere varmaz sevgili.









