24 Nisan 2012 Salı

herkes kasadaki kızı görür ama kimse tanımaz...



"Günün birinde yazdıklarımdan bir perde çekeceğim hayatıma. Herkes kâğıt üstünde yazılanları benim hayatım sanacak, ben de hayatımı saklamış olacağım böylelikle. Saklanmanın en iyi yolu fazla görünmektir, biliyor musun? Herkes seni gördüğünü sanır, sen de rahat edersin. Kasada oturan kız gibi! Herkes kasadaki kızı görür, ama kimse tanımaz."

Üç Aynalı Kırk Oda - Murathan Mungan 


Bir gün gelecek, yazdığım her kelime bir perde gibi inecek hayatımın önüne. İnsanlar o satırlarda beni arayacak, beni bulduklarını sanacaklar; oysa ben, en görünür hâlimle en derin saklanışı seçeceğim. Çünkü saklanmak, çoğu zaman görünmekten geçer. Kalabalıkların ortasında susmak, en mahrem sessizliktir. Tıpkı kasada oturan o kız gibi—herkesin gözünün önünde, ama kimsenin zihninde değil. Gülümsemesi ezber, varlığı geçici. Ben de öyle olacağım: kelimelerle örülmüş bir vitrin, içimdeki hakikati saklayan bir sahne. Herkes beni okuduğunu sanacak, ben ise kendimi çoktan başka bir yere gizlemiş olacağım.
 
 Günün birinde yazdıklarımdan bir perde çekeceğim hayatıma. Satırların arasına saklayacağım kendimi; kelimeler, birer maske gibi duracak yüzümde. Herkes okuduklarını benim sanacak, ben ise kendimi çoktan başka bir yere gizlemiş olacağım. Çünkü en mahrem olan, en çok görünendir bazen. Hayatımı anlatıyor gibi yapıp, aslında hayatımı saklayacağım. Yazı, bir sığınak olacak bana; hem anlatan hem örten bir örtü. Ve bu örtünün altında, kimse bilmeden soluk alacağım.

Saklanmanın en iyi yolu fazla görünmektir, biliyor musun? Kalabalıkların ortasında kaybolmak, gözlerin tam ortasında görünmez olmak. Herkes seni gördüğünü sanır, ama kimse gerçekten bakmaz. Görmekle tanımak arasındaki uçurumda, ben kendi sessizliğimi kurarım. Yazdıklarım, bir vitrin gibi durur; içindekiler ise çoktan başka bir odada kilitlenmiştir. Çünkü insan, en çok kendini saklamak için anlatır. Ve anlatmak, bazen bir kaçış biçimidir.

Kasada oturan kız gibi… Herkes onu görür, ama kimse tanımaz. Gülümsemesi ezberlenmiştir, sesi alışılmış, varlığı sıradanlaşmıştır. Oysa içinde bir dünya döner; kimse bilmez. Ben de öyle olacağım: yazdıklarımla herkesin önünde, ama kimsenin içinde değilim. Çünkü görünmek, tanınmak değildir. Ve tanınmamak, bazen en büyük özgürlüktür. Yazı, bu özgürlüğün en sessiz anahtarıdır.

Sonunda anlaşılır ki, hayatı saklamak için en çok yazmak gerekir. Kelimeler, bir perde gibi iner insanın üzerine; hem gösterir hem gizler. Ve ben, o perdenin ardında kendi hayatımı kurarım. Herkes yazdıklarımı okur, ama kimse beni bilmez. Çünkü ben, satırların arasına değil; satırların ardına saklanırım. Ve orada, kimsenin ulaşamayacağı bir sessizlikte, kendimle kalırım.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder