25 Eylül 2025 Perşembe

ilkbaharın çocukluğu, sonbaharın bilgeliği

İlkbahar'daki canlılığı ve sonbahar'daki hüznü seviyorum...

İlkbahar, varoluşun yeniden yazıldığı bir mevsimdir; toprak, uzun bir suskunluktan sonra kelimelere dökülür, çiçekler birer cümle gibi açar. Her tomurcuk, zamanın derinliklerinden gelen bir hatıradır; sanki doğa, unutulmuş bir şiiri yeniden hatırlamaktadır. Bu mevsimde hayat, kendini tekrar eden bir döngü değil, bilinçli bir başkaldırıdır. Rüzgârın dokunduğu her dal, varlığın kıyısında salınan bir düşünce gibi titreşir. İlkbahar, yalnızca doğanın değil, insanın da içindeki kıpırtının mevsimidir; ruhun, kendi karanlığından sıyrılıp ışığa yöneldiği bir içsel uyanıştır.

Oysa sonbahar, varlığın ağırbaşlı bir tefekküre büründüğü zamandır. Yapraklar, dallardan ayrılırken bir vedanın en zarif biçimini sergiler; her düşüş, bir kabulleniştir, bir teslimiyet. Bu mevsimde doğa, kendini geri çekerken insan da içe döner; dış dünyanın renkleri solarken iç dünyanın sesleri yükselir. Sonbahar, melankolinin değil, bilgelikle yoğrulmuş bir hüznün mevsimidir. Çünkü hüzün, yalnızca eksiklik değil, aynı zamanda derin bir farkındalıktır; varlığın geçiciliğini kavramış olmanın ağır ama asil bir yüküdür.

İlkbahar ile sonbahar arasında salınan bu duygusal sarkaç, insanın varoluşsal ritmini yansıtır. Canlılık ve hüzün, birbirini dışlamaz; aksine, biri diğerinin anlamını derinleştirir. İlkbahar, umudu doğurur; ama bu umut, sonbaharın öğrettiği geçicilikle yoğrulmadıkça naif kalır. Sonbahar ise kaybı öğretir; ama bu kayıp, ilkbaharın sunduğu yeniden doğuş ihtimaliyle anlam kazanır. Mevsimler, insan ruhunun metaforlarıdır; her biri, içsel bir halin dışavurumudur.

Ve belki de bu yüzden, ilkbaharın coşkusunu severken sonbaharın hüznüne de gönül veririz. Çünkü ikisi de bize kendimizi hatırlatır: doğan, büyüyen, solan ve yeniden doğan bir varlık olduğumuzu. İlkbaharda içimizdeki çocuk uyanır; sonbaharda ise yaşlı bir bilge gibi susarız. Bu iki mevsim arasında salınan duygular, yaşamın şiirsel bir özeti gibidir. Ve biz, bu şiirin hem neşeli hem hüzünlü dizelerinde kendimize dair bir şeyler buluruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder