Günlüğünüz karşısında ruhen çırılçıplak kalmayı göze alabileceğiniz belki de tek dostunuz.
11 Mayıs 2014 Pazar
anneler günü
Anne, yalnızca doğuran değil; var eden, biçimlendiren, taşıyan ve dönüştüren bir ilk ilkedir. Onun varlığı, biyolojik bir işlevden öte, metafizik bir sürekliliğin simgesidir. Anneler Günü, bu sürekliliğe bir duraksama anı sunar—kutlama değil, farkındalık; hediye değil, tanıklık. Çünkü anne, zamanın içinde değil; zamanın kendisinde yer alır. Onun emeği, görünmezliğin içinde yankılanır; sessiz ama kurucu, geri planda ama belirleyici.
Anne figürü, yalnızca bireysel değil; kolektif bir hafızanın taşıyıcısıdır. Her toplum, annelik üzerinden kendini yeniden üretir; değerlerini, sınırlarını ve arzularını bu figürle kodlar. Anneler Günü, bu kodların çözülmesi için bir eşik olabilir—duygusal bir yüceltmeden ziyade, düşünsel bir yüzleşme. Çünkü annelik, idealize edildiğinde değil; anlaşılmaya çalışıldığında derinleşir. Ve bu derinlik, yalnızca sevgiyle değil; sorumlulukla, çelişkiyle ve zamanla örülür.
Anneler, çoğu zaman anlatılmayanın anlatıcısıdır. Onların hikâyeleri, gündelik olanın içinde kaybolur; çünkü annelik, görünürlükten çok işlevsellikte yaşanır. Anneler Günü, bu görünmez emeğin tanınması için bir çağrıdır. Ama bu çağrı, yalnızca duygusal değil; etik bir çağrıdır. Anneye teşekkür etmek değil; onun yükünü anlamak, onun sessizliğini duymak, onun varlığını düşünmek gerekir. Çünkü annelik, yalnızca bir rol değil; bir varoluş biçimidir.
Sonuçta Anneler Günü, bir gün değil; bir düşünme biçimi olmalıdır. Anneye duyulan sevgi, yalnızca bireysel değil; toplumsal bir sorumluluğun da ifadesidir. Onun emeği, yalnızca evin içinde değil; zamanın dokusunda yankılanır. Ve biz, bu yankıyı duyduğumuzda, anneliği kutlamış değil; anlamış oluruz. Çünkü anne, yalnızca bir kişi değil; insanlığın en sessiz ama en derin anlatısıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder