|
Senelerce
senelerce evveldi
Bir deniz ülkesinde Yaşayan bir kız vardı bileceksiniz İsmi; Annabel Lee Hiç birşey düşünmezdi sevilmekten Sevmekten başka beni O çocuk ben çocuk, memleketimiz O deniz ülkesiydi Sevdalı değil karasevdalıydık Ben ve Annabel Lee Göklerde uçan melekler Kıskanırlardı bizi Bir gün işte bu yüzden göze geldi O deniz ülkesinde Üşüdü bir rüzgarından bulutun Güzelim Annabel Lee Götürdüler el üstünde Koyup gittiler beni Mezarı oradadır şimdi O deniz ülkesinde Biz daha bahtiyardık meleklerden Onlar kıskanırdı bizi Evet! Bu yüzden 'Şahidimdir herkes ve deniz ülkesi' Bir gece rüzgarından bulutun Üşüdü gitti Annabel Lee Sevdadan yana kim olursa olsun Yaşca başca ileri Geçemezlerdi bizi Ne yedi kat göklerdeki melekler Ne deniz dibi cinleri Hiç biri ayıramaz beni senden Güzelim Annabel Lee Ay gelir ışır, hayalin erişir Güzelim Annabel Lee Orda gecelerim uzanır beklerim Sevgilim sevgilim hayatım gelinim O azgın sahildeki Yattığın yerde seni... Çev. Melih Cevdet Anday |
|
|
|
Edgar Allan Poe
|
Günlüğünüz karşısında ruhen çırılçıplak kalmayı göze alabileceğiniz belki de tek dostunuz.
27 Aralık 2016 Salı
Annabel Lee
26 Aralık 2016 Pazartesi
Clara ve Robert Schumann,
Bütün bunlar Robert’in içsel dengesini olumsuz etkiliyordu. Kendine ve karısına hayatı zindan edecek buhranlar geçiriyordu. Büyük aşkı Clara’sını, ona olan derin duyguların, onsuzken çektiği acıları yansıtan yapıtlar hastalığından izler taşır olmuştu.
Clara, kocasının talihsizliğine çaresizce boyun eğiyor ve hâlâ ona destek olmaya çalışıyordu. Sonunda biricik Clara’sını tanıyamaz hale gelen Robert, akıl hastanesinde idi. Ama aşkları Clara yaşadığı sürece, sizler bu yazıyı okurken ve hatta Robert’in eserlerinde sonsuza dek yaşayacak. İşte gerçek aşk: Kimi zaman üstünde keder perilerinin gezindiği bulutlarla, kimi zaman da içimizde saklı tutamadığımız, dolup taşan, haykıran dalgalarla çıkar karşımıza. Ancak her şeye rağmen yaşandığı sürece ayaklarımızı yerden kesen harikulade bir duygudur.
25 Aralık 2016 Pazar
23 Aralık 2016 Cuma
paris
20 Aralık 2016 Salı
Yağmur sesi, esintisi ve kokusunda kitap keyfi
Yağmur, gökyüzünün en nazlı şiiridir; cama düşen her damla, iç dünyaya yazılmış bir mısra gibi yankılanır. Rüzgâr, perdeleri usulca dalgalandırırken, toprak kokusu geçmişin en sessiz hatıralarını uyandırır. Bu büyülü atmosferde, eline aldığın kitap yalnızca bir metin değil, ruhunun sığınağı olur. Sayfalar çevrildikçe zaman çözülür, kelimeler yağmurla birlikte akar, hikâyeler rüzgârla savrulur. Her cümle, dışarıdaki gri gökyüzüne karşı içindeki renkleri daha da belirginleştirir.
Bir fincan sıcaklık avuçlarında, battaniyenin altında saklanan huzurla birleşir. Dışarıda dünya ıslanırken, sen satırların arasında kuruyup serpilen bir evrenin misafiri olursun. Yağmurun ritmi, hikâyenin nabzına dönüşür; esinti, karakterlerin nefesi gibi dolaşır odada. Ve kitap, o an yalnızca okunmaz—yaşanır. Çünkü bazı anlar vardır ki, doğa ve edebiyat el ele verir; insanın kalbine sessizce dokunur. Yağmurun sesi fon müziği olurken, kitapla kurulan bağ daha da güçlenir; dışarıda akan dünya bir süreliğine unutulur, sadece hikâyenin içinde yaşanır.
18 Aralık 2016 Pazar
Thales
Thales'e sormuşlar:
En eski olan nedir?
" Tanrı'dır ,başlangıcı yoktur çünkü"
Ya en güzel şey?
" Dünya,Tanrı'nın işidir o çünkü "
Ya en büyük şey?
" Uzay, her şeyi içerir çünkü"
Ya en hızlı şey?
" Düşünce her yere atılır çünkü"
Ya en güçlü şey?
" Zorunluluk, her şeye boyun eğdirir çünkü"
Ya en bilge şey?
" Zaman, her şeyi öğrenip meydana çıkarı çünkü"
Ya en yaygın şey?
" Umut, hiç bir şeyi olmayan kimselerde bile kalır çünkü"
Ya en yararlı şey?
" Erdem, her şeyi iyi kullandırır çünkü"
Ya en zararlı şey?
" Kötülük, her şeyi bozar çünkü"
Ya en kolay şey?
" Doğaya uygun olan şey; her şeyden, hatta zevkten bile usanılır çünkü."
11 Aralık 2016 Pazar
patlıcanlı makarna
Patlıcan (2 adet),
Kalem makarna -panne (1 paket),
Kırmızı biber (1 adet),
Soğan (1 adet),
Maydanoz(1/2 demet),
Tuz (1 tatlı kaşığı),
Limon suyu (yarım adet),
Sarımsak (2 diş),
Zeytinyağı (2 yemek kaşığı)
1 2 adet patlıcanı kenarlarından delerek bir ocağın üzerinde (çıplak açık ateşte) közleyin. 2Bir tencerede kaynamakta olan suyun üzerine 1 tatlı kaşığı tuz ilave edin. İçine 1 paket kalem makarna (perine) yi koyarak 10 dakika boyunca haşlayın.3 Diğer bir yanda közlenmiş olan patlıcanları ocaktan alın ortadan ikiye bölerek içlerini bir kaşık yardımıyla ayırın ve temiz bir tabağın içine alın.
3 Diğer bir yanda közlenmiş olan patlıcanları ocaktan alın ortadan ikiye bölerek içlerini bir kaşık yardımıyla ayırın ve temiz bir tabağın içine alın. 41 adet soğanı ince ince dilimleyin. 1 adet içi temizlenmiş kırmızı biberi uzun ince dilimleyin. Közlediğiniz patlıcanları ince ince dilimleyin. Yarım demet maydanozu ince ince dilimleyin.
4 Bir tavanın içine 2 yemek kaşığı zeytinyağı koyun ve üzerine dilimlediğiniz soğanları koyarak altın sarısı renk alana kadar kavurun. Soğanlar rengini alınca üzerine 2 diş ezilmiş sarımsak ve dilimlediğiniz kırmızı biberleri ilave edin ve karıştırarak sotele-meye devam edin. 1-2 dakika karıştırdıktan sonra üzerine dilimlediğiniz maydanozu,1 tatlı kaşığı tuzu, dilimlediğiniz patlıcanları ve yarım adet limonun suyunu koyun. Malzemeleri karıştırın. Bu esnada diğer tencerede haşladığınız makarnayı sıcak suyun içinden süzün ve soğutmadan direk tavanın içine aktarın. Tüm malzemeleri beraber karıştırın. 2-3 dakika bu şekilde karıştırdıktan sonra ocaktan indirin ve servis tabaklarına alın. Sıcak olarak servis edin.
10 dakika Pişirme ısı ve süresi:
20 dakika ocakta (orta ateşte)
6 kişilik
9 Aralık 2016 Cuma
güzel bir cilde sahip olmak için
Koyu yeşil yapraklı bitkiler: Sivilceye iyi geldiği tespit edilen, ıspanak gibi koyu yeşil yapraklı bitkiler bol miktarda antioksidan içeriyor. Bu bitkilerin bir kısmında bol miktarda demir bulunuyor. Yeterince demir almayan kadınların suratlarında kuyu renkli halkalar belirir. Yeşil yapraklı bitkilerde bulunan minarellerden birisi de çinkodur. İsveç te sorunlu cilde sahip hastalar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, diyetlerine çinko eklendiğinde, 3 ayda yüzde 85 lik bir iyileşme olduğu tespit edildi. Çinko aynı zamanda hasarlı kolajenin kırılıp yeni kolajen üretilmesini de sağlıyor
Zeytinyağı: Cilt kuruluğuna karşı tavsiye edilen zeytinyağı, pürüzsüz bir cilt sağlıyor. Eğer çok kuru ve dökülen bir cilde sahipseniz, yeterince yağ almıyor olabilirsiniz. Bu durumda, beslenme programınıza uygun miktarda yağ eklediğinizde, bu durumun birkaç hafta içerisinde iyileştiğini görürsünüz. Eğer kuru cilt probleminiz varsa, günde bir çorba kaşığı zeytinyağı sizin için idealdir. Eğer probleminiz tıkanmış gözeneklerse, o zaman zeytinyağındaki yağ asitleri bunların temizlenmesine yardımcı olur.
Su: Kurumuş bir cilt, soluk ve gri görünür. Buna en iyi gelen şeyse sudur. Nemlenen cilt, daha sağlıklı görünür. Ayrıca kırışıklıklar da bu şekilde daha az belli olur. Bunun için her gün minimum 2 litre su içmelisiniz. Eğer egzersiz yapıyorsanız, bu miktarı artırın.
Brokoli: Cildi esnek tutan brokoli, A ve C vitaminleri gibi antioksidanlar açısından pek çok besinden daha zengindir. Ayrıca kansere karşı etkili olan kimyasallar da içerir. C vitamini, cildi esnekleştirir ve morarma ve çürümelerin önüne geçer. A vitamini ise enfeksiyona karşı direnci artırarak aknenin önüne geçer.
Orman meyvaları: Dut, böğürtlen, ahududu, çilek gibi orman meyveleri kırışıklıklara iyi gelir. Yaşlanmayı geciktirme konusunda ümit veren, polifenoller (bir tür antioksidan) içerirler. Ayrıca kısa zamanlı hafıza ve denge için de yararlıdırlar. Bir avuç çilekte bulunan C vitamini, günlük ihtiyacınız olan kolajeni tekrar üretmeye yetecek miktardadır.
Somon balığı: Omega-3 yağ asitlerini içerir. Bunlar, kolajeni yok eden bağımsız radikallerle savaşır ve cilt üzerindeli ince çizgilerin derinleşmesini önler. Tavsiye edilen miktar, haftada 3 kez somon yemektir. Eğer deniz ürünlerinden hoşlanmıyorsanız, o zaman alacağınız 2 bin mg lık balık yağı takviyesi de 115 gramlık somonun yerini tutar. Ya da beslenme programınıza ketentohumu yağı ve fındık ekleyebilirsiniz. Bunlar da akneye iyi gelen çinkodan içerir.
Kantalup kavunu: Pul pul dökülmeyi önleyen bu kavun, likopen gibi karotene benzer maddeler içerir. Bunlar, kırışıklıkların ortaya çıkmasına neden olan, kolajenin hasar görmesi durumunu azaltır. Cildinizin rengi donuksa, günde birkaç dilim kantalup kavunu yemek size iyi gelecektir. Ayrıca dirsek bölgesindeki deri sertleşme ve kurumaları için de faydalıdır.
Soya: Sivilceyi önleyen soya, hangi formda olursa olsun tam bir cilt kurtarıcısıdır. İçerdiği östrojene benzeyen kimyasallar nedeniyle, akne oluşumunun önüne geçebilir. Ayrıca soyada, yeni hücre oluşumuna yardımcı olan ve cildi nemli tutan E vitamininden de bol miktarda bulunur.
Havuç: Kırışıklığa iyi gelir. Havuçta bulunan beta karoten kuru cilt için bire birdir. Bu madde, kayısı ve tatlı patates gibi diğer turuncu renkli sebze ve meyvelerde de bulunur.
Yulaf: Toksinlerin dışarı atılmasını sağlayan yulafın ağır ağır pişerek hazırlanması gerekir. Yulafın içerdiği lifler, vücut tarafından toksinleri filtre etmekte kullanılır. Ayrıca B vitaminleri açısından da son derece zengindir.
8 Aralık 2016 Perşembe
7 Aralık 2016 Çarşamba
6 Aralık 2016 Salı
Paul Dirac (1902 - 1984)
Pauli'nin ihraç ilkesine uygun olarak kurucularından biri olduğu kuantum mekaniğinin istatistik bir açıklamasını yaptı. 1930 yılında pozitif elektronların varlığını, bu elektronların bulunmasından çok önce ortaya koydu. Söz konusu çalışmalar kendisine, Schrödinger ile beraber paylaştığı 1933 yılı Nobel fizik ödülünü kazandırdı. "Kuantum Mekaniğinin İlkeleri" adlı yapıtı 1930 yılında yayınlandı. 20 Ekim 1984 yılında Amerika'nın Florida eyaletinde Tallahasse'de ölmüştür.
5 Aralık 2016 Pazartesi
çay
Siyah çayın kokusu çok karmaşıktır. Bugüne kadar hidrokarbonlar, alkoller ve asitler olmak üzere 550’den fazla kimyasal madde tespit edilmiştir. Bunların çoğu işleme sırasında oluşur ve kimyasal madde kendi önemli özelliklerini ekkeleyerek, çayı içenin koku alma duyusuyla çayın tadına katkıda bulunur. Ancak tad, esas olarak çeşitli (çok yaygın ama hatalı olarak tanen diye bilinen) polifenolik bileşimlerin kafeinle değişime uğraması sonucu ortaya çıkar.
Kafein, çayın en önemli bileşenlerinden biridir. Hafif bir uyarıcı olarak hareket eder ve midedeki sindirim sağlayan suların faaliyetini artırır. Her tip çay -yeşil, Oolong, siyah- farklı miktarlarda kafein içerir.
Yeşil çayda Oolong’dakinden daha az kafein vardır. Oolong’daki kafein ise siyah çaydakinden daha azdır. Genel olarak ortalama bir fincan çay 8,36 mg, Oolong çayı 12,55 mg ve siyah çay 25-110 mg kafein içerirken, ortalama bir fincan kahve 60-120 mg kafein içerir. Dolayısıyla kafein alımı konusunda endişelenenler yeşil çay veya Oolong çayı gibi açık renkli, hafif demli çaylar tercih etmelidirler. Önemli başka bir nokta da, kahvedeki kafeinin vücut tarafından çok çabuk emilmesidir. Buna bağlı olarak kahve uyarıcı etkisiyle kan dolaşımını ve kadiyovasküler faaliyeti hemen artırır. Oysa çaydaki poliflavanoller emilme hızını yavaşlatır. Kafeinin etkileri daha yavaş hissedilirken vücutta kalma süresi daha uzun olduğu için çay, kahveden çok daha canlandırıcı ve tazeleyici bir içecektir.
ÇAY VE SAĞLIK
Keşfedildiğinden bu yana çayın, sağlığa yararlı birçok yönü olduğu düşünülmüştür ve modern araştırmalar da yüzyıllar boyu ileri sürülenlerin doğru olduğunu göstermektedir. Çayın en önemli özelliği tamamen doğal bir ürün olması, kokulu çaylardaki çiçek, meyve veya baharatlar hariç hiçbir yapay renklendirici, koruyucu ve kokulandırıcı içermemesidir. Ayrıca sütsüz ve şekersiz alındığı sürece kalorisi yoktur ve vücudun su dengesinin korunmasında önemli bir rol oynar.
Çay doğal olarak florür içerdiği için, diş minesini kuvvetlendirir ve ağızdaki bakterileri kontrol altında tutarak plak oluşumunu azaltır, diş eti hastalıklarına karşı koruma oluşturur. Yapılan araştırmalar, hem yeşil hem de siyah çayların tüketilmesinin kanser riskini -özellikle akciğer, bağırsak ve cilt kanseri- azaltabileceğini göstermektedir. Siyah çayın bileşenlerinin antioksidan etkisinin olabileceği, kanser yapıcı hücrelerin oluşmasını engelleyebileceği düşünülmektedir. Geçtiğimiz yıllarda yapılan çeşitil araştırmalar çayın kalp hastalıkları, felç ve tromboza karşı olası etkilerini göstermektedir. Çaydaki kafeinin kalp ve dolaşım sistemi için hafif bir uyarıcı olabileceği ve böylece arteoskleroz (damar sertliği) olasılığını azaltabileceği düşünülmektedir. Ayrıca çaydaki polifenollerin, kolekstrolün damarlar tarafından emilmesini ve kan pıhtılarının oluşmasını engellediğine de inanılmaktadır.
Çaydaki kafein, konsantrasyonu artırabilir, tat ve koku alma duyularını güçlendirebilir. Çayın hazım sağlayan sıvıları, böbrekler ve karaciğer de dahil olmak üzere metabolizmayı uyarır. Böylece toksinlerin ve diğer istenmeyen maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.
ÇAYIMDAKİ SORUN NE?
Çay sert ve acı: Büyük olasılıkla fazla çay koymuşsunuzdur. Genellikle, gerektiğini düşündüğümüzden daha azı yeterli olacaktır. Başlangıç olarak, “bir ölçek de demlik için” kuralından vazgeçin. İkinci olasılık da gereğinden daha uzun bir süre demlemenizdir. Çıkarılabilir filtreli demlikler veya presli “cafetiere” tipi çaydanlıklar idealdir.
Çay bulanık görünüyor: Bu aslında iyi bir işaret olabilir; kaliteli Assam Çayı köpüklenebilir ve ışığı yansıtır. Ancak çay gerçekten çok bulanıksa ya su ya da çay kötüdür.
Çayda metalimsi bir tad var: Bu sorun genellikle kötü sudan kaynaklanır veya çay kalitesizdir.
Çay tortulu görünüyor: Bu da, genellikle kötü sudan kaynaklanır, sudaki tortular bardağın veya fincanın yan duvarlarına yapışır. Sorun düşük kaliteli, küçük yapraklı çayların kullanımına da bağlı olabilir. Şişe suyu veya filtreden geçirilmiş su deneyin.
Çayın tadı yavan: Bunun nedeni kötü kalite çay kullanıyor olmanız. Kendinize daha iyi davranın ve daha iyi çaylar kullanın. Suyu tekrar kaynatmış veya servis yapmayan kaynamasını beklememiş olabilirsiniz.
Çay tatsız: Çay, rafınızda gereğinden uzun bir süre beklemiş olabilir. Küçük miktarlarda ve sık sık çay alın, hem böylece değişik lezzetli çayları da deneme şansınız olacaktır.
ÇAY ÇEŞİTLERİ
Assam: 1830’larda Hindistan’ın kuzeydoğu vilayetlerinden Assam’da İskoçyalı Robert Bruce tarafından keşfedildi. Koyu renkli, güçlü ve kokuludur.
Seylan: Küçük kalite farklılıkları ile Sri Lanka’dan gelen her çay bu cinstendir. Ne kadar yüksekte yetişirse o kadar kalitelidir. Hoş kokulu ve aromalıdır.
Darjeeling: Dünyanın en kaliteli çaylarından biridir. Nepal yakınlarındaki dağların doruklarında yetişir. Çayların şampanyası da denilen Darjeeling’in tadı misket ya da frenküzümüne benzetilir.
Earl Grey: Darjeeling, Assam, Seylan siyah çaylarından birisi ile bergamot yağının özel uyumunu yansıtır.
English Breakfast: Güne iyi bir başlangıç için, Hindistan ve Seylan’ın güçlü çaylarından bir harman.
Formosa Oolong: Aroması şeftaliyi andıran Tayvan mahsulü.
Gunpowder: Toplandıktan sonra yapraklarının sıkıca sarıldığı yeşil Çin çayı. Tad ve aroması ince ve kırılgandır.
Jasmine: Yasemin çiçekleri eklenmiş yeşil ya da siyah ve yeşil çay karışımı.
Lapsang Souchong: “Souchong”, Çin orijinalinde çayın büyük yapraklarını tanımlar. Kuvvetlidir, duman rengindedir ve zengin bir aroması vardır.
Orange Pekoe: “Pekoe” çayın küçük olan yaprak boyutlarını tanımlar. Bu siyah çay kökenine ve işlenmesine bağlı olarak aromasında çeşitlilik gösterir.
ÇAY DEMLEMENİN ALTIN KURALLARI
ÇAY NASIL SAKLANIR?
İyi işlenmiş siyah çaylar, vakumlu ambalajlarda veya kapalı teneke kutularda iki yıla kadar dayanabilmesine rağmen, çayın tam olarak ne zaman toplandığını tespit etmek zor olabilir. Çoğu çaylar, deniz yoluyla taşındığı için satış noktalarına varmaları birkaç ay sürer. Yalnızca, mevsimlerin belirgin olarak ayırdedilebildiği bölgelerde yetişen, Darjeeling gibi birinci ve ikinci sürgünlerden alınan çayların toplanma zamanı belirlenebilir. Örneğin, haziran ayında satılan birinci sürgünler üç aylıktır. Bunlar gibi narin siyah çaylar en fazla altı ay dayanır ve bu durum yeşil çaylar için de geçerlidir. Çayı koyu renkli ve hava almaz bir kap içinde, rutubet ve buğulaşma tehlikesi olmayan bir yerde saklayın. Baharatlardan ve keskin kokulu yiyeceklerden uzak tutun çünkü çay kolayca bozulabilir.
İYİ ÇAY İÇİN BİRKAÇ ÖNERİ
ÇAYLA İLGİLİ BİRKAÇ NOT
4 Aralık 2016 Pazar
3 Aralık 2016 Cumartesi
gökkuşağı
2 Aralık 2016 Cuma
Champagne
1 Aralık 2016 Perşembe
parfüm
25 Kasım 2016 Cuma
selülite iyi gelir.
3 Kabak
2 Enginar
1 Avuç Brokoli
1 Avuç Maydanoz
1 Orta boy soğan
Yarım limon suyu
Sebzeleri az suda haşlıyorsunuz.
Daha sonra bu suyla birlikte sebzeleri blendırdan geçiriyorsunuz. Üzerine limon suyunu da ekleyip tekrar blendırda karıştırdıktan sonra soğuk veya sıcak olarak içebiliyorsunuz. İçine başka hiçbir şey katmıyorsunuz.
Bu içecek vücuttaki toksinleri atıp, yağların hızlı bir şekilde yakılmasına yardımcı oluyor. 5 günde fark görülüyor. Selilütli bölgeleri sıkılaştırıyor.
Sabahları kahvaltıdan yarım saat önce günde 1 bardak içiyorsunuz.
16 Kasım 2016 Çarşamba
selülit giderici çay
Malzemeler:
Papatya
Rezene
Anason
Sinameki
Biberiye
Funda Yaprağı
Kuşburnu
Hazırlanışı: Malzemeleri eşit miktarda karıştırıp bir kavanoza koyun. Her sabah, tok karnına bu karışımdan bir tutam alarak yarım litre Kaynamış suyun içine atarak 15 dakika demlenmesini bekleyin. Daha sonra süzerek içebilirsiniz ..
Yararları: Selülit çayı her gün düzenli olarak içildiğinde, iki hafta içerisinde selülitlerde gözle görülür bir azalma sağlar. Selülit çayı ile birlikte bir adet ananas yediğinizde, ananasın yağ yakıcı özelliğinden dolayı selülitlerin giderilmesini hızlandırmış olursunuz.
Çayın içindeki bitkilerin faydaları
Papatya : Yumuşatıcıdır.
Rezene : Ağrıyı keser, sancıya iyi gelir.
Anason : Mide gazını alır.
Sinameki : Bağırsakları çalıştırır.
Biberiye : Vücuttaki yağı yakar.
Funda Yaprağı: vücuttaki suyu atar.
Kuşburnu: kanı sulandırır.
13 Kasım 2016 Pazar
oyun
9 Kasım 2016 Çarşamba
öksürüğü kesen tarifler
KARABİBER ÇAYI
Karabiber, dolaşımı ve balgam akışını hareketlendirir. Bal, katıldığında ise bu karışım, öksürüğü tamamen yatıştırır ve doğal bir antibiyotik niteliğindedir.
Karabiber çayının hazırlanışı: Bir çay kaşığı kadar taze çekilmiş karabiber, 2 yemek kaşığı kadar bal ile bir fincanda karıştırılır. Üzerine kaynar su dökülür. 15 dakika kadar demlendikten sonra süzülür ve içmeye hazır hale gelir. Balgamlı halde gelen öksürüğü geçirmek için ideal bir içecektir.
KEKİK - BAL
Üst solunum yolları enfeksiyonlarına, bronşit gibi hastalıklara çok iyi gelir. Bu hastalıklar öksürük yapan hastalıklar olduğu için, bu öksürüğü geçirmek için kekik kullanılır. Kekik yaprağı, ispatlanmış bir öksürük ilacıdır. İçine bal katılmış kekik çayı daha faydalı olacaktır.
LİMON- KARABİBER- TUZ
Bir limonu dörde bölün. Böldüğünüz parçalardan birinin üzerine karabiber ve tuz atın. İyileşmenin hızlanması için limonu yiyin. C vitamini ile bağışıklığınız güçlenirken, nefes alışınız da rahatlar. Öksürük için ideal bir yiyecektir.
ILIK SÜT- BAL
Bal katarak içtiğiniz ılık süt, öksürüğünüzü alır ve boğazınızı tamamen rahatlatır. Boğazınızdaki gıcığı ve öksürüğün gelmesini engeller.
BADEM - PORTAKAL SUYU
Bademleri rondo yardımıyla parçalayın. Birkaç çay kaşığı parçalanmış bademi, bir fincan portakal suyu ile karıştırın. Öksürüğünüze çok iyi gelecek bir karışımdır.


























