22 Mayıs 2016 Pazar

floransa


Kuzeyi ve doğusu Apennin dağlarıyla kaplıdır,  güneyinde Chianti tepeleri yükselir. Gucci, Coveri, Ferregamo Floransa’lı ünlü stilistlerdir. Leonardo da Vinci, Michelangelo söz konusu sanatçıların başında gelir. 1382’de iki büyük aile önderlik yarışına girdiler. Medici ailesi zaferi kazanarak Floransa’ya egemen oldu ve kurumlarını değiştirmeksizin, babadan oğula geçen bir monarşi kurmayı başardı. Vatanının babası diye adlandırılan ihtiyar Cosimo (1434-1464) liberal bir prensti. Edebiyatı ve bilimi korudu. Daha sonra Floransa, Lorenzo il Magnifico’nun (Muhteşem Lorenzo/1465-1492) yönetiminde Avrupa’nın sanat ve kültür başkenti oldu. Borgo Albizi sokağında bulunan, ön cephesi heykellerle donatılmış Palazzo Visace (Visace Sarayı) 1500 yılında yapılmış olup Medici’lerin korumasında olan bir yapı. Bu güzel binanın bir katında bugün Baratelli Lucchesi ailesi oturuyor. Floransa’ya gelip de görkemli gotik bir yapı olan Duomo’yı görmek mümkün değildir. 1926’da Arnolfo di Cambio tarafından inşaatı başlatılan (Santa Maria del Fiore) Duomo, Floransa’da 13. ve 14. yüzyılda zenginliğin ve gücün sembolü Floransa’ya özgü farklı bir gotik yapıdır ve hacmi çok büyüktür. En önemli özelliği kubbesi ve dış yüzeyini kaplayan mermerleridir. On dört yılda tamamlanan kubbenin inşaatını Brunelleschi yapmıştır. Çan kulesi Giotto tarafından tasarladığı için çok önemlidir. Duomo’nun hemen karşısındaki Battistero (vaftiz binası) beyaz ve yeşil mermerlerle kaplıdır. Roma stilidir. Üstünde eski ahitten sahnelerin görüldüğü bu inanılmaz güzellikteki bronz kapı için Michelangelo cennetin kapısı demiştir. Nettuno çeşmesinin etrafında Donatello’nun bir heykeli ve Michelangelo’nun ünlü Davıd heykeli bulunmaktadır. Bu heykellerin aslını Accademia müzesinde görebilirsiniz. 13. yüzyılda inşa edilen ve freskleri Andrea di Bonaiuto tarafından yapılan Santa Maria Novella Kilisesi de görülmeye değer. Santa Croce ise kentin en eski meydanlarından biridir ve burada Floransa’nın en önemli kiliselerinden olan Chieas della Santa Croce bulunmaktadır. 1924’de yapılan bu kilisenin tabanında mermerden oluşmuş tablolar ve önemli kişilerin mezarları bulunmaktadır. Aralarında Michelangelo, Dante, Rossellino ve Rossini’nin de bulunduğu tam 276 tane mezar vardır. Projesi yine Brunelleschi’ye ait, yapımına 1420’de başlanan San Lorenzo Kilisesi’ni unutmamak gerekiyor. Dua bölümünün (Sagrestia Vecchia) dekorasyonu Donatello tarafından yapılmıştır. Kentin simgesi haline gelen Arno Nehri üzerindeki en eski köprü olan Ponte Vecchio Floransa’ya gelen herkesin ilgisini çeker. Bu antik köprüden sonra Galile’nin evinin önünden geçip Belvedere’ye tırmanmak ayrı bir zevktir. Belvedere’den bütün Floransa’yı seyredebilirsiniz. Nehrin bu tarafında, planı 1549’da Triboli tarafından çizilmiş olan, Palazzo Pitti’nin tarafından çizilmiş olan, Palazzo Pitti’nin arkasındaki Giardino di Boboli’yi gezmenizi öneririm. Avrupa’nın en zengin şarap mehzenine sahip olan Pinchiori Via Verdi’de bulunuyor. Toscana yemeği olan Trippa alla Fioorentina (Floransa usulü işkembe).
Floransa, bir sanat, bir Rönesans dönemi şehri olduğunu sık sık yüzünüze vuruyor. Ünlü sanatçılar Leonardo da Vinci, Galilei Galileo, Michelangelo, Dante Alighieri, Vasari, Giotto, Botticelli, şehre anılarını bırakırken oldukça cömert davranmış. İtalyan mimarisinin en şık örneklerini görebileceğiniz meydanlar ve dar sokakların dışında, bir mimari deha sayılabilecek olan Duomo Katedrali bunların başında geliyor. Duomo Katedrali çevresinde sürekli kalabalık turist topluluğu, tabii beraberinde kaçınılmaz olarak seyyar satıcılar ve ressamlarla bir arada olacaksınız.
Eğer şehri kuşbakışı izlemek isterseniz, Arno Nehri’nin diğer yanına geçip Boboli Parkı, Forte Belvedere ya da Piazza Michelangelo seçeneklerinden birini tercih etmelisiniz. Boboli Parkı, inanılmaz keyifli bir mekân; içeriye girip de tepeye yürümeye başladığınızda, içinizden tüm gününüzü burada geçirmek geliyor. Forte Belvedere çıkışı ise, dar sokakları ve şirin yapılarıyla dikkat çekici. Ama Michelangelo’nun ünlü Davut heykelinin bulunduğu tepe, şehrin muhteşem görüntüsüne artı olarak, bir de uzayıp giden Arno Nehri görüntüsünü de kadrajınıza sığdırıyor. Nehrin diğer tarafında Palazzo Pitti de mutlaka görmeniz gereken yerlerden. Zaten Boboli Parkı’nın girişi Palazzo Pitti’nin içinde yer alıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder