Tadına
doyum olmayan, sadece mersinbalığının yumurtasından elde edilen gerçek havyarın
belli türleri, bir zamanlar sadece Rus Çarı’nın sofrasına konuk olurmuş. Artık
tüm dünya pazarında yer alan havyarın tamamı Rus ve İran tarafından üretiliyor.
Spatülbalığının ve birişin balığının akrabası olduğu sanılan mersinbalığı,
kuzey yarıkürenin ılık, serin sularında yaşar. Kıyaya yakın denizlerde ve tatlı
suda, çok uzun süre yaşayan mersinbalığı köpekbalığına benzer. Bu göçmen
balığın esas olarak üç cinsi bilinir: Mersin, mersin morinası ve çoka (çığa).
Bu türlerden çok çeşitli kalitede havyar üretilir. Mersinbalığı, ilkbaharda
üremek için nehir kaynaklarına çıkar. Dişi mersinbalıkları yumurtalarını
bırakmak için (sekiz-dokuz yaşlarında) derin suları tercih ederler. Erkekler
ise (alt-yedi yaşlarında) yumurtaların bırakılacağı yere kadar aşk yolculuğuna
çıkarlar. Küçükler, çok kısa bir sürede yumurtalardan çıkar ve üç ay doğdukları
yerde yaşadıktan sonra nehrin denizle buluştuğu yere inerek birkaç yıl orada kalırlar.
Denize ulaşınca da yetişkin mersinbalıklarına dönüşür, yumurtlama yaşına kadar tatlı
suyu aramazlar. Bu suların meyvesi olan havyar, yumurtaların büyüklüğüne ve
işleme biçimine göre adlandırılır. Mersin morinasından (huso huso) elde edilen
ve en iri taneli havyar cinsi olan “begula” siyah ya da gri renktedir. Daha
ince taneli “osetrova” grimsi, gri-yeşil ya da kahverengidir. En küçük taneli
“sevruga” ise yeşilimsi siyahtır. “Starled” ya da “çoka” adıyla bilinen
mersinbalığının altın rengindeki yumurtalarından yapılan en değerli havyar; bir
zamanlar yalnızca Rus Çarı’nın sofrasında bulunurmuş. Eskiden Ural’da,
Kazaklar, nehirlerin buzlarla kaplı olduğu aylarda açtıkları deliklerden
yakalarlarmış balıkları. Böylelikle yılın ilk havyarı, göz kamaştırıcı rengiyle
Çar’lara nasip olurmuş. Havyar yapmayı bilenler, havyarın hazırlanmasının
oldukça kolay olduğunu söylerler. Gerekli olan tek şey, belki de tecrübeyle
edinilebilecek el mahareti. Balık sudan çıkarılır çıkarılmaz, ilk işlem,
balığın karnını yarmak. Balığın henüz canlı olması ve açılan yarığın, balığın
tepki vermesini önlemek için kuyruk yüzgecinden başlayarak açılması işin
önemli bir püf noktası. Sovyet bilimadamlarının mersinbalığı için özel bir
sezaryen tekniği geliştirdikleri ve bu işlemin hemen ardından balıkları
yaşabilmeleri için tekrar suya bıraktıkları biliniyor. Kesme işleminin hemen
ardından yumurtalar çıkarılır; özel ince bir elekten geçirilerek,
büyüklüklerine göre gruplanır. Yabancı yağ ve dokulardan temizlenir, yıkarın ve
süzülür. Daha sonra bozulmaması ve tatlanması için yumurtalara yüzde 4-6
oranında tuz eklenir. İran’da tuza ek olarak boraks da kullanılır. Dünyanın en
büyük havyar üreticileri İran ve Rusya’dır. Dünya pazarında yer alan, en
kaliteli üç havyar çeşidi vardır. Bunlardan ilki Rusça “hafifçe tuzlanmış”
anlamına gelen “malassol”dur. Yumurtaların dolgun, parlak görünümlü ve sertçe
olduğu taze bir havyar türüdür bu. Taze, tuzlu havyar ise Rusya’da ve İran’da
sıcak mevsimlerde avlanan balıkların yumurtalarından yapılır. Sonucunda tür
ise, balık avı bittikten sonra çıkarılır. Ezilmiş ya da olgunlaşmış yumurtadan
yapılan daha düşük kaliteli “payusnaya” havyarıdır. Koyu siyah renkte bir
kitle halindedir. Daha çok tuzlanır ve sıkıştırılır. Bu havyar çeşidinin
tadı daha keskin olduğundan kimi zaman ötekilerine tercih edilir. Havyar,
sadece mersinbalığının yumurtasından yapıldığı için hep pahalı bir yiyecek
oldu. Oysa piyasada havyar adı altında satılan çeşitli balık yumurtaları var.
Örneğin somon havyarı. Hatta alabalık yumurtaları, havyara benzemesi için
mürekkepbalığı boyası ile boyanıyor. Özel bir çanakta ikram edilen, çoğunlukla
şampanya eşliğinde ekmeğe sürülerek ya da tek başına yenen havyardan,
dilerseniz farklı lezzetler yaratabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder