14 Şubat 2013 Perşembe

"Ey Sevgili!



"Ey Sevgili!
Bir geceliğine değiş tokuş etseydik yüreğimizi,
Taşıyabilir miydin acaba bendeki seni"

- Şems-i Tebrizi
 
 
Ey sevgili… Bir geceliğine yüreklerimizi değiş tokuş etseydik, seninle benim aramda yalnızca bir beden değil, bir hakikat yer değiştirirdi. Çünkü yürek, yalnızca kan pompalayan bir organ değil; zamanın, acının ve sevdanın tortusunu taşıyan bir hafıza mahzenidir. Bendeki seni taşımak, seni sevmekle değil; seni anlamakla mümkündür. Ve anlamak, kelimelerle değil, suskunlukla başlar. O suskunluk ki, gecenin en derin saatinde içimde yankılanan adını bile ürkekçe taşır.

Senin yüreğinde ben, belki bir hatıra, belki bir ihtimalim. Ama benim yüreğimdeki sen, bir varoluş biçimi. Her nabız atışı, senin yokluğuna bir cevap; her sessizlik, senin varlığına bir dua. Eğer bir geceliğine bu yükü devralsaydın, bendeki seni taşımak ne demek, belki o zaman anlardın. Çünkü bendeki sen, yalnızca sevilen değil; aynı zamanda özlenen, beklenen, affedilen, unutulamayan bir sen.

Yürek değiş tokuşu, bir empati değil; bir içsel göçtür. Seninle benim aramda kurulmuş duygusal sınırların ötesine geçmek, yalnızca cesaret değil, bir teslimiyet ister. Bendeki seni taşımak, seni sevmekle değil; seni içimde yeniden yaratmakla mümkündür. O yaratım ki, her kırılganlıkta yeniden doğar, her suskunlukta derinleşir. Ve sen, bir geceliğine bu yüreği taşısaydın, belki susmanın ne kadar ağır bir dil olduğunu anlardın.

Ey sevgili… Yürekler değişseydi, belki sen bendeki seni görürdün; ne kadar büyük, ne kadar kırılgan, ne kadar sessiz olduğunu. Ve belki o zaman, sevmenin yalnızca bir sahiplenme değil, bir taşıma biçimi olduğunu fark ederdin. Çünkü bendeki sen, bir yük değil; bir yankı. Ve bu yankı, gecenin en sessiz yerinde bile susmaz. Bir geceliğine yüreğimi taşısaydın, belki sen de susardın. Ama bu kez, anlayarak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder