19 Şubat 2014 Çarşamba

Epiktetos'un Felsefesi


İnsan benliğinden geçip acılarında mutlu olursa, dünya ona cennettir. 
Dünya, seni kâmil olman için acılarla yoğurur.
Tanrı, erdem ve hikmetini acılarla sunar, geri çevirme.
Tanrısal adalet acılarda saklıdır, sığ değil de derin düşün.

İnsanlara oynayacağı rolü dağıtan Tanrı’dır, olayları geldiği gibi kabul eden mutludur.
Başına gelen olay senin istediğin gibi değilse, Tanrı’nın istediği gibidir; şu halde kendine sor O’nun mu yoksa kendinin mi mutluluğu önemli. Tanrı’ya yapacağın hizmet O’nun mutlu olmasıyla kabul olmaz mı?
Başına gelenleri kabul ederek sev ya da severek kabul et. O zaman kendi gerçek yüzün ile yüzleşirsin.
Senin kendin için istediğinin, Tanrının senin için istediğinden daha üstün olduğu yanılgısına düşme.
Senin lamban beni aydınlatmaz, benim lambamın seni aydınlatmayacağı gibi...
Her insan kendi gönül mabedinden yaktığı ışık kadar içinden aydınlanır. İçini bilip görmeyenlere kör dendi. 

Kendi tohumunu iyi sakla, zamanı gelince çok iyi bir toprağa ek ki çıkacak ağaç senden bile yüce olsun. Tohumun özlü olursa, ağacın da sözlü olur.
Senin elinde olanlar sana ait hür olarak kullanacaklarındır. Başkasına verilenleri isteyip, zorla elde etmeye kalkarsan hürriyetin biter ve esirliğin başlar.
Hür kalmak istersen, seni esir durumuna düşürecek hırs ve açgözlülüğü kendinden uzak tutman gerekir.
Dünyadan elde ettiğin her büyük nimet için bir hırsa ihtiyacın var, bu hırsın sana istediğini elde ettirir ama asıl görmediğin özünden fire verdirerek, bunu düşün. Her elde ettiğin maddenin senin ruhun ile alışverişini de azalttığını, biraz daha onunla irtibatını kestiğini unutma.
Gerçeği hayal ile değişenin elinde son nefeste ne kalır ki?

Başına gelenden başkasını mesul tutma. Neticede muhatap sen olduğuna göre, olanın müsebbibi de sensin demektir.
Kendini, yaşadığı acılarda tamir eden bahtiyardır.
Başına gelen her şeye bilerek, bilinçli eyvallah diyenin, mana gözü açılır. Gerçek mutluluk acılarda saklı olmasaydı kalp/mana gözü nasıl açılırdı ki?
Hiçbir şeyden korkma, kendi özünü dinleyip yaşıyorsan. Kalpte saklı ruhun, Tanrı adına seninle konuşur,
Cesaret korkunun, tokgözlülük açlığın, sabır küfrün ilâcıdır. Onları yenmek isteyen iyi haslet sahibi olursa kurtulur. Nefsin boş vesvesesi seni korkutmasın.

Felsefede derinleşmek istersen, ruha talip oldun demektir. O zaman dünya ve onun kirli malından geçmen lâzım.
Felsefe, sana kendinin ne kadar ufak olduğunu söylemesiyle başlar. Düşündükçe erersin, erdikçe büyürsün, büyüdükçe tevazudan küçülürsün...
Bilgisini bilgisizliği ile ölçen kendiyle yüzleşir, aldanmaz. Akıl sonsuzu kavrayamıyorsa o sınırdan sonra ondan fayda yok, ben de ruhuma varasıya kadar onu kullanırım. Ruha varanın akla ihtiyacı kalmaz.
Felsefe, nefsin hastalıklarının doktorudur. Tedavi olacak hasta doktorunu bulur.
Felsefe sana senin göremediklerini işaret eder, görmen ve anlaman için.

Belâlar senin mihenk taşındır, has altın mısın yoksa bakır mı onu ortaya koyar.
Eczacı olmayan doktorun reçetesini ilâca çeviremez.
Tanrıya kendini sevdirmek için çalışırken, başkalarından iğrenmesini istiyorsan; O zaman senden iğrendiğine emin olabilirsin.
Kara talihin nefsinden sana yansıyan yaptıklarındır.
Tanrı sana iyilik yap der, sen nefsine uyup kötülük yaparsın. Kendi kendini düşürme.

Kendi özünde kötü insan yoktur. Hayvani nefsine uyup kararan kötü insan vardır.
Filozofluk her şeyi bilmek değil, her şeydeki özün gizli dilini anlamakla olunur.
Maymunken gösteriş için aslan görünenler maske takmış zavallılardır.
Vicdan erbabı ile nefis erbabının iç hesaplaşması farklıdır. Birini Tanrı, diğerini de şeytan ödüllendirir. Seni kim ödüllendiriyor.
Kendini öze ek ve bekle. O, seni hikmetle sulayınca yükselme başlar.

Felsefeyi kendin için değil hizmet için yap. Birikim oldukça ortaya mesaj çıkar.
Her ömür gerçeklerden bir mesajdır, anlayana. Bunu diğer uyanık insanlarla paylaş, cahil kalmak isteyenlerle değil.
Felsefede derin ol da sana varsın aptal desinler.
Perde kalkınca çok kişi tükürdüğünü olmayan diliyle yalamaya çalışır.
Kendini kendin bil, senin durumun başkasını ilgilendirmez, kişi kendini hem kurtarır hem de batırır. Yakınlarının mutluluğunun senin fedakârlığına bağlı olduğunu unutma. Ne kadar fedakârlık yaparsan o kadar mutlu olurlar. Aslında bu mutluluk senin sırtından kazanılmış geçici, asla kalıcı olmayan mutluluktur.
Bilgiç geçinme, el elden üstündür. Başkası seni büyültse bile sen kendini küçült. Hakikat kapısının anahtarı tam tevazudur (alçakgönüllülük).
Bütün dikkatini ruhun için kullan. Her olayda ondan gelen saklı bir mesaj vardır, onu okumaya çalış.
Boş olan bilgisizlere bir şey öğretemezsin, sana bir şey öğrenmek için gelene kıymet ver ona yardımcı ol.
Felsefede ilerlediğini bilmek istiyorsan, herkese ayni gözle eşit olarak bakıyor musun bunu kendinde test et, cevabını kendin kendine verecektir.           

Kendini aldatmak isteyen gerçeklerle yüzleşmekten kaçar, yalancı ve büyücü nefsine sığınır.
Karşına utanacağın veya onur duyacağın bir olay gelirse onun seni imtihana geldiğini anla, uyuma.
Zorunluluklara sabır ve tevazu gösterenler, özden Tanrısal hikmet ve bilgiye kavuşanlardır.
Erdem sahibini öldürebilirler ama asla baştan çıkaramazlar. Erdem sahibi insan Tanrı’nın karşısına başı eğik olarak değil alnı açık başı yukarda olarak çıkar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder