27 Ağustos 2014 Çarşamba

Varlığıyla varlığımı bulduğum, Yokluğunda kaybolduğum Sevgili!



Rumi Takati yok kelimelerin Sen’i tarif etmeye Aşk, Sen’sin; Çöllerin sinesinden doğan umman da Sen… Toprak, şereflenir ne zaman yürüsen Ahh… Sen! Varlığıyla varlığımı bulduğum, Yokluğunda kaybolduğum Sevgili! Konuştun, Sustu bütün heceler. Ruhum sözlerinin aleviyle yıkandı. Aşk dilimde kor iken, Bir avuç küle döndüm. Fırtına savurmadan, Dört bir yana dağılmadan gel!...

Hz. Mevlana

23 Ağustos 2014 Cumartesi

bu dünyada neyi çok istersen o senin imtihanındır...

İnsan arzuyla doğar; eksikliğin farkındalığıyla büyür ve tamamlanma hayaliyle yaşar. Fakat bu hayal, çoğu zaman bir sınavın kılığına bürünür. Zira bu dünyada neyi çok istersen, o şey seni sınar; seni bekletir, seni yorar, seni dönüştürür. İstek, yalnızca bir yöneliş değil, aynı zamanda bir yükümlülüktür. Ve insan, en çok istediği şeyin ağırlığını taşımaya hazır değilse, o arzu bir nimet değil, bir mihenk taşına dönüşür.

İmtihan, dışsal bir engel değil, içsel bir çatışmadır. Çok istenen şey, insanın en zayıf noktasını hedef alır; sabrını, sadakatini, niyetinin saflığını ölçer. Bir sevgiyi, bir başarıyı, bir huzuru çok istemek, o şeyin gölgesinde yaşamayı göze almak demektir. Ve gölge, ışığın yokluğu değil, ışığın sınırıdır. İnsan, arzunun gölgesinde kaldığında, kendi hakikatinden uzaklaşır; çünkü çok istemek, bazen körleşmektir—görmek değil, sadece ulaşmak ister hâle gelmektir.

Bu yüzden, çok istenen şey bir ödül değil, bir aynadır. O aynada insan, kendi sabırsızlığını, kendi zaaflarını, kendi tutkusunun sınırlarını görür. İmtihan, arzunun kendisi değil, o arzuyla ne yaptığıdır. Bekleyebiliyor mu? Vazgeçebiliyor mu? Kirletmeden sahip olabiliyor mu? İşte bu sorular, arzunun etrafında örülen sınavın gerçek sorularıdır. Ve bu sorulara verilen cevaplar, insanın içsel olgunluğunu belirler.

Sonuçta, bu dünyada neyi çok istersen, o senin imtihanındır; çünkü o şey, seni sen yapanla seni senden uzaklaştıran arasındaki çizgiyi belirler. Arzunun peşinden gitmek, bir yolculuktur; ama bu yolculukta kaybolmamak, niyetin berraklığına bağlıdır. İmtihan, arzunun karşısında değil, arzunun içinde gizlidir. Ve insan, o gizli sınavı geçebildiğinde, istediği şeye değil, hak ettiği şeye ulaşır.

22 Ağustos 2014 Cuma

Sahi nedir sevmek;



Kalp mi insana sev diyen yoksa yalnızlık mı körükleyen? Sahi nedir sevmek; Bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?
{Hz. Şems}

21 Ağustos 2014 Perşembe

Allah derki; Kimi benden çok seversen Onu senden alırım...



Allah derki; Kimi benden çok seversen Onu senden alırım... Ve ekler, onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım... Ve Mevsim geçer, Gölge veren ağaçların dalları kurur, Sabır taşar, Canından saydığın yar bile bir gün el olur... Aklın şaşar, Dostun düşmana dönüşür, Düşman kalkar dost olur, canından çok sevdiğin kişi sana ihanet eder. Öyle garip bir dünya... Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur... Düşmem dersin düşersin, Şaşmam dersin şaşarsın... En garibi de budur ya, Öldüm der durur, yine de yaşarsın…

Hz. Mevlana

20 Ağustos 2014 Çarşamba

istediğin bir şey olmuyorsa



"Üzülme, İstediğin bir şey olmuyorsa, ya daha iyisi olacağı için, ya da gerçekten de olmaması gerektiği için olmuyordur."

-Hz. Mevlana

19 Ağustos 2014 Salı

olmuyorsa zorlama



Olmuyorsa zorlama, ya hayallerin kırılır ya kalbin…

Unutmuş gibi yap...

Çünkü güzel şeyler, hiç beklemediğinde gerçekleşir…

Hz. Mevlana

18 Ağustos 2014 Pazartesi

vazgeçtim !



Kaç gece yatağımda uykusuz,
Bir o yana bir bu yana dönüp durdum.
Görmek için düşümde hayalimde,
Duymak için sesini.
Kaç kere ellerim uzandı telefona.
Aşkı oyun bilirsin sen, aklıma geldi.
VAZGEÇTİM !
Gezip durdum perişan halde,
Kâh sahillerde, kâh cadde boylarında.
Hayal kurup sen diye,
Ağaçlara dağlara taşlara sarıldım.
Elleri güldürecektim halime,
İhanetin aklıma geldi.
VAZGEÇTİM !
Kahırdan başka ne vardı sanki verdiğin,
Acılardan zevk alır hale getirmiştin.
Yine de görmek için seni,
Şeytana uyup, bir daha bozacaktım yeminimi.
Vedalaşmadan gidişin aklıma geldi.
VAZGEÇTİM !
Açıp ellerimi yalvardım tanrıya,
Bir defacık tutmak için ellerini,
Koklamak için saçlarını.
Adaklar adayacaktım evliyalara,
Umursuzluğun aklıma geldi.
VAZGEÇTİM !
Paylaştığımızı sandığım güzel günler hatırına,
Suçlu benmişim gibi,
Af dileyecektim gözlerine bakıp.
Her türlü cezana razı olacaktım.
Boynumu büküp, bir daha gelecektim kapına.
Başkasını sevdiğin aklıma geldi.
VAZGEÇTİM !