Günlüğünüz karşısında ruhen çırılçıplak kalmayı göze alabileceğiniz belki de tek dostunuz.
2 Aralık 2014 Salı
tramvay
Tramvay, kent yaşamının ritmini taşıyan demir bir kalp gibidir; raylar üzerinde ilerleyen bu araç, yalnızca yolcu değil, zaman ve anlam taşır. Her durak, bir hikâyenin kıyısıdır; her kalkış, bir kararın başlangıcı. İnsan, tramvayın içinde yalnız değildir—çünkü bu yolculuk, bireysel varoluşun toplumsal yankısıyla örülüdür. Camdan dışarı bakarken görülen sokaklar, geçmişin izlerini ve geleceğin ihtimallerini aynı anda sunar; tramvay, bu iki zaman arasında salınan bir düşünce aracıdır.
Raylar, kent topografyasının sessiz anlatıcılarıdır. Onlar, betonun ve insanın birlikte yazdığı bir şiirin dizeleri gibidir. Tramvay, bu şiiri okuyan bir gezgin gibi ilerler; gürültüsüz ama kararlı, sıradan ama derin. Her geçiş, mekânın belleğinde bir iz bırakır. Ve insan, bu izleri takip ederken kendi iç yolculuğuna da çıkar. Çünkü tramvay, dış dünyayı değil, iç dünyanın haritasını çizer; her viraj, bir düşüncenin kıvrımıdır.
İçerideki sessizlik, dışarıdaki hareketin karşıtıdır. Yolcular, birbirine dokunmadan yan yana oturur; bu yan yanalık, modern yalnızlığın en somut hâlidir. Kimse kimseye ait değildir ama herkes aynı yöne gider. Bu yön, yalnızca fiziksel bir güzergâh değil; varoluşun ortak bir yönelimidir. Tramvay, insanları bir araya getirirken onları birbirinden ayırır; bu paradoks, kent yaşamının en ince çatışmasıdır.
Ve nihayet, tramvay durduğunda zaman da durur. İnsan, inmekle kalmaz; bir düşünceden, bir hâlden, bir sessizlikten ayrılır. Rayların üzerinde kalan o metalik yankı, geçmişin bir hatırlatıcısıdır. Tramvay, yalnızca bir ulaşım aracı değil; insanın kentle, zamanla ve kendisiyle kurduğu ilişkiyi taşıyan bir metafordur. Onun içinde geçen her an, bir edebi pasaj gibi okunabilir—sessiz, sıradan ama unutulmaz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder