Aslında tam
olarak öyle değil. Yani yaşlanmak değil. Yaş almak! Aldığım her yaşla biraz
daha güzelleştiğimi hissediyorum. Çünkü geçen her yılla birlikte çok daha fazla
şey katıyorum kendime, hayatıma, kendimden hayata sunduklarıma. İnsanlarla,
doğayla, yaşamın kendisiyle nasıl daha uyum içinde, nasıl daha mutlu yaşanır,
geçen her yıl bunu biraz daha öğretiyor bana. Evet yaşımı göstermiyorum çünkü
yaşım umurumda değil. Umurumda olan tek şey, yaşadığım yıllarım, yaşamışlığım.
Haklısınız, acıları da var o yılların ama o kadar çok şey kattı ki o acılar
bana. Ayrıca biliyor musunuz ki bazen biraz acı çekmek genç bir kadına
inanılmaz bir güzellik katar. Acıların üstesinden gelebilmeyi öğrenmek ayrı bir
yakışır insana. Gözlerinin içi ayrı bir parıldar hayatın her anında yaşamaya
değer noktalar bulabilmeyi öğrenmişlerin. İçindeki yolculukların bazen
dışarıdakilerden çok daha keyifli olduğunu keşfetmek parıldatır insanın yüzünü,
ruhuyla birlikte. Her saniyesi heyecanla dolu uzun bir filmin tek başrol
oyuncusu olduğunu keşfetmek ve etrafında seninle beraber bu zamanı paylaşan
binlerce birbirinden farklı filmler olduğunu keşfetmek mutlu eder insanı.
Ağlamak, ağlayabilmek, gülmek, kucaklamasını keşfetmek, bunu bilmeyen birine
öğretebilmek, hayata hep karanlık tarafından bakanlara aydınlık bir aralık
açmanın keyfini keşfedebilmek... O kadar, ama o kadar çok şey var ki bana doğum
günlerimi sevdiren. Yaşadığım yılların, sevgilerin, gözyaşlarının, insanların,
okunanların, gelenlerin ve gidenlerin bir bütününün toplu dansı benim için
doğum günleri. Aldığım her yaşı çok seviyorum çünkü sadece yaşı değil bütün bir
yılı, bütün bir yaşamı alıyorum o anda. Ve evet yaşımı hiç göstermiyorum çünkü
ben hem çok yaşlıyım, hem de çok genç. Kendinize doğum günlerinizde içinizde
gelerek bu şarkıyı söyleyebildiğiniz gün etrafınızdaki birçok insanın da size
bunu gerçekten içlerinden gelerek söylediklerinden emin olun. Önce siz
kendinizi fark ediyorsunuz, sonra onlar sizi... Ah aklınıza gelen
"şımarığın teki", "kendine âşık narsist" örneklerini lütfen
unutun. Çünkü bilim diyor ki kendine "âşık" veya "dev aynası
şımarıklığı" da kendine olan güvensizliğin bir simgesi. Ben sadece kendini
fark etmekten söz ediyorum. Hayatın yaşanmaya değer bir yer olduğunu, o hayatın
içinde var olmayı hak ediyor olmanın farkındalığından.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder